Sömürge Bakanlığının uluslararası yargıçları ve Kadiyanilik

Sömürge Bakanlığının uluslararası yargıçları ve Kadiyanilik

Sömürge Bakanlığının uluslararası yargıçları ve Kadiyanilik Sömürge Bakanlığının uluslararası yargıçları ve Kadiyanilik

- Türkiye, küresel egemen bir devlet sayılır mı?

Bu sorunun muhataplarının verecekleri cevabı, ben de sizler kadar merak ediyorum.

Küresel egemen devletlerin ortak özelliği, emperyalist bir geleneklerinin bulunması. Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşların büyük bir kısmı, küresel sermayenin çıkarlarına hizmet amaçlı tasarlanmış. Dolayısıyla uluslararası hukuk kuralları ve uluslararası hukuk kuruluşları, faaliyetlerini büyük oranda bu minvalde sürdürür.

Ukrayna’nın emperyalist paylaşım mücadelesinin alanı haline gelmesi, uluslararası hukuk kurallarının egemen devletlerin çıkarlarına göre nasıl şekillendiğini göstermesi açısından adeta ibretlik bir tablo gibi. Ukrayna savaşının, bu egemenlik/paylaşım mücadelesine bağlı olarak emperyalistler arasındaki hukukun yeniden düzenlenmesine yönelik bir girişim olduğu da apaçık ortada.

Uluslararası Ceza Mahkemesi…

Rusya’nın; ABD/NATO'nun kışkırttığı ve Rusya Federasyonu için tehdit unsuruna dönüşen Ukrayna'daki Rus toplumunun güvenliğini sağlamak için başlattığı askeri operasyonlar, küresel kraliyetçiler tarafından nasıl ters-yüz edildiğine tüm dünya kamuoyu tanıklık etti.

Uluslararası Ceza Divanı (UCD/ICC), uluslararası ilgiye mazhar en ciddi suçlar olan soykırım, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ile saldırı suçunun faillerini yargılamak ve hesap verilebilirliği sağlamak amacıyla kurulan ilk daimi uluslararası ceza mahkemesi gibi tanımlansa da, Batı emperyalizmin yasal görünümlü engizisyon kurumundan başka bir şey değil.

Merkezi Lahey'de bulunan ve yaklaşık 20 yıl önce faaliyete başlayan uluslararası mahkeme, 123 üyeden oluşuyor ve savaş suçları, insanlığa karşı suçlar, soykırım ve saldırı suçları gibi önemli davaları inceliyor.

Rusya'nın Ukrayna müdahalesi ve bu müdahaleye karşı ABD-NATO’nun tutumu, Birleşmiş Milletler (BM) sözleşmelerine de giren, uluslararası hukukun temel ilkelerinin emperyalistler tarafından sadece işlerine geldiği zaman ve işlerine geldiği kadarıyla hatırlandığını çarpıcı bir biçimde ortaya koydu. 

Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Vladimiroviç Putin hakkında tutuklama kararı çıkaran Uluslararası Ceza Mahkemesini bu kapsamda değerlendirebiliriz.

Düşünsenize Uluslararası Ceza Mahkemesi başkanı Kerim Han, Kırım’da Kerç Köprüsü’nün bombalanması hakkında söyledikleri, kimin borazanı olduğunu göstermesi açısından dikkate değer.

Diyor ki; “köprü, askeri avantaj elde etmek için kullanıldığı için hedef alınmış olabilir.”

Uluslararası hukukun ana malzemesi İngiliz ipi…

Halk arasında birbirini tamamlayan iki deyim var. İlki; “İngiliz ipi ile kuyuya inilmez!..” anlamı; ipi tutan ip sahibinin, sizi kuyuda bırakması. İkinci söz; “asılacaksan İngiliz ipi ile asıl!.. yani garantili ölüm, kurtuluş şansın yok.

İngilizin ipi sağlam olduğu kadar, cellatlarının da bu işi layıkıyla yapmasından dolayı bu söz söylenmiş. 

Sisteme göre, “adam asmaca”ya “Longdrop” deniyor; yani “uzun düşüş!” Bu yöntemde önemli olan idam sehpasının yerden yüksekliğinin fazla olması. Bir de ince işlem yapılıyor: Mahkûmun boyu, ağırlığı ve vücut yapısı göz önünde tutularak, boynunun kırılması için gerekli düşme mesafesi ince ince hesaplanıyor.

Amaç, mahkûmun üzerinde durduğu kapak açılıp, ilmik boynu sıktığı anda vücudun hızlıca dönerek boynun kırılmasına yetecek döndürme gücü oluşturması. Bunun için 1,5 ila 2,7 metre arası bir yükseklik yeterli oluyor.

İlmiğin büyük tutulan düğümü ise, mahkûmun boynunun soluna, çenesinin altına yerleştiriliyor.

Düşüşün sonunda düğüm, maruz kaldığı şok sarsıntı ile aksis denilen boyun kemiğinin kırılmasına yetecek güce ulaşıyor ve karşı güç ile omurilik kopuyor. Yani üzerinize afiyet, gariban en kısa zamanda acısız ölüveriyor... Saddam'ı da bu yöntemle asmışlar işte.

Diğer alışılmış yönteme ise “Shortdrop” deniyor. Mahkûmun düşme mesafesi kısaysa, boğulma müthiş acı verici bir şekilde gerçekleşiyor. 

Beyne kan götüren karotid arterler eziliyor ve beyin öyle bir şişiyor ki, omurganın tepesine baskı yapıyor, kalbin durması ve akciğerlere oksijen gitmemesi sonucu bilinç kaybı yaşanıyor ve boyun kırıldıktan sonra 15-20 dakika daha tam olarak ölmeden ipin ucunda sallanıp bu acıyı çekiyor mahkûm…

İngiliz ipini elinde tutan yargıçlar!..

16. 06. 2021’de; UCM'deki Başsavcılık görevi sona eren Fatou Bensouda’ın yerine Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) Lahey'deki binasında Mahkeme Başkanı Hakim Piotr Hofmanski huzurunda yeminini eden Karim Khan, 9 yıl sürecek Başsavcılık görevine resmen başlamıştı.

Mahkemedeki görevine 2004'te savcılık biriminde adım atan Gambiya'lı Fatou Bensouda, 15 Haziran 2012'de UCM'ye taraf devletlerin oylarıyla Başsavcı olmuştu. Bensouda, görevde kaldığı 9 yıl boyunca Afganistan, Filistin, Ukrayna, Myanmar olaylarına ilişkin önemli kararlara imza atmıştı.

Bensouda, Amerikan askerlerinin Afganistan'da savaş suçu işleyip işlemediklerini soruşturduğu için ABD eski Başkanı Donald Trump döneminde ABD'nin vize yaptırımına maruz kalmıştı. Halen Birleşik Krallık'ın Gambiya Yüksek Komiseri yani koloni valisi.

Kadiyani ailenin çocuğu Karim Khan…

En son BM adına Irak’ta terör örgütü DEAŞ'ın soykırım, insanlığa karşı işlenen suçlar ve savaş suçları hakkında inceleme yapan ekibin başkanlığını yürüten Karim Khan, adını ilk kez 2014'te İsrail'in Gazze'ye saldırısı ve ABD'nin Afganistan'daki savaş suçları üzerine yaptığı soruşturmalarla duyurmuştu.

Khan, UCM tarihinde bu göreve seçilen üçüncü başsavcı oldu. UCM, 2002'de kurulmasından bu yana şu ana kadar 5 kişiyi savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan mahkûm etti. Mahkeme halihazırda, 14 tam kapsamlı soruşturma ve sekiz ön inceleme ile ilgileniyor. Khan ayrıca Myanmar, Filipinler ve Ukrayna gibi ülkelerde açılan soruşturmaları da devraldı.

Silcoates School'da eğitim gören Khan, King's College London'dan LLB derecesi ve AKC derecesi aldı. 1992'de  Lincoln's Inn tarafından İngiltere ve Galler Barosu'na çağrıldı. Daha sonra Oxford Üniversitesi'ndeki Wolfson College'a hukuk alanında Doktora adayı (D.Phil.) olarak katıldı, ancak kursu tamamlamadı ve devam etmiyor.

1993 ve 1996 yılları arasında Khanİngiltere ve Galler Kraliyet Savcılığı'nda Kraliyet Savcısıydı ve 1995'te Kıdemli Kraliyet Savcısıydı. 1997'den itibaren Khan, 1997-1998 yılları arasında Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde ( ICTY) Savcılık Ofisinde Hukuk Memuru olarak çalıştı. Khan, UCM tarihinde seçilen üçüncü başsavcı ve gizli oyla seçilen ilk başsavcı.

Khan'ın bir dermatolog olan babası Saeed Ahmad Khan, İngiliz Hindistan'da (şimdiki Pakistan) Mardan'da 1936'da doğdu. Saeed Ahmad Khan 1961'de Londra Hijyen ve Tropikal Tıp Okulu'nda eğitim görmek ve ardından Edinburgh'da çalışmak üzere İngiltere'ye geldi. 1971'de Wakefield için danışman dermatolog olarak atanmadan önce 32 yaşında danışman oldu.

Kurulduğu tarihten ölümüne kadar kuzeyin emiri (başkanı) olarak Müslüman Ahmedi cemaatinin aktif bir üyesiydi. Birkaç Üçüncü Dünya ülkesine tıbbi malzeme ve ekipman bağışını organize ederek ve Batı Afrika, Hindistan ve Pakistan'da düzenli olarak ücretsiz klinikler açan, uzun bir kamu hizmeti geçmişine sahipti. 

Saeed Ahmad Khan ve hemşire olan eşi Selma, Batı Afrika'da ve Gambiya'nın hem kasabalarında hem de iç kesimlerinde dinleri ne olursa olsun günde 1000 kadar hastayı muayene ediyordu. Ayrıca yerleşik Müslüman Ahmedi doktorları cilt hastalıklarını tanıma ve tedavi etme konusunda eğitti. Seçkin yoksul öğrencileri finanse etmek için eğitim bursları veriyorlardı. 

Eski Yugoslavya'daki son savaş sırasında, ilaç şirketlerinin ve hastanelerin, İngiltere ve Almanya'dan düzenli seferler yapan Ahmedi yardım konvoyları tarafından teslim edilen tıbbi malzemeleri bağışlamalarını sağladı. 6 Aralık 1996’da öldü. 7 Aralık'ta Londra Camii'nde onun için cenaze namazı kılındı ​​ve uydu aracılığıyla tüm dünyada canlı olarak yayınlandı. Üç oğlu ve bir kızı var.

Uluslararası Ceza Mahkemesi Başkanının eşcinsel ve tecavüzcü kardeşi…

Muhafazakar Partili İngiliz milletvekili Imran Ahmad Khan, Uluslararası Ceza Mahkemesi Başkanı Kerim Han'ın iki erkek kardeşinden birisi. 2008 yılında bir gence cinsel saldırıda bulunduğu iddiasıyla yargılanmıştı. Eşcinsel ve Müslüman olan Khan, cinsel saldırıyı reddetti.

Wakefield milletvekili Imran Ahmad Khan, Staffordshire bölgesindeki bir evde, Ocak 2008'de düzenlenen bir partide erkek çocuğuna elle sarkıntılık ettiği suçlamasını reddediyordu.

Mahkemede, Khan'ın çocuğu “cin” içmeye zorladığı, üst kata çıkardığı ve cinsel saldırıdan önce birlikte **** izlemelerini istediği belirtildi. 48 yaşındaki Khan, bir hafta süren yargılamadan sonra suçlu bulundu. 2010'da Pakistan'daki bir partide viski ve esrar içmelerinin ardından uyandığında Khan'ı kendisine cinsel saldırıda bulunurken yakaladığını aktardı. Geçtiğimiz yıl Avam Kamarası'ndan ayrılmıştı.

İskoçya da etekli Gaydacılara başbakan olan Hamza Yusuf da, İskoç Ulusal Partisi (SNP) içindeki, LGBTİ haklarını savunan liberal kanadın adayıydı, 37 yaşındaki Pakistan kökenli Müslüman, eksiksiz İskoç aksanı, eteği ve eşcinsel haklarını savunan bir kampanyayla İskoçya’nın başbakanı oldu. Ne hikmetse bu Pakistan kökenli “Müslümanlar”da bir lutilik tutkusu mevcut.

İngiliz istihbaratının dini aparatı KĀDİYÂNÎLİK / AHMEDİLİK…

Uluslararası Ceza Mahkemesi Başkanı Karim Khan'ın babası Saeed Ahmad Khan, Hindistan'da ortaya çıkan Ahmedilik veya Kadiyanilik olarak adlandırılan, İngiliz istihbaratının aparatı bir dini cemaate mensup. Muhtemelen Kerim Han da babasının yolunda yürüyor ve o da Kadiyani.

Hindistan’da Pencap eyaletinin Gurdâspûr bölgesinde küçük bir kasaba olan 1835’te Kādiyân’da doğdu. Gulâm Ahmed’in ailesi, 1526’da Bâbürlü Devleti’nin kurucusu Bâbür ile birlikte veya ondan biraz sonra (1530) Hindistan’a göç eden Hacı Barlas soyundan gelmektedir. Gulâm’ın babası Mirza Gulâm Murtaza, kendi babası Mirza Hâdî gibi bir halk hekimi olup her ikisi de İngiliz idaresine karşı gösterdiği bağlılığın sonucu ailenin elde ettiği topraklarda tarımla uğraşmıştır.

Gulam Ahmed'den nakledildiği şekilde Ahmedîler, İsa'nın çarmıhta ölmediğine, öldü sanılarak mezara konduktan sonra kendine geldiğine, yaralarını "merhem-i İsa" denen bir ilaçla iyileştirip İncil'i yaymak ve özellikle kayıp "on İsrail koyunu"nu aramak üzere Keşmir'e geldiğine, Keşmir'de yaklaşık olarak 120 yaşında öldüğüne, Srinagar'da gömüldüğüne inanmaktadırlar. Âhir zamanda gelmesi beklenen Mesih Meryemoğlu İsa değil, yaratılış bakımından ona benzeyen fakat Muhammed ümmetinden bir kimse olacaktır. Müslümanların beklediği "mesih" ile "mehdî" aynı kişi olup bu da bizzât Mirza Gulam Ahmed'in kendisidir.

Kaleme aldığı eserinde “vahyin sona ermediğini, Muhammed ile bağ kurabilen kişilerin ona bahşedilen zahirî ve batınî bilgilerle donatılacağını” da iddia etti. Gulam Ahmed, diğer yandan da İngiliz hükûmetini övüyor, silahlı mücadeleyi yeriyor, “cihad” çağrılarına karşı çıkıyordu. 1885 yılında Gulam Ahmed, kendisinin 19'uncu yüzyılın “müceddîd”i olduğunu ilân etti.

1888'de, Allah'ın kendisine taraftarlarından biat almasını ve ayrı bir cemaat oluşturmasını emrettiğini duyurdu. 1891'de daha da ileri giderek vahiy aldığını, Allah'ın, kendisini Hristiyanların ve Müslümanların beklediği mesih ve mehdi olarak görevlendirdiğini açıkladı.

Bu konulardaki görüşlerini de 1891'de peş peşe yazdığı “Feth-i İslâm”, “Tavzih -i Merâm” ve “İzale-i Evham” ismini verdiği kitaplarda savundu. 1899’da da “Tuhfe-i Kayzeriyye” ve “Sitâre-i Kayzeriyye” adlı kitaplar yayımlandı. Bu eserlerinde İngiliz idaresini ve Kraliçe’yi methediyor ve kendilerine dua ediyordu.

11 Nisan 1900 günü, Kurban Bayramı namazında Arapça bir hutbe okudu. İlk defa bu hutbeden sonra kendisine “nebî” ve “resul” şeklinde hitap edilmeye başlandı. Gulam Ahmed de yeni bir kitap getirmediğini fakat Allah'ın seçilmiş bir kulu olarak Allah’ın yeryüzündeki gölgesi olduğunu ilân etti.

Bu konudaki itirazlara yönelik 1902'de "Tuhfetü’n Nedve" ve 1907'de "Hakîkatü’l Vahy" adıyla iki risâle yayımladı.

Gulam Ahmed, 26 Mayıs 1908’de Lahor’da beklenmedik bir şekilde vefât etti.

Ertesi gün memleketi Kadıyan'da taraftarları için ayrılan “Bihiştî Makbere”ye defnedildi. Gulam Ahmed, 1905'te ilân ettiği vasiyetinde ardından hareketin başına kimin, ne şekilde getirilmesi gerektiğini bildirmişti. Cenaze namazının öncesinde vasiyeti gereğince cemaatin ileri gelenleri arasında yapılan seçim sonucunda, Hakim Nûreddin, “mesîhin ilk halifesi” unvânıyla hareketin başına getirildi.

Kadiyanilerin dünya çapında Muslim TV Ahmadiyya (MTA) adlı Türkçe yayınlar da yapan bir TV kanalları bulunmaktadır. Tarihte Nobel Ödülünü kazanan ilk Müslüman bilim insanı Prof. Abdüsselam bu cemaatin bir üyesi. Yine Birleşmiş Milletler Uluslararası Adalet Divanı başkanlığı yapmış Sir Zaferullah Han da bu cemaatin üyesidir ve Pakistan'da Dışişleri Bakanlığı yapmıştır.

Diğer yandan, Almanya'da 1920'lerden beri faaliyette bulunan Ahmediye Cemaati, bu ülkenin Hessen eyaleti ve Hamburg şehrinde resmen tanınmıştır. Günümüzde Kādiyânîler, faaliyetlerinin ağırlığını Avrupa, Asya, Pasifik, Amerika ve kısmen Afrika misyonlarına kaydırmışlardır.

Bugün HindistanPakistanAfrikaAmerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık'ın da dahil olduğu 207 ülkede faaliyetlerini sürdüren Ahmedîlerin sayısının yaklaşık 10 milyondan fazla olduğu söylenmektedir. Müslüman kesimlerce, "İngiliz fidanı" olmakla suçlanmıştır.

Kādiyânîlik, Pakistan Parlamentosu’nun 7 Eylül 1974 tarihinde aldığı kararla “İslâm dışı azınlık” olarak kabul edilmiş ve Pakistan anayasasının 260. maddesine eklenen bir fıkra ile, “Hz. Muhammed’in nübüvvetinin mutlak sonluğuna inanmayan, Muhammed’den sonra peygamberliğini iddia eden veya böyle bir iddiada bulunanı peygamber ya da dinî bir müceddid olarak tanıyan kişi anayasanın ve hukukun hedeflerine göre Müslüman değildir” hükmü getirilerek Pakistan’da yaşayan Kādiyânîler, faaliyetleri açısından ciddi biçimde kısıtlanmıştır. 

İngiliz Müslümanlığı” işte böyle bir şey. Eşcinsellik / lutilik ile İslam'ı sentezlemek, İngiliz Müslümanlığına özgü. Sözde bazı tarikat mensuplarının karıştığı sapıklık veya badeleme, bu anlayışın yansıması denilebilir. Yüce Tanrı, Türk Devletini ve Türk Milletini bu sapık akımlardan korusun.

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

Seçilmiş Kaynakça

https://www.bmj.com/content/314/7076/308

https://islamansiklopedisi.org.tr/kadiyanilik

https://ahmediye.org/hz-mirza-gulam-ahmed-as/

https://ahmediye.org/mehdi-a-s-in-kisa-ozgecmisi/

https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-61071848

https://www.icc-cpi.int/sites/default/files/2022-06/Bio-Karim-Khan.pdf

https://teoriveeylem.net/tr/2022/07/25/emperyalizm-ve-uluslararasi-hukuk/

https://www.cnnturk.com/dunya/johnson-ve-ekibinin-karistigi-10-buyuk-skandal

https://tr.euronews.com/2023/03/09/abden-ingilterenin-yasa-disi-gocu-onleme-planina-uluslararasi-hukuk-sorgusu

https://www.dikgazete.com/yazi/ingilizlerin-musluman-yoneticileri-ve-iskoc-basbakani-hamza-yusuf-5473.html

https://turkish.aawsat.com/home/article/2802356/uluslararası-ceza-mahkemesinin-yeni-başsavcısı-karim-khan-oldu

https://www.dikgazete.com/yazi/jeopolitik-hata-ingiliz-ipiyle-ukrayna-kuyusuna-inilmez-makale,3120.html-3120.html

https://www.dikgazete.com/yazi/uluslararasi-ceza-mahkemesi-nin-turk-rus-iliskilerini-sabote-etmesine-ankara-izin-vermez-5467.html

https://londragazete.com/ingiltere/246374/tory-milletvekili-15-yasindaki-bir-cocuga-cinsel-tacizde-bulunmaktan-suclu-bulundu/

https://tr.euronews.com/2022/10/13/uluslararasi-ceza-mahkemesi-bassavcisi-ukraynada-savas-sucu-iddialarina-iliskin-sorulari-y

https://tr.euronews.com/2021/06/16/uluslararas-ceza-mahkemesi-bassavc-l-g-na-secilen-karim-khan-yemin-ederek-gorevine-baslad

https://www.aa.com.tr/tr/dunya/uluslararasi-ceza-mahkemesi-bassavciligina-secilen-karim-khan-yemin-ederek-gorevine-basladi/ 2275669

https://inews.co.uk/news/politics/conservatives/conservative-mp-imran-ahmad-khan-faces-trial-claim-sexually-assaulted-****age-boy-1060692

- Türkiye, küresel egemen bir devlet sayılır mı?

Bu sorunun muhataplarının verecekleri cevabı, ben de sizler kadar merak ediyorum.

Küresel egemen devletlerin ortak özelliği, emperyalist bir geleneklerinin bulunması. Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşların büyük bir kısmı, küresel sermayenin çıkarlarına hizmet amaçlı tasarlanmış. Dolayısıyla uluslararası hukuk kuralları ve uluslararası hukuk kuruluşları, faaliyetlerini büyük oranda bu minvalde sürdürür.

Ukrayna’nın emperyalist paylaşım mücadelesinin alanı haline gelmesi, uluslararası hukuk kurallarının egemen devletlerin çıkarlarına göre nasıl şekillendiğini göstermesi açısından adeta ibretlik bir tablo gibi. Ukrayna savaşının, bu egemenlik/paylaşım mücadelesine bağlı olarak emperyalistler arasındaki hukukun yeniden düzenlenmesine yönelik bir girişim olduğu da apaçık ortada.

Uluslararası Ceza Mahkemesi…

Rusya’nın; ABD/NATO'nun kışkırttığı ve Rusya Federasyonu için tehdit unsuruna dönüşen Ukrayna'daki Rus toplumunun güvenliğini sağlamak için başlattığı askeri operasyonlar, küresel kraliyetçiler tarafından nasıl ters-yüz edildiğine tüm dünya kamuoyu tanıklık etti.

Uluslararası Ceza Divanı (UCD/ICC), uluslararası ilgiye mazhar en ciddi suçlar olan soykırım, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ile saldırı suçunun faillerini yargılamak ve hesap verilebilirliği sağlamak amacıyla kurulan ilk daimi uluslararası ceza mahkemesi gibi tanımlansa da, Batı emperyalizmin yasal görünümlü engizisyon kurumundan başka bir şey değil.

Merkezi Lahey'de bulunan ve yaklaşık 20 yıl önce faaliyete başlayan uluslararası mahkeme, 123 üyeden oluşuyor ve savaş suçları, insanlığa karşı suçlar, soykırım ve saldırı suçları gibi önemli davaları inceliyor.

Rusya'nın Ukrayna müdahalesi ve bu müdahaleye karşı ABD-NATO’nun tutumu, Birleşmiş Milletler (BM) sözleşmelerine de giren, uluslararası hukukun temel ilkelerinin emperyalistler tarafından sadece işlerine geldiği zaman ve işlerine geldiği kadarıyla hatırlandığını çarpıcı bir biçimde ortaya koydu. 

Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Vladimiroviç Putin hakkında tutuklama kararı çıkaran Uluslararası Ceza Mahkemesini bu kapsamda değerlendirebiliriz.

Düşünsenize Uluslararası Ceza Mahkemesi başkanı Kerim Han, Kırım’da Kerç Köprüsü’nün bombalanması hakkında söyledikleri, kimin borazanı olduğunu göstermesi açısından dikkate değer.

Diyor ki; “köprü, askeri avantaj elde etmek için kullanıldığı için hedef alınmış olabilir.”

Uluslararası hukukun ana malzemesi İngiliz ipi…

Halk arasında birbirini tamamlayan iki deyim var. İlki; “İngiliz ipi ile kuyuya inilmez!..” anlamı; ipi tutan ip sahibinin, sizi kuyuda bırakması. İkinci söz; “asılacaksan İngiliz ipi ile asıl!.. yani garantili ölüm, kurtuluş şansın yok.

İngilizin ipi sağlam olduğu kadar, cellatlarının da bu işi layıkıyla yapmasından dolayı bu söz söylenmiş. 

Sisteme göre, “adam asmaca”ya “Longdrop” deniyor; yani “uzun düşüş!” Bu yöntemde önemli olan idam sehpasının yerden yüksekliğinin fazla olması. Bir de ince işlem yapılıyor: Mahkûmun boyu, ağırlığı ve vücut yapısı göz önünde tutularak, boynunun kırılması için gerekli düşme mesafesi ince ince hesaplanıyor.

Amaç, mahkûmun üzerinde durduğu kapak açılıp, ilmik boynu sıktığı anda vücudun hızlıca dönerek boynun kırılmasına yetecek döndürme gücü oluşturması. Bunun için 1,5 ila 2,7 metre arası bir yükseklik yeterli oluyor.

İlmiğin büyük tutulan düğümü ise, mahkûmun boynunun soluna, çenesinin altına yerleştiriliyor.

Düşüşün sonunda düğüm, maruz kaldığı şok sarsıntı ile aksis denilen boyun kemiğinin kırılmasına yetecek güce ulaşıyor ve karşı güç ile omurilik kopuyor. Yani üzerinize afiyet, gariban en kısa zamanda acısız ölüveriyor... Saddam'ı da bu yöntemle asmışlar işte.

Diğer alışılmış yönteme ise “Shortdrop” deniyor. Mahkûmun düşme mesafesi kısaysa, boğulma müthiş acı verici bir şekilde gerçekleşiyor. 

Beyne kan götüren karotid arterler eziliyor ve beyin öyle bir şişiyor ki, omurganın tepesine baskı yapıyor, kalbin durması ve akciğerlere oksijen gitmemesi sonucu bilinç kaybı yaşanıyor ve boyun kırıldıktan sonra 15-20 dakika daha tam olarak ölmeden ipin ucunda sallanıp bu acıyı çekiyor mahkûm…

İngiliz ipini elinde tutan yargıçlar!..

16. 06. 2021’de; UCM'deki Başsavcılık görevi sona eren Fatou Bensouda’ın yerine Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) Lahey'deki binasında Mahkeme Başkanı Hakim Piotr Hofmanski huzurunda yeminini eden Karim Khan, 9 yıl sürecek Başsavcılık görevine resmen başlamıştı.

Mahkemedeki görevine 2004'te savcılık biriminde adım atan Gambiya'lı Fatou Bensouda, 15 Haziran 2012'de UCM'ye taraf devletlerin oylarıyla Başsavcı olmuştu. Bensouda, görevde kaldığı 9 yıl boyunca Afganistan, Filistin, Ukrayna, Myanmar olaylarına ilişkin önemli kararlara imza atmıştı.

Bensouda, Amerikan askerlerinin Afganistan'da savaş suçu işleyip işlemediklerini soruşturduğu için ABD eski Başkanı Donald Trump döneminde ABD'nin vize yaptırımına maruz kalmıştı. Halen Birleşik Krallık'ın Gambiya Yüksek Komiseri yani koloni valisi.

Kadiyani ailenin çocuğu Karim Khan…

En son BM adına Irak’ta terör örgütü DEAŞ'ın soykırım, insanlığa karşı işlenen suçlar ve savaş suçları hakkında inceleme yapan ekibin başkanlığını yürüten Karim Khan, adını ilk kez 2014'te İsrail'in Gazze'ye saldırısı ve ABD'nin Afganistan'daki savaş suçları üzerine yaptığı soruşturmalarla duyurmuştu.

Khan, UCM tarihinde bu göreve seçilen üçüncü başsavcı oldu. UCM, 2002'de kurulmasından bu yana şu ana kadar 5 kişiyi savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan mahkûm etti. Mahkeme halihazırda, 14 tam kapsamlı soruşturma ve sekiz ön inceleme ile ilgileniyor. Khan ayrıca Myanmar, Filipinler ve Ukrayna gibi ülkelerde açılan soruşturmaları da devraldı.

Silcoates School'da eğitim gören Khan, King's College London'dan LLB derecesi ve AKC derecesi aldı. 1992'de  Lincoln's Inn tarafından İngiltere ve Galler Barosu'na çağrıldı. Daha sonra Oxford Üniversitesi'ndeki Wolfson College'a hukuk alanında Doktora adayı (D.Phil.) olarak katıldı, ancak kursu tamamlamadı ve devam etmiyor.

1993 ve 1996 yılları arasında Khanİngiltere ve Galler Kraliyet Savcılığı'nda Kraliyet Savcısıydı ve 1995'te Kıdemli Kraliyet Savcısıydı. 1997'den itibaren Khan, 1997-1998 yılları arasında Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde ( ICTY) Savcılık Ofisinde Hukuk Memuru olarak çalıştı. Khan, UCM tarihinde seçilen üçüncü başsavcı ve gizli oyla seçilen ilk başsavcı.

Khan'ın bir dermatolog olan babası Saeed Ahmad Khan, İngiliz Hindistan'da (şimdiki Pakistan) Mardan'da 1936'da doğdu. Saeed Ahmad Khan 1961'de Londra Hijyen ve Tropikal Tıp Okulu'nda eğitim görmek ve ardından Edinburgh'da çalışmak üzere İngiltere'ye geldi. 1971'de Wakefield için danışman dermatolog olarak atanmadan önce 32 yaşında danışman oldu.

Kurulduğu tarihten ölümüne kadar kuzeyin emiri (başkanı) olarak Müslüman Ahmedi cemaatinin aktif bir üyesiydi. Birkaç Üçüncü Dünya ülkesine tıbbi malzeme ve ekipman bağışını organize ederek ve Batı Afrika, Hindistan ve Pakistan'da düzenli olarak ücretsiz klinikler açan, uzun bir kamu hizmeti geçmişine sahipti. 

Saeed Ahmad Khan ve hemşire olan eşi Selma, Batı Afrika'da ve Gambiya'nın hem kasabalarında hem de iç kesimlerinde dinleri ne olursa olsun günde 1000 kadar hastayı muayene ediyordu. Ayrıca yerleşik Müslüman Ahmedi doktorları cilt hastalıklarını tanıma ve tedavi etme konusunda eğitti. Seçkin yoksul öğrencileri finanse etmek için eğitim bursları veriyorlardı. 

Eski Yugoslavya'daki son savaş sırasında, ilaç şirketlerinin ve hastanelerin, İngiltere ve Almanya'dan düzenli seferler yapan Ahmedi yardım konvoyları tarafından teslim edilen tıbbi malzemeleri bağışlamalarını sağladı. 6 Aralık 1996’da öldü. 7 Aralık'ta Londra Camii'nde onun için cenaze namazı kılındı ​​ve uydu aracılığıyla tüm dünyada canlı olarak yayınlandı. Üç oğlu ve bir kızı var.

Uluslararası Ceza Mahkemesi Başkanının eşcinsel ve tecavüzcü kardeşi…

Muhafazakar Partili İngiliz milletvekili Imran Ahmad Khan, Uluslararası Ceza Mahkemesi Başkanı Kerim Han'ın iki erkek kardeşinden birisi. 2008 yılında bir gence cinsel saldırıda bulunduğu iddiasıyla yargılanmıştı. Eşcinsel ve Müslüman olan Khan, cinsel saldırıyı reddetti.

Wakefield milletvekili Imran Ahmad Khan, Staffordshire bölgesindeki bir evde, Ocak 2008'de düzenlenen bir partide erkek çocuğuna elle sarkıntılık ettiği suçlamasını reddediyordu.

Mahkemede, Khan'ın çocuğu “cin” içmeye zorladığı, üst kata çıkardığı ve cinsel saldırıdan önce birlikte **** izlemelerini istediği belirtildi. 48 yaşındaki Khan, bir hafta süren yargılamadan sonra suçlu bulundu. 2010'da Pakistan'daki bir partide viski ve esrar içmelerinin ardından uyandığında Khan'ı kendisine cinsel saldırıda bulunurken yakaladığını aktardı. Geçtiğimiz yıl Avam Kamarası'ndan ayrılmıştı.

İskoçya da etekli Gaydacılara başbakan olan Hamza Yusuf da, İskoç Ulusal Partisi (SNP) içindeki, LGBTİ haklarını savunan liberal kanadın adayıydı, 37 yaşındaki Pakistan kökenli Müslüman, eksiksiz İskoç aksanı, eteği ve eşcinsel haklarını savunan bir kampanyayla İskoçya’nın başbakanı oldu. Ne hikmetse bu Pakistan kökenli “Müslümanlar”da bir lutilik tutkusu mevcut.

İngiliz istihbaratının dini aparatı KĀDİYÂNÎLİK / AHMEDİLİK…

Uluslararası Ceza Mahkemesi Başkanı Karim Khan'ın babası Saeed Ahmad Khan, Hindistan'da ortaya çıkan Ahmedilik veya Kadiyanilik olarak adlandırılan, İngiliz istihbaratının aparatı bir dini cemaate mensup. Muhtemelen Kerim Han da babasının yolunda yürüyor ve o da Kadiyani.

Hindistan’da Pencap eyaletinin Gurdâspûr bölgesinde küçük bir kasaba olan 1835’te Kādiyân’da doğdu. Gulâm Ahmed’in ailesi, 1526’da Bâbürlü Devleti’nin kurucusu Bâbür ile birlikte veya ondan biraz sonra (1530) Hindistan’a göç eden Hacı Barlas soyundan gelmektedir. Gulâm’ın babası Mirza Gulâm Murtaza, kendi babası Mirza Hâdî gibi bir halk hekimi olup her ikisi de İngiliz idaresine karşı gösterdiği bağlılığın sonucu ailenin elde ettiği topraklarda tarımla uğraşmıştır.

Gulam Ahmed'den nakledildiği şekilde Ahmedîler, İsa'nın çarmıhta ölmediğine, öldü sanılarak mezara konduktan sonra kendine geldiğine, yaralarını "merhem-i İsa" denen bir ilaçla iyileştirip İncil'i yaymak ve özellikle kayıp "on İsrail koyunu"nu aramak üzere Keşmir'e geldiğine, Keşmir'de yaklaşık olarak 120 yaşında öldüğüne, Srinagar'da gömüldüğüne inanmaktadırlar. Âhir zamanda gelmesi beklenen Mesih Meryemoğlu İsa değil, yaratılış bakımından ona benzeyen fakat Muhammed ümmetinden bir kimse olacaktır. Müslümanların beklediği "mesih" ile "mehdî" aynı kişi olup bu da bizzât Mirza Gulam Ahmed'in kendisidir.

Kaleme aldığı eserinde “vahyin sona ermediğini, Muhammed ile bağ kurabilen kişilerin ona bahşedilen zahirî ve batınî bilgilerle donatılacağını” da iddia etti. Gulam Ahmed, diğer yandan da İngiliz hükûmetini övüyor, silahlı mücadeleyi yeriyor, “cihad” çağrılarına karşı çıkıyordu. 1885 yılında Gulam Ahmed, kendisinin 19'uncu yüzyılın “müceddîd”i olduğunu ilân etti.

1888'de, Allah'ın kendisine taraftarlarından biat almasını ve ayrı bir cemaat oluşturmasını emrettiğini duyurdu. 1891'de daha da ileri giderek vahiy aldığını, Allah'ın, kendisini Hristiyanların ve Müslümanların beklediği mesih ve mehdi olarak görevlendirdiğini açıkladı.

Bu konulardaki görüşlerini de 1891'de peş peşe yazdığı “Feth-i İslâm”, “Tavzih -i Merâm” ve “İzale-i Evham” ismini verdiği kitaplarda savundu. 1899’da da “Tuhfe-i Kayzeriyye” ve “Sitâre-i Kayzeriyye” adlı kitaplar yayımlandı. Bu eserlerinde İngiliz idaresini ve Kraliçe’yi methediyor ve kendilerine dua ediyordu.

11 Nisan 1900 günü, Kurban Bayramı namazında Arapça bir hutbe okudu. İlk defa bu hutbeden sonra kendisine “nebî” ve “resul” şeklinde hitap edilmeye başlandı. Gulam Ahmed de yeni bir kitap getirmediğini fakat Allah'ın seçilmiş bir kulu olarak Allah’ın yeryüzündeki gölgesi olduğunu ilân etti.

Bu konudaki itirazlara yönelik 1902'de "Tuhfetü’n Nedve" ve 1907'de "Hakîkatü’l Vahy" adıyla iki risâle yayımladı.

Gulam Ahmed, 26 Mayıs 1908’de Lahor’da beklenmedik bir şekilde vefât etti.

Ertesi gün memleketi Kadıyan'da taraftarları için ayrılan “Bihiştî Makbere”ye defnedildi. Gulam Ahmed, 1905'te ilân ettiği vasiyetinde ardından hareketin başına kimin, ne şekilde getirilmesi gerektiğini bildirmişti. Cenaze namazının öncesinde vasiyeti gereğince cemaatin ileri gelenleri arasında yapılan seçim sonucunda, Hakim Nûreddin, “mesîhin ilk halifesi” unvânıyla hareketin başına getirildi.

Kadiyanilerin dünya çapında Muslim TV Ahmadiyya (MTA) adlı Türkçe yayınlar da yapan bir TV kanalları bulunmaktadır. Tarihte Nobel Ödülünü kazanan ilk Müslüman bilim insanı Prof. Abdüsselam bu cemaatin bir üyesi. Yine Birleşmiş Milletler Uluslararası Adalet Divanı başkanlığı yapmış Sir Zaferullah Han da bu cemaatin üyesidir ve Pakistan'da Dışişleri Bakanlığı yapmıştır.

Diğer yandan, Almanya'da 1920'lerden beri faaliyette bulunan Ahmediye Cemaati, bu ülkenin Hessen eyaleti ve Hamburg şehrinde resmen tanınmıştır. Günümüzde Kādiyânîler, faaliyetlerinin ağırlığını Avrupa, Asya, Pasifik, Amerika ve kısmen Afrika misyonlarına kaydırmışlardır.

Bugün HindistanPakistanAfrikaAmerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık'ın da dahil olduğu 207 ülkede faaliyetlerini sürdüren Ahmedîlerin sayısının yaklaşık 10 milyondan fazla olduğu söylenmektedir. Müslüman kesimlerce, "İngiliz fidanı" olmakla suçlanmıştır.

Kādiyânîlik, Pakistan Parlamentosu’nun 7 Eylül 1974 tarihinde aldığı kararla “İslâm dışı azınlık” olarak kabul edilmiş ve Pakistan anayasasının 260. maddesine eklenen bir fıkra ile, “Hz. Muhammed’in nübüvvetinin mutlak sonluğuna inanmayan, Muhammed’den sonra peygamberliğini iddia eden veya böyle bir iddiada bulunanı peygamber ya da dinî bir müceddid olarak tanıyan kişi anayasanın ve hukukun hedeflerine göre Müslüman değildir” hükmü getirilerek Pakistan’da yaşayan Kādiyânîler, faaliyetleri açısından ciddi biçimde kısıtlanmıştır. 

İngiliz Müslümanlığı” işte böyle bir şey. Eşcinsellik / lutilik ile İslam'ı sentezlemek, İngiliz Müslümanlığına özgü. Sözde bazı tarikat mensuplarının karıştığı sapıklık veya badeleme, bu anlayışın yansıması denilebilir. Yüce Tanrı, Türk Devletini ve Türk Milletini bu sapık akımlardan korusun.

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

Seçilmiş Kaynakça

https://www.bmj.com/content/314/7076/308

https://islamansiklopedisi.org.tr/kadiyanilik

https://ahmediye.org/hz-mirza-gulam-ahmed-as/

https://ahmediye.org/mehdi-a-s-in-kisa-ozgecmisi/

https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-61071848

https://www.icc-cpi.int/sites/default/files/2022-06/Bio-Karim-Khan.pdf

https://teoriveeylem.net/tr/2022/07/25/emperyalizm-ve-uluslararasi-hukuk/

https://www.cnnturk.com/dunya/johnson-ve-ekibinin-karistigi-10-buyuk-skandal

https://tr.euronews.com/2023/03/09/abden-ingilterenin-yasa-disi-gocu-onleme-planina-uluslararasi-hukuk-sorgusu

https://www.dikgazete.com/yazi/ingilizlerin-musluman-yoneticileri-ve-iskoc-basbakani-hamza-yusuf-5473.html

https://turkish.aawsat.com/home/article/2802356/uluslararası-ceza-mahkemesinin-yeni-başsavcısı-karim-khan-oldu

https://www.dikgazete.com/yazi/jeopolitik-hata-ingiliz-ipiyle-ukrayna-kuyusuna-inilmez-makale,3120.html-3120.html

https://www.dikgazete.com/yazi/uluslararasi-ceza-mahkemesi-nin-turk-rus-iliskilerini-sabote-etmesine-ankara-izin-vermez-5467.html

https://londragazete.com/ingiltere/246374/tory-milletvekili-15-yasindaki-bir-cocuga-cinsel-tacizde-bulunmaktan-suclu-bulundu/

https://tr.euronews.com/2022/10/13/uluslararasi-ceza-mahkemesi-bassavcisi-ukraynada-savas-sucu-iddialarina-iliskin-sorulari-y

https://tr.euronews.com/2021/06/16/uluslararas-ceza-mahkemesi-bassavc-l-g-na-secilen-karim-khan-yemin-ederek-gorevine-baslad

https://www.aa.com.tr/tr/dunya/uluslararasi-ceza-mahkemesi-bassavciligina-secilen-karim-khan-yemin-ederek-gorevine-basladi/ 2275669

https://inews.co.uk/news/politics/conservatives/conservative-mp-imran-ahmad-khan-faces-trial-claim-sexually-assaulted-****age-boy-1060692