Rus troykasının Azerbaycan’da darbe girişimi!

Rus troykasının Azerbaycan’da darbe girişimi!

İngiltere hükümetinden Mark Sykes ve Fransa hükümetinden Francois Georges-Picot'un, 1916 yılında uzlaşıya vardığı ve Birinci Dünya Savaşının sonucunu netleştiren Sykes-Picot anlaşması, büyük ölçüde Ortadoğu’nun kaderini belirledi. 

Hedef, Osmanlı İmparatorluğu’nun tasfiyesi ve Türkler’in yeryüzünden silinmesiydi. Ancak Türkler bir efsaneyi canlandırdılar, Zümrüdü Anka kuşu gibi kendi küllerinden yeniden doğdular. 

Bolşevik Devrimi sonrası İstiklal Harbi sırasında Moskova ve Ankara arasında başlayan zaman zaman stratejik müttefiklik boyutundaki ilişkiler,  Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı sonrasında Batı Bloğunda ve NATO içinde olmasına rağmen hafif hasarla atlatıldı. 

Hatta denilebilir ki Türkiye, NATO üyesi ABD ile bu kadar kolay ve sorunsuz değildi. 

Milliyetçi Muhafazakâr Demirel Hükümetleri döneminde Türkiye’nin sanayileşme hamlesi ve günümüzde ülke ekonomisinin can damarını teşkil eden, demir-çelik fabrikaları, alüminyum tesisleri, rafineriler Rusya’nın ekonomik ve teknolojik desteği ile üretime geçti.

Mustafa Kemal Paşa ile Vladimir İlyiç Ulyanov Lenin damgasını taşıyan iki ülke ilişkileri halen güncel. 

Bu tarihi ilişkilerin Rus ve Türk politik aktörleri, küresel emperyalizmin yörüngesine oturduklarında ‘Üçler Yediler Kırklar’ın müdahalesi gerçekleşebiliyor.

Son birkaç yıldır Azerbaycan’da yaşananlar, sanki çelik çekirdeğin sahaya indiğinin göstergesi.

Azerbaycan’ı küresel emperyalizmin kıskacından kurtarma operasyonlarının kronolojisi…

SSCB'de 1979'da Leonid Brejnev tarafından önerilen 1980’li yıllardan itibaren gerçekleştirilen ekonomik ve siyasi sistemi yeniden yapılandırma ve reform hareketi “Perestroyka” sonrası atılan diğer adım, Mihail Gorbaçov'un liderliğinde ülkede bilhassa ekonomik sorunlara son vermek amacıyla 1985'te uygulanmaya başlayan гла́сность /Glasnost /Açıklık” politikası idi ve Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla son bulmuştu.

Gerek Ruslar gerekse Türkler, karşılıklı bir bekleyiş içinde atılacak adımların ne olabileceğinde yoğunlaştılar. 

İlk adım Türkler’den geldi. 

Kısmi bağımsızlıklarını ilan eden Türk Cumhuriyetleri ile acilen diplomatik ilişkiler kuruldu ve karşılıklı büyükelçilikler açıldı. Eski Sovyet coğrafyasında yerleşik Türk ve akraba topluluklarla kültürel değerler üzerinden irtibata geçildi.

Peşpeşe ekonomik işbirliği anlaşmaları imzalandı. Sermayenin dini, dili, ırkı olmadığından, özellikle Rusya Federasyonu ile enerji kaynaklarının pazarlanması sektöründe başarılı bir ivme yakalandı. 

Putin ve Türk Ortaklarının Karadeniz ve Hazar Denizi Uluslararası İşbirliği ve Ortaklık Fonu…

Ruslar da boş durmadı. Özellikle 1999’dan itibaren Rusya Federasyonu’nun en güçlü ismi olarak sahne alan Vladimir Vladimiroviç Putin’in yakın çevresi üzerinden Türkiye’de kurulan vakıflar aracılığı ile ortak sermaye biriktirme operasyonları başlatıldı. 

Ancak bu noktada, gerek kendi ülke kamuoylarının  gerekse uluslararası platformların ikna edilmesi için geçerli bir bahanenin yaratılması söz konusuydu. 

Türk aklı devreye girdi. 

Paradigma şu şekilde oluşturuldu; Sovyetler’in dağılması ile birlikte Kafkasya ve Orta Asya etnik çatışma ve sınır sorunlarının yaşandığı bir bölge haline dönüşmüştür. 

Günümüzde, Türk devletleri arasındaki iletişimin büyük ölçüde sağlandığı coğrafyada sınırların belirlenmesi ve enerji kaynakları açısından verimli alanların paylaşılması gibi çeşitli sorunlar ise devam etmektedir. 

Sorun alanlarından biri de Hazar Denizi’ne sınır olan devletler arasındaki Hazar’ın paylaşımıdır. 

Benzer bir durum Karadeniz’de kıyısı olan devletleri de yakından ilgilendirmektedir. Avrupa'nın 2035 yılında yaklaşık 600 milyar metreküplük gaz açığının olacağı öngörülmektedir. 

Türkiye’nin dahil olduğu enerji nakil hatları sayesinde Rus doğalgazının Avrupa’ya ulaştırılması ile Türkiye, bir enerji merkezine dönüşmekle kalmayıp Avrupa ve Balkanlar’ın enerji güvenliğinde söz sahibi olacaktır. 

Ve maraton başlar… 

Karadeniz ve Hazar Denizi Uluslararası İşbirliği ve Ortaklık Fonu…

Karadeniz ve Hazar Denizi Uluslararası İşbirliği ve Ortaklık Fonu, 4 Mart 2009 tarihinde Eldar Hasanov başkanlığında kuruldu. 

10 Haziran 2017'de İstanbul'da isim değiştirerek iz süpürme operasyonu yapan uluslararası bir sivil kuruluş olarak tanınıyor.  

Vakfın ilk kurucuları arasında;

Romanya Cumhurbaşkanlığı eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Iulian FOTA, Azerbaycan Cumhuriyeti Yazarlar Birliği Sekreteri Chingiz ABDULLAYEV, Ukrayna Verkhovna Rada (Parlamento) Adalet İşleri Komitesi Üyesi Vadym KOLESNICHENKO, Marmara Grubu Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı Başkanı Dr. Mehmet Akkan SUVER, Gürcistan Tiflis Devlet Üniversitesi, Tarih Bilimleri Doktoru Profesör Doktor Tamaz BERADZE, Kırgızistan Cumhuriyeti Parlamentosu Dışişleri Bakanlığı Meclis Üyesi Zhyldyz OSKONBAEVA, Moldova Cumhuriyeti Araştırma ve Geliştirme Derneği Genel Müdürü Lidia ROMANCIUC, Kazak Ulusal Teknik Üniversitesi Fahri rektörü, Kazakistan Cumhuriyeti Bilim Akademisyenleri Akademisyeni Profesör Doktor Dossym SÜLEYEV gibi isimler yer almıştı. 

Fonun kurucuları, bağımsız bilim adamları ve kamuya mal olmuş kişiler, tanınmış entelektüeller ve diplomatlar, Azerbaycan, Gürcistan, Kırgızistan, Moldova Cumhuriyeti, Romanya, Türkiye ve Ukrayna olan 8 ülkeden, “nüfuzlu sivil toplum örgütleri” gibi lanse edilse de hepsinin bir çıkar zümresini temsil ettiği bir gerçek.

Bu Uluslararası Karadeniz ve Hazar Denizi Dostluk ve İşbirliği Vakfı (BSCSIF), sakın Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü (KEİ) ile karıştırılmasın.

Vakfın merkezi Bükreş’te ve İstanbul, Moskova, Brüksel, Varna ve Belgrad’da şubeleri mevcut.

Fon, Arnavutluk, Belarus, Bulgaristan, Bosna Hersek, İran, Rusya Federasyonu, Sırbistan, Demokratik Sao Tome ve Principe Cumhuriyeti, Hırvatistan, Montenegro, İsviçre Konfederasyonu ve Güney Afrika Cumhuriyeti ile birlikte 20 ülkede temsil ediliyor. 

2009’da Vakfa, Azerbaycan Hukukçular Birliğinin kurucusu ve Putin'in okul arkadaşı Prof. Dr. İlham Rahimov, Bükreş’te düzenlenen sade bir törenle fahri üye oldu.

-Putin ve Prof. Dr, İlham Rahimov-

Bu ismin vakfa üye olmasının sembolik bir önemi vardı. Ne kadar doğru olduğu konusunda tereddütler varsa da Rahimov, Putin'in 200 milyar dolara ulaştığı iddia edilen efsane servetinin gizli yöneticisi olarak kamuoyunda tanınıyor.  

Vakfın tüm toplantılarına katıldığı gibi özellikle Ankara’da hatırı sayılır kişilerle dostluk geliştirdi. 

BSCSIF, Fonda temsil edilen Hazar Denizi Bölgesi, Karadeniz ülkeleri arasında demokratik süreci güçlendirme, sivil toplum konsolidasyonu, ekonomik kalkınma, çevre, bilim, eğitim, yenilikçi teknoloji, kültürel çeşitlilik, hoşgörü ve medeniyetler diyaloğu alanlarında ortak eylem ve güçlü barış, diyalog, uyum ve işbirliğini başlatmak için bir sivil toplum girişimi statüsünde.

BSCSIF, Karadeniz-Hazar Denizi havzasındaki ülkelerde karşılıklı anlayış, istikrarlı kurumsal reformlar, kapsamlı demokratik süreçler ve sürdürülebilir ekonomik kalkınmaya ulaşmak amacıyla Birleşmiş Milletler’in, Avrupa Birliği’nin, Avrupa Konseyi’nin, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı ve diğer ilgili uluslararası kuruluşlarını çabalarını desteklediğini deklare etmişti.

Amaç, yöntem ve ilişkiler ağına bakıldığında bu ekip, insanda “Atlantikçi Avrasya projesinin takipçileri gibi bir izlenim uyandırıyor.

Bir varmış bir yokmuş Karadeniz Hazar vakfı ne olmuş?

Bu girişim, Karadeniz ve Hazar Denizi komşu ülkelerin çıkarlarını uyumlu hale getirme çabasını sahiplenmesi  nedeniyle benzersizdi.

Bu bölgelere mensup kişilerin ülkeleri arasında ve uluslararası kuruluşlarla işbirliğini geliştirmelerine yardımcı olmak amacıyla; sivil toplum, bilimsel araştırmacılar, akademisyenler ve diplomatların seçkin temsilcileri, resmi üst düzey ilişkilere alternatif olacak parelel bir organizma kurmaya ve insanlar arası temaslara ve çeşitli alanlarda uzmanlar arasındaki diyalog ortamı oluşturma kararı almalarının ardından, 2011-2015'te BSCSIF'e Arnavutluk, Avusturya, Belarus, Bosna Hersek, Bulgaristan, Çin, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Estonya, Gana, Yunanistan, Macaristan, İran, Lüksemburg, Karadağ, Rusya Federasyonu, Sao Tome ve Principe, Sırbistan Cumhuriyeti, Slovenya, Güney Afrika Cumhuriyeti, Sri Lanka, İsviçre, Makedonya gibi ülkelerden temsilciler katıldı.

Böylelikle, örgütün faaliyetleri coğrafi olarak Karadeniz ve Hazar Denizi bölgelerinin ötesine geçti.

Bölgesel ölçekli olmaktan çıkıp küresel boyuta taşınan faaliyetler nedeniyle 10 Haziran 2017 tarihinde yapılan 16. Genel Kurul ve Yönetim Kurulu oturumlarında üyeler, kuruluşun nesnel gerçekliğini tam anlamıyla yansıtmak için isminin değiştirilmesi fikri üzerinde anlaştılar.

Bu temelde ve geçmişine saygı duyarak ve tüzüğüne, amaçlarına ve hedeflerine uygun olarak sürekliliğini koruyan BSCSIF, Uluslararası Sürdürülebilir Barış ve Kalkınma Vakfı (IFSPD) olarak yeniden adlandırıldı.

BSCSIF'in halefi olarak IFSPD, 1 Ağustos 2013'ten bu yana Ekonomik ve Sosyal Konsey (ECOSOC) ile Özel Danışma Statüsündedir. 

Bir kuruluşun danışma statüsü, ECOSOC ve bağlı kuruluşlarının yanı sıra Birleşmiş Milletler Sekreterliği, programları, fonları ve ajansları ile çeşitli şekillerde aktif olarak etkileşimde bulunmasını sağlar.

Türkiye’den Marmara Grubu Vakfı işin içinde…

Akkan Suver ile ismi özdeşleşen “Marmara Grubu Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı başından beri bu projenin  sürdürücüsü.

-Marmara Grubu Vakfı Genel Başkanı Akkan Suver-

1985 yılında bağımsız bir sivil toplum kuruluşu olarak kurulan Marmara Grubu Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı, sivil toplum kuruluşu olarak çözüm bekleyen ve gelecekte sorun olabilecek konularını belirliyor,  seminer, konferans ve toplantılar düzenler, görüş, rapor ve analizler hazırlıyor.

Marmara Grubu Vakfı; Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi’nde istişari statüde üye, Balkan Politika Kulübü’ne üye, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Parlamenterler Assemblesi’ne gözlemci üye, (IFSPD)- Uluslararası Sürdürülebilir Barış ve Kalkınma Vakfı, Dünya Moğol Genel Kurulu’na  da üye.

Sütten çıkmış ak kaşık Vakıflar partisiz olmaz, parasız olmaz!

Gençlik yıllarımda dilimizden düşmeyen “şehit tahtında Rabbe gülümser…” marşını hatırlıyorum. Nakaratları “ümitsiz olmaz ümitsiz olmaz / sevdasız olmaz sevdasız olmaz - yarasız olmaz çilesiz olmaz /şehitsiz olmaz kurbansız olmaz” 

Bu nasıl bir çağrışım bilemiyorum ama 24. Dönem İstanbul Milletvekili İsmail Safi, Uluslararası Karadeniz ve Hazar İşbirliği Vakfı (BSCSIF) Türkiye Direktörlüğü'nü yaptı. 

Daha sonra bu adı geçen vakfın isim değişikliğine gitmesiyle Uluslararası Barış ve Kalkınma Vakfı’na (IFSPD) dönüşen oluşumun başkan yardımcılığı görevlerinde bulundu. Halen adı geçen vakıftaki görevleri ve irtibatı devam ediyor. 

Putin’in adamları Karadeniz ve Hazar Denizi Uluslararası İşbirliği ve Ortaklık Fonunda…

Viktor Khmarin, Leningrad/St.Petersburg Devlet Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Vlamidir Putin’in okul arkadaşlarından.

1970'lerde Putin’in halasının kızı Lyubov Viktorovna Kruglova ile tanıştı ve kısa süre sonra onunla evlendi. Hukukçu, iş adamı. Fransızca ve İngilizce biliyor.

-Viktor Khmarin-

Viktor Khmarin, Putin ve Prof. Dr. İlham Rahimov birlikte okudular. Üçü de sporcuydu. Rahimov serbest güreş, Putin ve Khmarin ise sambo-judo ile uğraşıyorlardı.

1975’ten günümüze St.Petersburg Şehir Barosu üyesi. 1993 yılında “Vita-X” şirketini kurdu. 2002 yılına kadar, Rusya'nın yakıt ve enerji kompleksindeki büyük projeler için yasal destek sağlayan Ulusal Endüstriyel Yatırım Fonu'nun (NPIF) bir Başkanıydı.

2011 yılında Rusya Federasyonu'nun restore edilmiş Kara Hizmeti olan Arazi Düzenleme ve Geliştirme Birliği'nin (Roszemproekt) Yönetim Kurulu Başkanı oldu. Organizasyon, 185 yıldan fazla bir geçmişe sahip olan Rus arazi yönetimi işinin varisi haline geldi. Şimdi Birlik, Rusya'nın 55 bölgesinde 69 arazi yönetim kurumu ve işletmesini içeriyor.

Putin, Federasyon Başkanı olduğunda, “yürü ya arkadaşım” dediği Khmarin ve ortakları, devlet enerji devi Gazprom'a ekipman ve yedek parça tedarik etmek için işe başladılar.

2003 ve 2009 yılları arasında, bunlarla bağlantılı şirketler Gazprom sözleşmelerinden milyarlarca ruble kazandı.

2009 yılında Khmarin, Uluslararası Karadeniz ve Hazar Denizleri İşbirliği ve Ortaklık Fonu'na başkanlık etti. 2011'de Karadeniz ve Hazar Denizi'nin Uluslararası İşbirliği ve Ortaklık Fonu'nun başkan yardımcısı oldu.

Ağustos 2013’te Ladoga İnşaat Pazarlama Ticaret Limited Şirketi, Viktor Khmarin tarafından 10 bin TL'lik sermaye bedeli ile 16 Ağustos 2013 tarihinde Avrupa Yakası'nda Bahçelievler, Şirinevler Mahallesi'nde kuruldu.

Ladoga İnşaat Pazarlama Ticaret Limited Şirketi hisselerinin tamamı Viktor Khmarin'e ait. 2016 yılında Far East Land Investment Corporation FELINCO'nun liderliğini üstlendi.

Şirket, Uzak Doğu “yatırım” hektarı konseptini uygulamaktadır. 2018 yılından bu yana, yatırım grubu “Mirolub”  Yönetim Kurulu Başkanı. Rusya Federasyonu Seyşeller Cumhuriyeti Fahri Konsolosu.

Viktor Khmarin’in Türkiye sevgisi sınır tanımıyor!

21 Ekim 2011 CUMA tarihli Resmi Gazete arşivinde bakın ne buldum?  

Kadıköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.09.2011 tarih ve E:2011/356, K:2011/425 sayılı kararı ile Türkiye Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu arasında dostane ilişkilerin gelişmesini sağlamaya yönelik ekonomik, akademik ve kültürel münasebetleri kurmak, bunları devam ettirmek, geliştirmek, ülkeler arasındaki kültürel anlaşma çerçevesinde mübadele yolu ile eğitim, sağlık, kültürel ve sosyal alanlarda Türkiye Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu'nda faaliyetlerde bulun amacı doğrultusunda Türk Rus Kültür Vakfı’nın kurulduğu bilgisi veriliyor.

Vakfa bağış yapanlar arasında Muammer İhsan KALKAVAN, Rus Doğalgazı’nın Türkiye dağıtımını üstlenen Enerco Enerji’nin sahibi  Mehmet Fatih BALTACI, Koza-İpek Grubu’nun sahibi, halen Londra’da kaçak  yaşayan Hamdi Akın İPEK, Rixos Oteller zinciri sahibi Fettah TAMİNCE, Palmalı Denizcilik’in patronu, Türk Vatandaşlığına geçtiğinde Arslan Turan adını alan, emniyet  güçlerince İstanbul’da gözaltına alındığında serbest bırakılması için, ne kadar sağcı muhafazakar, milliyetçi ve dinci, dernek, vakıf, ocak varsa hepsinin  salya sümük ağlamaklı şekilde aracı oldukları Mubariz Mansimov Gurbanoğlu, Rusya Federasyonu ile Türkiye İş ve Dostluk Derneği (Rutid) Genel Sekreteri Ali Ertuğrul TÜRKELİNikolay İvanoviç LYAKH ve sıkı durun Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin’in yakın arkadaşı, akrabası Viktor Nikolayeviç KHMARİN’in de bulunduğu görülüyor.

İnanmayan baksın; (https://www.resmigazete.gov.tr/ilanlar/eskiilanlar/2011/10/20111021-4.htm#%C3%8707)

Türkiye’de  Mubariz Mansimov, Azerbaycan'da Eldar Humbat oğlu Hasanov neden tutuklandı?

İstanbul Emniyeti’ne bağlı Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince Mart  2020'de gözaltına alınan Mubariz Mansimov Gurbanoğlu  “FETÖ terör örgütü üyesi olmak” suçundan tutuklu.

Türkiye merkezli Palmali grubun başkanı olan Gurbanoğlu, 2014'te “Türkiye'nin en zengin 10 iş insanı” arasında yer aldı.

Sahip olduğu gemi filosuyla petrol, kimyasal madde ve yük taşımacılığı yapan Mübariz Mansimov Gurbanoğlu, 2015 yılında da Forbes'ın dünyanın en zengin 500 insanı listesine de girdi.

Bodrum Yat Limanı'nı 2011'de Jefi Kamhi'den 42 milyon dolara satın alan ve 100 milyon dolar yatırımla Yalıkavak Marina'yı hayata geçiren Gurbanoğlu'nun filosunda 200'den fazla gemi bulunuyor.

Türkiye'de bazı odaklar ısrarla Mubariz Mansimov Gurbanoğlu'nun  politik muhalifi olduğu Azerbaycan Reblukası Prezidenti İlham Aliyev'in  talebi üzerine Türk makamlarınca  tutuklandığı tezini işlediler. 

Oysa bu  ihtimal dışı.

 -Mübariz Mansimov Gurbanoğlu- 

Çünkü Mubariz Mansimov, Putin troykasının has dairesinden. Prof. Dr. İlham Rahimov ile Victor Khmarin'in vakıf ve şirket ortaklarından.

Bu nedenle İlham Aliyev’in, Başkan Putin'i kızdıracak bir tasarrufta bulunması mümkün değil.  

Şimdi sormalı, o halde hangi güç Mubariz Mansimov'u, Azerbaycan'da iktidar denklemi dışına çıkardı?

Onun, oyun dışında kalması kimin lehine kimin aleyhine? 

Cevap arayan bir başka soru da Azerbaycan Cumhuriyeti Olağanüstü ve Tam Yetkili Sırbistan Cumhuriyeti, Karadağ ve Bosna Hersek Büyükelçisi Eldar Humbat oğlu Hasanov'un neden tutuklandığı?

Resmi açıklamaya göre Eldar Hasanov, zimmetine bütçe fonundan yüklü miktarda para geçirme suçlamasıyla Bakü'de gözaltına alınmış. 

Güvenlik Servisi, mali denetimler sırasında Sırbistan, Karadağ ve Bosna Hersek Büyükelçisi Eldar Hasanov'un büyük miktarda parayı yasa dışı kullanıldığına dair şüphelenildiğini ve Hasanov'un soruşturma kapsamında gözaltına alındığını  söylüyor. 

Eldar Humbat oğlu Hasanov” deyip geçmeyin!.. 

2013’te Bükreş'teki görevi sona eren Azerbaycan'ın Romanya Büyükelçisi Eldar Hasanov'a, iki ülkeye yaptığı katkılardan dolayı Romanya Cumhurbaşkanlığı Liyakat Nişanı (Büyük Haç -Mare Cruce) ödülü verildi.

Uluslararası Karadeniz-Hazar İşbirliği Vakfı (BSCSIF) başkanlığı görevinde bulundu. Halen Avrasya Sivil Toplum İşbirliği Derneği Başkanı ve Uluslararası Barış ve Kalkınma Vakfı (IFSPD) başkan yardımcılığı görevinde. 

Mart 2019’da Uluslararası İşbirliği ve Sürdürülebilir Barış ve Kalkınma Vakfı 17.Genel Kurulu'nda Marmara Grubu Vakfı'nın Avrasya Ekonomi Zirvesi Müdavimlerinden Azerbaycan Belgrat Büyükelçisi ve IFSPD Genel Sekreteri Prof. Dr. Eldar Hasanov'a Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası verildi.

-Eldar Hasanov için Marmara Grubu Vakfı’nda  düzenlenen ödül töreni-

Eldar Hasanov'un ilişkiler ağı da Arap saçı gibi.

Çık işin içinden çıkabilirsen?

Rusya’da Viktor Nikolayeviç KHMARİN, Azerbaycan'da Prof Dr. İlham Rahimov, Türkiye’de, Marmara Grubu Stratejik Ve Sosyal Araştırmalar Vakfı Başkanı Dr. Akkan Suver ve Rizeli  AK Parti 24. Dönem İstanbul Milletvekili ayrıca Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Üyesi İsmail Safi gibi dostları var. 

Nasıl olur da uluslararası arenada böylesine güçlü dostları ve bağlantıları bulunan ve Rusya - Azərbaycan - Türkiye arasındaki para trafiğinin ortasındaki isim Eldar Humbat oğlu Hasanov tutuklanabilir?  

Eceline susamış hangi güç, hangi  odak buna cüret edebilir? 

Bu cüretkar, güç Cihanşümul Kadim Türk Devleti olabilir mi?

Azerbaycan-Türkiye müşterek askeri tatbikatı…

Azerbaycan'ın Ermenistan ile sınır komşusu Tovuz  Rayonu’nda iki ülke Silahlı Kuvvetleri arasında bir anda yaşanan sıcak çatışmayı hatırlayın.

Azerbaycan-Gürcistan sınırındaki Tovuz’a yönelik Ermeni saldırısı, Erivan’ın aklını, Rusya’nın haddini aşan mahiyette. Çünkü Rusların çıkarlarına uygun değil. Türkiye’yi Hazar’la buluşturan BTC, TANAP ve demiryolu projeleri hep bu bölgeden geçmesi, farklı bir küresel güce işaret ediyor olabilir mi?” diye yazdığımı anımsıyorum. 

Tovuz reyonunda Ermenistan sınırından 33 km. içeride, Türk yapımı seyyar muharebe komuta kontrol aracında bulunan Tümgeneral Polad Heşimov ile Albay İlgar Mirzeyev'in ve beş asker, uzun menzilli zırh delici özelliğe sahip füze ile şehit edilmişti. 

Bu hain saldırıların hemen sonrasında yıldırım hızıyla Azerbaycan-Türkiye Fiili Atışlı Ortak/Müşterek Tabur Görev Kuvveti Tatbikatı başlatıldı. 

Daha da önemlisi bu tatbikat, müstekbal Azerbaycan Reblukası Prezidenti Hazarın Sultanı Mehriban Aliyeva’ya yönelik suikast iddialarının ayyukaya çıktığı bir süreçte planlandı ve yapıldı.

Tatbikata Türk tarafının Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ümit Dündar, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Küçükakyüz ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal ile tam tekmil katılması hiç şüphesiz dosta güven düşmana korku saldı. 

Tovuz Çatışmaları ve Askeri Tatbikat, Azerbaycan'da darbeyi önledi…

Azərbaycan Respublikası Prezidenti İlham Aliyev’in sağlık sorunları nedeniyle bu görevinden istifa etmesi, ayrılması durumunda Azərbaycan Respublikası Prezidenti I. Yardımcısı Mihriban Aliyeva'nın 60 gün içerisinde yeni Prezident olmasını istemeyen güçler, birazda Moskova’daki dostlarına güvenerek darbe hazırlığı içindeydiler. 

Plana göre, ülke içinde karışıklık çıkarılmasının ardından, Tovuz Rayonunda konuşlandırılan Azerbaycan Ordusu, bir rivayete göre Tümgeneral Polad Heşimov ile Albay İlgar Mirzeyev'in komutasında Gence üzerinden başkent Bakü'ye intikal ederek, göstericilere müdahale edecek ve İlham Aliyev'e görevi bıraktırılacaktı. 

İlham Aliyev’den boşalacak Başkanlık koltuğuna geçici süre için Azerbaycan Cumhuriyeti Olağanüstü ve Tam Yetkili Sırbistan Cumhuriyeti, Karadağ ve Bosna Hersek Büyükelçisi Eldar Humbat oğlu Hasanov oturtulacaktı.

-Eldar Humbat oğlu Hasanov-

Hatta darbe hazırlıklarını kamufle etmek için İstanbul’da, Azərbaycan Respublikası Prezidenti I. Yardımcısı Arif qızı Mihriban Paşayev Aliyeva'nın bacısı yani kızkardeşi Nergis Paşayeva ile görüşmüş. 

Hasanov, yasal süre içinde seçimlerin yapılmasını sağlayacak ve böylelikle Putin'in okul arkadaşı, yakın dostu, muhasebecisi Prof. Dr. İlham Rahimov, Azərbaycan Respublikası Prezidenti olmak için seçimlerde göstermelik aday olacak, çantada keklik gördüğü başkanlık makamına yerleşecekti. 

Amaç, Azerbaycan halkının Refarandumla seçtiği, kabul ettiği  Azərbaycan Respublikası Prezidenti I. Yardımcısı Arif qızı Mihriban Paşayev Aliyeva'nın yasal  haklarını gasbetmek ve can Azerbaycan'ın doğalgaz ve petrol gelir kaynaklarını Rus oligarklarla paylaşmaktı. Avuçlarını yaladılar. 

Cihanşümul Kadim Türk Devlet Teşkilatı, bu hain teşebbüse geçit vermedi. 

İşe; 1985 - 89 arası Doğu Almanya’da Putin ile birlikte görev yapan Sovyet Askeri İstihbaratı “GRU” çalışanı, KGB personeli Mubariz Mansimov'un kalemini kırarak başladılar. 

Çünkü darbenin finansörü Mubariz Mansimov'du. Acemi Soros daha yolun başında yakayı ele verdi. 

Azerbaycan-Türkiye “Tek Millet, Tek Devlet”… 

Bu saatten sonra Azerbaycanlı Oligarklar ki bunlar Prof. Dr. İlham Rahimov, Mubariz Mansimov ile Eldar Humbat oğlu Hasanov, ağızları ile kuş tutsalar bile kimseyi masum olduklarına inandıramaz. 

Tatbikat sırasında Türkiye’den İntikal eden özel timlerin birinci vazifesinin Hazarın Sultanı Arif qızı Mihriban Paşayev Aliyeva'nın can güvenliğini sağlamak olduğunu Mısır’daki sağır sultan dahi duyduğuna göre, yapılacak en anlamlı hareket Turan coğrafyasının selameti için fiili dua etmek olacaktır.

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete

İngiltere hükümetinden Mark Sykes ve Fransa hükümetinden Francois Georges-Picot'un, 1916 yılında uzlaşıya vardığı ve Birinci Dünya Savaşının sonucunu netleştiren Sykes-Picot anlaşması, büyük ölçüde Ortadoğu’nun kaderini belirledi. 

Hedef, Osmanlı İmparatorluğu’nun tasfiyesi ve Türkler’in yeryüzünden silinmesiydi. Ancak Türkler bir efsaneyi canlandırdılar, Zümrüdü Anka kuşu gibi kendi küllerinden yeniden doğdular. 

Bolşevik Devrimi sonrası İstiklal Harbi sırasında Moskova ve Ankara arasında başlayan zaman zaman stratejik müttefiklik boyutundaki ilişkiler,  Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı sonrasında Batı Bloğunda ve NATO içinde olmasına rağmen hafif hasarla atlatıldı. 

Hatta denilebilir ki Türkiye, NATO üyesi ABD ile bu kadar kolay ve sorunsuz değildi. 

Milliyetçi Muhafazakâr Demirel Hükümetleri döneminde Türkiye’nin sanayileşme hamlesi ve günümüzde ülke ekonomisinin can damarını teşkil eden, demir-çelik fabrikaları, alüminyum tesisleri, rafineriler Rusya’nın ekonomik ve teknolojik desteği ile üretime geçti.

Mustafa Kemal Paşa ile Vladimir İlyiç Ulyanov Lenin damgasını taşıyan iki ülke ilişkileri halen güncel. 

Bu tarihi ilişkilerin Rus ve Türk politik aktörleri, küresel emperyalizmin yörüngesine oturduklarında ‘Üçler Yediler Kırklar’ın müdahalesi gerçekleşebiliyor.

Son birkaç yıldır Azerbaycan’da yaşananlar, sanki çelik çekirdeğin sahaya indiğinin göstergesi.

Azerbaycan’ı küresel emperyalizmin kıskacından kurtarma operasyonlarının kronolojisi…

SSCB'de 1979'da Leonid Brejnev tarafından önerilen 1980’li yıllardan itibaren gerçekleştirilen ekonomik ve siyasi sistemi yeniden yapılandırma ve reform hareketi “Perestroyka” sonrası atılan diğer adım, Mihail Gorbaçov'un liderliğinde ülkede bilhassa ekonomik sorunlara son vermek amacıyla 1985'te uygulanmaya başlayan гла́сность /Glasnost /Açıklık” politikası idi ve Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla son bulmuştu.

Gerek Ruslar gerekse Türkler, karşılıklı bir bekleyiş içinde atılacak adımların ne olabileceğinde yoğunlaştılar. 

İlk adım Türkler’den geldi. 

Kısmi bağımsızlıklarını ilan eden Türk Cumhuriyetleri ile acilen diplomatik ilişkiler kuruldu ve karşılıklı büyükelçilikler açıldı. Eski Sovyet coğrafyasında yerleşik Türk ve akraba topluluklarla kültürel değerler üzerinden irtibata geçildi.

Peşpeşe ekonomik işbirliği anlaşmaları imzalandı. Sermayenin dini, dili, ırkı olmadığından, özellikle Rusya Federasyonu ile enerji kaynaklarının pazarlanması sektöründe başarılı bir ivme yakalandı. 

Putin ve Türk Ortaklarının Karadeniz ve Hazar Denizi Uluslararası İşbirliği ve Ortaklık Fonu…

Ruslar da boş durmadı. Özellikle 1999’dan itibaren Rusya Federasyonu’nun en güçlü ismi olarak sahne alan Vladimir Vladimiroviç Putin’in yakın çevresi üzerinden Türkiye’de kurulan vakıflar aracılığı ile ortak sermaye biriktirme operasyonları başlatıldı. 

Ancak bu noktada, gerek kendi ülke kamuoylarının  gerekse uluslararası platformların ikna edilmesi için geçerli bir bahanenin yaratılması söz konusuydu. 

Türk aklı devreye girdi. 

Paradigma şu şekilde oluşturuldu; Sovyetler’in dağılması ile birlikte Kafkasya ve Orta Asya etnik çatışma ve sınır sorunlarının yaşandığı bir bölge haline dönüşmüştür. 

Günümüzde, Türk devletleri arasındaki iletişimin büyük ölçüde sağlandığı coğrafyada sınırların belirlenmesi ve enerji kaynakları açısından verimli alanların paylaşılması gibi çeşitli sorunlar ise devam etmektedir. 

Sorun alanlarından biri de Hazar Denizi’ne sınır olan devletler arasındaki Hazar’ın paylaşımıdır. 

Benzer bir durum Karadeniz’de kıyısı olan devletleri de yakından ilgilendirmektedir. Avrupa'nın 2035 yılında yaklaşık 600 milyar metreküplük gaz açığının olacağı öngörülmektedir. 

Türkiye’nin dahil olduğu enerji nakil hatları sayesinde Rus doğalgazının Avrupa’ya ulaştırılması ile Türkiye, bir enerji merkezine dönüşmekle kalmayıp Avrupa ve Balkanlar’ın enerji güvenliğinde söz sahibi olacaktır. 

Ve maraton başlar… 

Karadeniz ve Hazar Denizi Uluslararası İşbirliği ve Ortaklık Fonu…

Karadeniz ve Hazar Denizi Uluslararası İşbirliği ve Ortaklık Fonu, 4 Mart 2009 tarihinde Eldar Hasanov başkanlığında kuruldu. 

10 Haziran 2017'de İstanbul'da isim değiştirerek iz süpürme operasyonu yapan uluslararası bir sivil kuruluş olarak tanınıyor.  

Vakfın ilk kurucuları arasında;

Romanya Cumhurbaşkanlığı eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Iulian FOTA, Azerbaycan Cumhuriyeti Yazarlar Birliği Sekreteri Chingiz ABDULLAYEV, Ukrayna Verkhovna Rada (Parlamento) Adalet İşleri Komitesi Üyesi Vadym KOLESNICHENKO, Marmara Grubu Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı Başkanı Dr. Mehmet Akkan SUVER, Gürcistan Tiflis Devlet Üniversitesi, Tarih Bilimleri Doktoru Profesör Doktor Tamaz BERADZE, Kırgızistan Cumhuriyeti Parlamentosu Dışişleri Bakanlığı Meclis Üyesi Zhyldyz OSKONBAEVA, Moldova Cumhuriyeti Araştırma ve Geliştirme Derneği Genel Müdürü Lidia ROMANCIUC, Kazak Ulusal Teknik Üniversitesi Fahri rektörü, Kazakistan Cumhuriyeti Bilim Akademisyenleri Akademisyeni Profesör Doktor Dossym SÜLEYEV gibi isimler yer almıştı. 

Fonun kurucuları, bağımsız bilim adamları ve kamuya mal olmuş kişiler, tanınmış entelektüeller ve diplomatlar, Azerbaycan, Gürcistan, Kırgızistan, Moldova Cumhuriyeti, Romanya, Türkiye ve Ukrayna olan 8 ülkeden, “nüfuzlu sivil toplum örgütleri” gibi lanse edilse de hepsinin bir çıkar zümresini temsil ettiği bir gerçek.

Bu Uluslararası Karadeniz ve Hazar Denizi Dostluk ve İşbirliği Vakfı (BSCSIF), sakın Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü (KEİ) ile karıştırılmasın.

Vakfın merkezi Bükreş’te ve İstanbul, Moskova, Brüksel, Varna ve Belgrad’da şubeleri mevcut.

Fon, Arnavutluk, Belarus, Bulgaristan, Bosna Hersek, İran, Rusya Federasyonu, Sırbistan, Demokratik Sao Tome ve Principe Cumhuriyeti, Hırvatistan, Montenegro, İsviçre Konfederasyonu ve Güney Afrika Cumhuriyeti ile birlikte 20 ülkede temsil ediliyor. 

2009’da Vakfa, Azerbaycan Hukukçular Birliğinin kurucusu ve Putin'in okul arkadaşı Prof. Dr. İlham Rahimov, Bükreş’te düzenlenen sade bir törenle fahri üye oldu.

-Putin ve Prof. Dr, İlham Rahimov-

Bu ismin vakfa üye olmasının sembolik bir önemi vardı. Ne kadar doğru olduğu konusunda tereddütler varsa da Rahimov, Putin'in 200 milyar dolara ulaştığı iddia edilen efsane servetinin gizli yöneticisi olarak kamuoyunda tanınıyor.  

Vakfın tüm toplantılarına katıldığı gibi özellikle Ankara’da hatırı sayılır kişilerle dostluk geliştirdi. 

BSCSIF, Fonda temsil edilen Hazar Denizi Bölgesi, Karadeniz ülkeleri arasında demokratik süreci güçlendirme, sivil toplum konsolidasyonu, ekonomik kalkınma, çevre, bilim, eğitim, yenilikçi teknoloji, kültürel çeşitlilik, hoşgörü ve medeniyetler diyaloğu alanlarında ortak eylem ve güçlü barış, diyalog, uyum ve işbirliğini başlatmak için bir sivil toplum girişimi statüsünde.

BSCSIF, Karadeniz-Hazar Denizi havzasındaki ülkelerde karşılıklı anlayış, istikrarlı kurumsal reformlar, kapsamlı demokratik süreçler ve sürdürülebilir ekonomik kalkınmaya ulaşmak amacıyla Birleşmiş Milletler’in, Avrupa Birliği’nin, Avrupa Konseyi’nin, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı ve diğer ilgili uluslararası kuruluşlarını çabalarını desteklediğini deklare etmişti.

Amaç, yöntem ve ilişkiler ağına bakıldığında bu ekip, insanda “Atlantikçi Avrasya projesinin takipçileri gibi bir izlenim uyandırıyor.

Bir varmış bir yokmuş Karadeniz Hazar vakfı ne olmuş?

Bu girişim, Karadeniz ve Hazar Denizi komşu ülkelerin çıkarlarını uyumlu hale getirme çabasını sahiplenmesi  nedeniyle benzersizdi.

Bu bölgelere mensup kişilerin ülkeleri arasında ve uluslararası kuruluşlarla işbirliğini geliştirmelerine yardımcı olmak amacıyla; sivil toplum, bilimsel araştırmacılar, akademisyenler ve diplomatların seçkin temsilcileri, resmi üst düzey ilişkilere alternatif olacak parelel bir organizma kurmaya ve insanlar arası temaslara ve çeşitli alanlarda uzmanlar arasındaki diyalog ortamı oluşturma kararı almalarının ardından, 2011-2015'te BSCSIF'e Arnavutluk, Avusturya, Belarus, Bosna Hersek, Bulgaristan, Çin, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Estonya, Gana, Yunanistan, Macaristan, İran, Lüksemburg, Karadağ, Rusya Federasyonu, Sao Tome ve Principe, Sırbistan Cumhuriyeti, Slovenya, Güney Afrika Cumhuriyeti, Sri Lanka, İsviçre, Makedonya gibi ülkelerden temsilciler katıldı.

Böylelikle, örgütün faaliyetleri coğrafi olarak Karadeniz ve Hazar Denizi bölgelerinin ötesine geçti.

Bölgesel ölçekli olmaktan çıkıp küresel boyuta taşınan faaliyetler nedeniyle 10 Haziran 2017 tarihinde yapılan 16. Genel Kurul ve Yönetim Kurulu oturumlarında üyeler, kuruluşun nesnel gerçekliğini tam anlamıyla yansıtmak için isminin değiştirilmesi fikri üzerinde anlaştılar.

Bu temelde ve geçmişine saygı duyarak ve tüzüğüne, amaçlarına ve hedeflerine uygun olarak sürekliliğini koruyan BSCSIF, Uluslararası Sürdürülebilir Barış ve Kalkınma Vakfı (IFSPD) olarak yeniden adlandırıldı.

BSCSIF'in halefi olarak IFSPD, 1 Ağustos 2013'ten bu yana Ekonomik ve Sosyal Konsey (ECOSOC) ile Özel Danışma Statüsündedir. 

Bir kuruluşun danışma statüsü, ECOSOC ve bağlı kuruluşlarının yanı sıra Birleşmiş Milletler Sekreterliği, programları, fonları ve ajansları ile çeşitli şekillerde aktif olarak etkileşimde bulunmasını sağlar.

Türkiye’den Marmara Grubu Vakfı işin içinde…

Akkan Suver ile ismi özdeşleşen “Marmara Grubu Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı başından beri bu projenin  sürdürücüsü.

-Marmara Grubu Vakfı Genel Başkanı Akkan Suver-

1985 yılında bağımsız bir sivil toplum kuruluşu olarak kurulan Marmara Grubu Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı, sivil toplum kuruluşu olarak çözüm bekleyen ve gelecekte sorun olabilecek konularını belirliyor,  seminer, konferans ve toplantılar düzenler, görüş, rapor ve analizler hazırlıyor.

Marmara Grubu Vakfı; Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi’nde istişari statüde üye, Balkan Politika Kulübü’ne üye, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Parlamenterler Assemblesi’ne gözlemci üye, (IFSPD)- Uluslararası Sürdürülebilir Barış ve Kalkınma Vakfı, Dünya Moğol Genel Kurulu’na  da üye.

Sütten çıkmış ak kaşık Vakıflar partisiz olmaz, parasız olmaz!

Gençlik yıllarımda dilimizden düşmeyen “şehit tahtında Rabbe gülümser…” marşını hatırlıyorum. Nakaratları “ümitsiz olmaz ümitsiz olmaz / sevdasız olmaz sevdasız olmaz - yarasız olmaz çilesiz olmaz /şehitsiz olmaz kurbansız olmaz” 

Bu nasıl bir çağrışım bilemiyorum ama 24. Dönem İstanbul Milletvekili İsmail Safi, Uluslararası Karadeniz ve Hazar İşbirliği Vakfı (BSCSIF) Türkiye Direktörlüğü'nü yaptı. 

Daha sonra bu adı geçen vakfın isim değişikliğine gitmesiyle Uluslararası Barış ve Kalkınma Vakfı’na (IFSPD) dönüşen oluşumun başkan yardımcılığı görevlerinde bulundu. Halen adı geçen vakıftaki görevleri ve irtibatı devam ediyor. 

Putin’in adamları Karadeniz ve Hazar Denizi Uluslararası İşbirliği ve Ortaklık Fonunda…

Viktor Khmarin, Leningrad/St.Petersburg Devlet Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Vlamidir Putin’in okul arkadaşlarından.

1970'lerde Putin’in halasının kızı Lyubov Viktorovna Kruglova ile tanıştı ve kısa süre sonra onunla evlendi. Hukukçu, iş adamı. Fransızca ve İngilizce biliyor.

-Viktor Khmarin-

Viktor Khmarin, Putin ve Prof. Dr. İlham Rahimov birlikte okudular. Üçü de sporcuydu. Rahimov serbest güreş, Putin ve Khmarin ise sambo-judo ile uğraşıyorlardı.

1975’ten günümüze St.Petersburg Şehir Barosu üyesi. 1993 yılında “Vita-X” şirketini kurdu. 2002 yılına kadar, Rusya'nın yakıt ve enerji kompleksindeki büyük projeler için yasal destek sağlayan Ulusal Endüstriyel Yatırım Fonu'nun (NPIF) bir Başkanıydı.

2011 yılında Rusya Federasyonu'nun restore edilmiş Kara Hizmeti olan Arazi Düzenleme ve Geliştirme Birliği'nin (Roszemproekt) Yönetim Kurulu Başkanı oldu. Organizasyon, 185 yıldan fazla bir geçmişe sahip olan Rus arazi yönetimi işinin varisi haline geldi. Şimdi Birlik, Rusya'nın 55 bölgesinde 69 arazi yönetim kurumu ve işletmesini içeriyor.

Putin, Federasyon Başkanı olduğunda, “yürü ya arkadaşım” dediği Khmarin ve ortakları, devlet enerji devi Gazprom'a ekipman ve yedek parça tedarik etmek için işe başladılar.

2003 ve 2009 yılları arasında, bunlarla bağlantılı şirketler Gazprom sözleşmelerinden milyarlarca ruble kazandı.

2009 yılında Khmarin, Uluslararası Karadeniz ve Hazar Denizleri İşbirliği ve Ortaklık Fonu'na başkanlık etti. 2011'de Karadeniz ve Hazar Denizi'nin Uluslararası İşbirliği ve Ortaklık Fonu'nun başkan yardımcısı oldu.

Ağustos 2013’te Ladoga İnşaat Pazarlama Ticaret Limited Şirketi, Viktor Khmarin tarafından 10 bin TL'lik sermaye bedeli ile 16 Ağustos 2013 tarihinde Avrupa Yakası'nda Bahçelievler, Şirinevler Mahallesi'nde kuruldu.

Ladoga İnşaat Pazarlama Ticaret Limited Şirketi hisselerinin tamamı Viktor Khmarin'e ait. 2016 yılında Far East Land Investment Corporation FELINCO'nun liderliğini üstlendi.

Şirket, Uzak Doğu “yatırım” hektarı konseptini uygulamaktadır. 2018 yılından bu yana, yatırım grubu “Mirolub”  Yönetim Kurulu Başkanı. Rusya Federasyonu Seyşeller Cumhuriyeti Fahri Konsolosu.

Viktor Khmarin’in Türkiye sevgisi sınır tanımıyor!

21 Ekim 2011 CUMA tarihli Resmi Gazete arşivinde bakın ne buldum?  

Kadıköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.09.2011 tarih ve E:2011/356, K:2011/425 sayılı kararı ile Türkiye Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu arasında dostane ilişkilerin gelişmesini sağlamaya yönelik ekonomik, akademik ve kültürel münasebetleri kurmak, bunları devam ettirmek, geliştirmek, ülkeler arasındaki kültürel anlaşma çerçevesinde mübadele yolu ile eğitim, sağlık, kültürel ve sosyal alanlarda Türkiye Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu'nda faaliyetlerde bulun amacı doğrultusunda Türk Rus Kültür Vakfı’nın kurulduğu bilgisi veriliyor.

Vakfa bağış yapanlar arasında Muammer İhsan KALKAVAN, Rus Doğalgazı’nın Türkiye dağıtımını üstlenen Enerco Enerji’nin sahibi  Mehmet Fatih BALTACI, Koza-İpek Grubu’nun sahibi, halen Londra’da kaçak  yaşayan Hamdi Akın İPEK, Rixos Oteller zinciri sahibi Fettah TAMİNCE, Palmalı Denizcilik’in patronu, Türk Vatandaşlığına geçtiğinde Arslan Turan adını alan, emniyet  güçlerince İstanbul’da gözaltına alındığında serbest bırakılması için, ne kadar sağcı muhafazakar, milliyetçi ve dinci, dernek, vakıf, ocak varsa hepsinin  salya sümük ağlamaklı şekilde aracı oldukları Mubariz Mansimov Gurbanoğlu, Rusya Federasyonu ile Türkiye İş ve Dostluk Derneği (Rutid) Genel Sekreteri Ali Ertuğrul TÜRKELİNikolay İvanoviç LYAKH ve sıkı durun Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin’in yakın arkadaşı, akrabası Viktor Nikolayeviç KHMARİN’in de bulunduğu görülüyor.

İnanmayan baksın; (https://www.resmigazete.gov.tr/ilanlar/eskiilanlar/2011/10/20111021-4.htm#%C3%8707)

Türkiye’de  Mubariz Mansimov, Azerbaycan'da Eldar Humbat oğlu Hasanov neden tutuklandı?

İstanbul Emniyeti’ne bağlı Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince Mart  2020'de gözaltına alınan Mubariz Mansimov Gurbanoğlu  “FETÖ terör örgütü üyesi olmak” suçundan tutuklu.

Türkiye merkezli Palmali grubun başkanı olan Gurbanoğlu, 2014'te “Türkiye'nin en zengin 10 iş insanı” arasında yer aldı.

Sahip olduğu gemi filosuyla petrol, kimyasal madde ve yük taşımacılığı yapan Mübariz Mansimov Gurbanoğlu, 2015 yılında da Forbes'ın dünyanın en zengin 500 insanı listesine de girdi.

Bodrum Yat Limanı'nı 2011'de Jefi Kamhi'den 42 milyon dolara satın alan ve 100 milyon dolar yatırımla Yalıkavak Marina'yı hayata geçiren Gurbanoğlu'nun filosunda 200'den fazla gemi bulunuyor.

Türkiye'de bazı odaklar ısrarla Mubariz Mansimov Gurbanoğlu'nun  politik muhalifi olduğu Azerbaycan Reblukası Prezidenti İlham Aliyev'in  talebi üzerine Türk makamlarınca  tutuklandığı tezini işlediler. 

Oysa bu  ihtimal dışı.

 -Mübariz Mansimov Gurbanoğlu- 

Çünkü Mubariz Mansimov, Putin troykasının has dairesinden. Prof. Dr. İlham Rahimov ile Victor Khmarin'in vakıf ve şirket ortaklarından.

Bu nedenle İlham Aliyev’in, Başkan Putin'i kızdıracak bir tasarrufta bulunması mümkün değil.  

Şimdi sormalı, o halde hangi güç Mubariz Mansimov'u, Azerbaycan'da iktidar denklemi dışına çıkardı?

Onun, oyun dışında kalması kimin lehine kimin aleyhine? 

Cevap arayan bir başka soru da Azerbaycan Cumhuriyeti Olağanüstü ve Tam Yetkili Sırbistan Cumhuriyeti, Karadağ ve Bosna Hersek Büyükelçisi Eldar Humbat oğlu Hasanov'un neden tutuklandığı?

Resmi açıklamaya göre Eldar Hasanov, zimmetine bütçe fonundan yüklü miktarda para geçirme suçlamasıyla Bakü'de gözaltına alınmış. 

Güvenlik Servisi, mali denetimler sırasında Sırbistan, Karadağ ve Bosna Hersek Büyükelçisi Eldar Hasanov'un büyük miktarda parayı yasa dışı kullanıldığına dair şüphelenildiğini ve Hasanov'un soruşturma kapsamında gözaltına alındığını  söylüyor. 

Eldar Humbat oğlu Hasanov” deyip geçmeyin!.. 

2013’te Bükreş'teki görevi sona eren Azerbaycan'ın Romanya Büyükelçisi Eldar Hasanov'a, iki ülkeye yaptığı katkılardan dolayı Romanya Cumhurbaşkanlığı Liyakat Nişanı (Büyük Haç -Mare Cruce) ödülü verildi.

Uluslararası Karadeniz-Hazar İşbirliği Vakfı (BSCSIF) başkanlığı görevinde bulundu. Halen Avrasya Sivil Toplum İşbirliği Derneği Başkanı ve Uluslararası Barış ve Kalkınma Vakfı (IFSPD) başkan yardımcılığı görevinde. 

Mart 2019’da Uluslararası İşbirliği ve Sürdürülebilir Barış ve Kalkınma Vakfı 17.Genel Kurulu'nda Marmara Grubu Vakfı'nın Avrasya Ekonomi Zirvesi Müdavimlerinden Azerbaycan Belgrat Büyükelçisi ve IFSPD Genel Sekreteri Prof. Dr. Eldar Hasanov'a Marmara Grubu Vakfı Onur Madalyası verildi.

-Eldar Hasanov için Marmara Grubu Vakfı’nda  düzenlenen ödül töreni-

Eldar Hasanov'un ilişkiler ağı da Arap saçı gibi.

Çık işin içinden çıkabilirsen?

Rusya’da Viktor Nikolayeviç KHMARİN, Azerbaycan'da Prof Dr. İlham Rahimov, Türkiye’de, Marmara Grubu Stratejik Ve Sosyal Araştırmalar Vakfı Başkanı Dr. Akkan Suver ve Rizeli  AK Parti 24. Dönem İstanbul Milletvekili ayrıca Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Üyesi İsmail Safi gibi dostları var. 

Nasıl olur da uluslararası arenada böylesine güçlü dostları ve bağlantıları bulunan ve Rusya - Azərbaycan - Türkiye arasındaki para trafiğinin ortasındaki isim Eldar Humbat oğlu Hasanov tutuklanabilir?  

Eceline susamış hangi güç, hangi  odak buna cüret edebilir? 

Bu cüretkar, güç Cihanşümul Kadim Türk Devleti olabilir mi?

Azerbaycan-Türkiye müşterek askeri tatbikatı…

Azerbaycan'ın Ermenistan ile sınır komşusu Tovuz  Rayonu’nda iki ülke Silahlı Kuvvetleri arasında bir anda yaşanan sıcak çatışmayı hatırlayın.

Azerbaycan-Gürcistan sınırındaki Tovuz’a yönelik Ermeni saldırısı, Erivan’ın aklını, Rusya’nın haddini aşan mahiyette. Çünkü Rusların çıkarlarına uygun değil. Türkiye’yi Hazar’la buluşturan BTC, TANAP ve demiryolu projeleri hep bu bölgeden geçmesi, farklı bir küresel güce işaret ediyor olabilir mi?” diye yazdığımı anımsıyorum. 

Tovuz reyonunda Ermenistan sınırından 33 km. içeride, Türk yapımı seyyar muharebe komuta kontrol aracında bulunan Tümgeneral Polad Heşimov ile Albay İlgar Mirzeyev'in ve beş asker, uzun menzilli zırh delici özelliğe sahip füze ile şehit edilmişti. 

Bu hain saldırıların hemen sonrasında yıldırım hızıyla Azerbaycan-Türkiye Fiili Atışlı Ortak/Müşterek Tabur Görev Kuvveti Tatbikatı başlatıldı. 

Daha da önemlisi bu tatbikat, müstekbal Azerbaycan Reblukası Prezidenti Hazarın Sultanı Mehriban Aliyeva’ya yönelik suikast iddialarının ayyukaya çıktığı bir süreçte planlandı ve yapıldı.

Tatbikata Türk tarafının Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ümit Dündar, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Küçükakyüz ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal ile tam tekmil katılması hiç şüphesiz dosta güven düşmana korku saldı. 

Tovuz Çatışmaları ve Askeri Tatbikat, Azerbaycan'da darbeyi önledi…

Azərbaycan Respublikası Prezidenti İlham Aliyev’in sağlık sorunları nedeniyle bu görevinden istifa etmesi, ayrılması durumunda Azərbaycan Respublikası Prezidenti I. Yardımcısı Mihriban Aliyeva'nın 60 gün içerisinde yeni Prezident olmasını istemeyen güçler, birazda Moskova’daki dostlarına güvenerek darbe hazırlığı içindeydiler. 

Plana göre, ülke içinde karışıklık çıkarılmasının ardından, Tovuz Rayonunda konuşlandırılan Azerbaycan Ordusu, bir rivayete göre Tümgeneral Polad Heşimov ile Albay İlgar Mirzeyev'in komutasında Gence üzerinden başkent Bakü'ye intikal ederek, göstericilere müdahale edecek ve İlham Aliyev'e görevi bıraktırılacaktı. 

İlham Aliyev’den boşalacak Başkanlık koltuğuna geçici süre için Azerbaycan Cumhuriyeti Olağanüstü ve Tam Yetkili Sırbistan Cumhuriyeti, Karadağ ve Bosna Hersek Büyükelçisi Eldar Humbat oğlu Hasanov oturtulacaktı.

-Eldar Humbat oğlu Hasanov-

Hatta darbe hazırlıklarını kamufle etmek için İstanbul’da, Azərbaycan Respublikası Prezidenti I. Yardımcısı Arif qızı Mihriban Paşayev Aliyeva'nın bacısı yani kızkardeşi Nergis Paşayeva ile görüşmüş. 

Hasanov, yasal süre içinde seçimlerin yapılmasını sağlayacak ve böylelikle Putin'in okul arkadaşı, yakın dostu, muhasebecisi Prof. Dr. İlham Rahimov, Azərbaycan Respublikası Prezidenti olmak için seçimlerde göstermelik aday olacak, çantada keklik gördüğü başkanlık makamına yerleşecekti. 

Amaç, Azerbaycan halkının Refarandumla seçtiği, kabul ettiği  Azərbaycan Respublikası Prezidenti I. Yardımcısı Arif qızı Mihriban Paşayev Aliyeva'nın yasal  haklarını gasbetmek ve can Azerbaycan'ın doğalgaz ve petrol gelir kaynaklarını Rus oligarklarla paylaşmaktı. Avuçlarını yaladılar. 

Cihanşümul Kadim Türk Devlet Teşkilatı, bu hain teşebbüse geçit vermedi. 

İşe; 1985 - 89 arası Doğu Almanya’da Putin ile birlikte görev yapan Sovyet Askeri İstihbaratı “GRU” çalışanı, KGB personeli Mubariz Mansimov'un kalemini kırarak başladılar. 

Çünkü darbenin finansörü Mubariz Mansimov'du. Acemi Soros daha yolun başında yakayı ele verdi. 

Azerbaycan-Türkiye “Tek Millet, Tek Devlet”… 

Bu saatten sonra Azerbaycanlı Oligarklar ki bunlar Prof. Dr. İlham Rahimov, Mubariz Mansimov ile Eldar Humbat oğlu Hasanov, ağızları ile kuş tutsalar bile kimseyi masum olduklarına inandıramaz. 

Tatbikat sırasında Türkiye’den İntikal eden özel timlerin birinci vazifesinin Hazarın Sultanı Arif qızı Mihriban Paşayev Aliyeva'nın can güvenliğini sağlamak olduğunu Mısır’daki sağır sultan dahi duyduğuna göre, yapılacak en anlamlı hareket Turan coğrafyasının selameti için fiili dua etmek olacaktır.

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete