Türkiye'yi şikayet eden Yunanistan’a NATO’dan tokat gibi cevap!
Türkiye'yi şikayet eden Yunanistan’a NATO’dan tokat gibi cevap!
- 05-12-2019 09:03
- 1418
- 05-12-2019 09:03
- 1418
Kaç zamandır yazıp çiziyorum; Fransa - İngiltere konsorsiyumu, hem ABD hem Türkiye’ye karşı birlikte hareket ediyor. Fransa ve İngiltere konsorsiyumu alttan alta NATO’nun içini boşaltıyor.
NATO üyesi olmayan Çin, bunların gizli destekçisi. Çünkü NATO bloğunda çatlak en çok Çin'in işine yarayacak. Londra borsasının kalbi Pekin’de atıyor. “One Belt One Road - Bir Kuşak, Bir Yol” projesi Çin - İngiltere ortak yapımı.
Britanya; Çin Halk Cumhuriyeti'nin görünmeyen askeri müttefiki. Amerika'yı Çin'le baskılıyor. ABD bu şantajın farkında. “Reste rest” çekiyor.
Paris ve Londra'nın ABD karşıtlığının farkında olan Washington yönetimi, bu iki ülkeyi, Türkiye’nin NATO içindeki konumunu, aktif ve dominant bir yapıya dönüştürerek dengelemek niyetinde.
İşte yazdıklarımın alameti görülmeye başladı.
Londra’ki NATO Zirvesi’nde her üye, Türkiye’nin bakış açısına göre kendisini konuşlandırmadı mı!
ABD Başkanı Trump, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’a, Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleriyle ağzının payını vermedi mi!..
Türkiye ile Libya arasında “Deniz yetki alanlarının sınırlandırılması” anlaşması…
Birleşmiş Milletler tarafından tanınan Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti ile Türkiye arasında 27 Kasım 2019'da deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin bir mutabakat muhtırası imzalandı.
Anlaşmayla Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin deniz yetki alanlarının batıdaki sınırlarının bir bölümü belirlendi. Doğu Akdeniz'deki deniz yetki alanları sınırlandırılması konusunda daha önce Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ile mutabakata varılmıştı.
Türkiye'nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC ve Libya ile imzaladığı mutabakat muhtırasının, Doğu Akdeniz'de dengeleri değiştirmesi kaçınılmaz.
Anlaşma, Ankara ile Atina arasında yaşanan Akdeniz'de doğal gaz ve petrol sondaj faaliyetlerinden kaynaklı anlaşmazlığı daha da karmaşıklaştırdı.
Yunanistan’ın derdi NATO’yu gerdi!..
Komşumuz Yunanistan'ın yöneticileriyle merhum Dışişleri Bakanı İsmail Cem'den sonra Sirtaki oynayan çıkmadı. Yunanlılar da Zeybek oynamaya hevesli değil.
Çünkü konsept uyuşmuyor. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, Karadenizli ve hızlı horoncu. Yunanlıların ayak uydurması düşünülemez.
Zaten Yunanlılar, İstiklal Savaşı’nda nasıl İngilizler’in dolduruşuna geldiyse, günümüzde de Avrupa Birliği’nin nüfuzu altındalar. Boşuna dememişler "-bir insan yedisinde neyse yetmişinde de o" diye.
Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkiler, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs Adası'ndaki doğal gaz arama çalışmaları ve Ankara'nın Libya ile yaptığı anlaşma sonrası gerilmişti.
Yunan Dışişleri; uluslararası deniz hukukuna göre Türkiye'nin Libya ile sınırı bulunmadığını belirterek, böylesi bir mutabakatın bu nedenle geçersiz olduğu iddiasında.
Atina, ayrıca Ankara’nın bu tür girişimlerle Girit Adası’nın güneyindeki kıta sahanlığını ihlal ettiğini öne sürüyor.
Neymiş efendim; “Türkiye Libya anlaşması, coğrafi açıdan Girit adasının varlığını görmezden geldiği için absürt”müş!
Peh peh peh… Gelsinler külahımıza anlatsınlar.
Türkiye ise, Girit'in karasuları dışında kıta sahanlığı bulunmadığını savunurken, Atina’ya göre, bu bakış açısı da uluslararası deniz hukukunun ihlali anlamına geliyor.
Türkiye’nin görüşü:
Türkiye, 1982 tarihli BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne (UNCLOS) Ege’de yaşanan ihtilaflar sebebiyle taraf değil.
Ancak Türkiye; Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) UNCLOS hükümleri temelinde ilan ettiği münhasır ekonomik bölgenin bir kısmını ve bu kapsamda bazı doğal gaz parsellerini kendi münhasır ekonomik bölgesi olarak kabul ediyor.
Rum yönetiminin, Ada etrafındaki hidrokarbon kaynaklarına dair arama ve sondaj faaliyetlerine karşı çıkıyor ve Kıbrıs Rumları’nın diğer ülkelerle yaptığı münhasır ekonomik bölge anlaşmalarını reddediyor.
Palikarya, bizi kendileri gibi sanıyor. O nedenle salağa yattıkları düşünülebilir. Yunanistan, Mısır, Güney Kıbrıs, Türkiye'den önce bir üçlü çalışmayı yapıyor. Sonra Türkiye bunlara misliyle cevap verince mızmızlanıyorlar.
Yunanistan, Türkiye'nin Libya ile imzaladığı deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin mutakabattan rahatsız. Türkiye'yi baskılamak için, mutabakatı üyesi olduğu NATO ve Avrupa Birliği’nin gündemine taşıyor.
Yunanistan, Türkiye ile Libya arasında imzalanan deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin mutabakat konusunda duyduğu rahatsızlığı Londra'da düzenlen NATO zirvesinde gündeme getirdi.
Ancak NATO’dan beklediği destek çıkmadı. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, ittifakın, Yunanistan ve Türkiye arasındaki sorunların çözümlenmesi sürecinin bir parçası olmadığını söyledi.
Stoltenberg, “Yunanistan da Türkiye de iki değerli müttefik ve her ikisi de ortak güvenliğimize katkıda bulunuyor. Bir takım anlaşmazlıklar var ve bu farklılıkları ele almaya çalışan ikili temasları memnuniyetle karşılıyorum” dedi ancak NATO’nun bu karşılıklı temasların bir parçası olmadığını vurguladı.
Stoltenberg’e, NATO’nun Türkiye’nin Kıbrıs açıklarındaki sondaj faaliyetlerinden rahatsız olup olmadığı da soruldu.
Stoltenberg, ittifakın başarılı sayılmasındaki sebeplerden birinin de bölgedeki ‘bütün zor sorunlara dahil olmaması’ olduğunu belirtti.
Ne demiştik; "O nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan yüksek perdeden konuşuyor. Konuşan “Kadim Türk Devleti”dir.”
Anlayan anladı.
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete
Kaç zamandır yazıp çiziyorum; Fransa - İngiltere konsorsiyumu, hem ABD hem Türkiye’ye karşı birlikte hareket ediyor. Fransa ve İngiltere konsorsiyumu alttan alta NATO’nun içini boşaltıyor.
NATO üyesi olmayan Çin, bunların gizli destekçisi. Çünkü NATO bloğunda çatlak en çok Çin'in işine yarayacak. Londra borsasının kalbi Pekin’de atıyor. “One Belt One Road - Bir Kuşak, Bir Yol” projesi Çin - İngiltere ortak yapımı.
Britanya; Çin Halk Cumhuriyeti'nin görünmeyen askeri müttefiki. Amerika'yı Çin'le baskılıyor. ABD bu şantajın farkında. “Reste rest” çekiyor.
Paris ve Londra'nın ABD karşıtlığının farkında olan Washington yönetimi, bu iki ülkeyi, Türkiye’nin NATO içindeki konumunu, aktif ve dominant bir yapıya dönüştürerek dengelemek niyetinde.
İşte yazdıklarımın alameti görülmeye başladı.
Londra’ki NATO Zirvesi’nde her üye, Türkiye’nin bakış açısına göre kendisini konuşlandırmadı mı!
ABD Başkanı Trump, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’a, Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleriyle ağzının payını vermedi mi!..
Türkiye ile Libya arasında “Deniz yetki alanlarının sınırlandırılması” anlaşması…
Birleşmiş Milletler tarafından tanınan Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti ile Türkiye arasında 27 Kasım 2019'da deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin bir mutabakat muhtırası imzalandı.
Anlaşmayla Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin deniz yetki alanlarının batıdaki sınırlarının bir bölümü belirlendi. Doğu Akdeniz'deki deniz yetki alanları sınırlandırılması konusunda daha önce Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ile mutabakata varılmıştı.
Türkiye'nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC ve Libya ile imzaladığı mutabakat muhtırasının, Doğu Akdeniz'de dengeleri değiştirmesi kaçınılmaz.
Anlaşma, Ankara ile Atina arasında yaşanan Akdeniz'de doğal gaz ve petrol sondaj faaliyetlerinden kaynaklı anlaşmazlığı daha da karmaşıklaştırdı.
Yunanistan’ın derdi NATO’yu gerdi!..
Komşumuz Yunanistan'ın yöneticileriyle merhum Dışişleri Bakanı İsmail Cem'den sonra Sirtaki oynayan çıkmadı. Yunanlılar da Zeybek oynamaya hevesli değil.
Çünkü konsept uyuşmuyor. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, Karadenizli ve hızlı horoncu. Yunanlıların ayak uydurması düşünülemez.
Zaten Yunanlılar, İstiklal Savaşı’nda nasıl İngilizler’in dolduruşuna geldiyse, günümüzde de Avrupa Birliği’nin nüfuzu altındalar. Boşuna dememişler "-bir insan yedisinde neyse yetmişinde de o" diye.
Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkiler, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs Adası'ndaki doğal gaz arama çalışmaları ve Ankara'nın Libya ile yaptığı anlaşma sonrası gerilmişti.
Yunan Dışişleri; uluslararası deniz hukukuna göre Türkiye'nin Libya ile sınırı bulunmadığını belirterek, böylesi bir mutabakatın bu nedenle geçersiz olduğu iddiasında.
Atina, ayrıca Ankara’nın bu tür girişimlerle Girit Adası’nın güneyindeki kıta sahanlığını ihlal ettiğini öne sürüyor.
Neymiş efendim; “Türkiye Libya anlaşması, coğrafi açıdan Girit adasının varlığını görmezden geldiği için absürt”müş!
Peh peh peh… Gelsinler külahımıza anlatsınlar.
Türkiye ise, Girit'in karasuları dışında kıta sahanlığı bulunmadığını savunurken, Atina’ya göre, bu bakış açısı da uluslararası deniz hukukunun ihlali anlamına geliyor.
Türkiye’nin görüşü:
Türkiye, 1982 tarihli BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne (UNCLOS) Ege’de yaşanan ihtilaflar sebebiyle taraf değil.
Ancak Türkiye; Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) UNCLOS hükümleri temelinde ilan ettiği münhasır ekonomik bölgenin bir kısmını ve bu kapsamda bazı doğal gaz parsellerini kendi münhasır ekonomik bölgesi olarak kabul ediyor.
Rum yönetiminin, Ada etrafındaki hidrokarbon kaynaklarına dair arama ve sondaj faaliyetlerine karşı çıkıyor ve Kıbrıs Rumları’nın diğer ülkelerle yaptığı münhasır ekonomik bölge anlaşmalarını reddediyor.
Palikarya, bizi kendileri gibi sanıyor. O nedenle salağa yattıkları düşünülebilir. Yunanistan, Mısır, Güney Kıbrıs, Türkiye'den önce bir üçlü çalışmayı yapıyor. Sonra Türkiye bunlara misliyle cevap verince mızmızlanıyorlar.
Yunanistan, Türkiye'nin Libya ile imzaladığı deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin mutakabattan rahatsız. Türkiye'yi baskılamak için, mutabakatı üyesi olduğu NATO ve Avrupa Birliği’nin gündemine taşıyor.
Yunanistan, Türkiye ile Libya arasında imzalanan deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin mutabakat konusunda duyduğu rahatsızlığı Londra'da düzenlen NATO zirvesinde gündeme getirdi.
Ancak NATO’dan beklediği destek çıkmadı. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, ittifakın, Yunanistan ve Türkiye arasındaki sorunların çözümlenmesi sürecinin bir parçası olmadığını söyledi.
Stoltenberg, “Yunanistan da Türkiye de iki değerli müttefik ve her ikisi de ortak güvenliğimize katkıda bulunuyor. Bir takım anlaşmazlıklar var ve bu farklılıkları ele almaya çalışan ikili temasları memnuniyetle karşılıyorum” dedi ancak NATO’nun bu karşılıklı temasların bir parçası olmadığını vurguladı.
Stoltenberg’e, NATO’nun Türkiye’nin Kıbrıs açıklarındaki sondaj faaliyetlerinden rahatsız olup olmadığı da soruldu.
Stoltenberg, ittifakın başarılı sayılmasındaki sebeplerden birinin de bölgedeki ‘bütün zor sorunlara dahil olmaması’ olduğunu belirtti.
Ne demiştik; "O nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan yüksek perdeden konuşuyor. Konuşan “Kadim Türk Devleti”dir.”
Anlayan anladı.
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete