Türkiye, arabuluculuk şansını yitirebilir!
Türkiye, arabuluculuk şansını yitirebilir!
- 09-07-2023 14:02
- 2218
- 09-07-2023 14:02
- 2218
MOSKOVA
Ukrayna ve NATO’nun kışkırtmaları sonrasında Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı özel askeri operasyonlarda çok kritik dönemlerden geçildi.
Türkiye’nin çabalarıyla “Tahıl Anlaşması” ve esir takası anlaşmaları her 2 ülkenin savaşı sonlandırma adına müzakerelerinin önünü açtı.
Kaldı ki geçtiğimiz yıl İstanbul’da, Rusya ve Ukrayna müzakere heyetleri tam anlaşmak üzereyken batılı ülkelerin kontrolündeki Ukrayna müzakere heyeti, anlaşma şartları üzerinde mutabık kalınmasına rağmen anlaşmayı imzalamadan masadan kalktı.
Ancak bölgede barışın tekrar sağlanması için umutlar kaybedilmedi.
Örneğin Batılı ülkeler, barış yerine Ukrayna’ya silahlar göndererek Kiev’i savaşa teşvik etti.
Türkiye, Ukrayna’ya silah yardımı yapsa da Rusya’ya uygulanan uçuş ambargolarına ve ticari ambargolara katılmadı. Üstelik Rusya ile ilişkilerin daha da geliştirilmesi üzerine ekonomik programlar geliştirildi. Savunma ve enerji alanında da var olan anlaşmalar sürdürüldü veya yeni anlaşmalar da yapıldı.
Tüm bu sürece baktığımızda Türkiye’nin ‘denge’ politikası, bölgede barışın tekrar sağlanması için umut oldu.
Türkiye’deki ekonomik krizin yanı sıra gerçekleşen cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin ardından Türkiye, kendisini baskı altında buldu.
Ekonomik yıpranmadan dolayı batılıların dayattığı ekonomik programlar uygulanmaya başlandı. Bu konudaki en iyi örnek Türkiye’de faizlerin arttırılması kararıdır. Türk ekonomisinin başındaki isimler, bu geçişin yumuşak olması için temelde dikkatli adımlar atmaya çalışıyor.
Bir taraftan da Türkiye, batılı ülkelerin ve NATO’nun baskısı altında kalmaya devam ediyor.
11 ve 12 Temmuz’da düzenlenmesi planlanan NATO liderler zirvesinde Ukrayna’nın NATO’ya doğrudan katılımı için resmi müracaatın yapması bekleniyor.
Macaristan başta olmak üzere bazı ülkeler, bu başvuruyu reddedecektir. Çünkü Ukrayna’nın NATO’ya katılımı, yeni bir kriz belki de dünya savaşı başlangıcına bile neden olabilir. Çünkü böyle bir olasılıkta NATO savaşa doğrudan müdahil olacaktır.
Bu süreçlerden önce Türkiye’den kritik bir hamle geldi.
Ukrayna’daki savaşın sonrasında Türkiye’nin arabuluculuğunda gerçekleşen esir takası anlaşmasında Türkiye, garantör olmuş ve Nazi ideolojisine sahip olan Azov taburu komutanları, savaş sonuna kadar Türkiye’de kalacaktı.
Bu anlaşma, hala yürürlükteyken Zelenskiy, Türkiye’yi ziyaret etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesinde Erdoğan, Ukrayna’nın NATO’ya katılmasını desteklediklerini söyledi.
Rusya’nın buna hiçbir tepkisi olmadı. Zaten bu, Türkiye’nin iç politikasıdır. Kimi destekleyip desteklemeyeceğine Türkiye bağımsız olarak karar vermelidir.
Ancak Zelenskiy’in ziyaretinin hemen ardından Türkiye’de tutulan Azov taburu komutanları, Ukrayna’ya gönderildi.
Anlaşma ihlal edildi. Anlaşma gereği savaş sonuna kadar Azov liderlerinin Türkiye’de kalması gerekiyordu.
Rusya’nın tepkisi ağır oldu. Rusya, tepkisinde oldukça haklıydı. Sonuçta iyi niyete dayanan bir esir takası anlaşması yapılmıştı.
Peki, Türkiye ve Ukrayna neden anlaşmaya uymadı?
Zelenskiy, Erdoğan ile görüşmesinde neyi öne sürerek Azov komutanlarını geri istedi ve aldı.
Buradaki en önemli tarih 11 ve 12 Temmuz’da gerçekleşmesi planlanan NATO liderler zirvesi. Muhtemelen Zelenskiy, elinde NATO tarafından gönderilen bir dosya ile geldi.
Ukrayna’nın taarruzları devam ediyor…
Amerika, misket bombaları gönderme kararıyla savaşı bir adım öteye götürdü. Yani savaşa doğrudan müdahil oluyor. ABD liderliğindeki NATO da Ukrayna’ya ağır silahlar göndermeye devam ediyor.
Türkiye’ye yapılan baskılar sonuç verdiğine göre batılılar müzakere olasılığını tamamen ortadan kaldırdı. Çünkü müzakerelerin yeniden başlaması için en önemli figür Türkiye’ydi.
Türkiye şu an “güven sarsan bir hamle”de bulunduğundan, müzakerelerin gerçekleşmesi için yeniden arabulucu olma şansını yitirdi.
Erdoğan’ın ‘arabuluculuk’ çabalarının karşılığı olabilirdi. Ancak yeni bir kriz patlak verdi.
Önümüzdeki Ağustos ayında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, Türkiye’ye yapması planlanan ziyaretin iptal edildiği de konuşuluyor.
Üstelik önümüzdeki 17 Temmuz’da, tahıl anlaşması sona erecek. Uzatılması için görüşmelerine devam edilen anlaşma, muhtemelen tekrar uzatılmayacak.
Dünya yeni bir gıda kriziyle karşı karşıya kalabilir. Ukrayna’da batılıların gönderdiği mühimmat ve silahlarla daha çok sivil ölebilir.
Tüm dengeler altüst oldu.
Türkiye’nin son hamlesi hem bölgede istikrarın tekrar sağlanması ihtimalini ortadan kaldırdı hem de Ukrayna ve NATO’yu cesaretlendiren bir hamle oldu.
Bu nedenle Türk ve Rus diplomatların sürekli olarak bir araya gelip, ortadaki problem her neyse çözmesi gerekiyor.
Rusya’nın uğradığı hayal kırıklığının giderilmesi gerekiyor.
Türkiye ve Rusya arasında yapılan anlaşmaların sürdürülmesi ve sekteye uğramaması için daha yoğun çabalar sarf edilmesi gerekiyor.
Çünkü bölgede istikrar ve barış, batılı ülkelerin saldırılarıyla değil Türkiye’nin saygınlığıyla gelebilir.
.
Erhan Altıparmak, dikGAZETE.com
MOSKOVA
Ukrayna ve NATO’nun kışkırtmaları sonrasında Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı özel askeri operasyonlarda çok kritik dönemlerden geçildi.
Türkiye’nin çabalarıyla “Tahıl Anlaşması” ve esir takası anlaşmaları her 2 ülkenin savaşı sonlandırma adına müzakerelerinin önünü açtı.
Kaldı ki geçtiğimiz yıl İstanbul’da, Rusya ve Ukrayna müzakere heyetleri tam anlaşmak üzereyken batılı ülkelerin kontrolündeki Ukrayna müzakere heyeti, anlaşma şartları üzerinde mutabık kalınmasına rağmen anlaşmayı imzalamadan masadan kalktı.
Ancak bölgede barışın tekrar sağlanması için umutlar kaybedilmedi.
Örneğin Batılı ülkeler, barış yerine Ukrayna’ya silahlar göndererek Kiev’i savaşa teşvik etti.
Türkiye, Ukrayna’ya silah yardımı yapsa da Rusya’ya uygulanan uçuş ambargolarına ve ticari ambargolara katılmadı. Üstelik Rusya ile ilişkilerin daha da geliştirilmesi üzerine ekonomik programlar geliştirildi. Savunma ve enerji alanında da var olan anlaşmalar sürdürüldü veya yeni anlaşmalar da yapıldı.
Tüm bu sürece baktığımızda Türkiye’nin ‘denge’ politikası, bölgede barışın tekrar sağlanması için umut oldu.
Türkiye’deki ekonomik krizin yanı sıra gerçekleşen cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin ardından Türkiye, kendisini baskı altında buldu.
Ekonomik yıpranmadan dolayı batılıların dayattığı ekonomik programlar uygulanmaya başlandı. Bu konudaki en iyi örnek Türkiye’de faizlerin arttırılması kararıdır. Türk ekonomisinin başındaki isimler, bu geçişin yumuşak olması için temelde dikkatli adımlar atmaya çalışıyor.
Bir taraftan da Türkiye, batılı ülkelerin ve NATO’nun baskısı altında kalmaya devam ediyor.
11 ve 12 Temmuz’da düzenlenmesi planlanan NATO liderler zirvesinde Ukrayna’nın NATO’ya doğrudan katılımı için resmi müracaatın yapması bekleniyor.
Macaristan başta olmak üzere bazı ülkeler, bu başvuruyu reddedecektir. Çünkü Ukrayna’nın NATO’ya katılımı, yeni bir kriz belki de dünya savaşı başlangıcına bile neden olabilir. Çünkü böyle bir olasılıkta NATO savaşa doğrudan müdahil olacaktır.
Bu süreçlerden önce Türkiye’den kritik bir hamle geldi.
Ukrayna’daki savaşın sonrasında Türkiye’nin arabuluculuğunda gerçekleşen esir takası anlaşmasında Türkiye, garantör olmuş ve Nazi ideolojisine sahip olan Azov taburu komutanları, savaş sonuna kadar Türkiye’de kalacaktı.
Bu anlaşma, hala yürürlükteyken Zelenskiy, Türkiye’yi ziyaret etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesinde Erdoğan, Ukrayna’nın NATO’ya katılmasını desteklediklerini söyledi.
Rusya’nın buna hiçbir tepkisi olmadı. Zaten bu, Türkiye’nin iç politikasıdır. Kimi destekleyip desteklemeyeceğine Türkiye bağımsız olarak karar vermelidir.
Ancak Zelenskiy’in ziyaretinin hemen ardından Türkiye’de tutulan Azov taburu komutanları, Ukrayna’ya gönderildi.
Anlaşma ihlal edildi. Anlaşma gereği savaş sonuna kadar Azov liderlerinin Türkiye’de kalması gerekiyordu.
Rusya’nın tepkisi ağır oldu. Rusya, tepkisinde oldukça haklıydı. Sonuçta iyi niyete dayanan bir esir takası anlaşması yapılmıştı.
Peki, Türkiye ve Ukrayna neden anlaşmaya uymadı?
Zelenskiy, Erdoğan ile görüşmesinde neyi öne sürerek Azov komutanlarını geri istedi ve aldı.
Buradaki en önemli tarih 11 ve 12 Temmuz’da gerçekleşmesi planlanan NATO liderler zirvesi. Muhtemelen Zelenskiy, elinde NATO tarafından gönderilen bir dosya ile geldi.
Ukrayna’nın taarruzları devam ediyor…
Amerika, misket bombaları gönderme kararıyla savaşı bir adım öteye götürdü. Yani savaşa doğrudan müdahil oluyor. ABD liderliğindeki NATO da Ukrayna’ya ağır silahlar göndermeye devam ediyor.
Türkiye’ye yapılan baskılar sonuç verdiğine göre batılılar müzakere olasılığını tamamen ortadan kaldırdı. Çünkü müzakerelerin yeniden başlaması için en önemli figür Türkiye’ydi.
Türkiye şu an “güven sarsan bir hamle”de bulunduğundan, müzakerelerin gerçekleşmesi için yeniden arabulucu olma şansını yitirdi.
Erdoğan’ın ‘arabuluculuk’ çabalarının karşılığı olabilirdi. Ancak yeni bir kriz patlak verdi.
Önümüzdeki Ağustos ayında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, Türkiye’ye yapması planlanan ziyaretin iptal edildiği de konuşuluyor.
Üstelik önümüzdeki 17 Temmuz’da, tahıl anlaşması sona erecek. Uzatılması için görüşmelerine devam edilen anlaşma, muhtemelen tekrar uzatılmayacak.
Dünya yeni bir gıda kriziyle karşı karşıya kalabilir. Ukrayna’da batılıların gönderdiği mühimmat ve silahlarla daha çok sivil ölebilir.
Tüm dengeler altüst oldu.
Türkiye’nin son hamlesi hem bölgede istikrarın tekrar sağlanması ihtimalini ortadan kaldırdı hem de Ukrayna ve NATO’yu cesaretlendiren bir hamle oldu.
Bu nedenle Türk ve Rus diplomatların sürekli olarak bir araya gelip, ortadaki problem her neyse çözmesi gerekiyor.
Rusya’nın uğradığı hayal kırıklığının giderilmesi gerekiyor.
Türkiye ve Rusya arasında yapılan anlaşmaların sürdürülmesi ve sekteye uğramaması için daha yoğun çabalar sarf edilmesi gerekiyor.
Çünkü bölgede istikrar ve barış, batılı ülkelerin saldırılarıyla değil Türkiye’nin saygınlığıyla gelebilir.
.
Erhan Altıparmak, dikGAZETE.com