Sözde onlar engelli bizler sağlam!..

Sözde onlar engelli bizler sağlam!..

Hayatın içerisinde olabilmek ve hatırlanmak, engelli bireyler için oldukça önemli. Ama bir yardım eli, ama bir tebessüm. Sadece yanlarında olmanız bile onların kendilerini iyi hissetmesine yetecektir. Spor yapmak ve yaptırmak da öyle… 

Tabii bunun ne anlama geldiğini birçoğumuz farkında olmayabiliyoruz. Çünkü henüz onlarla paylaşacak bir bağı oluşturamadık belki. Her defasında dile getirilen ‘Herkes bir engelli  adayıdır’ yakıştırmasının, bize ne kadar yakın olduğunu nereden bilebiliriz ki!..

‘Herkes engelli adayı’ sözü ışığında, düşüncede de olsa yakın getirilmek istenmeyen o günün hesabını yapmanın güç olsa da ‘Hayatın bir parçası olmaması için hiçbir neden yok!’ gerçeğini göz ardı etmeme zorunluluğumuz olsa gerek…  

İNSANIN KENDİ ELİNDE OLAN BİR DURUM DEĞİL Kİ...

Bu insanın kendi elinde olan bir durum değil ki. Nasıl ki bizleri yoktan var eden Allah (c.c.) para, yaşlılık, sağlık gibi vesilelerle her birimizi imtihan ediyor. Doğuştan ve sonradan engellilik de, birey olarak ebedi hayata hazırlanma ölçüsü, parçası olabilmektedir…

Evet, hayata yelken açtığınızda, esen rüzgâr hangi yönden eserse, sizi o tarafa dümen kırmaya, adeta mecbur bırakıyor. Bu zorunlu yöneliş ‘anlayana/mana çıkarana göre’ öyle güzelliklerle dolu ki. İşte bunu yaşayarak gözlemleme erdemliğine eriştik elhamdülillah…  

Mesleğimiz gereği engelli kardeşlerimizle 2002 yılında tanıştık, belli dönem ara versek de birlikteliğimiz hâlâ devam ediyor. 

Zihinsel, bedensel, görme ve işitme engelli çocuklarla sportif çalışmalardaki bu birliktelik süresince ‘Sizin elde edecekleriniz ve gideceğiniz yer, duygularınızın ışığıdır’ sözü, çalışmalarımızı ve azmi oldukça kamçıladı. Önce hayata pozitif bakma, yaşama sevinçleri, sonrasında sportif başarıları gurur kaynağımız oldular, olmayı da sürdürüyorlar…

İMRENEREK ŞAHİT OLDUĞUMUZ DURUMLAR...

2003 yıllarında İşitme Engelliler Federasyonu’nda Spor Uzmanı olarak çalışırken, bizim teklifimiz, o zamanın başkan ve yönetiminin onayı ile daha fazla engelli çocuğumuzun spor aracılığı ile hayata tutunması için Tenis ve Hentbol Milli Takımının kurulmasında rol oynadı çok şükür. Hentbol Milli Takım Kampı’nda, onların hayatla ne kadar barışık olduklarını ve durum değerlendirmesi yapıp hallerine şükrettiklerine imrenerek şahit oldum. Sözde biz sağlamız ya! Düşünmüyor değiliz; ‘Acaba içinde bulunduğumuzun imkân ve nimetlerine, günde kaç kez hamdediyoruz?’ 

Onlar, bunu fazlasıyla yapıyorlar. 

ŞÜKREDEREK...

Bizzat bunu bir engelli sporcumuzun velisinden de duydum. Kamuda üst düzey yönetici olan bu seçkin insanlar konu engelilerden açıldığında, işitme engelli çocuğu için aynen şunu söyledi; ‘Ahmet Bey, bazen şükrediyorum. Toplum olarak içinde bulunduğumuz kötülük ve çirkinlikleri çocuğumun duymasından çok, duymamasında daha çok hayırlı olduğunu görüyorum.’ Evet, bir babanın bu söylemleri, kendine teselli gibi görünse de, verilmek istenen mesaj o kadar anlamlı ki…

Engellilerle yakınlığımız bununla sınırlı değil. 

“ANLATILMAZ YAŞANIR…” DEDİKLERİ...

Görme engelliler ile birliktelik sürecimiz, onların bir nevi futbol kadar tutkulu oldukları Goalball branşında hakemliğimize denk geldi.

Ülke savunması için Güneydoğu’da gözlerini kaybeden gazilerimizden oluşan Karagücü takımında yer alan ve diğer sporcuların oluşturduğu Goalball takım maçlarını yönetmek, onlarla birlikteliğim şahsıma farklı güzellikler kattı. Hani derler ya ‘Anlatılmaz yaşanır…’ 

Bu vesile ile bir gerçeği soruya çevirip, paylaşmak istiyorum:

"Görme engellilerin 3’er sporcu ile 2 takım halinde oynanan maçları tam dokuz (9) hakem tarafından yönetilmesini hatırlatsak, gözleri görmese de ‘kalp gözü açık’ sözünün açıklayıcısı olabilir mi!..” Ne dersiniz!..

ZİHİNSEL ENGELLİ ÇOCUĞU İÇİN...

Zihinsel engelli çocuğu için ne kadar şükretse az olacağını, Rabbinin cennete giden bir canlıyı kendisine emanet ettiği ve onun sayesinde belki cennetin yolunu bulabileceğini ifade eden bir hanımefendinin, otizmli çocukların spor eğitimi ile uğraşısına "Meleklerle olmanın mutluluğunu yaşıyoruz!.." yakıştırmasını yapan Halil Erkuzu kardeşimin yıllar önce söylediği sözü, yazımın son noktasında değil, ömrümün son nefesine kadar kulaklarımda çınlayacak…

Evet, sözde onlar engelli bizler sağlam. 

Ne gariptir ki bizler hayatın, gülmenin ismini koymuşuz, onlar ise bunları bizzat hayatlarına uyarlamış. Kısacası onlar, engelleri çoktan aşmış da çoğumuzun haberi yok!…

Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com

Hayatın içerisinde olabilmek ve hatırlanmak, engelli bireyler için oldukça önemli. Ama bir yardım eli, ama bir tebessüm. Sadece yanlarında olmanız bile onların kendilerini iyi hissetmesine yetecektir. Spor yapmak ve yaptırmak da öyle… 

Tabii bunun ne anlama geldiğini birçoğumuz farkında olmayabiliyoruz. Çünkü henüz onlarla paylaşacak bir bağı oluşturamadık belki. Her defasında dile getirilen ‘Herkes bir engelli  adayıdır’ yakıştırmasının, bize ne kadar yakın olduğunu nereden bilebiliriz ki!..

‘Herkes engelli adayı’ sözü ışığında, düşüncede de olsa yakın getirilmek istenmeyen o günün hesabını yapmanın güç olsa da ‘Hayatın bir parçası olmaması için hiçbir neden yok!’ gerçeğini göz ardı etmeme zorunluluğumuz olsa gerek…  

İNSANIN KENDİ ELİNDE OLAN BİR DURUM DEĞİL Kİ...

Bu insanın kendi elinde olan bir durum değil ki. Nasıl ki bizleri yoktan var eden Allah (c.c.) para, yaşlılık, sağlık gibi vesilelerle her birimizi imtihan ediyor. Doğuştan ve sonradan engellilik de, birey olarak ebedi hayata hazırlanma ölçüsü, parçası olabilmektedir…

Evet, hayata yelken açtığınızda, esen rüzgâr hangi yönden eserse, sizi o tarafa dümen kırmaya, adeta mecbur bırakıyor. Bu zorunlu yöneliş ‘anlayana/mana çıkarana göre’ öyle güzelliklerle dolu ki. İşte bunu yaşayarak gözlemleme erdemliğine eriştik elhamdülillah…  

Mesleğimiz gereği engelli kardeşlerimizle 2002 yılında tanıştık, belli dönem ara versek de birlikteliğimiz hâlâ devam ediyor. 

Zihinsel, bedensel, görme ve işitme engelli çocuklarla sportif çalışmalardaki bu birliktelik süresince ‘Sizin elde edecekleriniz ve gideceğiniz yer, duygularınızın ışığıdır’ sözü, çalışmalarımızı ve azmi oldukça kamçıladı. Önce hayata pozitif bakma, yaşama sevinçleri, sonrasında sportif başarıları gurur kaynağımız oldular, olmayı da sürdürüyorlar…

İMRENEREK ŞAHİT OLDUĞUMUZ DURUMLAR...

2003 yıllarında İşitme Engelliler Federasyonu’nda Spor Uzmanı olarak çalışırken, bizim teklifimiz, o zamanın başkan ve yönetiminin onayı ile daha fazla engelli çocuğumuzun spor aracılığı ile hayata tutunması için Tenis ve Hentbol Milli Takımının kurulmasında rol oynadı çok şükür. Hentbol Milli Takım Kampı’nda, onların hayatla ne kadar barışık olduklarını ve durum değerlendirmesi yapıp hallerine şükrettiklerine imrenerek şahit oldum. Sözde biz sağlamız ya! Düşünmüyor değiliz; ‘Acaba içinde bulunduğumuzun imkân ve nimetlerine, günde kaç kez hamdediyoruz?’ 

Onlar, bunu fazlasıyla yapıyorlar. 

ŞÜKREDEREK...

Bizzat bunu bir engelli sporcumuzun velisinden de duydum. Kamuda üst düzey yönetici olan bu seçkin insanlar konu engelilerden açıldığında, işitme engelli çocuğu için aynen şunu söyledi; ‘Ahmet Bey, bazen şükrediyorum. Toplum olarak içinde bulunduğumuz kötülük ve çirkinlikleri çocuğumun duymasından çok, duymamasında daha çok hayırlı olduğunu görüyorum.’ Evet, bir babanın bu söylemleri, kendine teselli gibi görünse de, verilmek istenen mesaj o kadar anlamlı ki…

Engellilerle yakınlığımız bununla sınırlı değil. 

“ANLATILMAZ YAŞANIR…” DEDİKLERİ...

Görme engelliler ile birliktelik sürecimiz, onların bir nevi futbol kadar tutkulu oldukları Goalball branşında hakemliğimize denk geldi.

Ülke savunması için Güneydoğu’da gözlerini kaybeden gazilerimizden oluşan Karagücü takımında yer alan ve diğer sporcuların oluşturduğu Goalball takım maçlarını yönetmek, onlarla birlikteliğim şahsıma farklı güzellikler kattı. Hani derler ya ‘Anlatılmaz yaşanır…’ 

Bu vesile ile bir gerçeği soruya çevirip, paylaşmak istiyorum:

"Görme engellilerin 3’er sporcu ile 2 takım halinde oynanan maçları tam dokuz (9) hakem tarafından yönetilmesini hatırlatsak, gözleri görmese de ‘kalp gözü açık’ sözünün açıklayıcısı olabilir mi!..” Ne dersiniz!..

ZİHİNSEL ENGELLİ ÇOCUĞU İÇİN...

Zihinsel engelli çocuğu için ne kadar şükretse az olacağını, Rabbinin cennete giden bir canlıyı kendisine emanet ettiği ve onun sayesinde belki cennetin yolunu bulabileceğini ifade eden bir hanımefendinin, otizmli çocukların spor eğitimi ile uğraşısına "Meleklerle olmanın mutluluğunu yaşıyoruz!.." yakıştırmasını yapan Halil Erkuzu kardeşimin yıllar önce söylediği sözü, yazımın son noktasında değil, ömrümün son nefesine kadar kulaklarımda çınlayacak…

Evet, sözde onlar engelli bizler sağlam. 

Ne gariptir ki bizler hayatın, gülmenin ismini koymuşuz, onlar ise bunları bizzat hayatlarına uyarlamış. Kısacası onlar, engelleri çoktan aşmış da çoğumuzun haberi yok!…

Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com