Türkiye’nin, NATO’dan ayrılması için referanduma gidilmeli mi?
Türkiye’nin, NATO’dan ayrılması için referanduma gidilmeli mi?
- 24-03-2022 06:03
- 3721
- 24-03-2022 06:03
- 3721
MOSKOVA
Rusya’nın, Ukrayna’ya başlattığı askeri operasyonunun Türkiye’ye etkilerini artık daha fazla hissetmeye başladık.
Stratejik konumu itibariyle Türkiye’nin bu zorluklardan doğrudan etkilenmemesinin imkansızlığından bahsetmeme gerek yok. Fakat Tükiye’nin, NATO üyesi olmasına rağmen hükümetin Rusya - Ukrayna meselesinde batılı ülkelerin aksine daha ortada durması, aslında krizden daha az zararla çıkmak için iyi bir politik hamle. Türkiye’nin denge politikası, aslında bölgenin de en önemli istikrar garantilerinden biridir.
Son günlerde dikkatimi çeken en önemli haber, bir anket sonucu oldu. “Areda Survey Araştırma Şirketi”, Türk halkına, Rusya’nın Ukrayna’ya askeri operasyonları ve NATO’ya bakış açısını sormuş. Rusya’nın Ukrayna’ya askeri operasyonlarının daha ilk günlerinde Türk halkının, NATO’ya ne kadar güvendiği konusunda inanılmaz bir rakam ortaya çıkmış.
Anket sonuçlarını uzun uzun yorumlamayacağım. Aslında çıkan sonuçları bizim yorumlamamız değil batılı ülkelerin yorumlaması daha iyi olur. Örneğin; geçtiğimiz Haziran ayında Türk halkının yüzde 70,4’ü, Anadolu üzerindeki NATO üslerinin Türkiye için tehlike oluşturduğunu söylemiş.
Geçtiğimiz günlerde yapılan ankette Türk halkının yüzde 90,8’i, NATO’nun Türkiye’yi savunamayacağını belirtmiş.
Sonuç, 70 yıllık üyesine karşı başta Kıbrıs Barış Harekatı olmak üzere birçok konuda ihanet eden NATO’ya, Türk halkının en güzel cevabı olmuş.
Çok değil bundan 2 yıl önce ‘‘Türkiye’ye tehdit oluşturan ülkeler’’ anketinde Yunanistan bile yüzde 58,9 oranındayken NATO ve dümenindeki ABD’ye karşı yüzde 90,8 oran çıkıyorsa Batı, şimdi şapkasını önüne koyup nerede hatalar yaptığını düşünmeli.
Bu anket sonucunun dönem için ne kadar kıymetli olduğu ortada. Bu anket şirketini bu çalışmasından dolayı tebrik etmek gerekir. En azından Türk halkının politik kimliğini de ortaya çıkaran bir sonuç olmuş.
Bu anket sonucunun ülkemizde nasıl değerlendirilmesi gerekir?
Öncelikle bu tür sorudaki anketlerin yoğunlaştırılması gerekir. Çünkü tek anket üzerinden değil de çoklu çalışmalar ile Türk halkının NATO ve batılı ülkelere yaklaşımı konusunda kesin oranlarına ulaşmamız önemli. Ben, her koşulda bu orana yakın oranların ortaya çıkacağını düşünüyorum.
İktidardan muhalefete tüm kesimler, NATO ve batılı ülkelere karşı bu denli net tavır koymuş ise ülkedeki siyasi konjonktürün Türkiye’nin, NATO’ya üyeliğini tartışmaya açması gerekir. Eğer toplum, NATO konusunda tavrında ısrarlıysa halkın önüne sandık konulmalı ve bu tavrın resmileşmesi gerekmektedir.
Yani kısacası Türk halkının kararına göre Türkiye, NATO’dan ayrılmalı veya NATO üyeliğine devam etmeli.
Bunu neden şimdi yapmalı?
NATO’nun kurulduğu 4 Nisan 1948’den hemen sonra yani 18 Şubat 1952’de Türkiye, bu ittifaka katıldı. Kore savaşı, Afganistan, Irak, Bosna Hersek, Kosova ve Somali gibi kritik noktalarda Türk ordusu, NATO birliği olarak görev yaptı.
NATO üyesi en güçlü orduya sahip ülke ABD iken ikinci sırada Türkiye bulunuyor. Ama ABD’yi kurtarma operasyonlarının tümünde nedense ABD başarısızlığıyla, Türk ordusu ise tüm görevlerinde başarıyla dikkat çekiyor. Fakat Türkiye, NATO’da bu kadar önemli görevleri başarıyla tamamlamışken NATO, Türkiye’ye güvenlik garantilerini hiçbir zaman sağlamadı.
Örneğin, Kıbrıs Barış Harekatı’nda NATO, tercihini Türkiye’den yana değil Yunanistan’dan yana kullanmıştı. Türkiye’ye de ekonomik ambargolar sunup, tehditler etmişlerdi.
Ülkenin iç siyasetine burnunu sokmayı hiç ihmal etmeyen batılı ülkeler, 1980 askeri darbesinin de öncülerindendi. Darbeyi gerçekleştiren generallerin NATO ilişkilerini de bilmeyen yoktur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM), “Irak tezkeresine ‘Hayır’ oyu verildi” diye Türkiye siyasetine yapılan gizli operasyonları unutmamak gerekir.
15 Temmuz 2016’daki FETÖ terör örgütü üyesi general ve subayların, NATO üyesi ülkeler tarafından nasıl korunduğunu hatırlatmama gerek yok sanırım. Bazıları Yunanistan’dan sığınma talebi istemiş ve birçok ülke, bu kişilere sahip çıkmıştı.
Peki Türkiye’nin güvenlik garantileri?
Türkiye, Patriot Hava Savunma Sistemleri’ni istediği zaman, göndermeyen de ABD ve NATO değil miydi?
Bu yaşanan süreçlerden sonra Türk halkının, NATO’ya sempatiyle yaklaşmasına zaten ihtimal yoktu.
En son Ukrayna’yı, Rusya’ya karşı kışkırtan ve ardından Ukrayna’yı yalnız bırakan NATO’nun, Türkiye toplumunda hiçbir değeri yokken Türkiye’nin bu ittifaka üyeliği ancak bu ülkenin sırtında kambur oluşturur.
İşte, bunların bugün artık tartışılması gerekir. Kararı NATO veya siyasilerin değil Türk halkının vermesi gerekir.
.
Erhan Altıparmak, dikGAZETE.com
MOSKOVA
Rusya’nın, Ukrayna’ya başlattığı askeri operasyonunun Türkiye’ye etkilerini artık daha fazla hissetmeye başladık.
Stratejik konumu itibariyle Türkiye’nin bu zorluklardan doğrudan etkilenmemesinin imkansızlığından bahsetmeme gerek yok. Fakat Tükiye’nin, NATO üyesi olmasına rağmen hükümetin Rusya - Ukrayna meselesinde batılı ülkelerin aksine daha ortada durması, aslında krizden daha az zararla çıkmak için iyi bir politik hamle. Türkiye’nin denge politikası, aslında bölgenin de en önemli istikrar garantilerinden biridir.
Son günlerde dikkatimi çeken en önemli haber, bir anket sonucu oldu. “Areda Survey Araştırma Şirketi”, Türk halkına, Rusya’nın Ukrayna’ya askeri operasyonları ve NATO’ya bakış açısını sormuş. Rusya’nın Ukrayna’ya askeri operasyonlarının daha ilk günlerinde Türk halkının, NATO’ya ne kadar güvendiği konusunda inanılmaz bir rakam ortaya çıkmış.
Anket sonuçlarını uzun uzun yorumlamayacağım. Aslında çıkan sonuçları bizim yorumlamamız değil batılı ülkelerin yorumlaması daha iyi olur. Örneğin; geçtiğimiz Haziran ayında Türk halkının yüzde 70,4’ü, Anadolu üzerindeki NATO üslerinin Türkiye için tehlike oluşturduğunu söylemiş.
Geçtiğimiz günlerde yapılan ankette Türk halkının yüzde 90,8’i, NATO’nun Türkiye’yi savunamayacağını belirtmiş.
Sonuç, 70 yıllık üyesine karşı başta Kıbrıs Barış Harekatı olmak üzere birçok konuda ihanet eden NATO’ya, Türk halkının en güzel cevabı olmuş.
Çok değil bundan 2 yıl önce ‘‘Türkiye’ye tehdit oluşturan ülkeler’’ anketinde Yunanistan bile yüzde 58,9 oranındayken NATO ve dümenindeki ABD’ye karşı yüzde 90,8 oran çıkıyorsa Batı, şimdi şapkasını önüne koyup nerede hatalar yaptığını düşünmeli.
Bu anket sonucunun dönem için ne kadar kıymetli olduğu ortada. Bu anket şirketini bu çalışmasından dolayı tebrik etmek gerekir. En azından Türk halkının politik kimliğini de ortaya çıkaran bir sonuç olmuş.
Bu anket sonucunun ülkemizde nasıl değerlendirilmesi gerekir?
Öncelikle bu tür sorudaki anketlerin yoğunlaştırılması gerekir. Çünkü tek anket üzerinden değil de çoklu çalışmalar ile Türk halkının NATO ve batılı ülkelere yaklaşımı konusunda kesin oranlarına ulaşmamız önemli. Ben, her koşulda bu orana yakın oranların ortaya çıkacağını düşünüyorum.
İktidardan muhalefete tüm kesimler, NATO ve batılı ülkelere karşı bu denli net tavır koymuş ise ülkedeki siyasi konjonktürün Türkiye’nin, NATO’ya üyeliğini tartışmaya açması gerekir. Eğer toplum, NATO konusunda tavrında ısrarlıysa halkın önüne sandık konulmalı ve bu tavrın resmileşmesi gerekmektedir.
Yani kısacası Türk halkının kararına göre Türkiye, NATO’dan ayrılmalı veya NATO üyeliğine devam etmeli.
Bunu neden şimdi yapmalı?
NATO’nun kurulduğu 4 Nisan 1948’den hemen sonra yani 18 Şubat 1952’de Türkiye, bu ittifaka katıldı. Kore savaşı, Afganistan, Irak, Bosna Hersek, Kosova ve Somali gibi kritik noktalarda Türk ordusu, NATO birliği olarak görev yaptı.
NATO üyesi en güçlü orduya sahip ülke ABD iken ikinci sırada Türkiye bulunuyor. Ama ABD’yi kurtarma operasyonlarının tümünde nedense ABD başarısızlığıyla, Türk ordusu ise tüm görevlerinde başarıyla dikkat çekiyor. Fakat Türkiye, NATO’da bu kadar önemli görevleri başarıyla tamamlamışken NATO, Türkiye’ye güvenlik garantilerini hiçbir zaman sağlamadı.
Örneğin, Kıbrıs Barış Harekatı’nda NATO, tercihini Türkiye’den yana değil Yunanistan’dan yana kullanmıştı. Türkiye’ye de ekonomik ambargolar sunup, tehditler etmişlerdi.
Ülkenin iç siyasetine burnunu sokmayı hiç ihmal etmeyen batılı ülkeler, 1980 askeri darbesinin de öncülerindendi. Darbeyi gerçekleştiren generallerin NATO ilişkilerini de bilmeyen yoktur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM), “Irak tezkeresine ‘Hayır’ oyu verildi” diye Türkiye siyasetine yapılan gizli operasyonları unutmamak gerekir.
15 Temmuz 2016’daki FETÖ terör örgütü üyesi general ve subayların, NATO üyesi ülkeler tarafından nasıl korunduğunu hatırlatmama gerek yok sanırım. Bazıları Yunanistan’dan sığınma talebi istemiş ve birçok ülke, bu kişilere sahip çıkmıştı.
Peki Türkiye’nin güvenlik garantileri?
Türkiye, Patriot Hava Savunma Sistemleri’ni istediği zaman, göndermeyen de ABD ve NATO değil miydi?
Bu yaşanan süreçlerden sonra Türk halkının, NATO’ya sempatiyle yaklaşmasına zaten ihtimal yoktu.
En son Ukrayna’yı, Rusya’ya karşı kışkırtan ve ardından Ukrayna’yı yalnız bırakan NATO’nun, Türkiye toplumunda hiçbir değeri yokken Türkiye’nin bu ittifaka üyeliği ancak bu ülkenin sırtında kambur oluşturur.
İşte, bunların bugün artık tartışılması gerekir. Kararı NATO veya siyasilerin değil Türk halkının vermesi gerekir.