Türkiye’nin Nahçivan’a her an askeri müdahalede bulunma hakkı var mı?

Türkiye’nin Nahçivan’a her an askeri müdahalede bulunma hakkı var mı?

Türkiye, hiç bir zaman BM Kararları, uluslararası ve komşu ülkelerle ikili anlaşmalara ters düşecek bir pozisyonda olmadı desek, yanılmış olmayız. 

Şimdilerde Ermenistan’ın çizmeyi aşan savaş konseptinin belirleyicisi, kimine göre ABD ile Fransa, kimine göre Rusya. Hatta Ankara’da, Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ın, Türkiye'nin çıkarlarına hizmet ettiğini söyleyenler bile var. 

Dağlık Karabağ işgal bölgesi dışına çıkarak Azerbaycan ile savaşını çok geniş coğrafyaya yaymak isteyen Erivan yönetiminin, Türkiye'yi bu kaosa çekmeye yönelik politikası, yürürlükteki anlaşmalar kapsamında her an bir askeri müdahale ile karşılaşabilir. 

Moskova Anlaşması ve Nahcivan…

Eylül 1920'de harekete geçen Kâzım Karabekir komutasındaki 15. Kolordu Kars, Ardahan, Artvin, Batum ve Iğdır'ı aldıktan sonra, Taşnakların idaresindeki Ermenistan ile 3 Aralık 1920'de Gümrü Antlaşması imzalanarak Doğu sınırı tespit edilmiştir. TBMM'nin uluslararası alanda imzaladığı ilk antlaşmadır.

Mustafa Kemal Paşa, Gümrü Antlaşması ile belirlenen bu sınırın Sovyetler Birliği tarafından da onaylanmasının  ileride yaşanabilecek krizleri ortadan kaldırır düşüncesi ile Ali Fuat Paşa'yı Moskova elçiliğine atadı.

Ali Fuat Paşa ve heyeti, 14 Aralık 1920'de kar, kış, kıyamete aldırmadan Ankara’dan Moskova'nın yolunu tuttular.

Sovyet Dışişleri Komiseri Çiçerin de Ekim ayında Gürcistan'ın Ankara elçisinin kardeşi olan M. Budu Medivani'yi Ankara'ya elçi olarak görevlendirmişti, 19 Şubat 1921'de Ankara'ya gelen Medivani, Mustafa Kemal Paşa'ya itimatnamesini sunmuştu.

Sovyetler Birliği özellikle Hazar Petrollerinin, İngiliz emperyalizminin iştihasını kabarttığının farkında olarak bağımsızlık savaşı yürüten Ankara Hükümeti ile işbirliğini çıkarlarına uygun buluyordu. 

Çünkü Türkler, İngiliz emperyalizminin Kafkaslara yönelik işgal ve genişleme politikasının karşısında Zülkarneyn Seddi gibi duruyordu. 

Bu şartlar altında 16 Mart 1921'de Moskova'da, Türkiye ile Sovyet Rusya arasında, dostluk antlaşması imzalandı.

Bu antlaşma ve devamı niteliğindeki antlaşmalarla belirlenmiş olan sınırlar, günümüzde Türkiye, Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan arasında hâlen geçerli. 

Ama Ermenistan Taşnak ve Hınçak geleneğini sürdürmeyi marifet saydığından, 100 yıl önceki zihniyetle hareket ediyor,  bırakın sınır ihlalini, insanları öldürüyor. 

Konumuza dönecek olursak, doğu sınırımızdaki Kars ve Ardahan sancakları, Türkiye egemenliğine geçerken Batum, Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nde kalır. Üçüncü maddede Azerbaycan denetiminde Nahçıvan özerk bölgesinin tesis edilmesi karara bağlanır.

-Rıza Nur, Yusuf Kemal (Tengirşenk), Ali Fuat Paşa Georgiy Çiçerin, Celalettin Korkmazov antlaşma koşullarını görüşürken.

Kars Antlaşması ve Nahcivan…

Kars Antlaşması; Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan ve TBMM arasında Kars Konferansı'nda görüşüldükten sonra 13 Ekim 1921 tarihinde imzalandı. 

Anlaşma ile Türkiye'nin doğu sınırı çizilip, Doğu Cephesi kapandığı gibi TBMM’yi Doğu Cephesi'nde en çok uğraştıran Ermeni sorunu ortadan kaldırılmış oldu. 

20 maddeden oluşan Kars Antlaşması tarafları Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan ve TBMM'dir.  Tekrar edersek, bu devletlerle imzalanan anlaşma sayesinde Türkiye'nin doğu sınırı belirlenmiş, doğu sınır ile ilgili herhangi bir sıkıntı kalmamıştır. 

20 maddeden oluşan Kars Antlaşması'nın önemli maddeleri…

Boğazlarda Ticaret yapılması İstanbul'un güvenliğine bağlı olacak, Azeri Türklerin yoğun olarak yaşadığı Nahçıvan bölgesi özerklik verilecek, Batum Gürcistan'a verilecek, Anlaşmada herhangi bir devlet, kanunları tanımazsa diğer Devletler de tanımayacak, Her ülke azınlık haklarını koruyarak ülkesinde bulunan insanlara iyi davranacak, İmzacı devletler imza tarihinden itibaren 3 ay içerisinde konsolosluk sözleşmelerini imzalayacak, 2 ay içerisinde taraflar askeri ve sivil mahkumları göndermeyi kabul edecek, Kafkas cephesinde savaş sırasında işlenen tüm suçlar için tam bir af ilan etmeyi taraflar kabul edecek, Ülkeler arasında dostluk ve ticari ilişkileri daha iyi duruma getirmek için Tiflis'te bir konferans toplanacak. 

Sussan olmuyor, susmasan olmaz!..

Bu anlaşmaya imza koyan Ermenistan’ın, Kars Anlaşmasında yer alan "Kafkas cephesinde savaş sırasında işlenen tüm suçlar için tam bir af ilan etmeyi taraflar kabul edecek" maddesi gereğince “Soykırım” iddialarından vazgeçtiği kabak gibi ortada değil mi? 

Atatürk ve Nahcivan…

Nahçivan, Azerbaycan'a bağlı özerk bir bölge. Lakin Azerbaycan ile fiziki bağlantısı  bulunmuyor. Türk devletleri arasında Türkiye ile kara sınırı bulunan tek toprak parçası olma özelliğine sahip.

Gümrü, Moskova ve Kars Anlaşmalarını takip eden yıllarda Mustafa Kemal Paşa'nın Nahçivan'ın Azerbaycan'a bağlı özerk bir bölge statüsünün devam etmesinde katkısı büyük.

Türkiye'nin en kısa kara sınırı olan komşusu, Nahçivan Özerk Bölgesi. Ermenistan ile İran arasında sıkışmış bu bölge Iğdır ile komşu. Toplam “kara sınırı uzunluğu ise 12-13 km” civarında.

Türk dünyasına açılan tek kapı olan Nahçivan sınırının zamanında Mustafa Kemal Atatürk tarafından “bizzat kendi parasıyla” İran'dan satın aldığı topraklardan oluştuğunu çoğu kişi bilmez. Hele hele Cumhuriyet düşmanı mürteci tarihçi müsveddeleri, bu konuyu gündeme getirmekten kaçınırlar. 

Uzun sözün kısası bu topraklar şu an bize ait ve Nahçivan sınırımızı oluşturuyor. Mustafa Kemal Paşa, bölgenin yukarısında Sovyet Rusya ve Ermeniler, aşağısında ise İran ile olası bir durumda ilişkiler bozulursa Türk devletleri ve Orta Asya ile bağlantımızın olabilmesi için, devlet hazinesini kullanmadan, kendi cebinden o toprak parçasını alıp Türkiye Cumhuriyeti'ne katmıştır.

Sovyet Rusya'nın dağılma sürecine girmesiyle birlikte Ermeni birlikleri, Ruslar’dan temin ettikleri silahlarla Nahçivan'a saldırarak bölgeyi ele geçirip, insanları esir etmeye çalışmıştı. 

Türkiye, Kıbrıs’ta olduğu gibi Nahcivan’da “Garantör Ülke”dir…

Fakat Nahçivan'ın düşme ihtimalini gören dönemin Türk Hükümeti, sınır kapısından Nahçivan’a silah ile ilaç yardımı yaparak bölgeyi korumuş ve Sovyet Rusya'nın dağılması sonrasında özerk bir bölge olarak bağımsızlığını ilan etmesinde büyük katkı sağlamıştır. 

Türkiye, BM uluslar arası platformların tanıdığı bölge ülkelerinin imza koyduğu, kabul ettiği, Gümrü, Moskova ve Kars anlaşmaları gereği, Nahcivan'ın  garantörüdür. 

Ermenistan’ın Nahçivan'a yönelik tehditlerini, sınır ihlallerini, top ve füze atışlarını sonlandırmadığı takdirde Türkiye’nin askeri müdahale hakkı doğmaktadır. 

Ruslar’ın söylediği şekilde, tıpkı Dağlık Karabağ gibi Nahcivan da, Erivan ve Moskova'nın güvenlik anlaşmasının kapsamı dışındadır. 

Dolayısı ile Rus Ordusu’nun Ermenistan üzerinden Dağlık Karabağ ile Nahçivan'a girmesini beklemek beyhude olur. 

Türkiye’nin, Ermeni halkı ile bir sorunu yoktur!..

Güney Kafkasya coğrafyasının üç önemli ülkesi Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan; Türkiye’nin güvenlik şemsiyesinde stratejik bir öneme sahip. 

Güney Kafkasya jeopolitiği, enerji nakil hatlarının geçiş yolu üzerinde olması nedeniyle başka ülkelerinin de (Rusya, İran, Almanya, İngiltere, Fransa, ABD ve hatta Çin) dikkatlerini çekiyor. 

Türkiye açısından hayati önem arz eden ve projesi tamamlanan Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı (BTC) ve Bakü-Tiflis-Erzurum Doğalgaz Boru Hattı (BTE) bu bölgede bulunuyor.

Trans-Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP), Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattı (BTK)  yine aynı yerde.

Türkiye; ortak bir refah alanı oluşturulmasının bölge dışı mihrakların kışkırtmasıyla palazlandırılan, bölgesel sorunları ortadan kaldıracağı inancıyla, bölgesel işbirliği ve kalkınma projelerinin geliştirilmesini önemsiyor. 

ABD ve Fransa'daki diasporasının Türkiye aleyhindeki faaliyetlerine rağmen Ermenistan'a eli havada kalsa bile, dostluk eli uzatmaktan geri kalmıyor. 

Karadeniz ve Kafkaslar’da neler oluyor?

Bir kaç gün içinde stratejik sonuçlar doğurabilecek 2 kritik gelişme oldu:

1. Sinop’taki S400 atış testi (Bu tam aktivasyon öncesi son adım. ABD ile ilişkileri derinden etkiler)

2. Karadeniz jeopolitiğini etkilemesi muhtemel Ukrayna ile imzalanan kritik askeri&savunma sanayisi işbirliği anlaşmaları. 

Aslında bu iki olay, Türkiye'nin iki küresel güce karşı bir tür meydan okuma gibi görülebilir. 

Doğrudur. 

Türkiye, kimseden icazet almadan bağımsızlığını bir kez daha dünya kamuoyu önünde fiili şekilde deklare etmiştir. 

Bir başka açıdan bakıldığında Türkiye iki ucu necaset değneğin tam ortasından tutma becerisi göstermiştir. Bu Türk Hariciyesi’nin klasik denge siyasetinin sonucudur.

Ruslar, Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı’na “Amerikan Projesi” muamelesi mi çekiyor?

Türkiye, Güney Kafkasya jeopolitiğine yönelik oluşturduğu güvenlik stratejisini; Doğu ve Batı, Kuzey ve Güney arasında geçiş bölgesi olan Güney Kafkasya’nın Avrasya’nın önemli enerji ve ulaştırma koridorlarının kesiştiği noktada kurguladığı gibi bu güvenlik seddini aynı zamanda bölge ülkelerine yönelik tehdit unsurlarını etkisizleştirmek amacıyla güçlendirdiği söylenebilir.

Çünkü Güney Kafkasya’daki çözümlenememiş anlaşmazlıklar Yukarı Karabağ, Güney Osetya ve Abhazya’da kronik krize dönüşen bölgesel ihtilaflar, hem bu bölgenin hem de Avrasya’nın güvenliği açısından önemli bir tehdit oluşturuyor.

Bölgede çalışan, bölgeyi çalışan askeri uzmanlar, istihbaratçılar, Moskova'nın başından itibaren, Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattına karşı çıktığını ve “ABD projesi” görüşünde olduğunu söylüyor.

Bakü Tiflis Ceyhan boru hattı, Azerbaycan doğalgazını-petrolünü Avrupa’ya taşıyor. 

Zaten projenin amacı da olası bir kriz sürecinde, Avrupa’nın ihtiyaç duyduğu ve sanayisi için hayati öneme haiz enerji kaynaklarının tedarikinde  sorun yaşanmaması. 

Bir diğer tali fayda ise Avrupa’nın, Rusya Federasyonu’na bağımlılığının azaltılması. 

Eğer Ermenileri, ABD ve Avrupa Birliği kışkırtıyorsa, neden Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı'nı topa tutuyorlar? 

Dediğim gibi Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı, Avrupa’nın ihtiyaç duyduğu enerji kaynaklarının transferinin gerçekleştiği bir tedarik güzergahı. 

Eğer Avrupa Birliği, mesela Fransa, Ermenilere bu aklı veriyorsa kendi kafasına sıkmış olmaz mı? Yoksa şeytanın aklına gelmeyen benim aklıma geliyor olabilir mi? 

Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı'nın ABD projesi olmasından rahatsızlık duyan Rusya Federasyonu mu bu saldırıların mimarı? 

Nitekim Ermeni Ordusu, Rusya, Gürcistan ve Ermenistan sınırında yer alan ve doğalgaz, petrol boru hattı koridorunun bulunduğu Azerbaycan şehri Tovuz'a saldırarak bugünkü fiili durumun müsebbibi olmadı mı? 

Yine Dağlık Karabağ’da Azerbaycan ordusunun önünden kaçan Ermenistan ordusu, hangi akla hizmetle, 10 Ekim’de Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı'nın Yevlah ilinden geçen kısmına füze saldırısı düzenledi? 

Ki, BTC Petrol Boru Hattı, Avrupa'nın enerji güvenliğinde önemli rol oynayan büyük stratejik proje. 

Yüzyılın enerji projesi" olarak adlandırılan ve resmi açılışı 13 Temmuz 2006'da yapılan, Azerbaycan petrolünü Türkiye üzerinden dünya pazarlarına ulaştıran BTC Ham Petrol Boru Hattı'nın son durağı Adana'nın Ceyhan ilçesindeki Haydar Aliyev Deniz Terminali'nden bugüne kadar 4 bin 300'ü aşkın tankerle dünya pazarına sevkiyat yapıldı.

Rakamları insanın havsalası almakta zorlanıyor. Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Ham Petrol Boru Hattı'nın Ceyhan'daki deniz terminalinden 2006 yılından bu yana yüklenen ham petrol, 3 milyar 314 milyon 965 bin 318 varil civarında. 

Azerbaycan'da üretilen ham petrol, Gürcistan üzerinden, uzunluğu bin 776 kilometre olan ve bin 76 kilometresi Türkiye'den geçen boru hattı kullanılarak, Ceyhan'daki deniz terminaline, buradan da tankerlerle dünya pazarlarına ulaştırılıyor.

Acaba diyorum; dağlık taşlık, kupkuru, tuz yataklarından başka doğru dürüst yer altı zenginliği bulunmayan Ermenistan, bu pastadan pay almak için mi bu krizi çıkarıyor? “Çakallara üç beş kuruş verin sussunlar!” derseniz hodri meydan! 

Belki bazılarınız, Ankara'nın vassalı Revan Hanlığı düşü kuruyor olabilir.

Ne diyordu 68 Kuşağının öncü liderleri, "gerçekçi ol, imkansızı iste!..” 

Neden olmasın?

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete

Türkiye, hiç bir zaman BM Kararları, uluslararası ve komşu ülkelerle ikili anlaşmalara ters düşecek bir pozisyonda olmadı desek, yanılmış olmayız. 

Şimdilerde Ermenistan’ın çizmeyi aşan savaş konseptinin belirleyicisi, kimine göre ABD ile Fransa, kimine göre Rusya. Hatta Ankara’da, Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ın, Türkiye'nin çıkarlarına hizmet ettiğini söyleyenler bile var. 

Dağlık Karabağ işgal bölgesi dışına çıkarak Azerbaycan ile savaşını çok geniş coğrafyaya yaymak isteyen Erivan yönetiminin, Türkiye'yi bu kaosa çekmeye yönelik politikası, yürürlükteki anlaşmalar kapsamında her an bir askeri müdahale ile karşılaşabilir. 

Moskova Anlaşması ve Nahcivan…

Eylül 1920'de harekete geçen Kâzım Karabekir komutasındaki 15. Kolordu Kars, Ardahan, Artvin, Batum ve Iğdır'ı aldıktan sonra, Taşnakların idaresindeki Ermenistan ile 3 Aralık 1920'de Gümrü Antlaşması imzalanarak Doğu sınırı tespit edilmiştir. TBMM'nin uluslararası alanda imzaladığı ilk antlaşmadır.

Mustafa Kemal Paşa, Gümrü Antlaşması ile belirlenen bu sınırın Sovyetler Birliği tarafından da onaylanmasının  ileride yaşanabilecek krizleri ortadan kaldırır düşüncesi ile Ali Fuat Paşa'yı Moskova elçiliğine atadı.

Ali Fuat Paşa ve heyeti, 14 Aralık 1920'de kar, kış, kıyamete aldırmadan Ankara’dan Moskova'nın yolunu tuttular.

Sovyet Dışişleri Komiseri Çiçerin de Ekim ayında Gürcistan'ın Ankara elçisinin kardeşi olan M. Budu Medivani'yi Ankara'ya elçi olarak görevlendirmişti, 19 Şubat 1921'de Ankara'ya gelen Medivani, Mustafa Kemal Paşa'ya itimatnamesini sunmuştu.

Sovyetler Birliği özellikle Hazar Petrollerinin, İngiliz emperyalizminin iştihasını kabarttığının farkında olarak bağımsızlık savaşı yürüten Ankara Hükümeti ile işbirliğini çıkarlarına uygun buluyordu. 

Çünkü Türkler, İngiliz emperyalizminin Kafkaslara yönelik işgal ve genişleme politikasının karşısında Zülkarneyn Seddi gibi duruyordu. 

Bu şartlar altında 16 Mart 1921'de Moskova'da, Türkiye ile Sovyet Rusya arasında, dostluk antlaşması imzalandı.

Bu antlaşma ve devamı niteliğindeki antlaşmalarla belirlenmiş olan sınırlar, günümüzde Türkiye, Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan arasında hâlen geçerli. 

Ama Ermenistan Taşnak ve Hınçak geleneğini sürdürmeyi marifet saydığından, 100 yıl önceki zihniyetle hareket ediyor,  bırakın sınır ihlalini, insanları öldürüyor. 

Konumuza dönecek olursak, doğu sınırımızdaki Kars ve Ardahan sancakları, Türkiye egemenliğine geçerken Batum, Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nde kalır. Üçüncü maddede Azerbaycan denetiminde Nahçıvan özerk bölgesinin tesis edilmesi karara bağlanır.

-Rıza Nur, Yusuf Kemal (Tengirşenk), Ali Fuat Paşa Georgiy Çiçerin, Celalettin Korkmazov antlaşma koşullarını görüşürken.

Kars Antlaşması ve Nahcivan…

Kars Antlaşması; Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan ve TBMM arasında Kars Konferansı'nda görüşüldükten sonra 13 Ekim 1921 tarihinde imzalandı. 

Anlaşma ile Türkiye'nin doğu sınırı çizilip, Doğu Cephesi kapandığı gibi TBMM’yi Doğu Cephesi'nde en çok uğraştıran Ermeni sorunu ortadan kaldırılmış oldu. 

20 maddeden oluşan Kars Antlaşması tarafları Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan ve TBMM'dir.  Tekrar edersek, bu devletlerle imzalanan anlaşma sayesinde Türkiye'nin doğu sınırı belirlenmiş, doğu sınır ile ilgili herhangi bir sıkıntı kalmamıştır. 

20 maddeden oluşan Kars Antlaşması'nın önemli maddeleri…

Boğazlarda Ticaret yapılması İstanbul'un güvenliğine bağlı olacak, Azeri Türklerin yoğun olarak yaşadığı Nahçıvan bölgesi özerklik verilecek, Batum Gürcistan'a verilecek, Anlaşmada herhangi bir devlet, kanunları tanımazsa diğer Devletler de tanımayacak, Her ülke azınlık haklarını koruyarak ülkesinde bulunan insanlara iyi davranacak, İmzacı devletler imza tarihinden itibaren 3 ay içerisinde konsolosluk sözleşmelerini imzalayacak, 2 ay içerisinde taraflar askeri ve sivil mahkumları göndermeyi kabul edecek, Kafkas cephesinde savaş sırasında işlenen tüm suçlar için tam bir af ilan etmeyi taraflar kabul edecek, Ülkeler arasında dostluk ve ticari ilişkileri daha iyi duruma getirmek için Tiflis'te bir konferans toplanacak. 

Sussan olmuyor, susmasan olmaz!..

Bu anlaşmaya imza koyan Ermenistan’ın, Kars Anlaşmasında yer alan "Kafkas cephesinde savaş sırasında işlenen tüm suçlar için tam bir af ilan etmeyi taraflar kabul edecek" maddesi gereğince “Soykırım” iddialarından vazgeçtiği kabak gibi ortada değil mi? 

Atatürk ve Nahcivan…

Nahçivan, Azerbaycan'a bağlı özerk bir bölge. Lakin Azerbaycan ile fiziki bağlantısı  bulunmuyor. Türk devletleri arasında Türkiye ile kara sınırı bulunan tek toprak parçası olma özelliğine sahip.

Gümrü, Moskova ve Kars Anlaşmalarını takip eden yıllarda Mustafa Kemal Paşa'nın Nahçivan'ın Azerbaycan'a bağlı özerk bir bölge statüsünün devam etmesinde katkısı büyük.

Türkiye'nin en kısa kara sınırı olan komşusu, Nahçivan Özerk Bölgesi. Ermenistan ile İran arasında sıkışmış bu bölge Iğdır ile komşu. Toplam “kara sınırı uzunluğu ise 12-13 km” civarında.

Türk dünyasına açılan tek kapı olan Nahçivan sınırının zamanında Mustafa Kemal Atatürk tarafından “bizzat kendi parasıyla” İran'dan satın aldığı topraklardan oluştuğunu çoğu kişi bilmez. Hele hele Cumhuriyet düşmanı mürteci tarihçi müsveddeleri, bu konuyu gündeme getirmekten kaçınırlar. 

Uzun sözün kısası bu topraklar şu an bize ait ve Nahçivan sınırımızı oluşturuyor. Mustafa Kemal Paşa, bölgenin yukarısında Sovyet Rusya ve Ermeniler, aşağısında ise İran ile olası bir durumda ilişkiler bozulursa Türk devletleri ve Orta Asya ile bağlantımızın olabilmesi için, devlet hazinesini kullanmadan, kendi cebinden o toprak parçasını alıp Türkiye Cumhuriyeti'ne katmıştır.

Sovyet Rusya'nın dağılma sürecine girmesiyle birlikte Ermeni birlikleri, Ruslar’dan temin ettikleri silahlarla Nahçivan'a saldırarak bölgeyi ele geçirip, insanları esir etmeye çalışmıştı. 

Türkiye, Kıbrıs’ta olduğu gibi Nahcivan’da “Garantör Ülke”dir…

Fakat Nahçivan'ın düşme ihtimalini gören dönemin Türk Hükümeti, sınır kapısından Nahçivan’a silah ile ilaç yardımı yaparak bölgeyi korumuş ve Sovyet Rusya'nın dağılması sonrasında özerk bir bölge olarak bağımsızlığını ilan etmesinde büyük katkı sağlamıştır. 

Türkiye, BM uluslar arası platformların tanıdığı bölge ülkelerinin imza koyduğu, kabul ettiği, Gümrü, Moskova ve Kars anlaşmaları gereği, Nahcivan'ın  garantörüdür. 

Ermenistan’ın Nahçivan'a yönelik tehditlerini, sınır ihlallerini, top ve füze atışlarını sonlandırmadığı takdirde Türkiye’nin askeri müdahale hakkı doğmaktadır. 

Ruslar’ın söylediği şekilde, tıpkı Dağlık Karabağ gibi Nahcivan da, Erivan ve Moskova'nın güvenlik anlaşmasının kapsamı dışındadır. 

Dolayısı ile Rus Ordusu’nun Ermenistan üzerinden Dağlık Karabağ ile Nahçivan'a girmesini beklemek beyhude olur. 

Türkiye’nin, Ermeni halkı ile bir sorunu yoktur!..

Güney Kafkasya coğrafyasının üç önemli ülkesi Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan; Türkiye’nin güvenlik şemsiyesinde stratejik bir öneme sahip. 

Güney Kafkasya jeopolitiği, enerji nakil hatlarının geçiş yolu üzerinde olması nedeniyle başka ülkelerinin de (Rusya, İran, Almanya, İngiltere, Fransa, ABD ve hatta Çin) dikkatlerini çekiyor. 

Türkiye açısından hayati önem arz eden ve projesi tamamlanan Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı (BTC) ve Bakü-Tiflis-Erzurum Doğalgaz Boru Hattı (BTE) bu bölgede bulunuyor.

Trans-Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP), Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattı (BTK)  yine aynı yerde.

Türkiye; ortak bir refah alanı oluşturulmasının bölge dışı mihrakların kışkırtmasıyla palazlandırılan, bölgesel sorunları ortadan kaldıracağı inancıyla, bölgesel işbirliği ve kalkınma projelerinin geliştirilmesini önemsiyor. 

ABD ve Fransa'daki diasporasının Türkiye aleyhindeki faaliyetlerine rağmen Ermenistan'a eli havada kalsa bile, dostluk eli uzatmaktan geri kalmıyor. 

Karadeniz ve Kafkaslar’da neler oluyor?

Bir kaç gün içinde stratejik sonuçlar doğurabilecek 2 kritik gelişme oldu:

1. Sinop’taki S400 atış testi (Bu tam aktivasyon öncesi son adım. ABD ile ilişkileri derinden etkiler)

2. Karadeniz jeopolitiğini etkilemesi muhtemel Ukrayna ile imzalanan kritik askeri&savunma sanayisi işbirliği anlaşmaları. 

Aslında bu iki olay, Türkiye'nin iki küresel güce karşı bir tür meydan okuma gibi görülebilir. 

Doğrudur. 

Türkiye, kimseden icazet almadan bağımsızlığını bir kez daha dünya kamuoyu önünde fiili şekilde deklare etmiştir. 

Bir başka açıdan bakıldığında Türkiye iki ucu necaset değneğin tam ortasından tutma becerisi göstermiştir. Bu Türk Hariciyesi’nin klasik denge siyasetinin sonucudur.

Ruslar, Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı’na “Amerikan Projesi” muamelesi mi çekiyor?

Türkiye, Güney Kafkasya jeopolitiğine yönelik oluşturduğu güvenlik stratejisini; Doğu ve Batı, Kuzey ve Güney arasında geçiş bölgesi olan Güney Kafkasya’nın Avrasya’nın önemli enerji ve ulaştırma koridorlarının kesiştiği noktada kurguladığı gibi bu güvenlik seddini aynı zamanda bölge ülkelerine yönelik tehdit unsurlarını etkisizleştirmek amacıyla güçlendirdiği söylenebilir.

Çünkü Güney Kafkasya’daki çözümlenememiş anlaşmazlıklar Yukarı Karabağ, Güney Osetya ve Abhazya’da kronik krize dönüşen bölgesel ihtilaflar, hem bu bölgenin hem de Avrasya’nın güvenliği açısından önemli bir tehdit oluşturuyor.

Bölgede çalışan, bölgeyi çalışan askeri uzmanlar, istihbaratçılar, Moskova'nın başından itibaren, Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattına karşı çıktığını ve “ABD projesi” görüşünde olduğunu söylüyor.

Bakü Tiflis Ceyhan boru hattı, Azerbaycan doğalgazını-petrolünü Avrupa’ya taşıyor. 

Zaten projenin amacı da olası bir kriz sürecinde, Avrupa’nın ihtiyaç duyduğu ve sanayisi için hayati öneme haiz enerji kaynaklarının tedarikinde  sorun yaşanmaması. 

Bir diğer tali fayda ise Avrupa’nın, Rusya Federasyonu’na bağımlılığının azaltılması. 

Eğer Ermenileri, ABD ve Avrupa Birliği kışkırtıyorsa, neden Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı'nı topa tutuyorlar? 

Dediğim gibi Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı, Avrupa’nın ihtiyaç duyduğu enerji kaynaklarının transferinin gerçekleştiği bir tedarik güzergahı. 

Eğer Avrupa Birliği, mesela Fransa, Ermenilere bu aklı veriyorsa kendi kafasına sıkmış olmaz mı? Yoksa şeytanın aklına gelmeyen benim aklıma geliyor olabilir mi? 

Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı'nın ABD projesi olmasından rahatsızlık duyan Rusya Federasyonu mu bu saldırıların mimarı? 

Nitekim Ermeni Ordusu, Rusya, Gürcistan ve Ermenistan sınırında yer alan ve doğalgaz, petrol boru hattı koridorunun bulunduğu Azerbaycan şehri Tovuz'a saldırarak bugünkü fiili durumun müsebbibi olmadı mı? 

Yine Dağlık Karabağ’da Azerbaycan ordusunun önünden kaçan Ermenistan ordusu, hangi akla hizmetle, 10 Ekim’de Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı'nın Yevlah ilinden geçen kısmına füze saldırısı düzenledi? 

Ki, BTC Petrol Boru Hattı, Avrupa'nın enerji güvenliğinde önemli rol oynayan büyük stratejik proje. 

Yüzyılın enerji projesi" olarak adlandırılan ve resmi açılışı 13 Temmuz 2006'da yapılan, Azerbaycan petrolünü Türkiye üzerinden dünya pazarlarına ulaştıran BTC Ham Petrol Boru Hattı'nın son durağı Adana'nın Ceyhan ilçesindeki Haydar Aliyev Deniz Terminali'nden bugüne kadar 4 bin 300'ü aşkın tankerle dünya pazarına sevkiyat yapıldı.

Rakamları insanın havsalası almakta zorlanıyor. Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Ham Petrol Boru Hattı'nın Ceyhan'daki deniz terminalinden 2006 yılından bu yana yüklenen ham petrol, 3 milyar 314 milyon 965 bin 318 varil civarında. 

Azerbaycan'da üretilen ham petrol, Gürcistan üzerinden, uzunluğu bin 776 kilometre olan ve bin 76 kilometresi Türkiye'den geçen boru hattı kullanılarak, Ceyhan'daki deniz terminaline, buradan da tankerlerle dünya pazarlarına ulaştırılıyor.

Acaba diyorum; dağlık taşlık, kupkuru, tuz yataklarından başka doğru dürüst yer altı zenginliği bulunmayan Ermenistan, bu pastadan pay almak için mi bu krizi çıkarıyor? “Çakallara üç beş kuruş verin sussunlar!” derseniz hodri meydan! 

Belki bazılarınız, Ankara'nın vassalı Revan Hanlığı düşü kuruyor olabilir.

Ne diyordu 68 Kuşağının öncü liderleri, "gerçekçi ol, imkansızı iste!..” 

Neden olmasın?

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete