Tarımda geçmiş, gelecek ve Hollanda

Tarımda geçmiş, gelecek ve Hollanda

Tarımda geçmiş, gelecek ve Hollanda Tarımda geçmiş, gelecek ve Hollanda

HOLLANDA'DA TARIM!..

Gelin, bakın bakalım Hollanda nasıl dünya tarım devi olmuş?

Diyelim ki…

Türkiye'de lale yetiştireceksiniz, ne yaparsınız?

Arazi alıp, gidip dikersiniz.

Size kimse yardımcı olmaz mı?

Belki dayıoğlu, teyzekızı filan...

Yol gösteren birileri olmaz mı?

Yaşıyorsa dede-amca filan…

Hollanda'da bu iş nasıl oluyor?

Yazayım…

Araziyi aldınız. Öyle kafanıza göre “şunu dikeceğim” demekle olmuyor.

Önce tarım arazinizin kayıtlı olduğu kooperatife gidiyorsunuz!

Ne kooperatifi? Nerede serbest piyasa” filan deme, o seni kandırmak için söyleniyor.

Hollanda gibi kapitalist ülkede kooperatif olur mu” diye de hiç sorma.

Neyse…

Kooperatif yetkilisi, sana “arazinizde şu ürünleri yetiştireceksiniz” diye bir-iki alternatif sunacak.

Olur mu? Geçen yıl hıyarın kilosu kaç liradan satıldı, ben hıyar ekeceğim” filan deme, dinlemezler.

Bir ürünü seç!

Ben ayrıca “ek olarak şunları da dikeyim” filan deme, izin yok.

Tek ürünü seçtin…

Yetkili, ürün maliyetlerini/giderlerini hesaplıyor. İstiyor ki, hasat sonunda başına ne geleceğini bil!

Tahmini bilançoyu aldın. Bu arada, paran yeterli değilse borç veriyorlar.

Dur nereye gidiyorsun?

Gitme!..

Yetkili, seni kooperatifin tarım mühendisine yönlendirecek!

Bir gün sonra…

Mühendis ve kooperatifin teknik elemanlarıyla arazini teftişe gidiyorsun. Mühendis, yetiştireceğin ürün hakkında ne kadar bilgi sahibi olduğunu ölçüyor. Yeterli değilsen sana yardımcı oluyor.

Bu arada, ürünle makine parkındaki araçlarını bildirmek zorundasın. Eksik aracın varsa tamamlıyorlar.

Bitmedi…

Kofti değil!

Sonunda…

Ekim için program yapılıyor. Çalışma başlıyor.

Yine tek başına değilsin.

Öncelikle kullanacağın ilaçlar, gübreler, sular ve yapacağın kesim ve kontroller kooperatif yetkilileri tarafından sana bildiriliyor.

Tüm kurallara uydun…

Geldi hasat zamanı…

Tek başımayım” diye düşünme!..

Kooperatif, hasat zamanı personel desteği veriyor.

Ürünü topladın kooperatifin öncülüğünde kiralık depoya kaldırıyorsun.

Bekleyeceksin!.. Godot'u değil, eksperleri! Taban fiyatı, o belirleyecek. Yine “serbest piyasa” lafına başlama!

Korkma! Türkiye'de olduğu gibi seni küresel şirketlerin inisiyatifine bırakmıyorlar. Bunlar yeminli eksper! Yemini kofti değil.

Ne üretici olarak senden, ne de alıcılardan etkileniyor. Taban fiyat belirlendikten sonra ürün, kooperatif tarafından açık arttırmayla satılıyor. Tabii senin onayın şart. Satış belgesine imzanı atıyorsun.

En sonunda…

Kooperatif, hizmet faturaları düşüldükten sonra paranı ödüyor.

İlk yılı geçirdin…

Şimdi hedefin “A sınıfı” ya da “Yeşilüretici sertifikasını almak olacak.

Bunun için kaliteli ürün yetiştirmen şart. Sertifikayı aldığın anda devlet desteklerine hak kazanıyorsun!

Hollanda'yı görünce “bu kooperatif anlayışı bizde niye yok” deme!

Avrupa'da modern kooperatifçiliğin kurucusu bilinen İngiliz Michael Sandown, 19'uncu yüzyılın başında Kayseri, Sivas, Niğde, Nevşehir ve Kırşehir'de incelemeler yapıp esnaf dayanışma teşkilatı “Ahilik”ten etkilendi. Gidip ülkesine kooperatif kurdu!

Bizde ne oldu; 1838 İngiliz Ticaret Anlaşması'yla Ahilik'i öldürttüler.

Yetmedi!..

İlk tarım kredi kooperatifi sayılan “Memleket Sandıkları” kurucusu Mithat Paşa'yı boğdurttular.

Cumhuriyet dönemi Köy Enstitüleri ve milli tarım politikası ile dış borçları ödediğimiz Rusya ile portakal-çelik barter yaptığımız süreçten Finlandiya, Danimarka kopya yaparak ülkede bölgesel kontrollü tarıma geçtiler.

Son 200 yıllık tarihimizde ‘sinusoidal’ tarım eğrimiz var, dünyada kendi kendini besleyen 7 ülkeden birisi iken 2000’ler sonrası neler oldu da  tarımda sürekli bir dibe giden trend oluştu!?.

Çözümleri Devletimizde var, “Köye Dönüş” kitabımda var; köşeyi dönüş zihniyetinden sıyrılıp Köye Dönüş anlayışına ve aydınlığa çıkmak için karanlığın en zifiri noktasına gidiyoruz. 

Henüz yolun ortasında dahi degiliz bilginiz olsun.

.

Dr. Erdem Ulaş, dikGAZETE.com

 

HOLLANDA'DA TARIM!..

Gelin, bakın bakalım Hollanda nasıl dünya tarım devi olmuş?

Diyelim ki…

Türkiye'de lale yetiştireceksiniz, ne yaparsınız?

Arazi alıp, gidip dikersiniz.

Size kimse yardımcı olmaz mı?

Belki dayıoğlu, teyzekızı filan...

Yol gösteren birileri olmaz mı?

Yaşıyorsa dede-amca filan…

Hollanda'da bu iş nasıl oluyor?

Yazayım…

Araziyi aldınız. Öyle kafanıza göre “şunu dikeceğim” demekle olmuyor.

Önce tarım arazinizin kayıtlı olduğu kooperatife gidiyorsunuz!

Ne kooperatifi? Nerede serbest piyasa” filan deme, o seni kandırmak için söyleniyor.

Hollanda gibi kapitalist ülkede kooperatif olur mu” diye de hiç sorma.

Neyse…

Kooperatif yetkilisi, sana “arazinizde şu ürünleri yetiştireceksiniz” diye bir-iki alternatif sunacak.

Olur mu? Geçen yıl hıyarın kilosu kaç liradan satıldı, ben hıyar ekeceğim” filan deme, dinlemezler.

Bir ürünü seç!

Ben ayrıca “ek olarak şunları da dikeyim” filan deme, izin yok.

Tek ürünü seçtin…

Yetkili, ürün maliyetlerini/giderlerini hesaplıyor. İstiyor ki, hasat sonunda başına ne geleceğini bil!

Tahmini bilançoyu aldın. Bu arada, paran yeterli değilse borç veriyorlar.

Dur nereye gidiyorsun?

Gitme!..

Yetkili, seni kooperatifin tarım mühendisine yönlendirecek!

Bir gün sonra…

Mühendis ve kooperatifin teknik elemanlarıyla arazini teftişe gidiyorsun. Mühendis, yetiştireceğin ürün hakkında ne kadar bilgi sahibi olduğunu ölçüyor. Yeterli değilsen sana yardımcı oluyor.

Bu arada, ürünle makine parkındaki araçlarını bildirmek zorundasın. Eksik aracın varsa tamamlıyorlar.

Bitmedi…

Kofti değil!

Sonunda…

Ekim için program yapılıyor. Çalışma başlıyor.

Yine tek başına değilsin.

Öncelikle kullanacağın ilaçlar, gübreler, sular ve yapacağın kesim ve kontroller kooperatif yetkilileri tarafından sana bildiriliyor.

Tüm kurallara uydun…

Geldi hasat zamanı…

Tek başımayım” diye düşünme!..

Kooperatif, hasat zamanı personel desteği veriyor.

Ürünü topladın kooperatifin öncülüğünde kiralık depoya kaldırıyorsun.

Bekleyeceksin!.. Godot'u değil, eksperleri! Taban fiyatı, o belirleyecek. Yine “serbest piyasa” lafına başlama!

Korkma! Türkiye'de olduğu gibi seni küresel şirketlerin inisiyatifine bırakmıyorlar. Bunlar yeminli eksper! Yemini kofti değil.

Ne üretici olarak senden, ne de alıcılardan etkileniyor. Taban fiyat belirlendikten sonra ürün, kooperatif tarafından açık arttırmayla satılıyor. Tabii senin onayın şart. Satış belgesine imzanı atıyorsun.

En sonunda…

Kooperatif, hizmet faturaları düşüldükten sonra paranı ödüyor.

İlk yılı geçirdin…

Şimdi hedefin “A sınıfı” ya da “Yeşilüretici sertifikasını almak olacak.

Bunun için kaliteli ürün yetiştirmen şart. Sertifikayı aldığın anda devlet desteklerine hak kazanıyorsun!

Hollanda'yı görünce “bu kooperatif anlayışı bizde niye yok” deme!

Avrupa'da modern kooperatifçiliğin kurucusu bilinen İngiliz Michael Sandown, 19'uncu yüzyılın başında Kayseri, Sivas, Niğde, Nevşehir ve Kırşehir'de incelemeler yapıp esnaf dayanışma teşkilatı “Ahilik”ten etkilendi. Gidip ülkesine kooperatif kurdu!

Bizde ne oldu; 1838 İngiliz Ticaret Anlaşması'yla Ahilik'i öldürttüler.

Yetmedi!..

İlk tarım kredi kooperatifi sayılan “Memleket Sandıkları” kurucusu Mithat Paşa'yı boğdurttular.

Cumhuriyet dönemi Köy Enstitüleri ve milli tarım politikası ile dış borçları ödediğimiz Rusya ile portakal-çelik barter yaptığımız süreçten Finlandiya, Danimarka kopya yaparak ülkede bölgesel kontrollü tarıma geçtiler.

Son 200 yıllık tarihimizde ‘sinusoidal’ tarım eğrimiz var, dünyada kendi kendini besleyen 7 ülkeden birisi iken 2000’ler sonrası neler oldu da  tarımda sürekli bir dibe giden trend oluştu!?.

Çözümleri Devletimizde var, “Köye Dönüş” kitabımda var; köşeyi dönüş zihniyetinden sıyrılıp Köye Dönüş anlayışına ve aydınlığa çıkmak için karanlığın en zifiri noktasına gidiyoruz. 

Henüz yolun ortasında dahi degiliz bilginiz olsun.

.

Dr. Erdem Ulaş, dikGAZETE.com