Türk-Rus geriliminin arkasında ne var?
Türk-Rus geriliminin arkasında ne var?
- 15-02-2020 09:02
- 475
- 15-02-2020 09:02
- 475
MOSKOVA
Gazetecilikte arşiv ve kronolojiyi bilmek çok önemli.
2018 yılında ünlü Rus gazeteci Vladimir Solovyov, devlet televizyonu Rossiya kanalında sunduğu "Dünya Düzeni-2018" adlı belgesel filminde, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e aniden şunu sordu:
"Türkiye ve İran'a güvenmek mümkün mü? Onların her biri çok zor partner. Kolay olmayan tarihler söz konusu. Bizi kandırmayacaklarını düşünebilir miyiz?"
Putin de deneyimli usta gazetecinin sorusuna, ustaca şöyle bir yanıt verdi:
"Şimdi siz (gülerek) bana kadınlara güvenmenin mümkün olup olmadığını sorsaydınız cevap vermeye çalışırdım. Ama siz ülkelere güvenmenin mümkün olup olmadığını soruyorsunuz. Bu ise farklı konu.
Güvenmek ne anlama geliyor? Her ülkenin kendi çıkarları var. Rusya'nın ve Orta Doğu ülkelerinin de, bu bölgedeki herkesin…
İran'ın da Suudi Arabistan'ın da Mısır'ın da Türkiye'nin de İsrail'in de Ürdün'ün de ABD, Çin, Hindistan gibi küresel aktörlerin de çıkarları var."
Daha önce de Rusya Devlet Başkanı'ın Aralık ayındaki yıllık basın toplantısı sırasında, kendisine yönelttiğim soru üzerine Putin, Türkiye'nin Suriye'deki çıkarlarını dikkate aldıklarını belirtmişti.
Zaten bölgede Türkiye'nin yaptığı askeri operasyonlar da Rusya ile yapılan görüşmelerin ardından gerçekleştirilmişti.
Peki İdlip'te neler oldu?..
Hatırlarsanız yaklaşık 2 yıl önce, yani 2018 yılının ilk ayında Rusya'nın, Suriye'deki Hmeymim ve Tartus üslerine İHA'larla saldırılar yapılmıştı.
Rusya'da bazı kötü niyetliler, saldırıların adresini Türkiye olarak gösterdi.
Fakat!..
Fakat, Putin bir açıklama yaparak şunları söylemişti:
"Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile telefon görüşmesi yaptık. Eminim, ne Türk askeri ne de Türk yönetiminin bu olayla hiçbir bağlantısı yok.
Evet, İdlib'in bu kısmını gerçekten de Türkiye'nin kontrol etmesi gerekiyor. Ama doğrusunu söyleyeyim biz de her zaman sorumluluğumuzdaki bölgeleri kontrol edemiyoruz.
Türk partnerler de her zaman bunu yapamıyor. Oradaki durum çok zor. Onların orada kontrol noktalarını kurması gerekiyor, bunu henüz yapmadılar ama bunu yapmak da hiç kolay değil."
Saldırının arkasında hangi ülkelerin olduğunu bildiklerine de işaret eden Putin, bu girişimin Türkiye dahil, partnerlerle ilişkileri bozmaya yönelik olduğunu da vurgulamıştı.
Bu arada, o tarihlerde Moskova, saldırganların yurtdışında eğitilmiş olması gerektiğini belirtmiş ve saldırı sırasında ABD casus uçağının iki üs arasında uçuş yaptığına da dikkat çekmişti.
Gelelim bugünlerde yaşanan gergin olaylara…
Rus Ortadoğu uzmanı, Kommersant gazetesi yazarı Marianna Belenkaya'nın "Eho Moskvı" radyosuna yaptığı açıklamalar çok dikkatimi çekti; "Ocak ayında Moskova'da MİT Başkanı Hakan Fidan, Suriye istihbaratının başındaki isimle, Moskova'da görüşmüştü..."
Açıklamalara göre, iki ülke arasında üst düzeyde doğrudan görüşme yapılmıştı.
Ve bu gelişmelerin ardından Suriye'de Türk askerlerine saldırı yapıldı.
Türk askerlerinin şehit olması hepimizi üzdü, durum daha da gerginleşti.
Rus uzman, burada provokasyon ve amacın Türkiye-Suriye görüşmelerini engellemek olabileceğini de vurguluyor.
Ortaya şu soru çıkıyor: Bu karanlık el, başlatılan görüşmelerin gelişmesine engel mi oldu?
Açıkçası dikkat çeken ve cevaplarla karşılık bulması, analiz edilmesi gereken SORULAR.
.
Fuad Safarov, dikGAZETE.com
MOSKOVA
Gazetecilikte arşiv ve kronolojiyi bilmek çok önemli.
2018 yılında ünlü Rus gazeteci Vladimir Solovyov, devlet televizyonu Rossiya kanalında sunduğu "Dünya Düzeni-2018" adlı belgesel filminde, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e aniden şunu sordu:
"Türkiye ve İran'a güvenmek mümkün mü? Onların her biri çok zor partner. Kolay olmayan tarihler söz konusu. Bizi kandırmayacaklarını düşünebilir miyiz?"
Putin de deneyimli usta gazetecinin sorusuna, ustaca şöyle bir yanıt verdi:
"Şimdi siz (gülerek) bana kadınlara güvenmenin mümkün olup olmadığını sorsaydınız cevap vermeye çalışırdım. Ama siz ülkelere güvenmenin mümkün olup olmadığını soruyorsunuz. Bu ise farklı konu.
Güvenmek ne anlama geliyor? Her ülkenin kendi çıkarları var. Rusya'nın ve Orta Doğu ülkelerinin de, bu bölgedeki herkesin…
İran'ın da Suudi Arabistan'ın da Mısır'ın da Türkiye'nin de İsrail'in de Ürdün'ün de ABD, Çin, Hindistan gibi küresel aktörlerin de çıkarları var."
Daha önce de Rusya Devlet Başkanı'ın Aralık ayındaki yıllık basın toplantısı sırasında, kendisine yönelttiğim soru üzerine Putin, Türkiye'nin Suriye'deki çıkarlarını dikkate aldıklarını belirtmişti.
Zaten bölgede Türkiye'nin yaptığı askeri operasyonlar da Rusya ile yapılan görüşmelerin ardından gerçekleştirilmişti.
Peki İdlip'te neler oldu?..
Hatırlarsanız yaklaşık 2 yıl önce, yani 2018 yılının ilk ayında Rusya'nın, Suriye'deki Hmeymim ve Tartus üslerine İHA'larla saldırılar yapılmıştı.
Rusya'da bazı kötü niyetliler, saldırıların adresini Türkiye olarak gösterdi.
Fakat!..
Fakat, Putin bir açıklama yaparak şunları söylemişti:
"Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile telefon görüşmesi yaptık. Eminim, ne Türk askeri ne de Türk yönetiminin bu olayla hiçbir bağlantısı yok.
Evet, İdlib'in bu kısmını gerçekten de Türkiye'nin kontrol etmesi gerekiyor. Ama doğrusunu söyleyeyim biz de her zaman sorumluluğumuzdaki bölgeleri kontrol edemiyoruz.
Türk partnerler de her zaman bunu yapamıyor. Oradaki durum çok zor. Onların orada kontrol noktalarını kurması gerekiyor, bunu henüz yapmadılar ama bunu yapmak da hiç kolay değil."
Saldırının arkasında hangi ülkelerin olduğunu bildiklerine de işaret eden Putin, bu girişimin Türkiye dahil, partnerlerle ilişkileri bozmaya yönelik olduğunu da vurgulamıştı.
Bu arada, o tarihlerde Moskova, saldırganların yurtdışında eğitilmiş olması gerektiğini belirtmiş ve saldırı sırasında ABD casus uçağının iki üs arasında uçuş yaptığına da dikkat çekmişti.
Gelelim bugünlerde yaşanan gergin olaylara…
Rus Ortadoğu uzmanı, Kommersant gazetesi yazarı Marianna Belenkaya'nın "Eho Moskvı" radyosuna yaptığı açıklamalar çok dikkatimi çekti; "Ocak ayında Moskova'da MİT Başkanı Hakan Fidan, Suriye istihbaratının başındaki isimle, Moskova'da görüşmüştü..."
Açıklamalara göre, iki ülke arasında üst düzeyde doğrudan görüşme yapılmıştı.
Ve bu gelişmelerin ardından Suriye'de Türk askerlerine saldırı yapıldı.
Türk askerlerinin şehit olması hepimizi üzdü, durum daha da gerginleşti.
Rus uzman, burada provokasyon ve amacın Türkiye-Suriye görüşmelerini engellemek olabileceğini de vurguluyor.
Ortaya şu soru çıkıyor: Bu karanlık el, başlatılan görüşmelerin gelişmesine engel mi oldu?
Açıkçası dikkat çeken ve cevaplarla karşılık bulması, analiz edilmesi gereken SORULAR.
.
Fuad Safarov, dikGAZETE.com