Virüs… Neyin tatbikâtı, Bilimsel tepki
Virüs… Neyin tatbikâtı, Bilimsel tepki
- 25-03-2020 10:12
- 553
- 25-03-2020 10:12
- 553
Kavga çetin…
Kavga büyük…
Bir yanda insanlık düşmanları azınlık, hatta birkaç aile, diğer yanda milyarlarca insan..
Çin.
Burada üretim yapan büyüklü küçüklü, dünyanın her yanından şirketler var. "ABD, ÇİN TİCARET SAVAŞLARI" gündem oluşturuyor, ancak Almanya, İngiltere, Fransa da orada. Yani küresel güçler üretimlerinin büyük kısmını Çin’e taşıdı.
Neden Çin?
Komünizm, baskıcı devlet, insanları çok kolay yönetiyor. Ateizm ile tüm değerler sistemi tüketilmeye devam ediliyor. Böylece robotlaşmış, niteliksiz yeni bir insan yaratmak daha kolay. Emek ucuz. Yeni dünyaya da, eski dünyaya da aynı uzaklıkta.
Çin’de sosyal bir konunun tatbikâtını yapmak kolay. Şimdi, “Yeşil barkod” uygulaması ile karantina, aşamalı olarak kalkacak. Barkod sonrası, muhtemelen insan vücudunda çip dönemi ile sürecek.
Corona virüsü sürecini düşünün. Yarın ne olacak bilmiyoruz. Devletler tedirgin, insanlar tedirgin. Çözüm arayışları bile pısırık.
Batı toplumlarında tevekkül duygusu ve kâder inancı zayıf olduğundan, marketlere saldırıyorlar. Cezaevlerinde ayaklanmalar çıkıyor. Toplumun kontrolü zorlaşıyor. ABD ve AB ülkeleri, şehirlere asker indirdi.
Otelleri hastaneye çeviriyorlar.
Düşünün, insanlara çip takılması konuşuluyor.
Düşünün, dünya nüfusunun fazlalığı ve azaltılması gerektiği konuşuyor. Öyle bir virüs çıkartılıyor ki, yaşlılar, dayanıksız insanlar ölüyorlar.
Çin, emeklilerine maaş ödemekte zorlanıyor. AB, yaşlı insanlarla dolu.
İslâm Dünyası sus pus.
Hıristiyan Âlemi’nden de ses yok.
Konuşulanların tamamı fıtrâta ve Semâvî dinlerin hükümlerine göre haram.
Evanjelizme, eski Papa tepkisini ortaya koymuştu; “Kıyameti, kimse öne getiremez!” demişti.
FETÖ gibi, Hıristiyan Dünyada da Küresel güçle, masonluk, illüminâti vb. yapılarla uyumlu, hatta o küresel şebekelerin emrinde sözde dînî gruplar var.
İnsanlık kıskaca alınmakta, büyük bir buhran ve bunalıma doğru sürüklenmektedir.
Mâkineleşme, otomasyon, yapay zekâ, robotlar derken insana gereksinim azalmaktadır, bu arada hastalıklardan kurtulacak insanlar da robotlaştırılmaktadır.
İnsanlara takılacak çipler, belki de bir süre sonra zorunlu hale gelecektir.
Bir sonraki aşaması kolay takip, son aşaması da çipler aracılığı ile insanın kontrol edilebilmesi olacaktır ki, şu anda da oluşturulan algılar ile yığınlar yönetilmektedir.
Çin, küresel gücün tatbikât sahası görünümünde. Afrika ve Asya hammadde ve emek (köle) kaynağı, Avrupa ve ABD "Hayat Alanı" olarak planlanıyor adeta.
Peki, bu köleliğe doğru giden süreci nasıl durduracağız?
Düzenin sahipleri, Firavun ve Nemrut misali İslâm ve Müslüman düşmanıdır.
İnsanlığa düşmanlar.
Son yüzyılda algıyı öyle bir yönettiler ki, emperyalist İngiltere için “Asılırsan İngiliz sicimi ile asıl!” atasözü olmuş, dünyanın en büyük ve acımasız krallığı, Birleşik Krallık, “Demokrasinin Beşiği” olmuş.
Gelinen bu tuzak ve kıskaçtan nasıl çıkacağız?
Devletin alacağı tedbirler yeterli mi?
Sürekli dışında kusur arayan, kendinde hiç hata aramayanlar, kolay ikbâl ve menfâat peşinde olanlar topluma faydalı olabilirler mi?
Biz İslâm Dünyası’yız.
Büyük kavganın tarafıyız.
Hele de Türk Milleti ve Türkiye!
Hedeftedir!
Bilim, teknoloji, koordinasyon, çözüm, üretme ve Milli Güvenlik ile ayakta kalabiliriz.
Bugün AR-GE Faaliyetleri bir çatı altında olmalıdır. Bilim metodolojisi benzer nitelikler taşır. Üniversite ve Enstitüler, Sanayi Kuruluşları, Sağlık Kuruluşları her türlü üreticiler koordine edilerek çalışmalıdırlar.
Corona Virüsü ile dünyada birçok eksik ortaya çıktı.
Solunum Cihazı düşünün. Elektronik müştemilatı var, teknolojik var, bilişim ve telekomünikasyon ayağı var, mekânik aksamı var.
Hâsılı, AR-GE Faaliyetleri bir çatı altında ya da bir makamın koordinasyonunda yürütülmelidir. Koordinatör ya da emredici amir bir Cumhurbaşkanı Yardımcısı görevlendirilmesi gerek.
AR-GE Faaliyetleri ile sanayînin birlikte çalışması özendirilmeli. Yeni teknik üniversiteler, teknik ve meslek liseleri organize Sanayî Bölgeleri içinde olmalıdır. Diploma alana kadar fabrika görmemiş mühendis olur mu?
Çevremizde herkes, Cumhurbaşkanımızı Rabbimizin bir lütfü olarak görüyor.
Güzel de alt kadroları olarak, karar vericilere katkı sağlayacak yakınlıkta kişiler olarak neden liyakât, ehliyet, sadâkat, fedakârlık üzerine kişilerin istihdâmına katkı sağlamıyorsunuz?
Adamcılık, kayırmacılık ihânettir.
Cumhurbaşkanımızın yakın arkadaşı olduğunu bildiğimiz insanlar dâhî şikâyetçi adamcılıktan, liyakâtsiz, beceriksiz yöneticikerden. Hatta hâlâ FETÖ kalıntılarının çok etkin olduğunu isimleriyle söyleyenler var.
İletin o zaman.
Otokontrol sadece âmirin denetlemesi ve sonuçları ile kurulmaz. Dış gözlemcilerin riyâsız, menfaatsiz, samîmi eleştiri ve önerileri yönetici ve karar vericilere büyük katkı sağlar.
Azîz Milletim!..
Gelecek daha zor ve kötü görünüyor; çünkü İnsanlık düşmanları sürekli kötülük peşinde.
Düşünün dünyanın tüm devletleri borçlu.
Kime peki?
Üç-beş aileye.
Bilin ki içi boş hamâset (övünme), tembellik ve nemelâzımcılık, menfaatperestlik, her türlü şahsî hırs kişinin kendisi kadar toplumun da düşmanıdır. Ecdâdımızın “Tüyü bitmemiş yetim hakkı..” ya da “Devlet malı, yetim malı.” düstûrunu bir kez daha hatırlatıyorum.
Peygamberimizin (SAV) izinde olmak, halk içinde yüksek bir minderde dahî oturamamaktır.
Son olarak, unutmayalım ki;
“İlim ve fenne bigâne kalan onun ateşinde yanar.”
İslâm Dünyası’nın en büyük meselesi “Ham yobaz, kaba softa”dır.
Bir toplum, uydurulan kerâmetlerle yönlendirilebiliyorsa, Kur’an-ı Kerim’in muhtevâsından uzaklaşmışsa orada gerçek tekâmül beklemeyiniz.
Corona Virüsü çıktığında hepimiz Allah’ın, D. Türkistan’daki Müslümanlara zulüm sebebi ile Çin’i cezalandırdığını söyledik…
Ya Yemen, Irak, Suriye, Libya’daki iç kavgalar, PKK’nın yaptığı katliamlara rağmen bazı kesimlerden gördüğü teveccüh!..
Vuranın da vurulanın da Müslüman olmaları...
Ayet-i Kerîmeler ile sabit ki bunun karşılığı ceza daha fazla…
“De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (Zümer– 9)
“Allah içinizden inananların ve kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltir.” (Mücadele–11)
“Rabbim! İlmimi arttır de.” (Tâ-Hâ–114)
“Ve Evreni kuvvetimizle kurduk, muhakkak ki onu genişletmekteyiz.” (Zâriyât–47)
.
Emekli Yarbay Halil MERT, dikGAZETE.com
-Strateji ve Yönetim Uzmanı-
Kavga çetin…
Kavga büyük…
Bir yanda insanlık düşmanları azınlık, hatta birkaç aile, diğer yanda milyarlarca insan..
Çin.
Burada üretim yapan büyüklü küçüklü, dünyanın her yanından şirketler var. "ABD, ÇİN TİCARET SAVAŞLARI" gündem oluşturuyor, ancak Almanya, İngiltere, Fransa da orada. Yani küresel güçler üretimlerinin büyük kısmını Çin’e taşıdı.
Neden Çin?
Komünizm, baskıcı devlet, insanları çok kolay yönetiyor. Ateizm ile tüm değerler sistemi tüketilmeye devam ediliyor. Böylece robotlaşmış, niteliksiz yeni bir insan yaratmak daha kolay. Emek ucuz. Yeni dünyaya da, eski dünyaya da aynı uzaklıkta.
Çin’de sosyal bir konunun tatbikâtını yapmak kolay. Şimdi, “Yeşil barkod” uygulaması ile karantina, aşamalı olarak kalkacak. Barkod sonrası, muhtemelen insan vücudunda çip dönemi ile sürecek.
Corona virüsü sürecini düşünün. Yarın ne olacak bilmiyoruz. Devletler tedirgin, insanlar tedirgin. Çözüm arayışları bile pısırık.
Batı toplumlarında tevekkül duygusu ve kâder inancı zayıf olduğundan, marketlere saldırıyorlar. Cezaevlerinde ayaklanmalar çıkıyor. Toplumun kontrolü zorlaşıyor. ABD ve AB ülkeleri, şehirlere asker indirdi.
Otelleri hastaneye çeviriyorlar.
Düşünün, insanlara çip takılması konuşuluyor.
Düşünün, dünya nüfusunun fazlalığı ve azaltılması gerektiği konuşuyor. Öyle bir virüs çıkartılıyor ki, yaşlılar, dayanıksız insanlar ölüyorlar.
Çin, emeklilerine maaş ödemekte zorlanıyor. AB, yaşlı insanlarla dolu.
İslâm Dünyası sus pus.
Hıristiyan Âlemi’nden de ses yok.
Konuşulanların tamamı fıtrâta ve Semâvî dinlerin hükümlerine göre haram.
Evanjelizme, eski Papa tepkisini ortaya koymuştu; “Kıyameti, kimse öne getiremez!” demişti.
FETÖ gibi, Hıristiyan Dünyada da Küresel güçle, masonluk, illüminâti vb. yapılarla uyumlu, hatta o küresel şebekelerin emrinde sözde dînî gruplar var.
İnsanlık kıskaca alınmakta, büyük bir buhran ve bunalıma doğru sürüklenmektedir.
Mâkineleşme, otomasyon, yapay zekâ, robotlar derken insana gereksinim azalmaktadır, bu arada hastalıklardan kurtulacak insanlar da robotlaştırılmaktadır.
İnsanlara takılacak çipler, belki de bir süre sonra zorunlu hale gelecektir.
Bir sonraki aşaması kolay takip, son aşaması da çipler aracılığı ile insanın kontrol edilebilmesi olacaktır ki, şu anda da oluşturulan algılar ile yığınlar yönetilmektedir.
Çin, küresel gücün tatbikât sahası görünümünde. Afrika ve Asya hammadde ve emek (köle) kaynağı, Avrupa ve ABD "Hayat Alanı" olarak planlanıyor adeta.
Peki, bu köleliğe doğru giden süreci nasıl durduracağız?
Düzenin sahipleri, Firavun ve Nemrut misali İslâm ve Müslüman düşmanıdır.
İnsanlığa düşmanlar.
Son yüzyılda algıyı öyle bir yönettiler ki, emperyalist İngiltere için “Asılırsan İngiliz sicimi ile asıl!” atasözü olmuş, dünyanın en büyük ve acımasız krallığı, Birleşik Krallık, “Demokrasinin Beşiği” olmuş.
Gelinen bu tuzak ve kıskaçtan nasıl çıkacağız?
Devletin alacağı tedbirler yeterli mi?
Sürekli dışında kusur arayan, kendinde hiç hata aramayanlar, kolay ikbâl ve menfâat peşinde olanlar topluma faydalı olabilirler mi?
Biz İslâm Dünyası’yız.
Büyük kavganın tarafıyız.
Hele de Türk Milleti ve Türkiye!
Hedeftedir!
Bilim, teknoloji, koordinasyon, çözüm, üretme ve Milli Güvenlik ile ayakta kalabiliriz.
Bugün AR-GE Faaliyetleri bir çatı altında olmalıdır. Bilim metodolojisi benzer nitelikler taşır. Üniversite ve Enstitüler, Sanayi Kuruluşları, Sağlık Kuruluşları her türlü üreticiler koordine edilerek çalışmalıdırlar.
Corona Virüsü ile dünyada birçok eksik ortaya çıktı.
Solunum Cihazı düşünün. Elektronik müştemilatı var, teknolojik var, bilişim ve telekomünikasyon ayağı var, mekânik aksamı var.
Hâsılı, AR-GE Faaliyetleri bir çatı altında ya da bir makamın koordinasyonunda yürütülmelidir. Koordinatör ya da emredici amir bir Cumhurbaşkanı Yardımcısı görevlendirilmesi gerek.
AR-GE Faaliyetleri ile sanayînin birlikte çalışması özendirilmeli. Yeni teknik üniversiteler, teknik ve meslek liseleri organize Sanayî Bölgeleri içinde olmalıdır. Diploma alana kadar fabrika görmemiş mühendis olur mu?
Çevremizde herkes, Cumhurbaşkanımızı Rabbimizin bir lütfü olarak görüyor.
Güzel de alt kadroları olarak, karar vericilere katkı sağlayacak yakınlıkta kişiler olarak neden liyakât, ehliyet, sadâkat, fedakârlık üzerine kişilerin istihdâmına katkı sağlamıyorsunuz?
Adamcılık, kayırmacılık ihânettir.
Cumhurbaşkanımızın yakın arkadaşı olduğunu bildiğimiz insanlar dâhî şikâyetçi adamcılıktan, liyakâtsiz, beceriksiz yöneticikerden. Hatta hâlâ FETÖ kalıntılarının çok etkin olduğunu isimleriyle söyleyenler var.
İletin o zaman.
Otokontrol sadece âmirin denetlemesi ve sonuçları ile kurulmaz. Dış gözlemcilerin riyâsız, menfaatsiz, samîmi eleştiri ve önerileri yönetici ve karar vericilere büyük katkı sağlar.
Azîz Milletim!..
Gelecek daha zor ve kötü görünüyor; çünkü İnsanlık düşmanları sürekli kötülük peşinde.
Düşünün dünyanın tüm devletleri borçlu.
Kime peki?
Üç-beş aileye.
Bilin ki içi boş hamâset (övünme), tembellik ve nemelâzımcılık, menfaatperestlik, her türlü şahsî hırs kişinin kendisi kadar toplumun da düşmanıdır. Ecdâdımızın “Tüyü bitmemiş yetim hakkı..” ya da “Devlet malı, yetim malı.” düstûrunu bir kez daha hatırlatıyorum.
Peygamberimizin (SAV) izinde olmak, halk içinde yüksek bir minderde dahî oturamamaktır.
Son olarak, unutmayalım ki;
“İlim ve fenne bigâne kalan onun ateşinde yanar.”
İslâm Dünyası’nın en büyük meselesi “Ham yobaz, kaba softa”dır.
Bir toplum, uydurulan kerâmetlerle yönlendirilebiliyorsa, Kur’an-ı Kerim’in muhtevâsından uzaklaşmışsa orada gerçek tekâmül beklemeyiniz.
Corona Virüsü çıktığında hepimiz Allah’ın, D. Türkistan’daki Müslümanlara zulüm sebebi ile Çin’i cezalandırdığını söyledik…
Ya Yemen, Irak, Suriye, Libya’daki iç kavgalar, PKK’nın yaptığı katliamlara rağmen bazı kesimlerden gördüğü teveccüh!..
Vuranın da vurulanın da Müslüman olmaları...
Ayet-i Kerîmeler ile sabit ki bunun karşılığı ceza daha fazla…
“De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (Zümer– 9)
“Allah içinizden inananların ve kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltir.” (Mücadele–11)
“Rabbim! İlmimi arttır de.” (Tâ-Hâ–114)
“Ve Evreni kuvvetimizle kurduk, muhakkak ki onu genişletmekteyiz.” (Zâriyât–47)
.
Emekli Yarbay Halil MERT, dikGAZETE.com
-Strateji ve Yönetim Uzmanı-