Türkiye’nin Stratejik Bor madeni, Çinli dokunuşu ile değerini 2 bin kat artıracak! Sıra Kendir’de!

Türkiye’nin Stratejik Bor madeni, Çinli dokunuşu ile değerini 2 bin kat artıracak! Sıra Kendir’de!

Bor madeni, cam ve seramik ürünleri üretiminde, demir – çelik sektöründe (kompakt yapıda cüruf elde etmek için), temizlik malzemeleri sektöründe (deterjan vb temizleyiciler üretiminde), tarım sektöründe (gübre üretiminde) ve daha birçok alanda kullanılan önemli bir maden. 

BOR; Türkiye’nin en stratejik madenlerinden.

BOR’.

Bilim insanları tarafından “21. yüzyılın petrolü” olarak tanımlanan, uzay teknolojisinden, bilişim sektörüne, nükleer teknolojiden savaş sanayiine kadar pek çok alanın vazgeçilmez hammaddesi olan borun işlenmesi ile ortalama olarak bugün elde edilenin 150 katı gelir kazanılabiliyor.

Borun, otomotiv sektöründe petrol yerine yakıt enerji olarak kullanılması da söz konusu.

2006’da uzun süredir Türkiye’deki bor madenlerinin peşinde olan ABD sermayeli Rio Tinto’nun kontrolündeki Avusturalyalı madencilik tekeli BHP-Billiton ile bor madenlerimize sahip olabileceği bir anlaşma imzalanmıştı.

15 yıl bağlayıcı Türkiye-Avustralya Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması’nın 10’uncu maddesi şirketin dünya bor rezervlerinin yüzde 70’ine sahip Türkiye’nin borlarını işletmek istediğini içeriyor.

Madde “Avusturalya’nın anlaşmayı imzalamasının nedenleri” arasında yer alıyor.

15 yıllık süreci kapsayan anlaşmada, Avustralyalı şirketlere de çeşitli imtiyazlar sağlanacağı yer almıştı. 

2006’da Türkiye’deki yeni maden kanunu ve yabancı yatırım kanunu; Türkiye’yi Avustralyalı yatırımcılar için daha çekici bir hale getirmişti.

BHP-Billiton, 90 milyar dolarlık mal varlığına sahip. 

İnşaat ve petrol gibi enerji alanlarında da dünya devlerinden olan firmanın, yıllık 25 milyar dolar cirosu ve 5 milyar dolar kârı var. 

Billiton; Türkiye’nin çeşitli yerlerinde madencilik yapan Rio Tinto isimli firma ile ilişkili. 

ABD sermayeli Rothschild Ailesi’nin Rio Tinto isimli firması tek başına dünya maden üretiminde yüzde 12.5’lik (27 milyar dolarlık) pay ile birinci sırada yer alıyor. 

İkinci sırada yüzde 11’lik pay ile yine İngiltere merkezli Anglo American Corp. (AAC), üçüncü sırada yüzde 8’lik pay ile BHP Billiton geliyor. 

Bu rakamlar, Türkiye’nin maden üretiminin payının 10 katı civarında. 

Rio Tinto ya da US Borax’ın dünyanın üçüncü büyük petrol şirketi Royal Deutch Shell’e ait olduğu iddia ediliyor. 

Bir başka iddia ise Shell’in Rothschild Ailesi’nin kontrolünde olduğu.

Ayrıca, Rothschild Ailesi’nin, Oppenheimer Ailesi’ne ait AAC’de de, yüzde 34’ü AAC’ye ait olan De Beers aracılığıyla ortaklığı var. 

1865 yılında bir Fransız firmasına devredildikten sonra yabancı sermaye arasında el değiştiren bor madenleri, 1968 yılında Etibank’a devredildiğinden beri devletin tekelinde. 

Rio Tinto’nun Türkiye rezervleriyle bağlantısı ise 1889 yılına dayanıyor. 

Her türlü imtiyazdan yararlanarak Etibank’a devre kadar bor madenlerini elinde tutan, o zamanki adı ile Borax Consolidated LTD ile bugünkü Rio Tinto gruba dahil olan US Borax aynı şirket. 

Son yıllarda bora ilişkin tüm yasal düzenlemelerin ve tartışmaların içinde Rio Tinto’nun adı geçmişti.

ETİ Bor’un dünya bor piyasasında en zorlu rakibi U.S.Borax, ABD şirketidir. 

CIA ve ABD’nin Ortadoğu Araştırmalar Enstitüsünün hazırladığı “Bor Raporu”na göre dünya bor rezervlerinin yüzde 70’i Türkiye’dedir. 

Bor, bir nevi Türkiye’nin petrolü ve doğalgazıdır.

Dünyadaki bor rezervi 2015 yılı itibariyle 1,3 trilyon ton. 

Bu rezervin yüzde 73,2’si Türkiye’de, yüzde 6,1’i ABD’de, yüzde 3,6’sı Çin’de bulunuyor. 

Türkiye bor rezervinde dünyada açık ara ilk sıradadır. 

Aynı yılda dünya bor üretimi 4,2 milyon tondur. 

Bu üretimde Türkiye, yüzde 48 ile birinci sırada, ABD yüzde 29 ile ikinci sırada ve Güney Amerika ülkeleri (Arjantin, Şili, Peru ve Bolivya) yüzde 12 ile üçüncü sıradaydı. 

Arap ülkelerinin petrolü, Rusya’nın doğalgazı onlar için ne ifade ediyorsa, bor da Türkiye için aynı değerde. 

Buna rağmen dünya bor rezervlerinin yüzde 70'ine sahip olan Türkiye, dünya pazarının da yüzde 35'ini kontrol edebiliyor.

ABD yönetimi 1957’de Amerika dışındaki bor madenleri için stratejik bir stok oluşturmaya karar verdikten hemen sonra Türkiye’den 1957 – 1959 yılları arasında, Amerikalılar Sümerbank’a gönderdikleri yün karşılığında, toplam 68.000 ton bor madeni alarak ABD’de depoladılar. 

Misyonerlerin Afrika yerlilerini kandırmak için incik boncuk dağıtması gibi resmen Türkiye’ye pul vermişler para almışlar. 

NATO, Türkiye’den Varşova Paktı ülkelerine yapılacak bor madeni ihracatlarını yıllık 7 bin 500 tonla sınırlamıştı.

Türkiye bor satışına getirilen kota kısıtlamasını kaldırmak için uğraştı.

Nihayet 1962’de kota 30.000 ton olarak belirlendiyse de bor madenleri 1963’te NATO’nun stratejik maddeler listesinden tamamen çıkarıldı.

Bu iş için Türk yetkililer büyük gayret gösterdi.

1968’de TC. Sanayi Bakanı Fethi Çelikbaş, bu zorlu işi başaran isim olarak tarihe geçti. 

Bor madenlerinin NATO’nun stratejik maddeler listesinden çıkması Ankara’yı bir süre rahatlattı. 

Türkiye’nin bor madeni ihracatı 1967'de 200 bin tona çıktığı halde sadece Polonya, 12 bin ton bor madeni satın aldı. 

1966 yılında Bandırma’daki ilk boraks fabrikası, Polonyalılara yaptırıldı.

Fabrikanın bedeli Polonya’ya kolemanit olarak ödendi.

ABD ve Avusturalya’dan sonra şimdi de Çinliler, bor madenine gözlerini dikti. 

Birkaç gün önce Çin’li Dalian Jinma şirketi ile Eti Maden anlaşması kapsamında Balıkesir’de bor karbür tesisi kurulmasının karara bağlandığı açıklandı. 

Bor karbür tesisi madenden çıkan borun katma değerini işleme yoluyla oluşturulduğunda yaklaşık 2 bin kat kadar artırabilen bir teknoloji. 

Yani Bor karbür teknolojisiyle bor madeninin değeri ürüne dönüştüğünde iki bin kata kadar artacak.

Türkiye için ‘bor’ kadar önemli ve stratejik nebat/ Plantae/ bir bitki olduğunu söylesem ne dersiniz?

Bor, nasıl stratejik bir madense kendir ya da daha yaygın kullanımıyla kenevir de aynı şekilde Türkiye için stratejik bir öneme sahip.

Teknolojinin gelişimine paralel kenevirin; kağıt, tekstil, giyim, geri dönüştürülebilir plastik, yapı yalıtım malzemeleri, vücut ürünleri, sağlıklı gıdalar ve biyo-yakıt ürünlerinde kullanımı azımsanmayacak kadar artmıştır. 

Kenevir, 8 kez geri dönüşüm işleminden geçirilebilirken ağaç yalnızca 3 kere işlem görebilir. 

Kenevir ile gemi halatı gibi yüksek mukavemetli halatlardan tutun, kağıt, plastik ve kompozitmalzemeler, kağıt, dayanıklı elbiseler ve yüksek besin değeri olan gıdalar (protein tozları) dahil bir çok çeşit ürün yapılabilir.

Meyvelerinin (tohum) yağından ağından nemlendirici kremler, yağ bazlı boyalar ve plastik katalizörleri de üretilebilmektedir.

Son söz, belki petrol ve doğalgaz rezervi az ama Rabbimize binlerce şükürler olsun ki "Türkiye’yi kurtaracak", Bor ve Kendir’imiz mevcut.

Kim tutar bizi!

Ömür Çelikdönmez
Twitter: @oc32oc39

Kendir/ kenevir ile ilgili daha önceki yazı:

Uyuşturucuyla mücadeleye evet, KENDİR ambargosuna hayır! Kenevirde İngiliz oyunu bozulmalı...

.

dikGAZETE.com

Bor madeni, cam ve seramik ürünleri üretiminde, demir – çelik sektöründe (kompakt yapıda cüruf elde etmek için), temizlik malzemeleri sektöründe (deterjan vb temizleyiciler üretiminde), tarım sektöründe (gübre üretiminde) ve daha birçok alanda kullanılan önemli bir maden. 

BOR; Türkiye’nin en stratejik madenlerinden.

BOR’.

Bilim insanları tarafından “21. yüzyılın petrolü” olarak tanımlanan, uzay teknolojisinden, bilişim sektörüne, nükleer teknolojiden savaş sanayiine kadar pek çok alanın vazgeçilmez hammaddesi olan borun işlenmesi ile ortalama olarak bugün elde edilenin 150 katı gelir kazanılabiliyor.

Borun, otomotiv sektöründe petrol yerine yakıt enerji olarak kullanılması da söz konusu.

2006’da uzun süredir Türkiye’deki bor madenlerinin peşinde olan ABD sermayeli Rio Tinto’nun kontrolündeki Avusturalyalı madencilik tekeli BHP-Billiton ile bor madenlerimize sahip olabileceği bir anlaşma imzalanmıştı.

15 yıl bağlayıcı Türkiye-Avustralya Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması’nın 10’uncu maddesi şirketin dünya bor rezervlerinin yüzde 70’ine sahip Türkiye’nin borlarını işletmek istediğini içeriyor.

Madde “Avusturalya’nın anlaşmayı imzalamasının nedenleri” arasında yer alıyor.

15 yıllık süreci kapsayan anlaşmada, Avustralyalı şirketlere de çeşitli imtiyazlar sağlanacağı yer almıştı. 

2006’da Türkiye’deki yeni maden kanunu ve yabancı yatırım kanunu; Türkiye’yi Avustralyalı yatırımcılar için daha çekici bir hale getirmişti.

BHP-Billiton, 90 milyar dolarlık mal varlığına sahip. 

İnşaat ve petrol gibi enerji alanlarında da dünya devlerinden olan firmanın, yıllık 25 milyar dolar cirosu ve 5 milyar dolar kârı var. 

Billiton; Türkiye’nin çeşitli yerlerinde madencilik yapan Rio Tinto isimli firma ile ilişkili. 

ABD sermayeli Rothschild Ailesi’nin Rio Tinto isimli firması tek başına dünya maden üretiminde yüzde 12.5’lik (27 milyar dolarlık) pay ile birinci sırada yer alıyor. 

İkinci sırada yüzde 11’lik pay ile yine İngiltere merkezli Anglo American Corp. (AAC), üçüncü sırada yüzde 8’lik pay ile BHP Billiton geliyor. 

Bu rakamlar, Türkiye’nin maden üretiminin payının 10 katı civarında. 

Rio Tinto ya da US Borax’ın dünyanın üçüncü büyük petrol şirketi Royal Deutch Shell’e ait olduğu iddia ediliyor. 

Bir başka iddia ise Shell’in Rothschild Ailesi’nin kontrolünde olduğu.

Ayrıca, Rothschild Ailesi’nin, Oppenheimer Ailesi’ne ait AAC’de de, yüzde 34’ü AAC’ye ait olan De Beers aracılığıyla ortaklığı var. 

1865 yılında bir Fransız firmasına devredildikten sonra yabancı sermaye arasında el değiştiren bor madenleri, 1968 yılında Etibank’a devredildiğinden beri devletin tekelinde. 

Rio Tinto’nun Türkiye rezervleriyle bağlantısı ise 1889 yılına dayanıyor. 

Her türlü imtiyazdan yararlanarak Etibank’a devre kadar bor madenlerini elinde tutan, o zamanki adı ile Borax Consolidated LTD ile bugünkü Rio Tinto gruba dahil olan US Borax aynı şirket. 

Son yıllarda bora ilişkin tüm yasal düzenlemelerin ve tartışmaların içinde Rio Tinto’nun adı geçmişti.

ETİ Bor’un dünya bor piyasasında en zorlu rakibi U.S.Borax, ABD şirketidir. 

CIA ve ABD’nin Ortadoğu Araştırmalar Enstitüsünün hazırladığı “Bor Raporu”na göre dünya bor rezervlerinin yüzde 70’i Türkiye’dedir. 

Bor, bir nevi Türkiye’nin petrolü ve doğalgazıdır.

Dünyadaki bor rezervi 2015 yılı itibariyle 1,3 trilyon ton. 

Bu rezervin yüzde 73,2’si Türkiye’de, yüzde 6,1’i ABD’de, yüzde 3,6’sı Çin’de bulunuyor. 

Türkiye bor rezervinde dünyada açık ara ilk sıradadır. 

Aynı yılda dünya bor üretimi 4,2 milyon tondur. 

Bu üretimde Türkiye, yüzde 48 ile birinci sırada, ABD yüzde 29 ile ikinci sırada ve Güney Amerika ülkeleri (Arjantin, Şili, Peru ve Bolivya) yüzde 12 ile üçüncü sıradaydı. 

Arap ülkelerinin petrolü, Rusya’nın doğalgazı onlar için ne ifade ediyorsa, bor da Türkiye için aynı değerde. 

Buna rağmen dünya bor rezervlerinin yüzde 70'ine sahip olan Türkiye, dünya pazarının da yüzde 35'ini kontrol edebiliyor.

ABD yönetimi 1957’de Amerika dışındaki bor madenleri için stratejik bir stok oluşturmaya karar verdikten hemen sonra Türkiye’den 1957 – 1959 yılları arasında, Amerikalılar Sümerbank’a gönderdikleri yün karşılığında, toplam 68.000 ton bor madeni alarak ABD’de depoladılar. 

Misyonerlerin Afrika yerlilerini kandırmak için incik boncuk dağıtması gibi resmen Türkiye’ye pul vermişler para almışlar. 

NATO, Türkiye’den Varşova Paktı ülkelerine yapılacak bor madeni ihracatlarını yıllık 7 bin 500 tonla sınırlamıştı.

Türkiye bor satışına getirilen kota kısıtlamasını kaldırmak için uğraştı.

Nihayet 1962’de kota 30.000 ton olarak belirlendiyse de bor madenleri 1963’te NATO’nun stratejik maddeler listesinden tamamen çıkarıldı.

Bu iş için Türk yetkililer büyük gayret gösterdi.

1968’de TC. Sanayi Bakanı Fethi Çelikbaş, bu zorlu işi başaran isim olarak tarihe geçti. 

Bor madenlerinin NATO’nun stratejik maddeler listesinden çıkması Ankara’yı bir süre rahatlattı. 

Türkiye’nin bor madeni ihracatı 1967'de 200 bin tona çıktığı halde sadece Polonya, 12 bin ton bor madeni satın aldı. 

1966 yılında Bandırma’daki ilk boraks fabrikası, Polonyalılara yaptırıldı.

Fabrikanın bedeli Polonya’ya kolemanit olarak ödendi.

ABD ve Avusturalya’dan sonra şimdi de Çinliler, bor madenine gözlerini dikti. 

Birkaç gün önce Çin’li Dalian Jinma şirketi ile Eti Maden anlaşması kapsamında Balıkesir’de bor karbür tesisi kurulmasının karara bağlandığı açıklandı. 

Bor karbür tesisi madenden çıkan borun katma değerini işleme yoluyla oluşturulduğunda yaklaşık 2 bin kat kadar artırabilen bir teknoloji. 

Yani Bor karbür teknolojisiyle bor madeninin değeri ürüne dönüştüğünde iki bin kata kadar artacak.

Türkiye için ‘bor’ kadar önemli ve stratejik nebat/ Plantae/ bir bitki olduğunu söylesem ne dersiniz?

Bor, nasıl stratejik bir madense kendir ya da daha yaygın kullanımıyla kenevir de aynı şekilde Türkiye için stratejik bir öneme sahip.

Teknolojinin gelişimine paralel kenevirin; kağıt, tekstil, giyim, geri dönüştürülebilir plastik, yapı yalıtım malzemeleri, vücut ürünleri, sağlıklı gıdalar ve biyo-yakıt ürünlerinde kullanımı azımsanmayacak kadar artmıştır. 

Kenevir, 8 kez geri dönüşüm işleminden geçirilebilirken ağaç yalnızca 3 kere işlem görebilir. 

Kenevir ile gemi halatı gibi yüksek mukavemetli halatlardan tutun, kağıt, plastik ve kompozitmalzemeler, kağıt, dayanıklı elbiseler ve yüksek besin değeri olan gıdalar (protein tozları) dahil bir çok çeşit ürün yapılabilir.

Meyvelerinin (tohum) yağından ağından nemlendirici kremler, yağ bazlı boyalar ve plastik katalizörleri de üretilebilmektedir.

Son söz, belki petrol ve doğalgaz rezervi az ama Rabbimize binlerce şükürler olsun ki "Türkiye’yi kurtaracak", Bor ve Kendir’imiz mevcut.

Kim tutar bizi!

Ömür Çelikdönmez
Twitter: @oc32oc39

Kendir/ kenevir ile ilgili daha önceki yazı:

Uyuşturucuyla mücadeleye evet, KENDİR ambargosuna hayır! Kenevirde İngiliz oyunu bozulmalı...

.

dikGAZETE.com