Sosyal duyarsızlık mı ikiyüzlülük mü?
Sosyal duyarsızlık mı ikiyüzlülük mü?
- 22-01-2022 17:56
- 2423
- 22-01-2022 17:56
- 2423
MİLLETİMİN FEDÂİLERİNE İTHÂF OLUNUR.
SOSYAL DUYARSIZLIK MI, İKİYÜZLÜLÜK MÜ YAŞANANLAR?
Kazakistan’ımızda “Gezi” ve 15 Temmuz benzeri olaylar yaşandı.
Güvenlik Güçleri şehit edildi, şehirler yağmalandı, Rus Askerleri olayları yatıştırmak için Kazakistan’a davet edildi. Olaylarla ilgili istihbarat eski başkanı tutuklandı, kurucu devlet başkanının tüm görevlerine son verildi.
Azerbaycan Ordumuzdan emekli Kurmay Albay bir kardeşim geldi olaylar esnasında yanıma…
Dedi ki:
“Ağabeyim, ben Türkiye’de insanları anlamıyorum. Sosyal ağlarda Turancılık yapan, İslâmcılık yapan hatta Atatürkçülük yapıp Türk Devleti’nin diğer Türk Devletleri ile ciddi bağlar kurmasını savunan birçok insan görüyorum.
Türkiye’de bölücüler hariç bir şekilde herkes güçlü bir Türk Devletleri Birliği’ni savunuyor görünüyor.
Kazakistan yangın yerine dönmüş, ne insanlarda, ne STK’unda ne medyada ne de devlette hiçbir refleks yok.
Herkes Klavye-sosyal medya Kahramanı olmuş. Bu riyakârlıktır. Allah şahidi olduğumuz dönemin hesabını bize sormayacak mı?”
Tam bir tokat!..
Hem de Osmanlı Tokadı oldu.
“Haydi, biz bu yangına seyirci olmayalım. Neler yapılması gerektiğini düşünelim. Teklifler hazırlayalım ve basın açıklaması yapalım.”
Aziz Milletim!..
Lütfen çok dikkatle okuyunuz.
Bir teklif içeriği hazırladık.
Burada;
Kazakistan’ın gözbebeğimiz olduğunu, Atavatan, vatanımız olduğunu, bir an önce huzura kavuşturulması gerektiğini…
Türk Devletler Topluluğu’nun acilen karargahının Özbekistan’da oluşturulacağı bir Barış ve Ani Müdahale Gücü’ne ihtiyacı olduğunu…
Devletimiz gibi bizim de yeni kurulan Kazakistan Hükümeti’ni desteklediğimizi..
Türkiye’den ve Türk Devletleri Teşkilatı’ndan gözlemci ve arabulucu heyetlerin ivedilikle Kazakistan’a gitmesi gerektiğini…
Türkiye’den siyasi ve bürokratlardan oluşan bir danışma heyetinin yeniden yapılanmaya çalışan Kazakistan’a danışmanlık için gönderilmesi gerektiğini…
Ülkemizde medyanın narkoz etkisi yapan yapay gündemlerle halkı meşgul etmesini kabul etmediğimizi, hatta Karabağ Zaferi’nin birinci yıldönümünün dahî ülkemizde kutlanmadığını, gündem dahî oluşturmadığını…
Kazakistan’da yaşananların diğer Türk Devletleri’nde de yaşanma riski olduğunu, Sorosçuların, FETÖ, DEAŞ vb. tüm yapıların aynı anda düğmesine basılabildiğinin, bunun ciddi tehdit olduğunun halka anlatılmasının gerekliliğini…
Yabancı güçlerin ivedilikle Kazakistan’ı terk ederek yerine Türk Devletleri Teşkilatı’ndan birliklerin sevkinin uygun olacağını…
Türk Devletleri Topluluğu ülkeleri arasında karşılıklı bağımlılıkların artması için ortak kamu ve özel şirketler kurulmalı, STK’lar karşılıklı şubeler açmalı, ortak dil, tarih ve kültür kuruluşları aktif hâle gelmeli ve ortak tarih yazılmalı, ortak ders kitapları, silahlı kuvvetlerde talimnameler yazılmalı, gümrük birliği anlaşması, karşılıklı pasaportsuz seyahat özgürlüğü…
Son olarak cumhurbaşkanlığı makamına bağlı psikolojik harp/harekâtı yönetecek MEDENİYET DEĞERLERİ MERKEZİ kurulması, bu alanlarda yüksek lisans, doktora eğitimleri, kurumlara özel kurslar ve diğer eğitimleri verecek, yurtdışına giden kamu personelini eğitecek MGK’unda bir MEDENİYET DEĞERLERİ ENSTİTÜSÜ’ne ihtiyaç olduğunu…
Basın açıklaması ile arz ettik.
Açıklamamızı Kazakistan Konsolosluğu’na dahî gönderdik, kaş yaparken göz çıkartmayalım istedik…
TGTV başta olmak üzere en az 40 STK’na bilgi verdik. Medya kuruluşlarını haberdar ettik.
Basın açıklaması metnini 10’a yakın medya kuruluşuna da yayınlattık. “Whatsapp” gruplarında paylaştık.
Basın açıklamamız şekil itibâri ile de şöyleydi…
Biliyorsunuz sözleşmiş gibi ülkemizde Kurân-ı Kerim okunan programlarda İstiklal Marşı söylenmez, İstiklal Marşı söylenen programlarda Kur’ân-ı Kerim okunmaz. Bizim programımız Fetih Süresi’nden okunan ilk yedi ayetle başladı, sonra her iki Türk Devleti’nin İstiklal Marşları ile devam etti. Mağcan CUMABAY Ata’nın “Uzaktaki Kardeşime” şiirini bile okuduk.
Bu tarz Millî gayeye mâtuf faaliyetler bile sığ ve belli bir kesimin toplandığı faaliyetlere dönüştürülerek büyük amaç ve hedefler belli bir zümreye hapsedilir.
Böylece o büyük amaç ve hedefler de hödükleştirilip küçültülür. Böyle olmasın diye farklı dernekleri de haberdar ettik. Nitekim bir Caferî dernek de basın açıklamasına katıldı.
Bunca ulvî çabanın sahadaki durumu…
Fatih Camii avlusunda Cuma Namazı çıkışı programı icra ettik.
Sonuç…
Haberdar olanların katılımı mı? Belki yüzde 1…
Nerede o konuşurken mangalda kül bırakmayan klavye ve boş laf kahramanları?...
Meydana toplanırken bir arkadaşımız “Allahüekber” diye tekbir getirmeye başladı.
Evet bu bizim cephedeki diriliş, duâ ve motivasyon çağrımızdır. Ama aynı nidâ ile masum insanları boğazlayanlar yüzünden artık her yerde kullanılması bâzen olumsuz algılara sebep oluyor. Konu harp değil. Kazakistan…
Katılımcı STK listesinde Caferî derneği de gören biri “Yahu bunlar Suriye’de Müslümanları öldürenler değil mi?” dedi..
Düşünün oluşturulmaya çalışılan algıyı..
Ona döndüm; “Bize birileri gelip -Siz DEAŞ militanı mısınız? dese bu iftira değil midir?” dedim.
Maksadı dışında bir pankarta polis “Açmayın!” dedi.
Buna “Burası polis devleti değil!” diye tepki gösteren oldu. Üzüldüm.
Polis kimin polisi? Bizim değil mi? Dağda, şehirde, hendeklerin başında onlar değil mi şehit olan yiğitler?...
Aziz ve Münevver Milletim!..
Okuttuklarının tamâmına yakını hangi okulda, kursta, mektepte, medresede okutursan okut, az ya da çok oranını tartışmaksızın değerlerinden kopuyor, kucaklaşamıyor, ötekileşiyor, Millî ve anânevî duruşundan uzaklaşıyor. Bu hâl büyük bir tehdittir.
Toplumun çobanı olma iddiasındaki gâfillere, entel-dantel adamlara gelince hatta sosyal gruplarda çok hassas pozlarda kıran, döken, eleştiren ilkel adamlara gelince…
Sizin gibi nifak yaymaktan, bölücülükten başka hiçbir işi olmayanlara da asla fırsat verilmemeli, adam yerine konmamalısınız. İki kitap okuyup, kendi toplum ve devlet geçmişini bilmeden, dünyanın bir yerindeki sözde İslâmî faaliyetleri okumuş, sözde sosyalist ya da Marksist mücadeleyi okumuş da!..
Eeeee, sen de olandan haberdar mısın?
Cedidçilik duydun mu? Alaş Orda! Türkistan İslâm Cumhuriyeti!...
Maâlesef bu entel-dantel adamlar, toplumda yer tutuyor.
Nasıl mı?
Bizim ferâsetsiz, tevâzuyu şahsiyetsizlikle karıştırdığımız, sünepe hâlimizden...
Ben, yaşadığımız Klavye Kahramanı riyakârlıklardan da, “hassasiyet gösteriyoruz” maskesi ile toplumu bölenlerden de, onlara “tevâzu” diye sünepelik yapıp dolaylı destek olanlardan da olmayacağım.
Siz de olmayın!..
Bu sünepelik, şahsiyet zaâfiyeti, topluma kangren gibi yayılıyor.
Dağdaki lise eğitimli mazlum ama yiğit uzman erlerimizin ruhunun, vicdanının binde birini dahi taşımayan, lâf ebesi adamlar…
Siz hangi kılıkta olursanız olun, artık sizinle namazdaki zorunlu saf tutuş dışında hiçbir yerde olunmaması gerektiğini anlatacağım Aziz Milletime..
Biliniz!..
Anadolu’nun yiğit ve fedâkar insanları…
İmân âbideleri…
15 Temmuz’da birileri; “evde kitap okuduk, zikir ve duâ ettik” derken, sokakta tankın üzerine yürüyenler..
15 Temmuz’da birileri lâik, Atatürkçü, özgürlükçü pozlarda evlerinde ellerini ovuşturup “gebertsinler birbirlerini!” derken, meyhaneden dahî çıkıp, elinde ay-yıldızlı al bayrak “Bayrak inmez, ezan dinmez!..” diyerek tereddütsüz meydanlarda kendisine atılan ihânet mermilerinin üzerine gidenler…
Bu devlet sizin…
Bu millet sizin ve gerçek öz sizsiniz…
Fedâi ve saygı görmesi gerekenler sizlersiniz.
Klavye kahramanlığı, lâf ebeliği yapanlar, farklı ulvî hassasiyetleri varmış gibi davranıp, sizi bölenler asla size lâyık değiller.
Saygıyı zerrece hak etmiyorlar. Sizi oyalayıp Millî menfaatleri gözetmenizi engelliyorlar.
Biliniz…
.
Emekli Yarbay Halil MERT, dikGAZETE.com
-Strateji ve Yönetim Uzmanı-
MİLLETİMİN FEDÂİLERİNE İTHÂF OLUNUR.
SOSYAL DUYARSIZLIK MI, İKİYÜZLÜLÜK MÜ YAŞANANLAR?
Kazakistan’ımızda “Gezi” ve 15 Temmuz benzeri olaylar yaşandı.
Güvenlik Güçleri şehit edildi, şehirler yağmalandı, Rus Askerleri olayları yatıştırmak için Kazakistan’a davet edildi. Olaylarla ilgili istihbarat eski başkanı tutuklandı, kurucu devlet başkanının tüm görevlerine son verildi.
Azerbaycan Ordumuzdan emekli Kurmay Albay bir kardeşim geldi olaylar esnasında yanıma…
Dedi ki:
“Ağabeyim, ben Türkiye’de insanları anlamıyorum. Sosyal ağlarda Turancılık yapan, İslâmcılık yapan hatta Atatürkçülük yapıp Türk Devleti’nin diğer Türk Devletleri ile ciddi bağlar kurmasını savunan birçok insan görüyorum.
Türkiye’de bölücüler hariç bir şekilde herkes güçlü bir Türk Devletleri Birliği’ni savunuyor görünüyor.
Kazakistan yangın yerine dönmüş, ne insanlarda, ne STK’unda ne medyada ne de devlette hiçbir refleks yok.
Herkes Klavye-sosyal medya Kahramanı olmuş. Bu riyakârlıktır. Allah şahidi olduğumuz dönemin hesabını bize sormayacak mı?”
Tam bir tokat!..
Hem de Osmanlı Tokadı oldu.
“Haydi, biz bu yangına seyirci olmayalım. Neler yapılması gerektiğini düşünelim. Teklifler hazırlayalım ve basın açıklaması yapalım.”
Aziz Milletim!..
Lütfen çok dikkatle okuyunuz.
Bir teklif içeriği hazırladık.
Burada;
Kazakistan’ın gözbebeğimiz olduğunu, Atavatan, vatanımız olduğunu, bir an önce huzura kavuşturulması gerektiğini…
Türk Devletler Topluluğu’nun acilen karargahının Özbekistan’da oluşturulacağı bir Barış ve Ani Müdahale Gücü’ne ihtiyacı olduğunu…
Devletimiz gibi bizim de yeni kurulan Kazakistan Hükümeti’ni desteklediğimizi..
Türkiye’den ve Türk Devletleri Teşkilatı’ndan gözlemci ve arabulucu heyetlerin ivedilikle Kazakistan’a gitmesi gerektiğini…
Türkiye’den siyasi ve bürokratlardan oluşan bir danışma heyetinin yeniden yapılanmaya çalışan Kazakistan’a danışmanlık için gönderilmesi gerektiğini…
Ülkemizde medyanın narkoz etkisi yapan yapay gündemlerle halkı meşgul etmesini kabul etmediğimizi, hatta Karabağ Zaferi’nin birinci yıldönümünün dahî ülkemizde kutlanmadığını, gündem dahî oluşturmadığını…
Kazakistan’da yaşananların diğer Türk Devletleri’nde de yaşanma riski olduğunu, Sorosçuların, FETÖ, DEAŞ vb. tüm yapıların aynı anda düğmesine basılabildiğinin, bunun ciddi tehdit olduğunun halka anlatılmasının gerekliliğini…
Yabancı güçlerin ivedilikle Kazakistan’ı terk ederek yerine Türk Devletleri Teşkilatı’ndan birliklerin sevkinin uygun olacağını…
Türk Devletleri Topluluğu ülkeleri arasında karşılıklı bağımlılıkların artması için ortak kamu ve özel şirketler kurulmalı, STK’lar karşılıklı şubeler açmalı, ortak dil, tarih ve kültür kuruluşları aktif hâle gelmeli ve ortak tarih yazılmalı, ortak ders kitapları, silahlı kuvvetlerde talimnameler yazılmalı, gümrük birliği anlaşması, karşılıklı pasaportsuz seyahat özgürlüğü…
Son olarak cumhurbaşkanlığı makamına bağlı psikolojik harp/harekâtı yönetecek MEDENİYET DEĞERLERİ MERKEZİ kurulması, bu alanlarda yüksek lisans, doktora eğitimleri, kurumlara özel kurslar ve diğer eğitimleri verecek, yurtdışına giden kamu personelini eğitecek MGK’unda bir MEDENİYET DEĞERLERİ ENSTİTÜSÜ’ne ihtiyaç olduğunu…
Basın açıklaması ile arz ettik.
Açıklamamızı Kazakistan Konsolosluğu’na dahî gönderdik, kaş yaparken göz çıkartmayalım istedik…
TGTV başta olmak üzere en az 40 STK’na bilgi verdik. Medya kuruluşlarını haberdar ettik.
Basın açıklaması metnini 10’a yakın medya kuruluşuna da yayınlattık. “Whatsapp” gruplarında paylaştık.
Basın açıklamamız şekil itibâri ile de şöyleydi…
Biliyorsunuz sözleşmiş gibi ülkemizde Kurân-ı Kerim okunan programlarda İstiklal Marşı söylenmez, İstiklal Marşı söylenen programlarda Kur’ân-ı Kerim okunmaz. Bizim programımız Fetih Süresi’nden okunan ilk yedi ayetle başladı, sonra her iki Türk Devleti’nin İstiklal Marşları ile devam etti. Mağcan CUMABAY Ata’nın “Uzaktaki Kardeşime” şiirini bile okuduk.
Bu tarz Millî gayeye mâtuf faaliyetler bile sığ ve belli bir kesimin toplandığı faaliyetlere dönüştürülerek büyük amaç ve hedefler belli bir zümreye hapsedilir.
Böylece o büyük amaç ve hedefler de hödükleştirilip küçültülür. Böyle olmasın diye farklı dernekleri de haberdar ettik. Nitekim bir Caferî dernek de basın açıklamasına katıldı.
Bunca ulvî çabanın sahadaki durumu…
Fatih Camii avlusunda Cuma Namazı çıkışı programı icra ettik.
Sonuç…
Haberdar olanların katılımı mı? Belki yüzde 1…
Nerede o konuşurken mangalda kül bırakmayan klavye ve boş laf kahramanları?...
Meydana toplanırken bir arkadaşımız “Allahüekber” diye tekbir getirmeye başladı.
Evet bu bizim cephedeki diriliş, duâ ve motivasyon çağrımızdır. Ama aynı nidâ ile masum insanları boğazlayanlar yüzünden artık her yerde kullanılması bâzen olumsuz algılara sebep oluyor. Konu harp değil. Kazakistan…
Katılımcı STK listesinde Caferî derneği de gören biri “Yahu bunlar Suriye’de Müslümanları öldürenler değil mi?” dedi..
Düşünün oluşturulmaya çalışılan algıyı..
Ona döndüm; “Bize birileri gelip -Siz DEAŞ militanı mısınız? dese bu iftira değil midir?” dedim.
Maksadı dışında bir pankarta polis “Açmayın!” dedi.
Buna “Burası polis devleti değil!” diye tepki gösteren oldu. Üzüldüm.
Polis kimin polisi? Bizim değil mi? Dağda, şehirde, hendeklerin başında onlar değil mi şehit olan yiğitler?...
Aziz ve Münevver Milletim!..
Okuttuklarının tamâmına yakını hangi okulda, kursta, mektepte, medresede okutursan okut, az ya da çok oranını tartışmaksızın değerlerinden kopuyor, kucaklaşamıyor, ötekileşiyor, Millî ve anânevî duruşundan uzaklaşıyor. Bu hâl büyük bir tehdittir.
Toplumun çobanı olma iddiasındaki gâfillere, entel-dantel adamlara gelince hatta sosyal gruplarda çok hassas pozlarda kıran, döken, eleştiren ilkel adamlara gelince…
Sizin gibi nifak yaymaktan, bölücülükten başka hiçbir işi olmayanlara da asla fırsat verilmemeli, adam yerine konmamalısınız. İki kitap okuyup, kendi toplum ve devlet geçmişini bilmeden, dünyanın bir yerindeki sözde İslâmî faaliyetleri okumuş, sözde sosyalist ya da Marksist mücadeleyi okumuş da!..
Eeeee, sen de olandan haberdar mısın?
Cedidçilik duydun mu? Alaş Orda! Türkistan İslâm Cumhuriyeti!...
Maâlesef bu entel-dantel adamlar, toplumda yer tutuyor.
Nasıl mı?
Bizim ferâsetsiz, tevâzuyu şahsiyetsizlikle karıştırdığımız, sünepe hâlimizden...
Ben, yaşadığımız Klavye Kahramanı riyakârlıklardan da, “hassasiyet gösteriyoruz” maskesi ile toplumu bölenlerden de, onlara “tevâzu” diye sünepelik yapıp dolaylı destek olanlardan da olmayacağım.
Siz de olmayın!..
Bu sünepelik, şahsiyet zaâfiyeti, topluma kangren gibi yayılıyor.
Dağdaki lise eğitimli mazlum ama yiğit uzman erlerimizin ruhunun, vicdanının binde birini dahi taşımayan, lâf ebesi adamlar…
Siz hangi kılıkta olursanız olun, artık sizinle namazdaki zorunlu saf tutuş dışında hiçbir yerde olunmaması gerektiğini anlatacağım Aziz Milletime..
Biliniz!..
Anadolu’nun yiğit ve fedâkar insanları…
İmân âbideleri…
15 Temmuz’da birileri; “evde kitap okuduk, zikir ve duâ ettik” derken, sokakta tankın üzerine yürüyenler..
15 Temmuz’da birileri lâik, Atatürkçü, özgürlükçü pozlarda evlerinde ellerini ovuşturup “gebertsinler birbirlerini!” derken, meyhaneden dahî çıkıp, elinde ay-yıldızlı al bayrak “Bayrak inmez, ezan dinmez!..” diyerek tereddütsüz meydanlarda kendisine atılan ihânet mermilerinin üzerine gidenler…
Bu devlet sizin…
Bu millet sizin ve gerçek öz sizsiniz…
Fedâi ve saygı görmesi gerekenler sizlersiniz.
Klavye kahramanlığı, lâf ebeliği yapanlar, farklı ulvî hassasiyetleri varmış gibi davranıp, sizi bölenler asla size lâyık değiller.
Saygıyı zerrece hak etmiyorlar. Sizi oyalayıp Millî menfaatleri gözetmenizi engelliyorlar.
Biliniz…
.
Emekli Yarbay Halil MERT, dikGAZETE.com
-Strateji ve Yönetim Uzmanı-