Terör ne? Düşmanın adını söyle!.. Ve Mülteciler neden hedef?

Terör ne? Düşmanın adını söyle!.. Ve Mülteciler neden hedef?

Terör ne? Düşmanın adını söyle!.. Ve Mülteciler neden hedef? Terör ne? Düşmanın adını söyle!.. Ve Mülteciler neden hedef?

TERÖR NE? DÜŞMANIN ADINI SÖYLE!..

ve MÜLTECİLER NEDEN HEDEF? 

Emperyalizm kalleştir.

Emperyalist ne? Emperyalizm ne?

Kendisi dışındaki ülke, millet, halk, devlet ne varsa buraların ekonomik ve beşerî varlıklarını zorla ya da aldatarak sömüren, kimliklerini değiştiren, geleceklerini ipotek altına alan uluslararası güce sahip, insanlık düşmanı, her türlü insanlık değerini de sömürmek için kullanan devletler, hanedanlar, büyük ticàrì ve finansal teşekküllerin, devletlerin biri ya da birkaçının organizasyonuna emperyalist, yaptıkları kötülüğe emperyalizm diyoruz.

Peki, kim bu emperyalistler?..

Hiç “Kahrolsun İngiltere!” diyen kimseyi duydunuz mu?

Kahrolsun emperyalizm.” duyduk… “Kahrolsun Siyonizm.” duyduk… “Kahrolsun İsrail” duyduk.

Peki, İsrail, İslâm Coğrafyası’na sokulmuş bir hançer. Kabul de bu hançeri kim soktu? Aklınıza gelen ilk cevap “Siyonistler” değil mi?

Sorarım size, siyonistlerin ordusu var mı, kararları doğrudan verir mi yoksa karar vericileri mi yönlendirir?

Sanırım bunun cevabında anlaşırız. “Karar vericileri yönlendirir.” Öyle ise karar verici kim?

Karar verici kim?

Kraliçe’nin cenaze törenini hatırlayan var mı?

Hani bize yıllarca Kraliyet Ailelerisembolik” dediler ya!.. Oysa o sembolik kişi Kanada, Avustralya, Y. Zelanda gibi ülkelere Devlet Başkanı atıyor.

Hani bize yıllarca “Demokrasinin Beşiği” dediler ya... Oysa İngiltere ve İskoçya toprakları bile kraliyet ailesinin malı.

Neden anayasası yok?

Cevap “geleneksel” …

Hadi ordan?

Kralın olduğu yerde anayasa mı olur? Şimdi bana “Magna Carta” mavalı okumayın.

Emperyalizmin başı İngiltere’dir.

Avrupa ve Rusya’nın tüm hanedan aileleri ile akrabadır.

Yahudileri 1200’lü yıllarda ülkesinden ilk kovan da İngiltere’dir.

İngiltere son 400 yılda ise emperyal gücünü Yahudi sermaye gurupları ile işbirliği yaparak büyütmüş, ülke dışındaki Yahudi ve diğer sermaye guruplarını Londra’ya toplamıştır.

Dünyanın finans merkezi de ürün ve maden borsaları da Londra’dadır.

ABD’nin, emperyalizmin karar alıcısı olmadığı seçimlerine dış müdahalelerde görülmüştür.

ABD dış politikası da İngiltere Krallığı’nın elindedir.

ABD için bir parça özgürlük isteyen D. Trump’a karşı tüm küreselciler birleşmiştir.

Kraliçe ölünce İslâm Birliği hayalini kurduğumuz S. Arabistan, Pakistan, Ürdün vb. İslâm Ülkeleri bayrakları yarıya indirerek yas ilân etmişlerdir.

Bugün Selefilik, Vehhâbi, DEAŞ gibi sözde Sünni cepheleşmenin de arkasında İngiliz Ajanları vardır, İran tarafından yayılan yeni Şii ve Velâyet-i Fakīh projesi ve Şii Hilâli ile İslâm Medeniyet Coğrafyası’nı bölme programı da bilin ki İngiltere-ABD Anglo-Sakson Planı’dır. 

Coğrafyamızın diğer bir hastalığı Mikro-Milliyetçilik ve kabileciliktir.

Bakın Arap Devletleri’ne..

Kabileler üzerine kurulmuş. Aslında benzeri Türk Devletleri için de geçerli.

Neden mi?

Kazak, Özbek, Kırgız vb. nedir?

Hadi bu devletleri anladık ama İran, Afganistan, Rusya, Çin gibi Türk Halkları için cezaevine dönüşmüş ülkelerdeki bu ayrımın oradaki Türk Halklarınca kabul edilmiş olması anlaşılabilir değil.

Şimdi gelelim teröre…

Terör, bir ülke, güç, gurup, zümre, insan, şirket, topluluk, din, menfaat şebekesi vd. menfaatleri için yapılan tüm zorlamalara terör diyoruz. Terörün farklı şekilleri vardır.

En acımasızı ise, silahlı eylemlerdir.

Terörün hayat alanı istikrarsız, güçsüz, halkın yeterli duyarlılıkta olmadığı, istismar edilebilen, Millî bağların zayıf olduğu toplumlardır.

Hedefinde terör ve teröristi kullananların hain planlarında gösterdiği teşekkül, şahıs, topluluk vb. vardır.

Terör ve teröristin görünürdeki amacı ulvî gibi olabilir. Bu sizi yanıltmasın. İcraatlarına bakınız.

DEAŞ (IŞİD) şeriat getiriyordu. Oysa sadece Müslümanları kesti, katletti ve devam ediyor.

PKK, Marksist bir yapılanma ve “Kürtlere özgürlük” sloganları ile çıktı değil mi?

Kürtlerin 1990’lı yıllarda en sıkıntılı olduğu ülke olan Suriye’de örgütlendi, eğitim gördü. Suriye’de tek mermi atmadı. Doğrudan Türkiye’ye saldırdı.

Oysa Kürtler, Lozan’da da ifáde ettiğimiz gibi Türkiye’de kurucuydu. Ayrıca Turan (Türk) Halkları’ndan biridir.

Adı DEAŞ gibi sözde İslâmcı!, PKK gibi emperyalistlerin deyimi ile özgürlükçü! ya da İran’ın mezhepçilik üzerine örgütlediği ancak DEAŞ gibi bölücü Haşdi Şabi olsun.

Görüldüğü üzere emperyalizm mezhep ve etnisite üzerinden medeniyet coğrafyamızı paramparça etme derdinde bu terör unsurları ve ipleri de aynı kuklacıların elinde…

NEDEN TERÖR?

TERÖR ÖRGÜTLERİNİ KULLANAN, DESTEKLEYEN ÜLKELER AÇISINDAN BAKINIZ.

Çünkü terör en kalleş savaş yöntemi ve karşı tarafta hem yıldırma hem de bezginlik oluşturuyor.

Çünkü savaş alanı sınırsız. İstediğin yer ve zamanda eylem yap-yaptır.

Hedefi çok geniş. Düşmanın Asker olması gerekmiyor hedefte. Sivilleri, masum insanları, değerli bir mahalli vurabilirsin.

Kendi ülke askerini kullanmıyorsun. Halkın kayıp vermediği için iç politikada yıpranmıyorsun. Bir de terör örgütünü kendi ülkende kahraman gibi anlatıp iç politikada da algı oluşturabiliyorsun.

Maddi kaynak gerektirmiyor. Çok ucuza gelen bir savaş şekli.

Hedef ülke düşman tanımı içinde olması gerekmiyor. Masada sıkıştırmak istediğin her hedef ülkeyi terörle tehdit edebilir, masada zorlayabilirsin.

Personel temini kolay. Malzeme temini kolay. Dolayısı ile gücü kullanan emperyalist taraflar da terörü kullanabilir, ekonomisi güçlü olmayan ülkelerde. Çünkü terör en düşük maliyetli muharebe unsuru.

En son Taksim’de bir terör olayı yaşadık. Acımız büyük. Çocuklar, anneler, babalar şehit oldu. Üzülerek ifade ediyorum televizyonlarda teröristin en çok kıyafeti konuşuldu.

Hedeflenen amaçları konuşulmadı o kadar.

Bu terör eylemi ile; bölgesinde etkinleşmeye ve büyümeye devam eden, Batı, AB ve NATO’ya alternatif Türk Devletler Teşkilatı ile gücünü ve etkinliğini artıran Şanghay İşbirliği Teşkilatı (ŞİÖ) toplantısına davet edilerek Asya’da konumunu güçlendiren Türk Devleti’ni uyarı ve sıkıştırma niteliğindeki bu terör eyleminde PKK’lı teröristler yerine YPG’li ve Suriyeli bir kadın terörist kullanılmış ve eylemciler, ilişkileri kolayca ele geçmiştir.

Taksim’deki terör saldırısının sonuçlarına bakalım…

1. Sivil ve İstanbul’umuzun merkezinde turizm değeri yüksek bir yer hedef seçilmiştir. İç huzursuzluk, devlete karşı halkta güvensizlik ve ülkemize gelen turistlere de can güvenliği zaáfiyeti olduğu mesajı verilmiştir.

2. PYD ilişkili bir terörist kullanılmıştır. Doğrudan PKK kullanılmayarak HDP’nin de bu eylemi tel’in etmesi sağlanmış, böylece HDP-PKK-Terör ilişkisinin maskelenmesi amaçlanmıştır. Seçim sürecine giren ülkemizde bu algı çok önemlidir.

3. Suriyeli bir mülteci asıl eylemcidir. Ancak yardım ve yataklık yapanlar da mültecilerden seçilmiş böylece ülkemizde oluşturulmaya çalışılan mülteci düşmanlığı da artırılmıştır. Tabii bunun arka planında da Türkiye’ye Ortadoğu’da duyulan teveccüh ve bağlılığın zayıflatılması hedeflenmiştir.

Türkiye terörü yenmiştir.

Bu eylem tarzı namussuzluktur.

Bu PKK/PYD/FETÖ/DEAŞ gibi yapılar ve arkasındakiler insanlık düşmanıdır. Dinimizce masumları hedef alan bu tarz tüm eylemler haramdır.

Türk Ordusu ve Türk Milleti böyle eylemleri düşünemez dahi. Ancak mağduru da olmamak için daima uyanık ve tetikte olmak zorundadır.

BÜYÜK VE AZİZ MİLLETİM.

Birlik ve beraberlikten ayrılma. Çok çalış. Neslini değerlerimiz, imânımız, töre ve terbiyemizle, dostunu da düşmanını da öğreterek büyüt…

Dostunu bilmen kadar düşmanını da bilmelisin. Herdàim dosta vefa, düşmana buğuz ve garez üzere olmalısın.

Millî sevdalarımız, davalarımız kadar, Millî kin ve düşmanlıklarımız da olmalı. Sen bugün neden hedeftesin? Geçmişte verdiğin mücadele, imânın, tören, terbiyen nedeni ile değil mi?

Evet, “Kinle iman aynı kalpte olmaz.” Elbette. Ancak bu şahıslar için tartışmasız doğru. İki kardeş arasında doğru.

Rabbimiz bizi neden münafıklar ve kafirler konusunda sürekli uyarıyor peki?

Sebebi onların sürekli düşmanlıkları değil mi? 

Ceddimiz, kocaman kayalara yazmışlar geleceğe mektuplarını…

Türk-Oğuz beğleri, milletim, işitin!

Üstte mavi gök çökmedikçe, alta yağız yer delinmedikçe, senin ilini ve töreni kim bozabilir...

Ey Türk! Titre ve kendine dön!...”

Dedem Korkut’un duası ile bitirelim yine.

“Yerli kara dağların yıkılmasın.

Gölgelice kaba ağacın kesilmesin.

Coşkun akan görkemli suyun kurumasın.

Kanatlarının ucu kırılmasın…

Çalışanda kara polat öz kılıcın kertilmesin.

Kadir Mevla seni namerde muhtaç etmesin.

Allah'ın verdiği umudun kesilmesin.

En sonunda arı imandan ayırmasın!..”

Rabb’im yâr ve yardımcımız olsun.

.

Emekli Yarbay Halil MERT, dikGAZETE.com

-Strateji ve Yönetim Uzmanı-

TERÖR NE? DÜŞMANIN ADINI SÖYLE!..

ve MÜLTECİLER NEDEN HEDEF? 

Emperyalizm kalleştir.

Emperyalist ne? Emperyalizm ne?

Kendisi dışındaki ülke, millet, halk, devlet ne varsa buraların ekonomik ve beşerî varlıklarını zorla ya da aldatarak sömüren, kimliklerini değiştiren, geleceklerini ipotek altına alan uluslararası güce sahip, insanlık düşmanı, her türlü insanlık değerini de sömürmek için kullanan devletler, hanedanlar, büyük ticàrì ve finansal teşekküllerin, devletlerin biri ya da birkaçının organizasyonuna emperyalist, yaptıkları kötülüğe emperyalizm diyoruz.

Peki, kim bu emperyalistler?..

Hiç “Kahrolsun İngiltere!” diyen kimseyi duydunuz mu?

Kahrolsun emperyalizm.” duyduk… “Kahrolsun Siyonizm.” duyduk… “Kahrolsun İsrail” duyduk.

Peki, İsrail, İslâm Coğrafyası’na sokulmuş bir hançer. Kabul de bu hançeri kim soktu? Aklınıza gelen ilk cevap “Siyonistler” değil mi?

Sorarım size, siyonistlerin ordusu var mı, kararları doğrudan verir mi yoksa karar vericileri mi yönlendirir?

Sanırım bunun cevabında anlaşırız. “Karar vericileri yönlendirir.” Öyle ise karar verici kim?

Karar verici kim?

Kraliçe’nin cenaze törenini hatırlayan var mı?

Hani bize yıllarca Kraliyet Ailelerisembolik” dediler ya!.. Oysa o sembolik kişi Kanada, Avustralya, Y. Zelanda gibi ülkelere Devlet Başkanı atıyor.

Hani bize yıllarca “Demokrasinin Beşiği” dediler ya... Oysa İngiltere ve İskoçya toprakları bile kraliyet ailesinin malı.

Neden anayasası yok?

Cevap “geleneksel” …

Hadi ordan?

Kralın olduğu yerde anayasa mı olur? Şimdi bana “Magna Carta” mavalı okumayın.

Emperyalizmin başı İngiltere’dir.

Avrupa ve Rusya’nın tüm hanedan aileleri ile akrabadır.

Yahudileri 1200’lü yıllarda ülkesinden ilk kovan da İngiltere’dir.

İngiltere son 400 yılda ise emperyal gücünü Yahudi sermaye gurupları ile işbirliği yaparak büyütmüş, ülke dışındaki Yahudi ve diğer sermaye guruplarını Londra’ya toplamıştır.

Dünyanın finans merkezi de ürün ve maden borsaları da Londra’dadır.

ABD’nin, emperyalizmin karar alıcısı olmadığı seçimlerine dış müdahalelerde görülmüştür.

ABD dış politikası da İngiltere Krallığı’nın elindedir.

ABD için bir parça özgürlük isteyen D. Trump’a karşı tüm küreselciler birleşmiştir.

Kraliçe ölünce İslâm Birliği hayalini kurduğumuz S. Arabistan, Pakistan, Ürdün vb. İslâm Ülkeleri bayrakları yarıya indirerek yas ilân etmişlerdir.

Bugün Selefilik, Vehhâbi, DEAŞ gibi sözde Sünni cepheleşmenin de arkasında İngiliz Ajanları vardır, İran tarafından yayılan yeni Şii ve Velâyet-i Fakīh projesi ve Şii Hilâli ile İslâm Medeniyet Coğrafyası’nı bölme programı da bilin ki İngiltere-ABD Anglo-Sakson Planı’dır. 

Coğrafyamızın diğer bir hastalığı Mikro-Milliyetçilik ve kabileciliktir.

Bakın Arap Devletleri’ne..

Kabileler üzerine kurulmuş. Aslında benzeri Türk Devletleri için de geçerli.

Neden mi?

Kazak, Özbek, Kırgız vb. nedir?

Hadi bu devletleri anladık ama İran, Afganistan, Rusya, Çin gibi Türk Halkları için cezaevine dönüşmüş ülkelerdeki bu ayrımın oradaki Türk Halklarınca kabul edilmiş olması anlaşılabilir değil.

Şimdi gelelim teröre…

Terör, bir ülke, güç, gurup, zümre, insan, şirket, topluluk, din, menfaat şebekesi vd. menfaatleri için yapılan tüm zorlamalara terör diyoruz. Terörün farklı şekilleri vardır.

En acımasızı ise, silahlı eylemlerdir.

Terörün hayat alanı istikrarsız, güçsüz, halkın yeterli duyarlılıkta olmadığı, istismar edilebilen, Millî bağların zayıf olduğu toplumlardır.

Hedefinde terör ve teröristi kullananların hain planlarında gösterdiği teşekkül, şahıs, topluluk vb. vardır.

Terör ve teröristin görünürdeki amacı ulvî gibi olabilir. Bu sizi yanıltmasın. İcraatlarına bakınız.

DEAŞ (IŞİD) şeriat getiriyordu. Oysa sadece Müslümanları kesti, katletti ve devam ediyor.

PKK, Marksist bir yapılanma ve “Kürtlere özgürlük” sloganları ile çıktı değil mi?

Kürtlerin 1990’lı yıllarda en sıkıntılı olduğu ülke olan Suriye’de örgütlendi, eğitim gördü. Suriye’de tek mermi atmadı. Doğrudan Türkiye’ye saldırdı.

Oysa Kürtler, Lozan’da da ifáde ettiğimiz gibi Türkiye’de kurucuydu. Ayrıca Turan (Türk) Halkları’ndan biridir.

Adı DEAŞ gibi sözde İslâmcı!, PKK gibi emperyalistlerin deyimi ile özgürlükçü! ya da İran’ın mezhepçilik üzerine örgütlediği ancak DEAŞ gibi bölücü Haşdi Şabi olsun.

Görüldüğü üzere emperyalizm mezhep ve etnisite üzerinden medeniyet coğrafyamızı paramparça etme derdinde bu terör unsurları ve ipleri de aynı kuklacıların elinde…

NEDEN TERÖR?

TERÖR ÖRGÜTLERİNİ KULLANAN, DESTEKLEYEN ÜLKELER AÇISINDAN BAKINIZ.

Çünkü terör en kalleş savaş yöntemi ve karşı tarafta hem yıldırma hem de bezginlik oluşturuyor.

Çünkü savaş alanı sınırsız. İstediğin yer ve zamanda eylem yap-yaptır.

Hedefi çok geniş. Düşmanın Asker olması gerekmiyor hedefte. Sivilleri, masum insanları, değerli bir mahalli vurabilirsin.

Kendi ülke askerini kullanmıyorsun. Halkın kayıp vermediği için iç politikada yıpranmıyorsun. Bir de terör örgütünü kendi ülkende kahraman gibi anlatıp iç politikada da algı oluşturabiliyorsun.

Maddi kaynak gerektirmiyor. Çok ucuza gelen bir savaş şekli.

Hedef ülke düşman tanımı içinde olması gerekmiyor. Masada sıkıştırmak istediğin her hedef ülkeyi terörle tehdit edebilir, masada zorlayabilirsin.

Personel temini kolay. Malzeme temini kolay. Dolayısı ile gücü kullanan emperyalist taraflar da terörü kullanabilir, ekonomisi güçlü olmayan ülkelerde. Çünkü terör en düşük maliyetli muharebe unsuru.

En son Taksim’de bir terör olayı yaşadık. Acımız büyük. Çocuklar, anneler, babalar şehit oldu. Üzülerek ifade ediyorum televizyonlarda teröristin en çok kıyafeti konuşuldu.

Hedeflenen amaçları konuşulmadı o kadar.

Bu terör eylemi ile; bölgesinde etkinleşmeye ve büyümeye devam eden, Batı, AB ve NATO’ya alternatif Türk Devletler Teşkilatı ile gücünü ve etkinliğini artıran Şanghay İşbirliği Teşkilatı (ŞİÖ) toplantısına davet edilerek Asya’da konumunu güçlendiren Türk Devleti’ni uyarı ve sıkıştırma niteliğindeki bu terör eyleminde PKK’lı teröristler yerine YPG’li ve Suriyeli bir kadın terörist kullanılmış ve eylemciler, ilişkileri kolayca ele geçmiştir.

Taksim’deki terör saldırısının sonuçlarına bakalım…

1. Sivil ve İstanbul’umuzun merkezinde turizm değeri yüksek bir yer hedef seçilmiştir. İç huzursuzluk, devlete karşı halkta güvensizlik ve ülkemize gelen turistlere de can güvenliği zaáfiyeti olduğu mesajı verilmiştir.

2. PYD ilişkili bir terörist kullanılmıştır. Doğrudan PKK kullanılmayarak HDP’nin de bu eylemi tel’in etmesi sağlanmış, böylece HDP-PKK-Terör ilişkisinin maskelenmesi amaçlanmıştır. Seçim sürecine giren ülkemizde bu algı çok önemlidir.

3. Suriyeli bir mülteci asıl eylemcidir. Ancak yardım ve yataklık yapanlar da mültecilerden seçilmiş böylece ülkemizde oluşturulmaya çalışılan mülteci düşmanlığı da artırılmıştır. Tabii bunun arka planında da Türkiye’ye Ortadoğu’da duyulan teveccüh ve bağlılığın zayıflatılması hedeflenmiştir.

Türkiye terörü yenmiştir.

Bu eylem tarzı namussuzluktur.

Bu PKK/PYD/FETÖ/DEAŞ gibi yapılar ve arkasındakiler insanlık düşmanıdır. Dinimizce masumları hedef alan bu tarz tüm eylemler haramdır.

Türk Ordusu ve Türk Milleti böyle eylemleri düşünemez dahi. Ancak mağduru da olmamak için daima uyanık ve tetikte olmak zorundadır.

BÜYÜK VE AZİZ MİLLETİM.

Birlik ve beraberlikten ayrılma. Çok çalış. Neslini değerlerimiz, imânımız, töre ve terbiyemizle, dostunu da düşmanını da öğreterek büyüt…

Dostunu bilmen kadar düşmanını da bilmelisin. Herdàim dosta vefa, düşmana buğuz ve garez üzere olmalısın.

Millî sevdalarımız, davalarımız kadar, Millî kin ve düşmanlıklarımız da olmalı. Sen bugün neden hedeftesin? Geçmişte verdiğin mücadele, imânın, tören, terbiyen nedeni ile değil mi?

Evet, “Kinle iman aynı kalpte olmaz.” Elbette. Ancak bu şahıslar için tartışmasız doğru. İki kardeş arasında doğru.

Rabbimiz bizi neden münafıklar ve kafirler konusunda sürekli uyarıyor peki?

Sebebi onların sürekli düşmanlıkları değil mi? 

Ceddimiz, kocaman kayalara yazmışlar geleceğe mektuplarını…

Türk-Oğuz beğleri, milletim, işitin!

Üstte mavi gök çökmedikçe, alta yağız yer delinmedikçe, senin ilini ve töreni kim bozabilir...

Ey Türk! Titre ve kendine dön!...”

Dedem Korkut’un duası ile bitirelim yine.

“Yerli kara dağların yıkılmasın.

Gölgelice kaba ağacın kesilmesin.

Coşkun akan görkemli suyun kurumasın.

Kanatlarının ucu kırılmasın…

Çalışanda kara polat öz kılıcın kertilmesin.

Kadir Mevla seni namerde muhtaç etmesin.

Allah'ın verdiği umudun kesilmesin.

En sonunda arı imandan ayırmasın!..”

Rabb’im yâr ve yardımcımız olsun.

.

Emekli Yarbay Halil MERT, dikGAZETE.com

-Strateji ve Yönetim Uzmanı-