Türk-Rus ilişkilerinin ‘mantaliteyi bilmeme’ sorunu!

Türk-Rus ilişkilerinin ‘mantaliteyi bilmeme’ sorunu!

Türk-Rus ilişkilerinin ‘mantaliteyi bilmeme’ sorunu! Türk-Rus ilişkilerinin ‘mantaliteyi bilmeme’ sorunu!

MOSKOVA

1990'lı yılların ortaları. Batı'da prestijli bir üniversitede Rus dili bölümünde uzmanlaşmış yabancı bir akademisyen Moskova'yı ziyaret eder.

Rus dilini çok iyi bilen yabancı uzman, Rusya'yı ve Rus insanını çok iyi bildiğinden de emin şekilde Moskova sokaklarında yürüyor…

Otelde, temizlikçi bayan görevli ile Rusça konuşmak için Batı'da eğitim aldığı Rus dili gramerlerini “zengin” şekilde kullanmaya çalışınca...

Otel görevlisi bayan, ağzını bir açtı, yarı küfürlü “gramerini” döktürünce yabancı akademisyen, şaşırıp kaldı.

Hemen çantasından sözlüğünü çıkardı, bayan görevlinin, kullandığı “halk dilindeki” kelimeleri aramaya başladı.

Sonuç itibariyle, Rusça ve Rusya'yı “süper” bildiğine inanan akademisyen o gün, yanıldığını anlayıp, büyük hayal kırıklığına uğradı.

Bunları neden anlatıyorum…

Devletler arası ilişkilerde o ülkenin insanlarının mantalitesini de çok iyi bilmek önemli.

Örneğin; ABD eski Başkanı Ronald Reagan, 1980'li yılların ortasında Sovyet lideri Mihail Gorbaçov'la ilk görüşmesine daha iyi hazırlanmak için Oscar ödüllü ünlü Sovyet filmiMoskova Gözyaşlarına İnanmıyor”u tam sekiz kere izlemiş.

Bunu daha önce Rus resmi televizyonu 1. Kanal'daki bir programda konuşan filmin yönetmeni Vladimir Menşov anlatmıştı.

Menşov'a göre Reagan, 1985 yılında Gorbaçov'la görüşmeden önce Rus kültürünü ve mantalitesini “çözmeye” çalışmış.

Menşov, “Reagan, Sovyetler Birliği Başkanı Gorbaçov ile ilk görüşmesine hazırlanıyordu. Bildiğim kadarıyla Amerikan Başkanı ‘gizemli’ Rus ruhunu, mentalitesini çözebilmek için bizim filmi 8 kere izledi. Tabii bu filmi Reagan'ın danışmanları önerdi. Amaç Rusları daha da yakından tanımasına yardımcı olmaktı. Elbette bu bizler için hoş bir duygu...” diyerek anlatmıştı. 

Şimdi gelelim esas konumuza…

Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenski'nin geçenlerde Türkiye'ye yaptığı ziyaret sonrası Türk-Rus ilişkilerinde çok hafif “gerginlikler” oldu.

Bu ziyaretin öncesinde ise Türkiye-Ukrayna hattında yaşanan gerginliğe de bir göz atalım.

Şöyle ki; Haziran ayında Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kahovka Hidroelektrik Santrali’ne saldırı konusunda uluslararası araştırma komisyonu kurulmasını önerince, Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba, “Sürekli sözde adalet arama oyunundan bıktık. Kimin ne olduğu çok açık. Ruslarla oyun oynamak niyetinde değiliz” diyerek Ankara'ya tepki vermişti.

Bunun ardından Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova da; “Kuleba, Zelenskiy’e uluslararası komisyon kurmayı öneren Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında kaba konuştu. Kiev’in BM’deki daimi temsilcisi Kislitsa da, soruşturmanın imkansız olduğunu söyledi” diyerek Ukrayna'ya tepki vermişti.

Bu gelişmelerin ardından geçtiğimiz günlerde Zelenski, Türkiye'ye resmi ziyaret yaptı. Görüşmede ikili askeri teknik işbirliği ve bu bağlamda Ukrayna'da Bayraktar SİHA üretimi konusunda anlaşmalar imzalandı.

Türkiye, Moskova’nın terörist ilan ettiği Azak (Azov) Taburu’nun elebaşlarını Ukrayna’ya gönderdi. Onlar, savaş esirleri anlaşması kapsamında geçen yıl Türkiye’ye gelmişti. Ve anlaşma bağlamında özel askeri operasyon sürdüğü müddetçe Türkiye'de kalması gerekiyordu.

Fakat, Zelenski, Türkiye'den ayrılırken, Türkiye’de kalması konusunda anlaşma sağlanan 5 Azov komutanını da yanına alınca Moskova, bu olaya sert tepki verdi.

Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov, Azov Taburu elebaşlarının Türkiye'den Ukrayna'ya dönüşünün daha önce varılan anlaşmaların ihlali olduğunu belirtti.

Rusya Dış İstihbarat Servisi (SVR) Başkanı Sergey Narışkin de resmi TASS Haber Ajansına yaptığı açıklamada, “Bu durum Türkiye tarafından yerine getirilmemiş yükümlülükler olarak değerlendirilebilir. Bu olay, Türk tarafını iyi göstermedi. Bu olaydan sonra Türkiye ile herhangi bir temasımız olmadı” sözleriyle tepkisini dile getirmişti. 

Daha sonra, NATO Vilnius Zirvesi kapsamında Türkiye'nin İsveç’in NATO üyeliğine yeşil ışık yakması, Moskova'nın Tahıl Anlaşması'nı askıya alması gibi olaylar ikili ilişkilerde hoş bir tablo oluşturmadı.

Elbette, köklü bir tarihe sahip Türk-Rus ilişkileri, böyle olaylar nedeniyle bozulmaz. Zaman zaman oluyor bu tür gelişmeler...

Fakat, yine de şu noktayı ve şahsi görüşümü özellikle vurgulayacağım: Diplomasi, uluslararası ilişkiler, bu kavramlar hoş güzel de... Bunları uygulayan da yine aynı insanlar. Dolayısıyla, devletler arası ilişkilerde bazı konularda adım atmadan önce, bunun o ülkenin liderini, insanlarını nasıl etkileyeceğini bilmek de çok önemli.

Bence Türk-Rus ilişkilerinde önemli sorunlardan biri de mantalite bilmeme sorunu. Yazımın en başındaki örnekle de bunu ifade etmek istedim.

.

Fuad Safarov, dikGAZETE.com

MOSKOVA

1990'lı yılların ortaları. Batı'da prestijli bir üniversitede Rus dili bölümünde uzmanlaşmış yabancı bir akademisyen Moskova'yı ziyaret eder.

Rus dilini çok iyi bilen yabancı uzman, Rusya'yı ve Rus insanını çok iyi bildiğinden de emin şekilde Moskova sokaklarında yürüyor…

Otelde, temizlikçi bayan görevli ile Rusça konuşmak için Batı'da eğitim aldığı Rus dili gramerlerini “zengin” şekilde kullanmaya çalışınca...

Otel görevlisi bayan, ağzını bir açtı, yarı küfürlü “gramerini” döktürünce yabancı akademisyen, şaşırıp kaldı.

Hemen çantasından sözlüğünü çıkardı, bayan görevlinin, kullandığı “halk dilindeki” kelimeleri aramaya başladı.

Sonuç itibariyle, Rusça ve Rusya'yı “süper” bildiğine inanan akademisyen o gün, yanıldığını anlayıp, büyük hayal kırıklığına uğradı.

Bunları neden anlatıyorum…

Devletler arası ilişkilerde o ülkenin insanlarının mantalitesini de çok iyi bilmek önemli.

Örneğin; ABD eski Başkanı Ronald Reagan, 1980'li yılların ortasında Sovyet lideri Mihail Gorbaçov'la ilk görüşmesine daha iyi hazırlanmak için Oscar ödüllü ünlü Sovyet filmiMoskova Gözyaşlarına İnanmıyor”u tam sekiz kere izlemiş.

Bunu daha önce Rus resmi televizyonu 1. Kanal'daki bir programda konuşan filmin yönetmeni Vladimir Menşov anlatmıştı.

Menşov'a göre Reagan, 1985 yılında Gorbaçov'la görüşmeden önce Rus kültürünü ve mantalitesini “çözmeye” çalışmış.

Menşov, “Reagan, Sovyetler Birliği Başkanı Gorbaçov ile ilk görüşmesine hazırlanıyordu. Bildiğim kadarıyla Amerikan Başkanı ‘gizemli’ Rus ruhunu, mentalitesini çözebilmek için bizim filmi 8 kere izledi. Tabii bu filmi Reagan'ın danışmanları önerdi. Amaç Rusları daha da yakından tanımasına yardımcı olmaktı. Elbette bu bizler için hoş bir duygu...” diyerek anlatmıştı. 

Şimdi gelelim esas konumuza…

Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenski'nin geçenlerde Türkiye'ye yaptığı ziyaret sonrası Türk-Rus ilişkilerinde çok hafif “gerginlikler” oldu.

Bu ziyaretin öncesinde ise Türkiye-Ukrayna hattında yaşanan gerginliğe de bir göz atalım.

Şöyle ki; Haziran ayında Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kahovka Hidroelektrik Santrali’ne saldırı konusunda uluslararası araştırma komisyonu kurulmasını önerince, Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba, “Sürekli sözde adalet arama oyunundan bıktık. Kimin ne olduğu çok açık. Ruslarla oyun oynamak niyetinde değiliz” diyerek Ankara'ya tepki vermişti.

Bunun ardından Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova da; “Kuleba, Zelenskiy’e uluslararası komisyon kurmayı öneren Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında kaba konuştu. Kiev’in BM’deki daimi temsilcisi Kislitsa da, soruşturmanın imkansız olduğunu söyledi” diyerek Ukrayna'ya tepki vermişti.

Bu gelişmelerin ardından geçtiğimiz günlerde Zelenski, Türkiye'ye resmi ziyaret yaptı. Görüşmede ikili askeri teknik işbirliği ve bu bağlamda Ukrayna'da Bayraktar SİHA üretimi konusunda anlaşmalar imzalandı.

Türkiye, Moskova’nın terörist ilan ettiği Azak (Azov) Taburu’nun elebaşlarını Ukrayna’ya gönderdi. Onlar, savaş esirleri anlaşması kapsamında geçen yıl Türkiye’ye gelmişti. Ve anlaşma bağlamında özel askeri operasyon sürdüğü müddetçe Türkiye'de kalması gerekiyordu.

Fakat, Zelenski, Türkiye'den ayrılırken, Türkiye’de kalması konusunda anlaşma sağlanan 5 Azov komutanını da yanına alınca Moskova, bu olaya sert tepki verdi.

Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov, Azov Taburu elebaşlarının Türkiye'den Ukrayna'ya dönüşünün daha önce varılan anlaşmaların ihlali olduğunu belirtti.

Rusya Dış İstihbarat Servisi (SVR) Başkanı Sergey Narışkin de resmi TASS Haber Ajansına yaptığı açıklamada, “Bu durum Türkiye tarafından yerine getirilmemiş yükümlülükler olarak değerlendirilebilir. Bu olay, Türk tarafını iyi göstermedi. Bu olaydan sonra Türkiye ile herhangi bir temasımız olmadı” sözleriyle tepkisini dile getirmişti. 

Daha sonra, NATO Vilnius Zirvesi kapsamında Türkiye'nin İsveç’in NATO üyeliğine yeşil ışık yakması, Moskova'nın Tahıl Anlaşması'nı askıya alması gibi olaylar ikili ilişkilerde hoş bir tablo oluşturmadı.

Elbette, köklü bir tarihe sahip Türk-Rus ilişkileri, böyle olaylar nedeniyle bozulmaz. Zaman zaman oluyor bu tür gelişmeler...

Fakat, yine de şu noktayı ve şahsi görüşümü özellikle vurgulayacağım: Diplomasi, uluslararası ilişkiler, bu kavramlar hoş güzel de... Bunları uygulayan da yine aynı insanlar. Dolayısıyla, devletler arası ilişkilerde bazı konularda adım atmadan önce, bunun o ülkenin liderini, insanlarını nasıl etkileyeceğini bilmek de çok önemli.

Bence Türk-Rus ilişkilerinde önemli sorunlardan biri de mantalite bilmeme sorunu. Yazımın en başındaki örnekle de bunu ifade etmek istedim.

.

Fuad Safarov, dikGAZETE.com