Süleyman Demirel’in Masonluğu, Türk milliyetçilerinin projesiydi!
Süleyman Demirel’in Masonluğu, Türk milliyetçilerinin projesiydi!
- 22-07-2018 06:48
- 22043
- 22-07-2018 06:48
- 22043
Her canlı gibi Süleyman Demirel’in de ölümü ve vefatı ile birlikte, sosyal medyada Faşistliğinden, Masonluğundan, din düşmanlığından dem vuran binlerce paylaşım gerçekleştirildi.
Bazılarına cevap yazmaktan usandım.
Ziya Uygur konulu bir kitap çalışmamdan sadece Demirel’in siyasete girişi ve mason oluşu; mason olması için neden anti-siyonist ve anti-mason faaliyetleriyle tanınan Ziya Uygur’un gayret gösterdiği, AP Genel Başkanı seçilirken masonluktan ayrıldığına dair belge almasıyla ilgili bölümleri sizlerle paylaşmaya karar verdim.
Ailesi, doğumu, tahsili gibi hemen herkesin bildiği ayrıntılarla sizleri boğmak istemedim.
Demirel’e neden Morrison Süleyman denildi?
Demirel’in Sadettin Bilgiç vasıtasıyla Adalet Partisi’ne girdiği belirtilmektedir.
Demirel AP’ne üye olmadan önce; Morrison firmasının Türkiye Temsilciliği yanı sıra, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde Öğretim üyeliği yapmaktadır.
Ayrıca İzzettin Turanlı ve Mıgırdıç Şellefyan’la - Mıgırdıç Şellefyan, Ermeni asıllı Türk siyasetçi, lise mezunu, Şellefyan Fransızca ve az miktarda İngilizce ve İtalyanca bilmekteydi.
Türkiye’deki Ermeni cemaati ve Patrikhane, öldüğü 10 Aralık gününü matem günü ilan etmişti- müteahhitlik işlerinde ortaktır.
Adalet Partisi’nde ‘Merhum Menderes’in Su İşleri Genel Müdürü’ olarak ilgi gören Demirel, 1962 sonbaharında Genel Başkan Yardımcılığına seçilmiştir.
Süleyman Demirel’in AP Kongresinde genel başkanlığına aday olması, yalnız masonların değil NATO’nun ve ABD’nin adayı olduğu şeklinde değerlendirilmiştir.
Talat Turhan, Demirel’in genel başkanlığıyla ilgili değerlendirmesinde; Eisenhower Bursu’ndan yararlanarak Amerika’da özel eğitime gönderilen ilk Türk olmasının unutulmaması gerektiğini, Amerikan şirketi (Morrison) komisyonculuğundan gelen bir kişinin, Türk politik hayatına sürülerek önemli bir partinin başına getirilmesinin, ne o kişinin yeteneği ne de rastlantı ile açıklanamayacağını belirtir.
Eisenhower Bursu, Amerika’da Yahudi ve Masonlara verilmektedir.
Demirel; Amerika’nın takdirini kazanmış genç bir bürokrat şeklinde kamuoyuna takdim edilmiştir.
Demirel İnönü’nün önünü kesmek için mi Amerika tarafından desteklendi?
- İsmet İnönü ve B.Johnson...
1964’te İsmet İnönü, ABD Başkanı Johnson’a ültimatom niteliğindeki mektubundan dolayı sert çıkmış; “Yeni bir dünya kurulur ve Türkiye’de bu yeni düzendeki yerini alır” demişti.
Bu açıklamasının ardından AP Genel Başkanlık seçimi olmuş, Amerika’da yetişmiş ve o zaman Cumhuriyet ve bazı sol gazetelerde adı ‘Morrison Süleyman’ olarak geçen Süleyman Demirel hiç umulmadık biçimde Başbakan oluvermiştir.
Hatta o günlerde Demirel’i ABD’nin ve CIA’nın desteklediği, General Porter’in Ankara’ya gelişinin İsmet İnönü’nün yerine başkasını getirmek olduğu söylentileri yaygınlaşmıştır.
Genel Başkanlık yarışı aslında, Adalet Partisi'nin CHP karşısında Milliyetçi/Turancı olarak mı yoksa Liberal/Sermaye ağırlıklı olarak mı çıkılacağının kavgasıdır.
Saadettin Bilgiç birinci gurubun, Süleyman Demirel bu ikinci grubun adayıdır.
İsmet İnönü’nün; “Yeni bir dünya kurulur ve Türkiye’de bu yeni düzendeki yerini alır” sözü, soğuk savaşın en şiddetli olduğu bir dönemde, Türkiye’nin Bağlantısızlar Hareketi'ne meyledebileceğini ima etmesi nedeniyle ABD’ye karşı yapılan bir şantaj niteliğindeydi.
İnönü, birkaç aylık direnişten sonra, hükümetinin sunduğu 1965 yılı bütçesinin reddedilmesi bahanesiyle başbakanlıktan istifa etti.
Birkaç yıl sonra bu göreve genç bir mühendis olan Süleyman Demirel seçildi.
İleri gelen Kemalistler, Demirel’in yükselişini, Türkiye’yi ABD yerine bağlantısızlara yaklaştırmak isteyen İnönü’yü cezalandırmak amacı güden bir “Amerikan komplosu” olarak yorumlamakta geç kalmamışlardır.
Çünkü böyle düşünülmesini gerektiren etken; Amerikan Başkanı Johnson’ın Türkiye’nin 1964’te Kıbrıs’a askeri müdahalede bulunmasını önleyen tehdit edici mektubudur.
Bu mektup Türk basınında, “Antlaşmalardan doğan hakkını kullanarak Kıbrıs’a uzanmak isteyen Türkiye’nin ellerine ABD tarafından takılan bir kelepçe” olarak nitelenmiştir.
Dönemin Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakan Yardımcısı George Ball’un; “Hayatımda gördüğüm en kaba diplomatik metin” diye söz ettiği ve sonradan “Johnson Mektubu” diye ünlenen ültimatomla yetinmeyen ABD’nin, NATO kuvvetleri komutanı General Lyman Lemnitzer’in de, Paris’ten Ankara’ya gelerek Türkiye’nin Adaya müdahale gibi bir konuda karar almadan önce, müttefiklerine danışması gerektiği yönünde telkinlerde bulunmasını sağladığı görülmüştür.
Belki bu temaslar ve gelişmelerden dolayı olsa gerek, Demirel sonraki yıllarda muhalefet tarafından, ABD’nin baskısına boyun eğerek adaya müdahale etmekten vazgeçmekle suçlanmıştır.
Genelkurmay, Demirel’in Adalet Partisi Genel Başkanı olmasını istedi mi?
Aslında Demirel’in AP Genel Başkanı olmasında Milli Birlik Komitesi’nin etkili olduğu ortaya çıkmıştır.
Emekli Tümgeneral Mahmut Boğuşlu, kendisi ile yapılan bir söyleşide; Demokrat Parti içn lider adaylarını tespit için Milli Birlik Komitesi’nce İstihbarat Koordinasyon ve Kontrol Grubu oluşturulduğunu, bu ekipte beş subayın yer aldığını, kendisinin de binbaşı rütbesiyle bulunduğunu ve ilk kez Demirel’in isminin bu strateji ekibinin çalışmasıyla gündeme geldiğini ifade etmiştir.
Demirel’in Masonluğu neden gündeme geldi?
- Tümgeneral Mahmut Boğuşlu...
Demirel’in Mason biraderliği, 1962’de Adalet Partisi'ne üye olduğunda, parti içinde genel merkez düzeyinde bilinmektedir.
Demirel, Mason olduğu bilinerek bizzat Saadettin Bilgiç tarafından Demokrat Parti'ye kazandırılmıştır.
Bir başka Mason, Haldun Simavi’nin sahibi olduğu Hürriyet Gazetesi’nde, teşkilata hâkim Saadettin Bilgiç’in yerine Barajlar Kralı sıfatıyla Süleyman Demirel’in kamuoyuna lanse edildiği belirtilmektedir.
Hürriyet Gazetesi’nin eski genel yayın yönetmenlerinden Necati Zincirkıran’ın, yayınlanan anılarında, genç bir Devlet Su İşleri Genel Müdürü olan Süleyman Demirel’in, Hürriyet’in desteğiyle genel başkan seçildiği anlatılmaktadır.
Demirel’in AP Genel Başkanı seçilmesiyle ilgili farklı bir değerlendirme de Süleyman Yeşilyurt tarafından yapılmıştır.
O’na göre; AP’de Sadettin Bilgiç grubundaki Milliyetçilerin çoğunlukta olması, Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in yanı sıra Silahlı Kuvvetler ve hükümeti hayli ürkütmektedir.
Süleyman Demirel, Sadettin Bilgiç'e göre hayli ılımlı görüntü sergilemesi nedeniyle, hem Çankaya’nın hem de Silahlı Kuvvetlerin desteklediği siyasiler arasında bulunmaktadır.
Genel Başkanlık seçimleri öncesi Kayseri cezaevinde yatmakta olan Celal Bayar'ın; “Su Müdürü” dediği Süleyman Demirel’i desteklediği haberi Büyük Kongre delegelerinde bomba tesiri yapmış ve delege oylarının Demirel’e yönlenmesinde etkili olmuştur.
Gümüşpala’nın öldüğü ve Adalet Partisi’ne yeni bir genel başkan aranmakta olduğu günlerde Demirel, Amerika’ya gitmiş ve yeni dönmüştür.
CIA Demirel Karşıtlarının masonluk belgesini ele geçirdiğini kimle paylaştı?
Partiye liderlik mücadelesinde genel başkanlığa adaylığını koyan Saadettin Bilgiç, karşısına Amerikalıların ve sermaye çevrelerinin alabildiğine destekledikleri çocukluk arkadaşı Süleyman Demirel’in dikildiğini görünce, partinin muhafazakar üye ve delegelerin desteğini almak için, Demirel’in mason olduğuna dair belgeyi el altından basına sızdırarak, o güne kadar görülmedik bir propaganda yöntemi izlemiştir.
Kongreye on beş gün kala CIA, Bilgiç grubunun Demirel’in mason olduğunu kanıtlayan belgeyi ele geçirdiği istihbaratını almıştır.
Kongre günü yaklaştıkça Amerika’nın Ankara Büyükelçiliğinin Demirel adına açık açık propagandaya girdiği iddia edilmiştir.
- Sadettin Bilgiç ve Süleyman Demirel...
Kongre öncesi Demirel’in Mason olduğuna dair bilgi ve belgeler, Saadettin Bilgiç ve ekibi tarafından basın aracığıyla kamuoyuna duyuruldu.
Demirel’in mason olduğuna dair belgeyi dağıtanlar arasında Vedat Ali Özkan da bulunmaktadır.
Daha sonraki yıllarda Demirel, Vedat Ali Özkan’ı sağlık bakanı yapmıştır.
Vedat Ali Özkan çalışmaları nedeniyle Jet Bakan unvanı almıştır.
1967–1971 arasında (Demirel hükümetleri) Sağlık Bakanı’ydı.
Demirel’in Adalet Partisi Genel Başkanı olmasını isteyen karşı ekip, Türk Yükseltme Derneği’nden (Mason Derneği) aldıkları mason olmadığına dair imzalı ve mühürlü belgeyi kamuoyuna dağıttılar.
Bu belge; Süleyman Demirel’in Türk Yükseltme Derneği içinde bir kaydının bulunmadığına dair bir yazılı metin içermektedir.
Bu Masonluk tarihinde ilk defa rastlanan bir durumdu.
Demirel ve ekibi masonluk ithamından kurtulduklarını düşünürken Sadettin Bilgiç ve arkadaşları Demirel’in kaydının bulunduğu Mason Derneğinin (Bilgi Locası) kayıt defterinin 43.ncü sıra ve 48.nci matrikül numaralı sahifesinin fotokopisini dağıtmışlardır.
Demirel’in bıyıklı ve saçlı başını gösteren bu belgenin reddi ve tekzibi mümkün değildir.
Buna rağmen kongreyi Demirel kazanmıştır.
- Hürriyet manşet...
Çünkü böylesine kritik bir durumda Demirel Masonlar gözünde “münkir” sayılmayı göze alıp, gerekli tertipleri de yerine getirip, AP Büyük Kongresi’nin önüne “Ben mason değilim” diye çıkmıştır.
Demirel bununla da yetinmemiş, Kongrede, delegelere hitaben yaptığı konuşmada, kendisinin ne zaman Müslüman olduğunu anlatmak için, “Ben sabah ailesinin evinde kahvaltıya Kur’an okunmadan önce oturmayan bir ailedenim” demiştir.
Demirel’in Başbakan olduktan sonra, bağlı bulunduğu iddia edilen Ankara Bilgi Locası’na uğramadığı, aidatını ödemediği ancak Devlet Su İşleri Genel Müdürü iken Bilgi Locası’nın faal üyeleri arasında bulunduğu, bir andaki mevki terakkisinde locasının tesiri olduğu belirtilmektedir.
Demirel Masonluğunu inkâr etti mi?
1964 yılında Adalet Partisi Genel Başkanlığı’na adaylığını koyan Demirel hakkında mason olduğuna dair evraklar delegeler arasında dağıtılıyordu.
Bunun üzere Demirel, Ankara Bilgi Locası’na başvurarak kendisine dernekte kaydının olmadığına dair belge verilmesini istedi.
Demirel’in isteği üzerine Necdet Egeran, masonluk kurallarına aykırı olarak bu belgeyi tanzim etti.
Masonluğun politikaya alet edildiği gerekçesiyle, Yüksek Şura 1965’de, Egeran’ı masonluktan ihraç kararı aldı.
Karar üzerine Egeran, masonluktan istifa ettiğini açıkladı.
Ancak, bağlı olduğu Ankara Bilgi Locası’nın ısrarıyla masonluktan istifa kararını geri aldı.
Necdet Egeran anılarında 1955 yılında Ankara’da mevcut Amerikan Masonlarının “Square and Compass Masonic Club” adında bir toplantı mekânlarının bulunduğunu, kulüp başkanı Mr Fellon ile temasa geçerek onlarla görüşmelerinin sonunda Türkiye Büyük Locasını kurma kararını aldıklarını belirtir.
Her locadan seçilen delegelerle 16 Aralık 1956’da İstanbul’da bir Konvan toplandığını ve mevcut 29 locayı temsil eden Mason delegelerin Yüksek Şura'dan bağımsız, Türkiye Hür Ve Kabul Edilmiş Büyük Locasının Ankara’da kuruluşunu kabul ve ilan ettiklerini belirtir.
Davetleri üzerine 1959 yılı Mart ayında İskoçya Büyük locası üstadı Lord Macdonald ve Büyük Sekreteri Dr. Buchan biraderin Ankara’ya geldiklerini söyler.
27 Mayıs 1960 ihtilalinden Büyük Loca'nın İstanbul’a naklinin uygun görüldüğünü, New York’tan Büyük Üstat Frossel Biraderin İstanbul’a geldiğini ifade eder.
1956’da 4. kez yeniden hayata geçirilen Türk Milli Masonluğunun 1965’te düzenli hale getirildiğini, Hür Ve Kabul Edilmiş Masonlar Türkiye Büyük Locası’nın bütün Dünya Düzenli Masonluğu’nca tanındığını anlatır.
Türk Masonlarının Türkiye Yüksek Şurası’nın Amerika’ya bağlı ve düzenli olduğunu kaydeder.
Demirel, hemen yakın arkadaşı devlet su işlerinden tanıdığı Mason Hikmet Turat’a giderek, kendisine, “Mason Değildir” belgesi verilmesini istedi.
Hikmet Turat, arkadaşı Büyük Üstad yardımcısı Necdet Egeran’a giderek “Bir Mason kardeşimiz Başbakanlığa yürüyor. Eğer ona Mason değildir belgesi verirsek derneğimizin önü açılacaktır” dedi.
Bu açıklama, Necdet Egeran’ın aklına yattı ve istenilen sahte belgeyi Hikmet Turat’a verdi.
Bu belgeyi bütün medya kuruluşlarına dağıtan Süleyman Demirel, bir gün sonra genel başkanlık koltuğuna oturdu.
Ancak ‘mason değildir’ belgesinin verilmesi masonlar arasında huzursuzluğa yol açmıştır.
Bunun üzerine masonlar yüksek kurulu açıklama yaparak konuyu kendi zaviyelerinden nasıl gördüklerini belirtmişlerdir.
Buna göre; “Söz konusu siyasi parti başkanı, 15 şubat gününde Ankara vadisindeki Bilgi Locasında tekris insiye edilerek masonluğa kabul edilmiştir. 27 mart 1957 gününde refik “kalfa”derecesine oy birliği ile yükseltilmesi kabul görülmüştür. Adı geçen şahıs Devlet Su İşleri Genel Müdürü olduktan sonra, kayıtlı bulunduğu Bilgi Locası’na sürekli devam etmemiştir. Bu locadan istifa ettiğini veya masonlukla alakasının kesildiğini gösteren bir belge mevcut değildir. Bu bakımdan halen masonluk ailesi içerisinde görülmektedir. Söz konusu belge mektup, locamızın giren ve çıkan evraklar defterine işlenmemiştir. Bu kardeş genel başkan adaylığında bölge katipliğimizden Türk Yükseltme Cemiyeti antetli bir kağıt almış ve kağıdı ikinci başkana imzalatmıştır.”
Süleyman Demirel’in politik hayatını bu “mason değilim” yalanı üzerine kurduğu özellikle sağ kesim yazarları tarafından sürekli gündeme getirilmiş ve tenkit edilmiştir.
Siyonizm ve Masonluk konusunda uzman olan, bu alanda kitap ve broşürler yayınlayan, Masonluk ve Siyonizmle mücadele etmek için kendisini adayan, askeri istihbaratla irtibatlı olduğu söylenen Senirkentli Ziya Uygur’un, Milliyetçiler Derneğinden tanıdığı Ispartalı hemşerileri Bilgiç kardeşlere bilgi ve belge temininde yardımcı olabileceği akla gelmekte ve geçerliliği yüksek bir ihtimal olabileceği düşünülmektedir.
Çünkü Türkiye’nin en tanınmış Siyonizm uzmanıdır.
Mason localarında alınan gizli kararların dokümanlarına rahatlıkla ulaşabilmektedir.
Mazhar Çelebi başta olmak üzere birçok kişiyi bizzat localara sokmuş biriydi.
Muhtemelen belgeleri de onlardan almaktadır.
Masonluk hakkında sahip olduğu geniş malumat sayesinde, locaya soktuğu kimselerin sınavlarını bizzat bir Üstad-ı Azam gibi hazırlayıp ellerine vermekte ve onların girdikleri ya da sızdıkları locada derece almalarına yardımcı olabilmektedir.
Demirel’in Mason Olmasında Ziya Uygur Katkısı:
- Senirkentli Ziya Uygur...
Ziya Uygur’un ordu istihbarat görevlisi olduğuna dair kulak ardı edilmeyecek söylentiler vardır ve görevli olduğu birçok araştırmada gündeme getirilmiştir.
Muhtemelen günün konjonktürel durumu gereği, ABD ile yakınlaşma politikasını benimseyen Türkiye Cumhuriyeti Devleti, resmi birimlerin ve Türk milletinin kendi kültürel değerlerine yabancılaşması ve ABD politikalarının kuklası olmasının önüne geçmek, halkının milliyetçi his ve duruşunu ayakta tutmak için, istihbarat birimlerini devreye sokarak anti-masonik ve anti-siyonist toplumsal hareketlere el altından destek vermiş, bu tür hareketlerin, emperyalizm karşıtı toplumsal bir tepkiye dönüşmesine zemin hazırlamıştır.
Ziya Uygur da böyle bir projeyi yürürlüğe koymuştur.
Ziya Uygur, Mazhar Çelebi ve Süleyman Demirel’in Ispartalı olması, hatta Mazhar Çelebi ile Süleyman Demirel’in aynı ilçeden (Isparta-Atabey) olmaları ve daha sonra gelişen olaylar, genç mühendis Süleyman Demirel’in istihbarat uzmanı kurmay yüzbaşı, Isparta Senirkentli Ziya Uygur tarafından mason localarına yönlendirildiğini düşündürmektedir.
Ancak Ziya Uygur’un Süleyman Demirel’le doğrudan ilişkisi vardır denilemez.
Ziya Uygur, muhtemelen Atabeyli Mason birader Mazhar Çelebi’yi Atabeyli genç mühendis Süleyman Demirel’i ikna etmek ve yönlendirmek için değerlendirmiştir.
1870 – 1908 arası Atabey ya da Ağros idari açıdan Senirkent’e bağlı kalmıştır.
Dolayısıyla bu üç isim aynı değerler coğrafyasından gelmişler aynı irfan iklimini solumuşlardır.
Üçünün de bir dönem yollarının İstanbul’da kesişmesi ve üçünün de Ispartalı olması bu yaklaşımı destekleyen kanıt olma özelliğini taşımaktadır.
Ziya Uygur, Ispartalı olarak Masonlukla mücadelesinde yalnız değildir.
2 Ağustos 1971’de Milli Nizam Partisi Isparta milletvekili Hüsamettin Akmumcu,; “Komünizm kadar zararlı ve kökü dışarıda bir akım ve Musevi tarikatı olan masonlarla mücadele etmediği için” İçişleri bakanı hakkında gensoru açılmasını istemiştir.
Demirel’e mason diyen Milli Görüş Lideri Erbakan’ın nikâh şahidi hangi masondu?
- Necmettin ERBAKAN...
Süleyman Demirel’in Müslümanlığının ve muhafazakârlığının en büyük ve en yakın şahidi, Demirel’in masonluğunu zaman zaman diline dolayan, Milli Görüş lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan’dır.
Demirel’e, Mason diyen Erbakan’ın, 10 Ocak 1967’de İstanbul Çınar Otel’de nikâh şahidi 33 dereceli mason üstad-ı azamı Prof Dr Bedri Karafakioğlu olmuştur.
Erbakan’ın gazeteci Kenan Akın’ın 1976’da kendisi yaptığı bir söyleşide; “Okulda yatıp kalkıyorduk. Üç Arkadaşı ile namaz kılarken imamlığını ben yapıyordum. Bu gençlerden biri Süleyman Demirel, diğerleri de Feyyan Namlıoğlu ve sonradan eniştem olan Osman Çataklı beylerdir” dediği bilinmektedir.
Hatta İTÜ’de okurken Erbakan ve yakın arkadaşları, sınıflarında namaza başlatmak için yeni arkadaş tespiti yaparlar ve belirledikleri üç isim arasında Süleyman Demirel de vardır.
İstanbul Teknik Üniversitesinin karşısında biraz dik olan yokuştan aşağı inerken görülen camiinin uzun yıllar imam hatipliğini yapan Merhum Tayfur Hocanın anlattıklarına göre, Süleyman Demirel’in ara sıra orada vakit namazına geldiği ve Tayfur Hocanın imametinde vakit namazlarını kıldığı anlaşılmaktadır.
Süleyman Demirel’e daha sonra Erbakan’ın eniştesi olacak Osman Çataklı’nın refakat ettiği yine merhum hoca tarafından ifade edilmiştir.
Necmettin Erbakan ve Süleyman Demirel’in Üniversite yıllarında ırkçı-Turancı hareketlere sempatiyle yaklaştıkları belirtilmektedir.
Mason Demirel’in Müslümanlığına Vurgusu:
Süleyman Demirel, Balkan göçmeni yoksul bir köylü ailenin çocuğu olarak Isparta’nın bir köyünde (İslamköy) dünyaya gelmiştir.
Devlet bursuyla okumuş ve yobazlığa (!) yönelmeden Müslümanlığın tüm uygulamalarını yerine getiren Demirel, Andrew Mango’ya göre, dindardı ve kendisi ile birlikte İstanbul Teknik üniversitesinde okuyan Nakşibendî tarikatına mensup arkadaşı Necmettin Erbakan’dan hiç hoşlanmadığı iddia edilir.
Demirel, “ben sabah ailesinin evinde kahvaltıya Kur’an okunmadan önce oturmayan bir ailedenim” demiştir.
Din hakkındaki görüşlerini ise; “Dinin hurefeden kurtarılması, temel esasları ile ve hakikatları ile ortaya çıkması baskı kanunlarıyla mümkün olabilecek bir şey değildir… Din bir ilimdir. Okumak lazım, öğretmek lazımdır, İnanç onun temelidir. İtikat onun temelidir. Türk Çocuğu uzun seneler dini bilgisini almaktan uzak kalmıştır” sözleriyle ifade eder.
Erbakan, Demirel ile arasında ezeli rekabet olmasına rağmen, Türkiye Odalar Birliği başkanı olmadan önce görev yaptığı Odalar Birliği Sanayi Dairesi Başkanlığına Başbakan Süleyman Demirel ve Sanayi Bakanı Mehmet Turgut’un tavassutlarıyla getirilmiştir.
Demirel Nurcu muydu?
- Said Nursi...
Demirel’in bilinmeyen bir yönü de; 24 Mart 1944’de Denizli Hapishanesinde tutuklu iken vefat eden, Bediüzzaman Said-i Nursi’nin yakın dostlarından Hafız Ali’nin (Ergün) talebelerinden olmasıdır, kardeşi Hacı Ali Demirel ile birlikte Hafız Ali’den Kur’an-ı Kerim dersi almıştır.
Hafız Ali’nin İslamköylü birçok talebesi olduğu bilinmektedir.
Bunların arasında, M. Necati Çelik, Hasan Ali Şirin ve Hacı İzzet Bakkal da bulunmaktadır.
Demirel’le birlikte hükümet ortağı olan Erdal İnönü de Süleyman Demirel’in Kur’an-ı Kerimi Hıfzetmiş olduğunu, dini çok iyi bildiğini, dindarlığının yapmacık olmadığını ifade etmiştir.
Demirel, 1964 AP Kongresinde Genel Başkan seçildikten sonra Memleketi Isparta’ya yaptığı gezide, baba ocağına gitmeden önce Said-i Nursi’nin sürgün yıllarını geçirdiği evi ziyaret ederek dualar okumayı ihmal etmeyecektir.
AP kurulduktan sonra, Türkiye genelindeki bazı cami dernekleri ve Yeşilay cemiyetlerinin AP Ocaklarına dönüştürüldüğü söylenilmektedir.
Demirel’in başbakanlığı döneminde İlim Yayma Cemiyeti üyeleri, devletin kilit noktalarına yerleştirilmiştir.
Mason Demirel, bürokraside Nakşibendi Özal ve arkadaşlarını kolladı mı?
- Turgut Özal ve Demirel...
Demirel hakkındaki Mason iddialarına ve AP Meclis Grubunun içindeki liberallerin eleştirilerine rağmen İskenderpaşa Tekkesiyle irtibatlı oldukları bilinen Özal kardeşleri önemli görevlere getirmiş ve onların kadrolaşmalarına göz yummuştur.
Turgut ve Korkut Özal kardeşler; bulundukları yerlerde kendi zihniyetlerine uygun adamlara görevler dağıtarak bürokrasi içinde örgütlenmişlerdir.
Bunların bir kısmı İlim Yayma Cemiyeti’nden, bir kısmı Aydınlar Ocağı’ndan bir kısmı da Milli Nizam Partisi’nden destekli idi.
Bu ekip o dönemde bürokrasi içinde dinle tarikatla karışık bir ekol oluşturmuştur.
Özal Kardeşlerin 1960’lı yıllarda Ankara’da Müslüman kardeşler ya da Takunyalılar diye bilindiklerini Hasan Cemal belirtmektedir.
Turgut Özal’ın Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) Müsteşarlığında bulunduğu 1966–1971 döneminde, Ortakpazar’a (AT-AB) karşı almış olduğu tutum da, onun ‘İslamcılığı’na kanıt olarak gösterilmiştir.
Özal o tarihlerde, Ortak-Pazar konusunda olumsuz bir çizgi izlemiştir.
Demirel’in kol kanat gerdiği bir diğer tanınmış ehli tarik ise Ispartalı Muammer Dolmacı’dır.
İskenderpaşa ekolünden olan Dolmacı, 1966’da Başbakanlık’ta Özel Teknik Müşavir, 1967’den itibaren Devlet Planlama Teşkilatı’nda Araştırmacı, Uzman, Proje Değerlendirme ve Yabancı Sermaye Grup Başkanlığı görevlerinde bulunmuştur.
1977 Genel Seçimlerinde Milli Selamet Partisi listesinden Isparta adayı olarak milletvekili seçimlerine girdi.
Seçimlerden sonra Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarlığı’na tayin edildi.
Muammer Dolmacı, 29 Ekim 1986 Çarşamba günü Ankara yakınlarında geçirdiği trafik kazasında vefat etmiş, Isparta Ulu Camii'nde kılınan Cenaze namazına, Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan ve üst düzey bürokratlar katılmıştır.
Tüm bunlardan hareketle daha sonra siyasal bir harekete dönüşecek olan Milli Görüş’ün öncü aydın ve bürokrat kesiminin Demirel’in himayesinde palazlandığını söylemek yerinde bir belirleme olacaktır.
Demirel’in AP genel başkanı ve ardından Başbakan olmasının ardından Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’la sorunsuz çalışmasının nedenlerinden biri de Cevdet Sunay’ın dini inançlarının bilinmesinde sakınca görmemesidir.
Bilindiği gibi Cevdet Sunay; Cumhurbaşkanı seçildiği gün yaptığı konuşmada Allah’ın yardımını dilemiş, Suudi Arabistan’ı resmen ziyaretinde Kâbe’yi tavaf etmiş, konjonktür gereği tek parti döneminin İslam Dünyasını dışlayıcı dış politikasının kırılmasında etkin olmuştur.
Siyonizm ve masonluk uzmanı ya da karşıtı Ziya Uygur’un, en yakın hemşerisi, Tahsin Tola’nın dava arkadaşı, uzun yıllar Adalet Partisi’nde Isparta milletvekilliği yapmış olan, Nurettin Topçu’nun gönüldaşı, Senirkentli Dr. Ali İhsan Balım’ın mason olması nasıl değerlendirilmelidir?
Bilindiği gibi Ali İhsan Balım, Türk mason localarına kayıtlı olup, dereceleri İskoç locası tarafından tayin edilen birinci sınıf farmasonlar arasında yer almaktadır.
Ali İhsan Balım’dan başka Balım soyadını taşıyanlara rastlanılmaktadır.
Nitekim 1948’de Mason localarının tekrar serbest bırakılması ve faaliyetlerine izin verilmesi için resmi başvuruda bulunan heyet arasında, Cevdet Hamdi Balım ve Cemil Hamdi Balım isimleri görülmektedir.
Muhtemelen Ali İhsan Balım gibi Cevdet Hamdi Balım ve Cemil Hamdi Balım da, aile kökleri itibarıyla Bektaşi meşreptirler.
Ali İhsan Balım, Demirel’in Afyon Lisesinden sınıf arkadaşıdır.
Dr. Balım, Demirel ile Amerika'da bir süre beraber olmuştur.
Dr. Balım 1955’te mesleki bilgisini ve görgüsünü artırmak üzere ABD’de bulunmuştur.
Aslında Ispartalı ilk mason Mazhar Çelebi değildi.
Sadrazam ve serasker (Genelkurmay Başkanı) Isparta’nın Gelendost ilçesinden Hüseyin Avni Paşa’nın da Mason olduğu iddia edilmektedir.
Hüseyin Avni Paşa’nın kinciliği ve intikam alma hırsı ile Türk masonluk tarihine kara leke olarak geçtiği belirtilmektedir.
Yolu Isparta’ya düşen bir başka ünlü Mason, Atatürk’ün özel doktoru Prof. Dr. Mim Kemal Öke’dir.
Batı Cephesinde savaşanlar için Isparta’da 1922’de kurulan Hilal-i Ahmer (Kızılay) hastanesine operatör ve başhekim olarak atanmıştır.
Isparta’da hükümet eski konağı binasını onartarak 300 yataklı bir hastane haline getirmiştir.
Çevre halkının büyük desteğini kazanarak kendisine her türlü yardımın yapılmasını sağlamıştır.
Cepheden gelen yaralı sayısı çok az olduğundan Isparta yöresinde sağlık seferberliği açmış, tüm sivil hastaların da tedavisi ile uğraşmıştır.
Bu çalışmaları ile sonradan kendisine Isparta ili Fahri Hemşeriliği beratı verilmiştir.
Senirkentli efsane Doktor Tahsin Tola’nın muhalif hareketleri yüzünden DP Genel merkezince Isparta’dan değil de bir başka yerden aday gösterilmiştir.
Bunun üzerine, Daha önce IX. Dönem İzmir milletvekili olan ve Birinci Menderes kabinesinde Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı görevinde bulunan ve İzmir Zuhal locası üstadı muhteremliği yapan, Mason Mustafa Zühtü Hilmi Velibeşe, 2 Mayıs 1954’te Isparta’dan DP milletvekili seçilmiştir.
Sonuç:
Ziya Uygur’un kitaplarını ücretsiz dağıtan, Isparta Atabeyli Nazif Çelebi’nin kardeşi Mazhar Çelebi’nin bizzat Ziya Uygur tarafından mason localarına sokulduğu bilinmektedir.
Mazhar Çelebi; 1966 yılında Vefa Kulübü başkanlığı yapmıştır.
Uluslararası Lions Kulübü üyesidir.
9 Kasım 1967’de Moşe Şalom ile birlikte Murat locasına girerek mason olduğu söylenmektedir.
Isparta Atabeyli Mazhar Çelebi; Ziya Uygur’un talimatı doğrultusunda, Isparta’nın Atabey ilçesine bağlı İslamköylü genç hemşehrisi, Şubat 1949’da İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi’nden mezun olan Süleyman Demirel’i, Mason dostlarına tavsiye ederek, 1956’da Devlet Su İşleri Genel Müdürü görevinde bulunurken, Ankara merkezli Bilgi locasına kaydolmasını sağlamıştır.
Demirel’in masonluğu, tıpkı hemşehrisi Mazhar Çelebi gibi, devletin resmi istihbarat birimlerinin bilgisi dahilinde gerçekleşmiştir ve günün şartlarında devlete ve millete hizmet etmek amacına yönelik olması muhtemeldir.
Ziya Uygur; 1964 Adalet Partisi Genel Başkanlık Kongresinde adeta oyun içinde oyun kurmuş, istihbarat yöntemlerini kullanarak Demirel’in başbakanlığa giden yolunu açmıştır.
Ziya Uygur, bu santranç oyununda; kuşkusuz devletin gizli birimlerinin niyet ve planlarından haberleri olmayan saf Türkler, yani Sadettin Bilgiç ve arkadaşlarına Demirel’in mason olduğuna dair belgelerin ulaşmasını sağlayarak, kendisine verilen görevi yerine getirmiştir.
Böylelikle yurt içindeki ve yurt dışındaki küresel kraliyetçi odakların Demirel başbakanlığındaki Türkiye Cumhuriyetine ılımlı yaklaşmaları sağlanmış, devlet daha rahat hareket edebilme ve ülke içinde ve dışında, kolay manevra yapabilme fırsatını yakalamıştır.
Seçilmiş ilgili Kaynakça:
Cüneyt Arcayürek, Derin Devlet 1950–2007, Detay yay, 4.bsk İst 2007,
Cüneyt Arcayürek, Çankaya Gelenler Gidenler, Detay yay, 3.bsk İst 2007
Yesevizade, Süleyman Demirel veya Yalan Üzerine Kurulu Bir politik Hayat, Hakikatı Arayış Neşriyatı, Ank 1990,
Süleyman Yeşilyurt, Asrın Başbakanı ve İz Bırakan Aşklar, Kültür- Sanat yay, Ank 2005,
Süleyman Yeşilyurt, Ermeni Yahudi Rum Asıllı Milletvekilleri, Serajans yay, 3.bsk Ank 1997
Süleyman Yeşilyurt, Türkiye’nin Büyük Masonları, Kültür-Sanat yay, 6. bsk Ankara 2006,
Tuncar Tuğcu, Masonların Saklı Tarihi, Gökçe yay, 4.bsk Ank, shf 232
Talat Turhan, Bomba Davası Savunma 1, Kastaş Dağıtım, İst 1986, shf 103
Burhan Cenkçi, Gene mi Demirel, Sentez Reklamcılık, İst Eylül 1991, shf 29
Erol Manisalı, Manastırda Bir Amerikalı John Meultke, Derin yay,
Yurdakul Fincancıoğlu, Demirel Demokrasinin Duraklama Yılları, Büke yay, İst 2000
Orhan Koloğlu, Cumhuriyet Döneminde Masonlar, Eylül yay, İst 2003,
Cengiz Çandar, “Türklerin Amerika’ya Bakışından Örnekler ve Amerika’nın Türkiye Politikası”,Türkiyenin Dönüşümü ve Amerikan Politikası, Morton Abramowıtz, Liberte yay, Ank 2000, shf 184
M.James Wilkinson, “Amerika, Türkiye ve Yunanistan- Üç Kişi Kalabalıktır”, Türkiyenin Dönüşümü ve Amerikan Politikası, Morton
Abramowıtz, Liberte yay, Ank 2000, shf 271
Tufan Türenç-Sefa Kaplan, Yazanların Kaleminden Manşetlerin Öyküsü, Hürriyet yay, İst
Faruk Sönmezoğlu, ABD’nin Türkiye Politikası (1964–1980), Der yay, İst 1995,
Cengiz Özakıncı, Türkiye’nin Siyasi İntiharı Yeni-Osmanlı Tuzağı, Otopsi yay, 10.bsk İst 2007, shf
Sefa Kaplan, “Barajlar Kralı sıfatı bana ait”, Hürriyet Gazetesi, 30.05.2007, shf 5
Turgut Yılmaz Güven, Demirelli Yıllar, Emel Matbaacılık Ank, shf3
S.Yüksel Cebeci, Silahların Gölgesinde Süleyman Demirel, ES-Er Ticaret yay, Ank 1975
İlhami Soysal, Türkiye’de ve Dünyada Masonluk ve Masonlar, Der yay, 2.bsk İst 1978 shf 389
Beyhan Cenkçi, Gene mi Demirel, Sentez Reklamcılık, İst Eylül 1991,
Vedat Ali Özkan; 1923’de Zonguldak iline bağlı Devrek İlçesinde doğmuştur.25.10.1961/10.10.1965 döneminde Adalet Partisi’nden
milletvekili seçilmiştir. 22.10.1965/12 Ekim 1969 ve 3 dönem olarak da 12 Ekim 1969/14 Ekim 1973 arası TBMM’de bulunmuştur.
Ali Naili Erdem, Siyasetin Yollarında, Ötüken yay, İst 2004,
Ahmet Buldanlı, Bir Liderin Anatomisi, Ankara 1987, shf 37-38
İlhami Soysal, Türkiye’de ve Dünyada Masonluk ve Masonlar, Der yay, 2.bsk İst 1978
Mehmet Cemal, Muhterem Başkan Erbakan, Kayıhan yay, 3bsk İst 1995,
Dr Enver Necdet Egeran, Güncelleşen Masonluk, 2. bsk
Mahmut Kıyıcı, Çevre Tarihi İçinde Atabey ve İz Bırakanlar, shf 50
Soner Yalçın, Hangi Erbakan, Başak yay, 1994 Ank,
Soner Yalçın, Beyaz Müslümanların Sırrı -Efendi 2, Doğan Kitap, Haziran 2006 İst,
Soner Yalçın, Demokrat Parti’nin Balans Ayarı -6 Haziran 1950 Darbesi, 4 Mart 2007 tarihli Hürriyet gazetesi
Metin Hasırcı, Bitmeyen Mücadele Erbakan, Yeni Dünya yay, 2006 İstanbul, shf 30
Andrew Mango, Türkiye ve Türkler,
Andrew Mango Atatürk, Türkçe’si: Füsun Doruker, Sabah Kitapları, İst 2000
Süleyman Demirel, Büyük Türkiye, Dergâh yay, 1.bsk İst 1975,
Turhan Dilligil, Erbakan Ve Erbakancılık, Dağıtım Arkadaş-Adaş, Ank 1994 shf 11
Ahmed Özer, Hafız Ali, Işık yay, İzmir 1997, shf 140
Necdet Çelikdönmez, Söyleşilerim, Paye Ortak Kitap yay, Isp 2003, shf 30
Muammer Yaşar, Paşalar Politikası, Tekin yay, 3.bsk İst shf 48
Hasan Cemal, Özal Hikayesi, Bilgi yayınevi, 3. bsk İst 1989, shf 158-169
Ahmet Dolmacı, Muammer Dolmacı, Seha Neşriyat, İst 1992, shf 12
Kazım Güleçyüz, Ordu ve Demokrasi, Yeni Asya yay, İst 1996, shf 7
Cevat Rifat Atilhan, Türkoğlu Düşmanını Tanı Masonluğun İç Yüzü, Yağmur yayınları, 5. bsk İstanbul 1970, shf 102
Salim Koçak, Demirel’de Bir Başka Boyut, Gündem yay, Ank 1991, shf 37-39
Hasan Cem, Dünyada ve Türkiye’de Masonluk, İstanbul 1976, shf 241
Seyhun Tunaşar, Türk Ulusal Masonluğunda 1935 Uykuya Yatma olayı, Piramit yay, Ankara 2005, shf 109
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Her canlı gibi Süleyman Demirel’in de ölümü ve vefatı ile birlikte, sosyal medyada Faşistliğinden, Masonluğundan, din düşmanlığından dem vuran binlerce paylaşım gerçekleştirildi.
Bazılarına cevap yazmaktan usandım.
Ziya Uygur konulu bir kitap çalışmamdan sadece Demirel’in siyasete girişi ve mason oluşu; mason olması için neden anti-siyonist ve anti-mason faaliyetleriyle tanınan Ziya Uygur’un gayret gösterdiği, AP Genel Başkanı seçilirken masonluktan ayrıldığına dair belge almasıyla ilgili bölümleri sizlerle paylaşmaya karar verdim.
Ailesi, doğumu, tahsili gibi hemen herkesin bildiği ayrıntılarla sizleri boğmak istemedim.
Demirel’e neden Morrison Süleyman denildi?
Demirel’in Sadettin Bilgiç vasıtasıyla Adalet Partisi’ne girdiği belirtilmektedir.
Demirel AP’ne üye olmadan önce; Morrison firmasının Türkiye Temsilciliği yanı sıra, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde Öğretim üyeliği yapmaktadır.
Ayrıca İzzettin Turanlı ve Mıgırdıç Şellefyan’la - Mıgırdıç Şellefyan, Ermeni asıllı Türk siyasetçi, lise mezunu, Şellefyan Fransızca ve az miktarda İngilizce ve İtalyanca bilmekteydi.
Türkiye’deki Ermeni cemaati ve Patrikhane, öldüğü 10 Aralık gününü matem günü ilan etmişti- müteahhitlik işlerinde ortaktır.
Adalet Partisi’nde ‘Merhum Menderes’in Su İşleri Genel Müdürü’ olarak ilgi gören Demirel, 1962 sonbaharında Genel Başkan Yardımcılığına seçilmiştir.
Süleyman Demirel’in AP Kongresinde genel başkanlığına aday olması, yalnız masonların değil NATO’nun ve ABD’nin adayı olduğu şeklinde değerlendirilmiştir.
Talat Turhan, Demirel’in genel başkanlığıyla ilgili değerlendirmesinde; Eisenhower Bursu’ndan yararlanarak Amerika’da özel eğitime gönderilen ilk Türk olmasının unutulmaması gerektiğini, Amerikan şirketi (Morrison) komisyonculuğundan gelen bir kişinin, Türk politik hayatına sürülerek önemli bir partinin başına getirilmesinin, ne o kişinin yeteneği ne de rastlantı ile açıklanamayacağını belirtir.
Eisenhower Bursu, Amerika’da Yahudi ve Masonlara verilmektedir.
Demirel; Amerika’nın takdirini kazanmış genç bir bürokrat şeklinde kamuoyuna takdim edilmiştir.
Demirel İnönü’nün önünü kesmek için mi Amerika tarafından desteklendi?
- İsmet İnönü ve B.Johnson...
1964’te İsmet İnönü, ABD Başkanı Johnson’a ültimatom niteliğindeki mektubundan dolayı sert çıkmış; “Yeni bir dünya kurulur ve Türkiye’de bu yeni düzendeki yerini alır” demişti.
Bu açıklamasının ardından AP Genel Başkanlık seçimi olmuş, Amerika’da yetişmiş ve o zaman Cumhuriyet ve bazı sol gazetelerde adı ‘Morrison Süleyman’ olarak geçen Süleyman Demirel hiç umulmadık biçimde Başbakan oluvermiştir.
Hatta o günlerde Demirel’i ABD’nin ve CIA’nın desteklediği, General Porter’in Ankara’ya gelişinin İsmet İnönü’nün yerine başkasını getirmek olduğu söylentileri yaygınlaşmıştır.
Genel Başkanlık yarışı aslında, Adalet Partisi'nin CHP karşısında Milliyetçi/Turancı olarak mı yoksa Liberal/Sermaye ağırlıklı olarak mı çıkılacağının kavgasıdır.
Saadettin Bilgiç birinci gurubun, Süleyman Demirel bu ikinci grubun adayıdır.
İsmet İnönü’nün; “Yeni bir dünya kurulur ve Türkiye’de bu yeni düzendeki yerini alır” sözü, soğuk savaşın en şiddetli olduğu bir dönemde, Türkiye’nin Bağlantısızlar Hareketi'ne meyledebileceğini ima etmesi nedeniyle ABD’ye karşı yapılan bir şantaj niteliğindeydi.
İnönü, birkaç aylık direnişten sonra, hükümetinin sunduğu 1965 yılı bütçesinin reddedilmesi bahanesiyle başbakanlıktan istifa etti.
Birkaç yıl sonra bu göreve genç bir mühendis olan Süleyman Demirel seçildi.
İleri gelen Kemalistler, Demirel’in yükselişini, Türkiye’yi ABD yerine bağlantısızlara yaklaştırmak isteyen İnönü’yü cezalandırmak amacı güden bir “Amerikan komplosu” olarak yorumlamakta geç kalmamışlardır.
Çünkü böyle düşünülmesini gerektiren etken; Amerikan Başkanı Johnson’ın Türkiye’nin 1964’te Kıbrıs’a askeri müdahalede bulunmasını önleyen tehdit edici mektubudur.
Bu mektup Türk basınında, “Antlaşmalardan doğan hakkını kullanarak Kıbrıs’a uzanmak isteyen Türkiye’nin ellerine ABD tarafından takılan bir kelepçe” olarak nitelenmiştir.
Dönemin Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakan Yardımcısı George Ball’un; “Hayatımda gördüğüm en kaba diplomatik metin” diye söz ettiği ve sonradan “Johnson Mektubu” diye ünlenen ültimatomla yetinmeyen ABD’nin, NATO kuvvetleri komutanı General Lyman Lemnitzer’in de, Paris’ten Ankara’ya gelerek Türkiye’nin Adaya müdahale gibi bir konuda karar almadan önce, müttefiklerine danışması gerektiği yönünde telkinlerde bulunmasını sağladığı görülmüştür.
Belki bu temaslar ve gelişmelerden dolayı olsa gerek, Demirel sonraki yıllarda muhalefet tarafından, ABD’nin baskısına boyun eğerek adaya müdahale etmekten vazgeçmekle suçlanmıştır.
Genelkurmay, Demirel’in Adalet Partisi Genel Başkanı olmasını istedi mi?
Aslında Demirel’in AP Genel Başkanı olmasında Milli Birlik Komitesi’nin etkili olduğu ortaya çıkmıştır.
Emekli Tümgeneral Mahmut Boğuşlu, kendisi ile yapılan bir söyleşide; Demokrat Parti içn lider adaylarını tespit için Milli Birlik Komitesi’nce İstihbarat Koordinasyon ve Kontrol Grubu oluşturulduğunu, bu ekipte beş subayın yer aldığını, kendisinin de binbaşı rütbesiyle bulunduğunu ve ilk kez Demirel’in isminin bu strateji ekibinin çalışmasıyla gündeme geldiğini ifade etmiştir.
Demirel’in Masonluğu neden gündeme geldi?
- Tümgeneral Mahmut Boğuşlu...
Demirel’in Mason biraderliği, 1962’de Adalet Partisi'ne üye olduğunda, parti içinde genel merkez düzeyinde bilinmektedir.
Demirel, Mason olduğu bilinerek bizzat Saadettin Bilgiç tarafından Demokrat Parti'ye kazandırılmıştır.
Bir başka Mason, Haldun Simavi’nin sahibi olduğu Hürriyet Gazetesi’nde, teşkilata hâkim Saadettin Bilgiç’in yerine Barajlar Kralı sıfatıyla Süleyman Demirel’in kamuoyuna lanse edildiği belirtilmektedir.
Hürriyet Gazetesi’nin eski genel yayın yönetmenlerinden Necati Zincirkıran’ın, yayınlanan anılarında, genç bir Devlet Su İşleri Genel Müdürü olan Süleyman Demirel’in, Hürriyet’in desteğiyle genel başkan seçildiği anlatılmaktadır.
Demirel’in AP Genel Başkanı seçilmesiyle ilgili farklı bir değerlendirme de Süleyman Yeşilyurt tarafından yapılmıştır.
O’na göre; AP’de Sadettin Bilgiç grubundaki Milliyetçilerin çoğunlukta olması, Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in yanı sıra Silahlı Kuvvetler ve hükümeti hayli ürkütmektedir.
Süleyman Demirel, Sadettin Bilgiç'e göre hayli ılımlı görüntü sergilemesi nedeniyle, hem Çankaya’nın hem de Silahlı Kuvvetlerin desteklediği siyasiler arasında bulunmaktadır.
Genel Başkanlık seçimleri öncesi Kayseri cezaevinde yatmakta olan Celal Bayar'ın; “Su Müdürü” dediği Süleyman Demirel’i desteklediği haberi Büyük Kongre delegelerinde bomba tesiri yapmış ve delege oylarının Demirel’e yönlenmesinde etkili olmuştur.
Gümüşpala’nın öldüğü ve Adalet Partisi’ne yeni bir genel başkan aranmakta olduğu günlerde Demirel, Amerika’ya gitmiş ve yeni dönmüştür.
CIA Demirel Karşıtlarının masonluk belgesini ele geçirdiğini kimle paylaştı?
Partiye liderlik mücadelesinde genel başkanlığa adaylığını koyan Saadettin Bilgiç, karşısına Amerikalıların ve sermaye çevrelerinin alabildiğine destekledikleri çocukluk arkadaşı Süleyman Demirel’in dikildiğini görünce, partinin muhafazakar üye ve delegelerin desteğini almak için, Demirel’in mason olduğuna dair belgeyi el altından basına sızdırarak, o güne kadar görülmedik bir propaganda yöntemi izlemiştir.
Kongreye on beş gün kala CIA, Bilgiç grubunun Demirel’in mason olduğunu kanıtlayan belgeyi ele geçirdiği istihbaratını almıştır.
Kongre günü yaklaştıkça Amerika’nın Ankara Büyükelçiliğinin Demirel adına açık açık propagandaya girdiği iddia edilmiştir.
- Sadettin Bilgiç ve Süleyman Demirel...
Kongre öncesi Demirel’in Mason olduğuna dair bilgi ve belgeler, Saadettin Bilgiç ve ekibi tarafından basın aracığıyla kamuoyuna duyuruldu.
Demirel’in mason olduğuna dair belgeyi dağıtanlar arasında Vedat Ali Özkan da bulunmaktadır.
Daha sonraki yıllarda Demirel, Vedat Ali Özkan’ı sağlık bakanı yapmıştır.
Vedat Ali Özkan çalışmaları nedeniyle Jet Bakan unvanı almıştır.
1967–1971 arasında (Demirel hükümetleri) Sağlık Bakanı’ydı.
Demirel’in Adalet Partisi Genel Başkanı olmasını isteyen karşı ekip, Türk Yükseltme Derneği’nden (Mason Derneği) aldıkları mason olmadığına dair imzalı ve mühürlü belgeyi kamuoyuna dağıttılar.
Bu belge; Süleyman Demirel’in Türk Yükseltme Derneği içinde bir kaydının bulunmadığına dair bir yazılı metin içermektedir.
Bu Masonluk tarihinde ilk defa rastlanan bir durumdu.
Demirel ve ekibi masonluk ithamından kurtulduklarını düşünürken Sadettin Bilgiç ve arkadaşları Demirel’in kaydının bulunduğu Mason Derneğinin (Bilgi Locası) kayıt defterinin 43.ncü sıra ve 48.nci matrikül numaralı sahifesinin fotokopisini dağıtmışlardır.
Demirel’in bıyıklı ve saçlı başını gösteren bu belgenin reddi ve tekzibi mümkün değildir.
Buna rağmen kongreyi Demirel kazanmıştır.
- Hürriyet manşet...
Çünkü böylesine kritik bir durumda Demirel Masonlar gözünde “münkir” sayılmayı göze alıp, gerekli tertipleri de yerine getirip, AP Büyük Kongresi’nin önüne “Ben mason değilim” diye çıkmıştır.
Demirel bununla da yetinmemiş, Kongrede, delegelere hitaben yaptığı konuşmada, kendisinin ne zaman Müslüman olduğunu anlatmak için, “Ben sabah ailesinin evinde kahvaltıya Kur’an okunmadan önce oturmayan bir ailedenim” demiştir.
Demirel’in Başbakan olduktan sonra, bağlı bulunduğu iddia edilen Ankara Bilgi Locası’na uğramadığı, aidatını ödemediği ancak Devlet Su İşleri Genel Müdürü iken Bilgi Locası’nın faal üyeleri arasında bulunduğu, bir andaki mevki terakkisinde locasının tesiri olduğu belirtilmektedir.
Demirel Masonluğunu inkâr etti mi?
1964 yılında Adalet Partisi Genel Başkanlığı’na adaylığını koyan Demirel hakkında mason olduğuna dair evraklar delegeler arasında dağıtılıyordu.
Bunun üzere Demirel, Ankara Bilgi Locası’na başvurarak kendisine dernekte kaydının olmadığına dair belge verilmesini istedi.
Demirel’in isteği üzerine Necdet Egeran, masonluk kurallarına aykırı olarak bu belgeyi tanzim etti.
Masonluğun politikaya alet edildiği gerekçesiyle, Yüksek Şura 1965’de, Egeran’ı masonluktan ihraç kararı aldı.
Karar üzerine Egeran, masonluktan istifa ettiğini açıkladı.
Ancak, bağlı olduğu Ankara Bilgi Locası’nın ısrarıyla masonluktan istifa kararını geri aldı.
Necdet Egeran anılarında 1955 yılında Ankara’da mevcut Amerikan Masonlarının “Square and Compass Masonic Club” adında bir toplantı mekânlarının bulunduğunu, kulüp başkanı Mr Fellon ile temasa geçerek onlarla görüşmelerinin sonunda Türkiye Büyük Locasını kurma kararını aldıklarını belirtir.
Her locadan seçilen delegelerle 16 Aralık 1956’da İstanbul’da bir Konvan toplandığını ve mevcut 29 locayı temsil eden Mason delegelerin Yüksek Şura'dan bağımsız, Türkiye Hür Ve Kabul Edilmiş Büyük Locasının Ankara’da kuruluşunu kabul ve ilan ettiklerini belirtir.
Davetleri üzerine 1959 yılı Mart ayında İskoçya Büyük locası üstadı Lord Macdonald ve Büyük Sekreteri Dr. Buchan biraderin Ankara’ya geldiklerini söyler.
27 Mayıs 1960 ihtilalinden Büyük Loca'nın İstanbul’a naklinin uygun görüldüğünü, New York’tan Büyük Üstat Frossel Biraderin İstanbul’a geldiğini ifade eder.
1956’da 4. kez yeniden hayata geçirilen Türk Milli Masonluğunun 1965’te düzenli hale getirildiğini, Hür Ve Kabul Edilmiş Masonlar Türkiye Büyük Locası’nın bütün Dünya Düzenli Masonluğu’nca tanındığını anlatır.
Türk Masonlarının Türkiye Yüksek Şurası’nın Amerika’ya bağlı ve düzenli olduğunu kaydeder.
Demirel, hemen yakın arkadaşı devlet su işlerinden tanıdığı Mason Hikmet Turat’a giderek, kendisine, “Mason Değildir” belgesi verilmesini istedi.
Hikmet Turat, arkadaşı Büyük Üstad yardımcısı Necdet Egeran’a giderek “Bir Mason kardeşimiz Başbakanlığa yürüyor. Eğer ona Mason değildir belgesi verirsek derneğimizin önü açılacaktır” dedi.
Bu açıklama, Necdet Egeran’ın aklına yattı ve istenilen sahte belgeyi Hikmet Turat’a verdi.
Bu belgeyi bütün medya kuruluşlarına dağıtan Süleyman Demirel, bir gün sonra genel başkanlık koltuğuna oturdu.
Ancak ‘mason değildir’ belgesinin verilmesi masonlar arasında huzursuzluğa yol açmıştır.
Bunun üzerine masonlar yüksek kurulu açıklama yaparak konuyu kendi zaviyelerinden nasıl gördüklerini belirtmişlerdir.
Buna göre; “Söz konusu siyasi parti başkanı, 15 şubat gününde Ankara vadisindeki Bilgi Locasında tekris insiye edilerek masonluğa kabul edilmiştir. 27 mart 1957 gününde refik “kalfa”derecesine oy birliği ile yükseltilmesi kabul görülmüştür. Adı geçen şahıs Devlet Su İşleri Genel Müdürü olduktan sonra, kayıtlı bulunduğu Bilgi Locası’na sürekli devam etmemiştir. Bu locadan istifa ettiğini veya masonlukla alakasının kesildiğini gösteren bir belge mevcut değildir. Bu bakımdan halen masonluk ailesi içerisinde görülmektedir. Söz konusu belge mektup, locamızın giren ve çıkan evraklar defterine işlenmemiştir. Bu kardeş genel başkan adaylığında bölge katipliğimizden Türk Yükseltme Cemiyeti antetli bir kağıt almış ve kağıdı ikinci başkana imzalatmıştır.”
Süleyman Demirel’in politik hayatını bu “mason değilim” yalanı üzerine kurduğu özellikle sağ kesim yazarları tarafından sürekli gündeme getirilmiş ve tenkit edilmiştir.
Siyonizm ve Masonluk konusunda uzman olan, bu alanda kitap ve broşürler yayınlayan, Masonluk ve Siyonizmle mücadele etmek için kendisini adayan, askeri istihbaratla irtibatlı olduğu söylenen Senirkentli Ziya Uygur’un, Milliyetçiler Derneğinden tanıdığı Ispartalı hemşerileri Bilgiç kardeşlere bilgi ve belge temininde yardımcı olabileceği akla gelmekte ve geçerliliği yüksek bir ihtimal olabileceği düşünülmektedir.
Çünkü Türkiye’nin en tanınmış Siyonizm uzmanıdır.
Mason localarında alınan gizli kararların dokümanlarına rahatlıkla ulaşabilmektedir.
Mazhar Çelebi başta olmak üzere birçok kişiyi bizzat localara sokmuş biriydi.
Muhtemelen belgeleri de onlardan almaktadır.
Masonluk hakkında sahip olduğu geniş malumat sayesinde, locaya soktuğu kimselerin sınavlarını bizzat bir Üstad-ı Azam gibi hazırlayıp ellerine vermekte ve onların girdikleri ya da sızdıkları locada derece almalarına yardımcı olabilmektedir.
Demirel’in Mason Olmasında Ziya Uygur Katkısı:
- Senirkentli Ziya Uygur...
Ziya Uygur’un ordu istihbarat görevlisi olduğuna dair kulak ardı edilmeyecek söylentiler vardır ve görevli olduğu birçok araştırmada gündeme getirilmiştir.
Muhtemelen günün konjonktürel durumu gereği, ABD ile yakınlaşma politikasını benimseyen Türkiye Cumhuriyeti Devleti, resmi birimlerin ve Türk milletinin kendi kültürel değerlerine yabancılaşması ve ABD politikalarının kuklası olmasının önüne geçmek, halkının milliyetçi his ve duruşunu ayakta tutmak için, istihbarat birimlerini devreye sokarak anti-masonik ve anti-siyonist toplumsal hareketlere el altından destek vermiş, bu tür hareketlerin, emperyalizm karşıtı toplumsal bir tepkiye dönüşmesine zemin hazırlamıştır.
Ziya Uygur da böyle bir projeyi yürürlüğe koymuştur.
Ziya Uygur, Mazhar Çelebi ve Süleyman Demirel’in Ispartalı olması, hatta Mazhar Çelebi ile Süleyman Demirel’in aynı ilçeden (Isparta-Atabey) olmaları ve daha sonra gelişen olaylar, genç mühendis Süleyman Demirel’in istihbarat uzmanı kurmay yüzbaşı, Isparta Senirkentli Ziya Uygur tarafından mason localarına yönlendirildiğini düşündürmektedir.
Ancak Ziya Uygur’un Süleyman Demirel’le doğrudan ilişkisi vardır denilemez.
Ziya Uygur, muhtemelen Atabeyli Mason birader Mazhar Çelebi’yi Atabeyli genç mühendis Süleyman Demirel’i ikna etmek ve yönlendirmek için değerlendirmiştir.
1870 – 1908 arası Atabey ya da Ağros idari açıdan Senirkent’e bağlı kalmıştır.
Dolayısıyla bu üç isim aynı değerler coğrafyasından gelmişler aynı irfan iklimini solumuşlardır.
Üçünün de bir dönem yollarının İstanbul’da kesişmesi ve üçünün de Ispartalı olması bu yaklaşımı destekleyen kanıt olma özelliğini taşımaktadır.
Ziya Uygur, Ispartalı olarak Masonlukla mücadelesinde yalnız değildir.
2 Ağustos 1971’de Milli Nizam Partisi Isparta milletvekili Hüsamettin Akmumcu,; “Komünizm kadar zararlı ve kökü dışarıda bir akım ve Musevi tarikatı olan masonlarla mücadele etmediği için” İçişleri bakanı hakkında gensoru açılmasını istemiştir.
Demirel’e mason diyen Milli Görüş Lideri Erbakan’ın nikâh şahidi hangi masondu?
- Necmettin ERBAKAN...
Süleyman Demirel’in Müslümanlığının ve muhafazakârlığının en büyük ve en yakın şahidi, Demirel’in masonluğunu zaman zaman diline dolayan, Milli Görüş lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan’dır.
Demirel’e, Mason diyen Erbakan’ın, 10 Ocak 1967’de İstanbul Çınar Otel’de nikâh şahidi 33 dereceli mason üstad-ı azamı Prof Dr Bedri Karafakioğlu olmuştur.
Erbakan’ın gazeteci Kenan Akın’ın 1976’da kendisi yaptığı bir söyleşide; “Okulda yatıp kalkıyorduk. Üç Arkadaşı ile namaz kılarken imamlığını ben yapıyordum. Bu gençlerden biri Süleyman Demirel, diğerleri de Feyyan Namlıoğlu ve sonradan eniştem olan Osman Çataklı beylerdir” dediği bilinmektedir.
Hatta İTÜ’de okurken Erbakan ve yakın arkadaşları, sınıflarında namaza başlatmak için yeni arkadaş tespiti yaparlar ve belirledikleri üç isim arasında Süleyman Demirel de vardır.
İstanbul Teknik Üniversitesinin karşısında biraz dik olan yokuştan aşağı inerken görülen camiinin uzun yıllar imam hatipliğini yapan Merhum Tayfur Hocanın anlattıklarına göre, Süleyman Demirel’in ara sıra orada vakit namazına geldiği ve Tayfur Hocanın imametinde vakit namazlarını kıldığı anlaşılmaktadır.
Süleyman Demirel’e daha sonra Erbakan’ın eniştesi olacak Osman Çataklı’nın refakat ettiği yine merhum hoca tarafından ifade edilmiştir.
Necmettin Erbakan ve Süleyman Demirel’in Üniversite yıllarında ırkçı-Turancı hareketlere sempatiyle yaklaştıkları belirtilmektedir.
Mason Demirel’in Müslümanlığına Vurgusu:
Süleyman Demirel, Balkan göçmeni yoksul bir köylü ailenin çocuğu olarak Isparta’nın bir köyünde (İslamköy) dünyaya gelmiştir.
Devlet bursuyla okumuş ve yobazlığa (!) yönelmeden Müslümanlığın tüm uygulamalarını yerine getiren Demirel, Andrew Mango’ya göre, dindardı ve kendisi ile birlikte İstanbul Teknik üniversitesinde okuyan Nakşibendî tarikatına mensup arkadaşı Necmettin Erbakan’dan hiç hoşlanmadığı iddia edilir.
Demirel, “ben sabah ailesinin evinde kahvaltıya Kur’an okunmadan önce oturmayan bir ailedenim” demiştir.
Din hakkındaki görüşlerini ise; “Dinin hurefeden kurtarılması, temel esasları ile ve hakikatları ile ortaya çıkması baskı kanunlarıyla mümkün olabilecek bir şey değildir… Din bir ilimdir. Okumak lazım, öğretmek lazımdır, İnanç onun temelidir. İtikat onun temelidir. Türk Çocuğu uzun seneler dini bilgisini almaktan uzak kalmıştır” sözleriyle ifade eder.
Erbakan, Demirel ile arasında ezeli rekabet olmasına rağmen, Türkiye Odalar Birliği başkanı olmadan önce görev yaptığı Odalar Birliği Sanayi Dairesi Başkanlığına Başbakan Süleyman Demirel ve Sanayi Bakanı Mehmet Turgut’un tavassutlarıyla getirilmiştir.
Demirel Nurcu muydu?
- Said Nursi...
Demirel’in bilinmeyen bir yönü de; 24 Mart 1944’de Denizli Hapishanesinde tutuklu iken vefat eden, Bediüzzaman Said-i Nursi’nin yakın dostlarından Hafız Ali’nin (Ergün) talebelerinden olmasıdır, kardeşi Hacı Ali Demirel ile birlikte Hafız Ali’den Kur’an-ı Kerim dersi almıştır.
Hafız Ali’nin İslamköylü birçok talebesi olduğu bilinmektedir.
Bunların arasında, M. Necati Çelik, Hasan Ali Şirin ve Hacı İzzet Bakkal da bulunmaktadır.
Demirel’le birlikte hükümet ortağı olan Erdal İnönü de Süleyman Demirel’in Kur’an-ı Kerimi Hıfzetmiş olduğunu, dini çok iyi bildiğini, dindarlığının yapmacık olmadığını ifade etmiştir.
Demirel, 1964 AP Kongresinde Genel Başkan seçildikten sonra Memleketi Isparta’ya yaptığı gezide, baba ocağına gitmeden önce Said-i Nursi’nin sürgün yıllarını geçirdiği evi ziyaret ederek dualar okumayı ihmal etmeyecektir.
AP kurulduktan sonra, Türkiye genelindeki bazı cami dernekleri ve Yeşilay cemiyetlerinin AP Ocaklarına dönüştürüldüğü söylenilmektedir.
Demirel’in başbakanlığı döneminde İlim Yayma Cemiyeti üyeleri, devletin kilit noktalarına yerleştirilmiştir.
Mason Demirel, bürokraside Nakşibendi Özal ve arkadaşlarını kolladı mı?
- Turgut Özal ve Demirel...
Demirel hakkındaki Mason iddialarına ve AP Meclis Grubunun içindeki liberallerin eleştirilerine rağmen İskenderpaşa Tekkesiyle irtibatlı oldukları bilinen Özal kardeşleri önemli görevlere getirmiş ve onların kadrolaşmalarına göz yummuştur.
Turgut ve Korkut Özal kardeşler; bulundukları yerlerde kendi zihniyetlerine uygun adamlara görevler dağıtarak bürokrasi içinde örgütlenmişlerdir.
Bunların bir kısmı İlim Yayma Cemiyeti’nden, bir kısmı Aydınlar Ocağı’ndan bir kısmı da Milli Nizam Partisi’nden destekli idi.
Bu ekip o dönemde bürokrasi içinde dinle tarikatla karışık bir ekol oluşturmuştur.
Özal Kardeşlerin 1960’lı yıllarda Ankara’da Müslüman kardeşler ya da Takunyalılar diye bilindiklerini Hasan Cemal belirtmektedir.
Turgut Özal’ın Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) Müsteşarlığında bulunduğu 1966–1971 döneminde, Ortakpazar’a (AT-AB) karşı almış olduğu tutum da, onun ‘İslamcılığı’na kanıt olarak gösterilmiştir.
Özal o tarihlerde, Ortak-Pazar konusunda olumsuz bir çizgi izlemiştir.
Demirel’in kol kanat gerdiği bir diğer tanınmış ehli tarik ise Ispartalı Muammer Dolmacı’dır.
İskenderpaşa ekolünden olan Dolmacı, 1966’da Başbakanlık’ta Özel Teknik Müşavir, 1967’den itibaren Devlet Planlama Teşkilatı’nda Araştırmacı, Uzman, Proje Değerlendirme ve Yabancı Sermaye Grup Başkanlığı görevlerinde bulunmuştur.
1977 Genel Seçimlerinde Milli Selamet Partisi listesinden Isparta adayı olarak milletvekili seçimlerine girdi.
Seçimlerden sonra Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarlığı’na tayin edildi.
Muammer Dolmacı, 29 Ekim 1986 Çarşamba günü Ankara yakınlarında geçirdiği trafik kazasında vefat etmiş, Isparta Ulu Camii'nde kılınan Cenaze namazına, Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan ve üst düzey bürokratlar katılmıştır.
Tüm bunlardan hareketle daha sonra siyasal bir harekete dönüşecek olan Milli Görüş’ün öncü aydın ve bürokrat kesiminin Demirel’in himayesinde palazlandığını söylemek yerinde bir belirleme olacaktır.
Demirel’in AP genel başkanı ve ardından Başbakan olmasının ardından Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’la sorunsuz çalışmasının nedenlerinden biri de Cevdet Sunay’ın dini inançlarının bilinmesinde sakınca görmemesidir.
Bilindiği gibi Cevdet Sunay; Cumhurbaşkanı seçildiği gün yaptığı konuşmada Allah’ın yardımını dilemiş, Suudi Arabistan’ı resmen ziyaretinde Kâbe’yi tavaf etmiş, konjonktür gereği tek parti döneminin İslam Dünyasını dışlayıcı dış politikasının kırılmasında etkin olmuştur.
Siyonizm ve masonluk uzmanı ya da karşıtı Ziya Uygur’un, en yakın hemşerisi, Tahsin Tola’nın dava arkadaşı, uzun yıllar Adalet Partisi’nde Isparta milletvekilliği yapmış olan, Nurettin Topçu’nun gönüldaşı, Senirkentli Dr. Ali İhsan Balım’ın mason olması nasıl değerlendirilmelidir?
Bilindiği gibi Ali İhsan Balım, Türk mason localarına kayıtlı olup, dereceleri İskoç locası tarafından tayin edilen birinci sınıf farmasonlar arasında yer almaktadır.
Ali İhsan Balım’dan başka Balım soyadını taşıyanlara rastlanılmaktadır.
Nitekim 1948’de Mason localarının tekrar serbest bırakılması ve faaliyetlerine izin verilmesi için resmi başvuruda bulunan heyet arasında, Cevdet Hamdi Balım ve Cemil Hamdi Balım isimleri görülmektedir.
Muhtemelen Ali İhsan Balım gibi Cevdet Hamdi Balım ve Cemil Hamdi Balım da, aile kökleri itibarıyla Bektaşi meşreptirler.
Ali İhsan Balım, Demirel’in Afyon Lisesinden sınıf arkadaşıdır.
Dr. Balım, Demirel ile Amerika'da bir süre beraber olmuştur.
Dr. Balım 1955’te mesleki bilgisini ve görgüsünü artırmak üzere ABD’de bulunmuştur.
Aslında Ispartalı ilk mason Mazhar Çelebi değildi.
Sadrazam ve serasker (Genelkurmay Başkanı) Isparta’nın Gelendost ilçesinden Hüseyin Avni Paşa’nın da Mason olduğu iddia edilmektedir.
Hüseyin Avni Paşa’nın kinciliği ve intikam alma hırsı ile Türk masonluk tarihine kara leke olarak geçtiği belirtilmektedir.
Yolu Isparta’ya düşen bir başka ünlü Mason, Atatürk’ün özel doktoru Prof. Dr. Mim Kemal Öke’dir.
Batı Cephesinde savaşanlar için Isparta’da 1922’de kurulan Hilal-i Ahmer (Kızılay) hastanesine operatör ve başhekim olarak atanmıştır.
Isparta’da hükümet eski konağı binasını onartarak 300 yataklı bir hastane haline getirmiştir.
Çevre halkının büyük desteğini kazanarak kendisine her türlü yardımın yapılmasını sağlamıştır.
Cepheden gelen yaralı sayısı çok az olduğundan Isparta yöresinde sağlık seferberliği açmış, tüm sivil hastaların da tedavisi ile uğraşmıştır.
Bu çalışmaları ile sonradan kendisine Isparta ili Fahri Hemşeriliği beratı verilmiştir.
Senirkentli efsane Doktor Tahsin Tola’nın muhalif hareketleri yüzünden DP Genel merkezince Isparta’dan değil de bir başka yerden aday gösterilmiştir.
Bunun üzerine, Daha önce IX. Dönem İzmir milletvekili olan ve Birinci Menderes kabinesinde Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı görevinde bulunan ve İzmir Zuhal locası üstadı muhteremliği yapan, Mason Mustafa Zühtü Hilmi Velibeşe, 2 Mayıs 1954’te Isparta’dan DP milletvekili seçilmiştir.
Sonuç:
Ziya Uygur’un kitaplarını ücretsiz dağıtan, Isparta Atabeyli Nazif Çelebi’nin kardeşi Mazhar Çelebi’nin bizzat Ziya Uygur tarafından mason localarına sokulduğu bilinmektedir.
Mazhar Çelebi; 1966 yılında Vefa Kulübü başkanlığı yapmıştır.
Uluslararası Lions Kulübü üyesidir.
9 Kasım 1967’de Moşe Şalom ile birlikte Murat locasına girerek mason olduğu söylenmektedir.
Isparta Atabeyli Mazhar Çelebi; Ziya Uygur’un talimatı doğrultusunda, Isparta’nın Atabey ilçesine bağlı İslamköylü genç hemşehrisi, Şubat 1949’da İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi’nden mezun olan Süleyman Demirel’i, Mason dostlarına tavsiye ederek, 1956’da Devlet Su İşleri Genel Müdürü görevinde bulunurken, Ankara merkezli Bilgi locasına kaydolmasını sağlamıştır.
Demirel’in masonluğu, tıpkı hemşehrisi Mazhar Çelebi gibi, devletin resmi istihbarat birimlerinin bilgisi dahilinde gerçekleşmiştir ve günün şartlarında devlete ve millete hizmet etmek amacına yönelik olması muhtemeldir.
Ziya Uygur; 1964 Adalet Partisi Genel Başkanlık Kongresinde adeta oyun içinde oyun kurmuş, istihbarat yöntemlerini kullanarak Demirel’in başbakanlığa giden yolunu açmıştır.
Ziya Uygur, bu santranç oyununda; kuşkusuz devletin gizli birimlerinin niyet ve planlarından haberleri olmayan saf Türkler, yani Sadettin Bilgiç ve arkadaşlarına Demirel’in mason olduğuna dair belgelerin ulaşmasını sağlayarak, kendisine verilen görevi yerine getirmiştir.
Böylelikle yurt içindeki ve yurt dışındaki küresel kraliyetçi odakların Demirel başbakanlığındaki Türkiye Cumhuriyetine ılımlı yaklaşmaları sağlanmış, devlet daha rahat hareket edebilme ve ülke içinde ve dışında, kolay manevra yapabilme fırsatını yakalamıştır.
Seçilmiş ilgili Kaynakça:
Cüneyt Arcayürek, Derin Devlet 1950–2007, Detay yay, 4.bsk İst 2007,
Cüneyt Arcayürek, Çankaya Gelenler Gidenler, Detay yay, 3.bsk İst 2007
Yesevizade, Süleyman Demirel veya Yalan Üzerine Kurulu Bir politik Hayat, Hakikatı Arayış Neşriyatı, Ank 1990,
Süleyman Yeşilyurt, Asrın Başbakanı ve İz Bırakan Aşklar, Kültür- Sanat yay, Ank 2005,
Süleyman Yeşilyurt, Ermeni Yahudi Rum Asıllı Milletvekilleri, Serajans yay, 3.bsk Ank 1997
Süleyman Yeşilyurt, Türkiye’nin Büyük Masonları, Kültür-Sanat yay, 6. bsk Ankara 2006,
Tuncar Tuğcu, Masonların Saklı Tarihi, Gökçe yay, 4.bsk Ank, shf 232
Talat Turhan, Bomba Davası Savunma 1, Kastaş Dağıtım, İst 1986, shf 103
Burhan Cenkçi, Gene mi Demirel, Sentez Reklamcılık, İst Eylül 1991, shf 29
Erol Manisalı, Manastırda Bir Amerikalı John Meultke, Derin yay,
Yurdakul Fincancıoğlu, Demirel Demokrasinin Duraklama Yılları, Büke yay, İst 2000
Orhan Koloğlu, Cumhuriyet Döneminde Masonlar, Eylül yay, İst 2003,
Cengiz Çandar, “Türklerin Amerika’ya Bakışından Örnekler ve Amerika’nın Türkiye Politikası”,Türkiyenin Dönüşümü ve Amerikan Politikası, Morton Abramowıtz, Liberte yay, Ank 2000, shf 184
M.James Wilkinson, “Amerika, Türkiye ve Yunanistan- Üç Kişi Kalabalıktır”, Türkiyenin Dönüşümü ve Amerikan Politikası, Morton
Abramowıtz, Liberte yay, Ank 2000, shf 271
Tufan Türenç-Sefa Kaplan, Yazanların Kaleminden Manşetlerin Öyküsü, Hürriyet yay, İst
Faruk Sönmezoğlu, ABD’nin Türkiye Politikası (1964–1980), Der yay, İst 1995,
Cengiz Özakıncı, Türkiye’nin Siyasi İntiharı Yeni-Osmanlı Tuzağı, Otopsi yay, 10.bsk İst 2007, shf
Sefa Kaplan, “Barajlar Kralı sıfatı bana ait”, Hürriyet Gazetesi, 30.05.2007, shf 5
Turgut Yılmaz Güven, Demirelli Yıllar, Emel Matbaacılık Ank, shf3
S.Yüksel Cebeci, Silahların Gölgesinde Süleyman Demirel, ES-Er Ticaret yay, Ank 1975
İlhami Soysal, Türkiye’de ve Dünyada Masonluk ve Masonlar, Der yay, 2.bsk İst 1978 shf 389
Beyhan Cenkçi, Gene mi Demirel, Sentez Reklamcılık, İst Eylül 1991,
Vedat Ali Özkan; 1923’de Zonguldak iline bağlı Devrek İlçesinde doğmuştur.25.10.1961/10.10.1965 döneminde Adalet Partisi’nden
milletvekili seçilmiştir. 22.10.1965/12 Ekim 1969 ve 3 dönem olarak da 12 Ekim 1969/14 Ekim 1973 arası TBMM’de bulunmuştur.
Ali Naili Erdem, Siyasetin Yollarında, Ötüken yay, İst 2004,
Ahmet Buldanlı, Bir Liderin Anatomisi, Ankara 1987, shf 37-38
İlhami Soysal, Türkiye’de ve Dünyada Masonluk ve Masonlar, Der yay, 2.bsk İst 1978
Mehmet Cemal, Muhterem Başkan Erbakan, Kayıhan yay, 3bsk İst 1995,
Dr Enver Necdet Egeran, Güncelleşen Masonluk, 2. bsk
Mahmut Kıyıcı, Çevre Tarihi İçinde Atabey ve İz Bırakanlar, shf 50
Soner Yalçın, Hangi Erbakan, Başak yay, 1994 Ank,
Soner Yalçın, Beyaz Müslümanların Sırrı -Efendi 2, Doğan Kitap, Haziran 2006 İst,
Soner Yalçın, Demokrat Parti’nin Balans Ayarı -6 Haziran 1950 Darbesi, 4 Mart 2007 tarihli Hürriyet gazetesi
Metin Hasırcı, Bitmeyen Mücadele Erbakan, Yeni Dünya yay, 2006 İstanbul, shf 30
Andrew Mango, Türkiye ve Türkler,
Andrew Mango Atatürk, Türkçe’si: Füsun Doruker, Sabah Kitapları, İst 2000
Süleyman Demirel, Büyük Türkiye, Dergâh yay, 1.bsk İst 1975,
Turhan Dilligil, Erbakan Ve Erbakancılık, Dağıtım Arkadaş-Adaş, Ank 1994 shf 11
Ahmed Özer, Hafız Ali, Işık yay, İzmir 1997, shf 140
Necdet Çelikdönmez, Söyleşilerim, Paye Ortak Kitap yay, Isp 2003, shf 30
Muammer Yaşar, Paşalar Politikası, Tekin yay, 3.bsk İst shf 48
Hasan Cemal, Özal Hikayesi, Bilgi yayınevi, 3. bsk İst 1989, shf 158-169
Ahmet Dolmacı, Muammer Dolmacı, Seha Neşriyat, İst 1992, shf 12
Kazım Güleçyüz, Ordu ve Demokrasi, Yeni Asya yay, İst 1996, shf 7
Cevat Rifat Atilhan, Türkoğlu Düşmanını Tanı Masonluğun İç Yüzü, Yağmur yayınları, 5. bsk İstanbul 1970, shf 102
Salim Koçak, Demirel’de Bir Başka Boyut, Gündem yay, Ank 1991, shf 37-39
Hasan Cem, Dünyada ve Türkiye’de Masonluk, İstanbul 1976, shf 241
Seyhun Tunaşar, Türk Ulusal Masonluğunda 1935 Uykuya Yatma olayı, Piramit yay, Ankara 2005, shf 109
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com