Rus Askeri İstihbaratı GRU, Atlantikçi dinci terör örgütü DAEŞ / IŞİD’e nasıl sızdı?
Rus Askeri İstihbaratı GRU, Atlantikçi dinci terör örgütü DAEŞ / IŞİD’e nasıl sızdı?
- 03-04-2019 23:10
- 1935
- 03-04-2019 23:10
- 1935
2015’te Suriye ve Irak’ta DAEŞ’e katılan 100 ülkeden toplam 30 bin teröristten 4 bin 700’ü eski Sovyet ülkelerindendi ve bunların çoğu örgüt tercihleri El Nusra Cephesi ve DAEŞ olmuştu.
Sadece Rusya’dan katılan “Atlantikçi cihatçılar”ın sayısı 2 bin 400 kişiydi ve büyük kısmını Kuzey Kafkasya kökenliler oluşturuyordu.
Aynı yıl Rusya’da, Suriye ve Irak’taki savaşçı gruplara katıldığı için hakkında soruşturma açılan kişi sayısı 889 civarındaydı.
Sovyet Coğrafyasından Hangi Ülkelerden Kimler Neden Katıldı?
DAEŞ saflarına eski Sovyet coğrafyasından katılanlar, bu bölgelerde örgütlü “Kafkasya Emirliği” ve Horasan Vilayet örgütleri ile bağlantılıydı.
“Kafkasya Emirliği” ilk dönemlerde El-Kaide’ye bağlıydı ve DAEŞ liderine biattan uzaktı. Bu nedenle Suriye’deki iç çatışmalar başladığında örgütün militanları El Kaide kökenli gruplarla birlikte hareket etti.
Aynı dönemde “Horasan Emirliği”ne katılanlar, Orta Asya ülkelerindeki Özbekistan İslam Hareketi, “İslami Cihat” gruplarıydı ve bu grup mensupları DAEŞ lideri Ebu Bekir Bağdadi’ye biat etmekte zorlanmadı.
Doğu Türkistan Uygur Özerk Bölgesi, Afganistan, Pakistan ile İran Türkleri’nin de yer aldığı savaşçı grupları, Suriye ve Irak’ta savaşa fiilen katıldılar.
Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Tacikistan’dan Suriye ve Irak’taki çatışmalara katılanlarla ilgili batı kaynaklarına göre, 2 bin 46 savaşçı, adı geçen ülke kaynaklarına göre 4 bin civarında savaşçının DAEŞ’e iştirak ettiği iddiası mevcut.
Rus istihbaratı iz sürdü…
Nitekim Rusya kaynakları, 2016’da eski Sovyet coğrafyasından Suriye’de DAEŞ ve El Nusra’ya katılan savaşçı sayısının 6 bine yaklaştığı ve Orta Asya’daki savaşçı grupların Suriye’deki DAEŞ ve Al Nusra’ya (El Kaide yakınlığıyla bilinen gruplara) Türkiye üzerinden katıldıklarını gündeme taşımıştı.
Bu bilgilerin servis edilmesinin sebebi, Türk savaş uçaklarının Türkiye hava sahasını ihlal eden Rus uçağını düşürmesinden sonraki süreçte iki ülke arasındaki soğuk savaşla ilgiliydi.
O dönemde Türkiye tüm bunların farkındaydı…
Türkiye, sıkı bir istihbarat çalışmasıyla 2011 yılından itibaren 4 bin 128 Rusya vatandaşını DEAŞ’la ilişkileri olduğu gerekçesiyle kara listeye aldı.
Türkiye İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, DEAŞ’la ilişkili olduğu şüphesiyle 4 bin 128 Rus vatandaşına ülkeye giriş yasaklandı.
Aynı sebepten dolayı 804 Rusya vatandaşı, Türkiye’den sınır dışı edildi.
Dediğim o ki DEAŞ yani IŞİD’in Amerikancı, İngilizci, Almancı, İsrailci İrancı kanadı varsa bir de Rusçu kanadı vardı. Kimse bizi aptal sanmasın!
Bu terör örgütü bünyesine her Avrupa ülkesinin ve ABD’nin gizli servis elemanlarının olduğu gibi Rusya’nın da elamanları sızmıştı.
Rus Askeri İstihbaratı, Glavnoye Razvedyvatel’noye Upravleniye GRU…
Rusya’nın en büyük istihbarat örgütü GRU; Glavnoye Razvedyvatel’noye Upravleniye- Rusya Silahlı Kuvvetler Genelkurmayına bağlı askeri istihbarat teşkilatı.
Daha öncesinde Sovyetler Birliği’nde Kızıl Ordu’ya bağlıydı. Rus Dış İstihbarat Servisi (SVR) genel anlamda ABD’nin Merkezi İstihbarat Servisine (CIA), İngiltere’nin Gizli İstihbarat Servisine (M16) ve Fransa’nın Dış İstihbarat Ajansına (DGSE) benzer.
Rusya Federasyonu’nun Ana İstihbarat Direktörlüğü (GRU) da NATO’daki birçok karşıtları gibi bir askeri dış istihbarat servisidir.
Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB) bir yurtiçi güvenlik ve karşı istihbarat servisidir ve ABD’nin FBI (Federal Araştırma Bürosu), Almanya’nın BfV veya İtalya’nın AISI gibi kurumlarından daha sert olmakla beraber belki biraz aynı kategoride değerlendirilebilir.
Rusya Silahlı Kuvvetleri’nin gözü ve kulağı kabul edilen Rus askeri istihbaratı (GRU), sadece yerel taktik hedeflerini karşılama kabiliyeti olmadığını, aynı zamanda da ulusların kaderini belirleyebileceğini birçok kez kanıtladı.
Rus askeri istihbarat subayları, genelde daha az deneyime sahip askerlere danışmanlık yapmakta, eğitimler vermekte ve muharebe sahasında komutanlık eder.
Kasım 2018’de ölen GRU Başkanı IGOR KOROBOV, 2016’da bu göreve getirilmişti. Kendisinden önceki başkanı adı da İgor Sergun’du o da kalp krizinden ölmüştü.
GRU terör örgütlerine “Müslüman kimliği”yle sızdı…
Nasıl mı?
15 Mayıs 2016’da Suriye’de terör örgütleri için savaşan bazı yabancıların Rusya tarafından bölgeye gönderildiği öne sürülmüş, Rusya’nın, ülkede yakaladığı bazı suçluları, Suriye’ye gitmeyi kabul etmeleri durumunda, serbest bırakarak yeni kimlik ve pasaport sağladığı belirlenmişti.
Bunların arasında Rusya Federasyonu askeri istihbaratı GRU’dan olanların sayısı küçümsenemeyecek kadar hayli fazlaydı.
Rus istihbarat ajanlarının, Dağıstan bölgesinde terör suçları nedeniyle aranan kişilerle irtibata geçerek bu kişileri Suriye’ye yönlendirdiği, devlet görevlileri tarafından yeni kimlik ve pasaport sağlanan militanların Suriye’ye giderek DAEŞ’e biat eden gruplara katıldığı Reuters haber ajansın tarafından gündeme getirilmişti.
Rusya’dan Suriye’ye yönelik militan akışının 2014’te zirve yaptığı ortaya çıkmıştı.
Uluslararası Kriz Grubu’ndan Ekatarina Sokiryanskaya “2014’teki Soçi Kış Olimpiyatları öncesi Rusya bu kişilerin ülkeyi terk etmesine engel olmadı” diyerek Moskova yönetiminin terör tehdidinden kurtulmak için Suriye’deki gerginliği besleyecek adımlar attığını belirtmişti.
Rusya’nın, Suriye’ye gönderdiği militanların bir kısmı yine Rusya’nın veya rejimin hava saldırılarında öldürülmüştü.
Hatta bu tür haberlerin ayyuka çıkması üzerine 09 Mayıs 2017’de Suriye ve Irak’ta toprak kaybetmeye devam eden DAEŞ, ele geçirdiği Rus gizli servisi FSB için çalışan bir ajanı boğazını keserek öldürmüştü.
Atlantikçi sahte İslamcıları tasfiye etmek için Suriye’de Turan Ordusu Kuruldu…
Takip edenler bilir daha önce 4 Temmuz 2017’de; Rus Savunma Bakanı Rusya Federasyonu Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun Tuva Türklerinden, Ortodoks Hıristiyan olduğundan söz etmiştim.
Bir diğer Türk kökenli Rus general de 9 Kasım 2012’de Rusya Federasyonu(RF) Genel Kurmay Başkanlığı görevine getirilen, General Valery Gerasimov. Tataristan Kazan doğumlu.
Rusya Genelkurmay Başkanı Valeriy Gerasimov’un, Kazan doğumlu olmasından dolayı Tatar Türkü olabileceği iddiaları ortaya atılmıştı.
Bu bilgileri aktardıktan sonra “Rusya’nın komuta kademesinde Türkler var, insanın gaflete düşüp ‘Rus ordusu Turan ordusu’ diyesi geliyor.” demiştim.
DEAŞ’a karşı gayrı nizami harp usulleriyle savaşmaları için Suriye’ye indirilen tabur, paralı askerlerden oluşuyor. Aralarında eski ‘Spetnatz’ (Rus Özel Kuvvetleri) de bulunduğu ‘Turan Taburu’ 800 ile 1200 askerden müteşekkil bir birlik.
‘Turan Taburu’na katılan eski askerlere ise yaklaşık 8 aylık yoğun ‘gerilla’ eğitimi veriliyor. Turan Taburu üyelerinin tamamı 30 ile 50 yaş aralığında Müslüman eski askerlerden.
Turan Taburu, DEAŞ’a karşı oldukça başarılıydı.
Turan Taburu’nun silah envanterinde ABD yapımı M-4 ve M-16 piyade tüfekleri de var.
Uzmanlar Turan Taburu’nu ABD’nin başta Afganistan ve Irak olmak üzere bir çok yerde kullandığı paralı askerlerden oluşan Blackwater güvenlik şirketine benzetiyor.
Rusya’da Blackwater’a benzer iki şirket dikkat çekiyor.
Biri Ukraynalı Yarbay Dmıtry Utkin’in kurduğu Wagner, diğeri ise Turan Taburu.
Wagner’in Suriye’de Müslüman Çeçenlerin de dahil olduğu yaklaşık 5 bin paralı askeri mevcut. Turan Taburu’ ise şimdilik 1200 kişi civarında.
Rus gazetesi Moskovsky Komso-molets; Suriye’deki komutanlara ayda 4 bin dolardan fazla maaş ödendiğini, paralı askerlerin ayda 150 bin Ruble aldığını (Yaklaşık 2 bin 600 Dolar) yazmıştı.
Paramiliter bir güç olan Turan Taburu üyelerinin kollarına yapıştırdıkları mavi ile kırmızı-siyah peçlerde, Turan yazısı, tüfek tutan el, bir tüfek ve 3 nokta dikkat çekiyor.
Tüfek simgesinin üzerinde Timur Han’a ait olduğu iddia edilen “Dürüstlük erdemdir” yazısı bulunurken, 3 dairenin 1370-1507 tarihleri arasında yaşayan Timur İmparatorluğu bayrağına gönderme olduğu söyleniyor
Rus Askeri İstihbarat Subayı Denis Khisamov…
Birkaç gün önce Kuzey Kafkasya Bölge Askeri Mahkemesi’nde görülen davada Rusya Savunma Bakanlığı’nda eski subay olan ve Suriye’de IŞİD saflarında savaşan Denis Khisamov hakkında 19 yıl ağırlaştırılmış hapis cezası kararı verildi.
Bir yıl da gözetim altında tutulmasına hükmedilen Khisamov'un yedek subaylık rütbesi de elinden alındı. Daha öncede Rusya’ya teslim edilmesinin ardından, 2017'de Suzdal Bölge Mahkemesi Denis Khisamov'u sahte paraları piyasaya sürmekten için suçlu buldu ve 3 yıl üç ay hapis cezasına çarptırmıştı.
Soruşturmaya göre, Khisamov Ocak 2016'dan Nisan 2017'ye kadar IŞİD saflarında savaşmıştı, bu süre öncesinde de Rakka'da bir kampta eğitim almış, ayrıca Suriye'de çatışmalara katılmış, Ekim 2016 itibariyle de Türkiye'de örgüt saflarına militan kazandırma görevini yürütmüştü.
Türkiye'de 2017, yılında Suriye'den dönerken yakalanan Khisamov 'un yanında Tacikistan pasaportu vardı.
Türkiye'nin teröristi iade ettiği Tacikistan, daha sonra pasaportun sahte olduğu ve Suriye'den Türkiye'ye geçiş için kullanıldığı açıklamasını yapmıştı.
Bir ay sonra da eski Rusya Savunma Bakanlığı subayı olan Khisamov, Rusya'ya teslim edilmişti.
Rus istihbaratının DAEŞ/IŞİD’e sızdırdığı Denis Khisamov kimdir?
Rusya Savunma Bakanlığı’nda Muhabere ve İstihbarat görevlerinde bulunan Denis Khisamov, 18 Aralık 1983 Krasnodar doğumlu. Yüksek eğitim gördü, doktora düzeyinde eğitimi var.
Rusya Savunma Bakanlığında yüzbaşı rütbesinde askerlik yaptı.
Uzmanlık alanlarından birisi de sahte pasaport imali.
Nitekim 2015’te, Tacikistan pasaportunun sahtesini yaparak Rusya'dan Türkiye'ye geçmişti.
Rusya’nın, Gürcistan sınırına ve Karadeniz’e yakın Kuzey Kafkasya’da, Karadeniz ve Azak denizi arasında bulunan Krasnodar, 120 farklı etnik kökenden insanın yaşadığı metropolit bir kent.
Denis Khisamov’un 2015’de Türkiye üzerinden Suriye’ye giderek IŞİD terör örgütüne katılma hikayesi, banka kredisi ödemelerinde yaşanan gecikme nedeniyle Moskova’da kendisini takip eden alacaklılardan kaçmak için Suriye’ye gitmesiyle başlıyor.
Ne yalan ama!
Suriye'ye yaptığı yolculuk ve hakkında ‘piyasaya sahte para sürme’ suçlamasıyla 2015 yılında dava açılan sanık, sahte parayı camide tanıştığı radikal fikirleri destekleyen bir şahıstan aldığını ifade ediyor.
Kommersant gazetesine göre, devlet sırlarının korunması konularında uzman olan Khisamov, Rusya ordusundaki zorunlu hizmetinden 2009 yılında “Kaptan” rütbesiyle ayrıldı.
Dini fikirlerle ilgilenmeye başlayarak sık sık DAEŞ destekçileriyle buluştuğu Moskova camilerine gitti.
Khisamov'un yeni tanıdığı bu kişiler Suriye'ye ‘cihada gitme’ çağrısında bulundu. Tacik biri piyasaya sürmesi için ona 5 bin rublelik sahte banknotlar verdi.
Khisamov, ‘piyasaya sahte para sürülmesine yardımcı olmak’ suçlamasıyla 2015 yılında iki kişiyle birlikte gözaltına alındı ancak kefaletle serbest bırakıldı.
Sahte pasaportuyla önce Türkiye’ye oradan da Suriye’ye kaçan Khisamov, savcılara göre, tanıdığı radikal bir kişiden bu konuda yardım aldı.
Khisamov 2015'ten 2016'ya kadar DAEŞ'in saflarında savaşarak, yerleşim yerlerine yönelik saldırılara katıldı.
Aralık 2016'da eşi ve çocuklarını Suriye'ye getirmek üzere Türkiye'ye gitti ve üzerinde kimliği olmaması nedeniyle Türk polisi tarafından gözaltına alındı.
Serbest bırakılmasının ardından sahte bir Tacik pasaportu aldı ve Tacikistan'a gitmeye çalıştı. Ancak Gürcistan havaalanında güvenlik güçleri tarafından yakalandı ve Türkiye’ye döndü.
Türk yetkililer, kendisini Tacikistan’a sınır dışı etmeye karar verdi. 2017 Kasım ayında, Tacik yetkililer Khisamov’u Rusya’ya teslim etti.
Rusya Federasyonunda bu çark nasıl dönüyor?
IŞİD ve Fetih El Şam (Eski adıyla El Nusra) Moskova ve Kuzey Kafkasya cumhuriyetlerinde “hayır kurumu” adı altında örgütleniyor.
İnternet üzerinden “Cami ve yoksul Müslümanlara yardım” bahanesiyle para topluyorlar. Bu şekilde, 2016 yılından beri 38 milyon ruble (3 milyon TL) para aktarılmış.
Grubun faaliyetlerini ise yurtdışında saklanan uluslararası arananlar listesindeki IŞİD üyesi Ebu Umar Sasitlinskiy organize etti.
Kullanıcılardan cami inşa etme ve yoksul Müslümanlara yardım etme bahanesiyle kurulan ‘Muhacirun' ve ‘Salsabil' isimli hayır kurumları üzerinden para toplandı ve teröristlere aktarıldı.
Yakalanan teröristler arasında Türkiye'de yakalanan IŞİD üyesi Muhammed Saidov ve Rusya İnguşetya'da etkisiz hale getirilen Beslan Mahauri'nin yakınları olan Rusya vatandaşları yer aldı.
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete
2015’te Suriye ve Irak’ta DAEŞ’e katılan 100 ülkeden toplam 30 bin teröristten 4 bin 700’ü eski Sovyet ülkelerindendi ve bunların çoğu örgüt tercihleri El Nusra Cephesi ve DAEŞ olmuştu.
Sadece Rusya’dan katılan “Atlantikçi cihatçılar”ın sayısı 2 bin 400 kişiydi ve büyük kısmını Kuzey Kafkasya kökenliler oluşturuyordu.
Aynı yıl Rusya’da, Suriye ve Irak’taki savaşçı gruplara katıldığı için hakkında soruşturma açılan kişi sayısı 889 civarındaydı.
Sovyet Coğrafyasından Hangi Ülkelerden Kimler Neden Katıldı?
DAEŞ saflarına eski Sovyet coğrafyasından katılanlar, bu bölgelerde örgütlü “Kafkasya Emirliği” ve Horasan Vilayet örgütleri ile bağlantılıydı.
“Kafkasya Emirliği” ilk dönemlerde El-Kaide’ye bağlıydı ve DAEŞ liderine biattan uzaktı. Bu nedenle Suriye’deki iç çatışmalar başladığında örgütün militanları El Kaide kökenli gruplarla birlikte hareket etti.
Aynı dönemde “Horasan Emirliği”ne katılanlar, Orta Asya ülkelerindeki Özbekistan İslam Hareketi, “İslami Cihat” gruplarıydı ve bu grup mensupları DAEŞ lideri Ebu Bekir Bağdadi’ye biat etmekte zorlanmadı.
Doğu Türkistan Uygur Özerk Bölgesi, Afganistan, Pakistan ile İran Türkleri’nin de yer aldığı savaşçı grupları, Suriye ve Irak’ta savaşa fiilen katıldılar.
Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Tacikistan’dan Suriye ve Irak’taki çatışmalara katılanlarla ilgili batı kaynaklarına göre, 2 bin 46 savaşçı, adı geçen ülke kaynaklarına göre 4 bin civarında savaşçının DAEŞ’e iştirak ettiği iddiası mevcut.
Rus istihbaratı iz sürdü…
Nitekim Rusya kaynakları, 2016’da eski Sovyet coğrafyasından Suriye’de DAEŞ ve El Nusra’ya katılan savaşçı sayısının 6 bine yaklaştığı ve Orta Asya’daki savaşçı grupların Suriye’deki DAEŞ ve Al Nusra’ya (El Kaide yakınlığıyla bilinen gruplara) Türkiye üzerinden katıldıklarını gündeme taşımıştı.
Bu bilgilerin servis edilmesinin sebebi, Türk savaş uçaklarının Türkiye hava sahasını ihlal eden Rus uçağını düşürmesinden sonraki süreçte iki ülke arasındaki soğuk savaşla ilgiliydi.
O dönemde Türkiye tüm bunların farkındaydı…
Türkiye, sıkı bir istihbarat çalışmasıyla 2011 yılından itibaren 4 bin 128 Rusya vatandaşını DEAŞ’la ilişkileri olduğu gerekçesiyle kara listeye aldı.
Türkiye İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, DEAŞ’la ilişkili olduğu şüphesiyle 4 bin 128 Rus vatandaşına ülkeye giriş yasaklandı.
Aynı sebepten dolayı 804 Rusya vatandaşı, Türkiye’den sınır dışı edildi.
Dediğim o ki DEAŞ yani IŞİD’in Amerikancı, İngilizci, Almancı, İsrailci İrancı kanadı varsa bir de Rusçu kanadı vardı. Kimse bizi aptal sanmasın!
Bu terör örgütü bünyesine her Avrupa ülkesinin ve ABD’nin gizli servis elemanlarının olduğu gibi Rusya’nın da elamanları sızmıştı.
Rus Askeri İstihbaratı, Glavnoye Razvedyvatel’noye Upravleniye GRU…
Rusya’nın en büyük istihbarat örgütü GRU; Glavnoye Razvedyvatel’noye Upravleniye- Rusya Silahlı Kuvvetler Genelkurmayına bağlı askeri istihbarat teşkilatı.
Daha öncesinde Sovyetler Birliği’nde Kızıl Ordu’ya bağlıydı. Rus Dış İstihbarat Servisi (SVR) genel anlamda ABD’nin Merkezi İstihbarat Servisine (CIA), İngiltere’nin Gizli İstihbarat Servisine (M16) ve Fransa’nın Dış İstihbarat Ajansına (DGSE) benzer.
Rusya Federasyonu’nun Ana İstihbarat Direktörlüğü (GRU) da NATO’daki birçok karşıtları gibi bir askeri dış istihbarat servisidir.
Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB) bir yurtiçi güvenlik ve karşı istihbarat servisidir ve ABD’nin FBI (Federal Araştırma Bürosu), Almanya’nın BfV veya İtalya’nın AISI gibi kurumlarından daha sert olmakla beraber belki biraz aynı kategoride değerlendirilebilir.
Rusya Silahlı Kuvvetleri’nin gözü ve kulağı kabul edilen Rus askeri istihbaratı (GRU), sadece yerel taktik hedeflerini karşılama kabiliyeti olmadığını, aynı zamanda da ulusların kaderini belirleyebileceğini birçok kez kanıtladı.
Rus askeri istihbarat subayları, genelde daha az deneyime sahip askerlere danışmanlık yapmakta, eğitimler vermekte ve muharebe sahasında komutanlık eder.
Kasım 2018’de ölen GRU Başkanı IGOR KOROBOV, 2016’da bu göreve getirilmişti. Kendisinden önceki başkanı adı da İgor Sergun’du o da kalp krizinden ölmüştü.
GRU terör örgütlerine “Müslüman kimliği”yle sızdı…
Nasıl mı?
15 Mayıs 2016’da Suriye’de terör örgütleri için savaşan bazı yabancıların Rusya tarafından bölgeye gönderildiği öne sürülmüş, Rusya’nın, ülkede yakaladığı bazı suçluları, Suriye’ye gitmeyi kabul etmeleri durumunda, serbest bırakarak yeni kimlik ve pasaport sağladığı belirlenmişti.
Bunların arasında Rusya Federasyonu askeri istihbaratı GRU’dan olanların sayısı küçümsenemeyecek kadar hayli fazlaydı.
Rus istihbarat ajanlarının, Dağıstan bölgesinde terör suçları nedeniyle aranan kişilerle irtibata geçerek bu kişileri Suriye’ye yönlendirdiği, devlet görevlileri tarafından yeni kimlik ve pasaport sağlanan militanların Suriye’ye giderek DAEŞ’e biat eden gruplara katıldığı Reuters haber ajansın tarafından gündeme getirilmişti.
Rusya’dan Suriye’ye yönelik militan akışının 2014’te zirve yaptığı ortaya çıkmıştı.
Uluslararası Kriz Grubu’ndan Ekatarina Sokiryanskaya “2014’teki Soçi Kış Olimpiyatları öncesi Rusya bu kişilerin ülkeyi terk etmesine engel olmadı” diyerek Moskova yönetiminin terör tehdidinden kurtulmak için Suriye’deki gerginliği besleyecek adımlar attığını belirtmişti.
Rusya’nın, Suriye’ye gönderdiği militanların bir kısmı yine Rusya’nın veya rejimin hava saldırılarında öldürülmüştü.
Hatta bu tür haberlerin ayyuka çıkması üzerine 09 Mayıs 2017’de Suriye ve Irak’ta toprak kaybetmeye devam eden DAEŞ, ele geçirdiği Rus gizli servisi FSB için çalışan bir ajanı boğazını keserek öldürmüştü.
Atlantikçi sahte İslamcıları tasfiye etmek için Suriye’de Turan Ordusu Kuruldu…
Takip edenler bilir daha önce 4 Temmuz 2017’de; Rus Savunma Bakanı Rusya Federasyonu Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun Tuva Türklerinden, Ortodoks Hıristiyan olduğundan söz etmiştim.
Bir diğer Türk kökenli Rus general de 9 Kasım 2012’de Rusya Federasyonu(RF) Genel Kurmay Başkanlığı görevine getirilen, General Valery Gerasimov. Tataristan Kazan doğumlu.
Rusya Genelkurmay Başkanı Valeriy Gerasimov’un, Kazan doğumlu olmasından dolayı Tatar Türkü olabileceği iddiaları ortaya atılmıştı.
Bu bilgileri aktardıktan sonra “Rusya’nın komuta kademesinde Türkler var, insanın gaflete düşüp ‘Rus ordusu Turan ordusu’ diyesi geliyor.” demiştim.
DEAŞ’a karşı gayrı nizami harp usulleriyle savaşmaları için Suriye’ye indirilen tabur, paralı askerlerden oluşuyor. Aralarında eski ‘Spetnatz’ (Rus Özel Kuvvetleri) de bulunduğu ‘Turan Taburu’ 800 ile 1200 askerden müteşekkil bir birlik.
‘Turan Taburu’na katılan eski askerlere ise yaklaşık 8 aylık yoğun ‘gerilla’ eğitimi veriliyor. Turan Taburu üyelerinin tamamı 30 ile 50 yaş aralığında Müslüman eski askerlerden.
Turan Taburu, DEAŞ’a karşı oldukça başarılıydı.
Turan Taburu’nun silah envanterinde ABD yapımı M-4 ve M-16 piyade tüfekleri de var.
Uzmanlar Turan Taburu’nu ABD’nin başta Afganistan ve Irak olmak üzere bir çok yerde kullandığı paralı askerlerden oluşan Blackwater güvenlik şirketine benzetiyor.
Rusya’da Blackwater’a benzer iki şirket dikkat çekiyor.
Biri Ukraynalı Yarbay Dmıtry Utkin’in kurduğu Wagner, diğeri ise Turan Taburu.
Wagner’in Suriye’de Müslüman Çeçenlerin de dahil olduğu yaklaşık 5 bin paralı askeri mevcut. Turan Taburu’ ise şimdilik 1200 kişi civarında.
Rus gazetesi Moskovsky Komso-molets; Suriye’deki komutanlara ayda 4 bin dolardan fazla maaş ödendiğini, paralı askerlerin ayda 150 bin Ruble aldığını (Yaklaşık 2 bin 600 Dolar) yazmıştı.
Paramiliter bir güç olan Turan Taburu üyelerinin kollarına yapıştırdıkları mavi ile kırmızı-siyah peçlerde, Turan yazısı, tüfek tutan el, bir tüfek ve 3 nokta dikkat çekiyor.
Tüfek simgesinin üzerinde Timur Han’a ait olduğu iddia edilen “Dürüstlük erdemdir” yazısı bulunurken, 3 dairenin 1370-1507 tarihleri arasında yaşayan Timur İmparatorluğu bayrağına gönderme olduğu söyleniyor
Rus Askeri İstihbarat Subayı Denis Khisamov…
Birkaç gün önce Kuzey Kafkasya Bölge Askeri Mahkemesi’nde görülen davada Rusya Savunma Bakanlığı’nda eski subay olan ve Suriye’de IŞİD saflarında savaşan Denis Khisamov hakkında 19 yıl ağırlaştırılmış hapis cezası kararı verildi.
Bir yıl da gözetim altında tutulmasına hükmedilen Khisamov'un yedek subaylık rütbesi de elinden alındı. Daha öncede Rusya’ya teslim edilmesinin ardından, 2017'de Suzdal Bölge Mahkemesi Denis Khisamov'u sahte paraları piyasaya sürmekten için suçlu buldu ve 3 yıl üç ay hapis cezasına çarptırmıştı.
Soruşturmaya göre, Khisamov Ocak 2016'dan Nisan 2017'ye kadar IŞİD saflarında savaşmıştı, bu süre öncesinde de Rakka'da bir kampta eğitim almış, ayrıca Suriye'de çatışmalara katılmış, Ekim 2016 itibariyle de Türkiye'de örgüt saflarına militan kazandırma görevini yürütmüştü.
Türkiye'de 2017, yılında Suriye'den dönerken yakalanan Khisamov 'un yanında Tacikistan pasaportu vardı.
Türkiye'nin teröristi iade ettiği Tacikistan, daha sonra pasaportun sahte olduğu ve Suriye'den Türkiye'ye geçiş için kullanıldığı açıklamasını yapmıştı.
Bir ay sonra da eski Rusya Savunma Bakanlığı subayı olan Khisamov, Rusya'ya teslim edilmişti.
Rus istihbaratının DAEŞ/IŞİD’e sızdırdığı Denis Khisamov kimdir?
Rusya Savunma Bakanlığı’nda Muhabere ve İstihbarat görevlerinde bulunan Denis Khisamov, 18 Aralık 1983 Krasnodar doğumlu. Yüksek eğitim gördü, doktora düzeyinde eğitimi var.
Rusya Savunma Bakanlığında yüzbaşı rütbesinde askerlik yaptı.
Uzmanlık alanlarından birisi de sahte pasaport imali.
Nitekim 2015’te, Tacikistan pasaportunun sahtesini yaparak Rusya'dan Türkiye'ye geçmişti.
Rusya’nın, Gürcistan sınırına ve Karadeniz’e yakın Kuzey Kafkasya’da, Karadeniz ve Azak denizi arasında bulunan Krasnodar, 120 farklı etnik kökenden insanın yaşadığı metropolit bir kent.
Denis Khisamov’un 2015’de Türkiye üzerinden Suriye’ye giderek IŞİD terör örgütüne katılma hikayesi, banka kredisi ödemelerinde yaşanan gecikme nedeniyle Moskova’da kendisini takip eden alacaklılardan kaçmak için Suriye’ye gitmesiyle başlıyor.
Ne yalan ama!
Suriye'ye yaptığı yolculuk ve hakkında ‘piyasaya sahte para sürme’ suçlamasıyla 2015 yılında dava açılan sanık, sahte parayı camide tanıştığı radikal fikirleri destekleyen bir şahıstan aldığını ifade ediyor.
Kommersant gazetesine göre, devlet sırlarının korunması konularında uzman olan Khisamov, Rusya ordusundaki zorunlu hizmetinden 2009 yılında “Kaptan” rütbesiyle ayrıldı.
Dini fikirlerle ilgilenmeye başlayarak sık sık DAEŞ destekçileriyle buluştuğu Moskova camilerine gitti.
Khisamov'un yeni tanıdığı bu kişiler Suriye'ye ‘cihada gitme’ çağrısında bulundu. Tacik biri piyasaya sürmesi için ona 5 bin rublelik sahte banknotlar verdi.
Khisamov, ‘piyasaya sahte para sürülmesine yardımcı olmak’ suçlamasıyla 2015 yılında iki kişiyle birlikte gözaltına alındı ancak kefaletle serbest bırakıldı.
Sahte pasaportuyla önce Türkiye’ye oradan da Suriye’ye kaçan Khisamov, savcılara göre, tanıdığı radikal bir kişiden bu konuda yardım aldı.
Khisamov 2015'ten 2016'ya kadar DAEŞ'in saflarında savaşarak, yerleşim yerlerine yönelik saldırılara katıldı.
Aralık 2016'da eşi ve çocuklarını Suriye'ye getirmek üzere Türkiye'ye gitti ve üzerinde kimliği olmaması nedeniyle Türk polisi tarafından gözaltına alındı.
Serbest bırakılmasının ardından sahte bir Tacik pasaportu aldı ve Tacikistan'a gitmeye çalıştı. Ancak Gürcistan havaalanında güvenlik güçleri tarafından yakalandı ve Türkiye’ye döndü.
Türk yetkililer, kendisini Tacikistan’a sınır dışı etmeye karar verdi. 2017 Kasım ayında, Tacik yetkililer Khisamov’u Rusya’ya teslim etti.
Rusya Federasyonunda bu çark nasıl dönüyor?
IŞİD ve Fetih El Şam (Eski adıyla El Nusra) Moskova ve Kuzey Kafkasya cumhuriyetlerinde “hayır kurumu” adı altında örgütleniyor.
İnternet üzerinden “Cami ve yoksul Müslümanlara yardım” bahanesiyle para topluyorlar. Bu şekilde, 2016 yılından beri 38 milyon ruble (3 milyon TL) para aktarılmış.
Grubun faaliyetlerini ise yurtdışında saklanan uluslararası arananlar listesindeki IŞİD üyesi Ebu Umar Sasitlinskiy organize etti.
Kullanıcılardan cami inşa etme ve yoksul Müslümanlara yardım etme bahanesiyle kurulan ‘Muhacirun' ve ‘Salsabil' isimli hayır kurumları üzerinden para toplandı ve teröristlere aktarıldı.
Yakalanan teröristler arasında Türkiye'de yakalanan IŞİD üyesi Muhammed Saidov ve Rusya İnguşetya'da etkisiz hale getirilen Beslan Mahauri'nin yakınları olan Rusya vatandaşları yer aldı.
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete