Virüsü değil, maskeyi yayalım!..

Virüsü değil, maskeyi yayalım!..

Görselden de anlaşılacağı üzere, korona taşıyıcısı bir kişinin, sağlıklı kişi maske taksa dahi bulaştırma oranının yüzde 70;

Maskeli taşıyıcının, sağlıklı kişi maske takmasa dahi hastalığı bulaştırma oranı yüzde 5 (taşıyıcı olup olmadığımızı bilemeyeceğimiz için takmak zorundayız);

Hastalığı taşıyan ve sağlıklı olan herkes maskesini doğru şekilde taktığı müddetçe bulaşma oranı yüzde 1.5’tir (Muhtemelen fazla yakın mesafede veya yüzünüze kasıtlı öksürme niyetinde ise(!)).

Buna rağmen dışarıda pek çoğumuz, bulaşma oranı ciddiyetinin ya da hastalıkla mücadelede yaşanan zorlu sürecin farkında olmasa gerek; yaptığım gözlemler sonucu maskeler yüzde 75 burun altı veya çene altı füları; yüzde 5 ele bileklik ya da kulağa küpe, yüzde 10'unda ise 'maskeyi gören olmadı' şaka mı?

Kalan yüzde 10 ise, bizler gibi, “maskesini düzgün takarak kurallara uyarsa hem kendinin hem diğerlerinin hayatını koruyacak ve hastalık bitecek” iyimserliğinde olanlar..

Şimdi ise, 1000'in altına düşmeyen vakalar devam ederken 31 Ağustos’ta okulların nasıl başlayacağını düşünüyor olabiliriz elbette. Lakin bu ne cesaret (cehalet) anlamadığım sorumsuz kişilerle bir arada yaşarken vakaların düşmesini beklersek en az 3 yıl daha çocuklarımızın okullu olacağı günleri hayal eder dururuz.

Bu nedenle diyeceğim şu ki, maske yaptırımları artırılmalı. Takmayanlara uyarısız para cezası verilmeli (uyarı sonrası 5 metre ötede maskeyi süs olarak kullanacağı aşikar değil mi?). 

Kendi hayatınız umurunuzda değil, başkalarının hayatı sizi ilgilendirmiyor, peki! Bari yanıbaşınızdaki evlatlarınıza bakın da aylardır hastanelerde bizlere hizmet ederken çocuklarını göremeyen sağlıkçılarımızı düşünüp küçük bir muhasebe yapın.

Sorumluluk alma yaşını geçeli çok olmadı mı?

Not:

Sert üsluplu ifadelerin çoğu zaman etkisi olmadığını üzülerek kabul ediyorum. Lakin sürecin başından bu yana kibar ve hassas cümlelerle uyarılarda bulunan başta Sağlık Bakanımız ve tüm yetkililere artık ayıp olmuyor mu!

Unutmayın, sadece sizler değil; işini, okulunu, sevdiklerini kaybeden ve kaybetme korkusu yaşamaya devam eden herkes ve en çok da sağlığımız adına yüzünde maske izi geçmeyen emektar doktorlarımız ve sağlık çalışanlarımız bunaldı!

.

Betül Özey, dikGAZETE.com

-Sosyolog/Psikolog-

Görselden de anlaşılacağı üzere, korona taşıyıcısı bir kişinin, sağlıklı kişi maske taksa dahi bulaştırma oranının yüzde 70;

Maskeli taşıyıcının, sağlıklı kişi maske takmasa dahi hastalığı bulaştırma oranı yüzde 5 (taşıyıcı olup olmadığımızı bilemeyeceğimiz için takmak zorundayız);

Hastalığı taşıyan ve sağlıklı olan herkes maskesini doğru şekilde taktığı müddetçe bulaşma oranı yüzde 1.5’tir (Muhtemelen fazla yakın mesafede veya yüzünüze kasıtlı öksürme niyetinde ise(!)).

Buna rağmen dışarıda pek çoğumuz, bulaşma oranı ciddiyetinin ya da hastalıkla mücadelede yaşanan zorlu sürecin farkında olmasa gerek; yaptığım gözlemler sonucu maskeler yüzde 75 burun altı veya çene altı füları; yüzde 5 ele bileklik ya da kulağa küpe, yüzde 10'unda ise 'maskeyi gören olmadı' şaka mı?

Kalan yüzde 10 ise, bizler gibi, “maskesini düzgün takarak kurallara uyarsa hem kendinin hem diğerlerinin hayatını koruyacak ve hastalık bitecek” iyimserliğinde olanlar..

Şimdi ise, 1000'in altına düşmeyen vakalar devam ederken 31 Ağustos’ta okulların nasıl başlayacağını düşünüyor olabiliriz elbette. Lakin bu ne cesaret (cehalet) anlamadığım sorumsuz kişilerle bir arada yaşarken vakaların düşmesini beklersek en az 3 yıl daha çocuklarımızın okullu olacağı günleri hayal eder dururuz.

Bu nedenle diyeceğim şu ki, maske yaptırımları artırılmalı. Takmayanlara uyarısız para cezası verilmeli (uyarı sonrası 5 metre ötede maskeyi süs olarak kullanacağı aşikar değil mi?). 

Kendi hayatınız umurunuzda değil, başkalarının hayatı sizi ilgilendirmiyor, peki! Bari yanıbaşınızdaki evlatlarınıza bakın da aylardır hastanelerde bizlere hizmet ederken çocuklarını göremeyen sağlıkçılarımızı düşünüp küçük bir muhasebe yapın.

Sorumluluk alma yaşını geçeli çok olmadı mı?

Not:

Sert üsluplu ifadelerin çoğu zaman etkisi olmadığını üzülerek kabul ediyorum. Lakin sürecin başından bu yana kibar ve hassas cümlelerle uyarılarda bulunan başta Sağlık Bakanımız ve tüm yetkililere artık ayıp olmuyor mu!

Unutmayın, sadece sizler değil; işini, okulunu, sevdiklerini kaybeden ve kaybetme korkusu yaşamaya devam eden herkes ve en çok da sağlığımız adına yüzünde maske izi geçmeyen emektar doktorlarımız ve sağlık çalışanlarımız bunaldı!

.

Betül Özey, dikGAZETE.com

-Sosyolog/Psikolog-