Yapay et üretilince bizim danalar bir numaralı terörist oldu!
Yapay et üretilince bizim danalar bir numaralı terörist oldu!
- 13-03-2021 09:22
- 942
- 13-03-2021 09:22
- 942
Yüreklerinde "ümmet" derdi taşıyan can kardeşlerim..
Senelerdir geceli gündüzlü hep birlikte uyardık, anlattık, çabaladık;
bizleri anlayabilmek şöyle dursun, anlattıklarımızı idrak ve tasavvur dahi edemediklerinden her birine "komplo" deyip geçtiler.
Ama korkunun ecele faydası var mı?
Bakın hiç dilemezdim, hiç istemezdim lakin ne dediysek şu an bir bir yaşıyoruz.
Veganlığın bir proje olduğunu, küresel ısınma bahanesi ile büyükbaş hayvanların katledileceğini, yapay etlerin insanlara dayatılacağını ve nihayetinde insanın insanı yediği günler gelecek diye zor da olsa yazmıştık.
Artık onlar da saklamıyor ve gizlemiyorlar hiçbir şeyi.
Çünkü toplumu ve zihinleri öylesine uyuşturdular ki, insanlar tepki dahi vermiyorlar.
Eski insanlar yok ki, dimdik dursunlar batılın karşısında.
Şimdi dik duranı taşlıyor, fitneci ilan ediyorlar.
Sahi, neden korksunlar ki?
Şimdi gelelim mevzuya;
“B!ll G@tes” denen adam, yapay et ürettiklerini açıkladıktan kısa bie süre sonra “büyükbaş hayvanların çıkardıkları gazların dünya için tehlikeli olduğunu” açıkladı.
Yani düşünebiliyor musunuz milyonlarca arabanın egzozundan, devasa gemilerin bacalarından, fabrikaların tonlarca atık dumanından çıkan karbon gazı değil de, ineklerin çayırda yellenmeleri doğayı ve havayı kirletiyor, iklimleri bozuyormuş.
Yahu çok afedersiniz ama ineklerin bırakın gazını, dışkısı bile gübredir toprağa, bitkiye candır, faydadır!
Ciddi ciddi bunu söylüyor ve halkın inanmasını istiyorlar.
İnanır mıyız?
Biz inanmayız ama ne yazık ki Tarım Bakanlığımız inanmış durumda.
Tarım ve Orman Bakanı yardımcısı Ayşin Işıkgece, bu şizofren adama en büyük desteği ne yazık ki verdi.
Hatta şu korkunç açıklamaya imza attı;
“İnekler fazla karbon salıyor, artık beslemeyeceğiz! 2023 yılında kişi başı bir koyun düşecek” dedi.
Peki sayın bakanım;
- Adem Aleyhisselam'dan bugüne kadar binlerce sene varolan bu dünya bizlere ak pak ulaşmadı mı?
- Daha düne kadar bizler dut ağaçlarına çıkan, hayvanlarla iç içe yaşayan, köylerin mis gibi kekik kokusu ile büyüyen çocuklar değil miydik?
- Binlerce yıldır hiçbir sorun olmadan bize tertemiz şekilde ulaşan bu dünyayı, son 50 senede yaşanmaz hale getiren hakikaten ineklerin saldığı gaz mı?
Gerçekten çok çok çok trajikomik.
Yazarken utanıyorum; bu kadar akıl tutulması olamaz, olmamalı!
Yapay etler üretilmeye başlayınca, bizim danalar bir numaralı terörist oldu (!)
Nasıl, bizim kusursuz bir sistem yaratan Allah'a isyan ederek bir canlı türünü yok etmemizi isterler?
“Çok su içiyor” diye Salih Peygamber’in devesini kesen o cahil toplumdan ne farkımız kalır?
Bizim Rabbimiz öyle bir kainat yaratmış ve öyle bir nizam vermiştir ki, yedi kat toprak altındaki kurtçuk bile bu nizama hizmet eder.
Ancak “ıslah edicileriz” diye en büyük bozgunculuğu yapanlar, bu emirlerine tek tek amade olmamızı istiyorlar.
Olmayacağız!
Bir avuç kaldık, pes etmeyeceğiz!
Çünkü bu işin sonunun nereye varacağını siz basiretsiz, ferasetsiz zihninizle göremiyorsunuz.
Bizler Muhammedi sancağı bırakmayarak, fıtrat savaşımızı son nefesimize kadar vereceğiz!
.
-Bu birinci bölümdü, diğer bölümler de gelecek-
Sürekli şu pisliğe maruz kalan kişinin ne kadar sağlam bağışıklığı olabilir ki?
Maske gözenekleri arasında koloni kurup; halay çeken, birbirinin ağzına çiğ köfte veren, “ağam olasan ömer” ritminde alkış tutan binlerce virüs, bakteri, mantar görüyorsunuz.
İşte bu nedenle, aylardır bas bas bağırıyorum; “maske, cerrahi bir alettir!”…
Nasıl ki kullanılan bir neşteri çıplak elle tutamıyorsanız, rastgele çöpe atamıyorsanız; kullanılan maskeye de elinizi temas ettiremez, rastgele atamaz, hatta cebinize koyamaz, fortmantoya asamazsınız.
Ülkecek uyuz, egzama ve sair cilt hastalıklarıyla boğuştuğumuzun farkında mısınız?
Yani sürekli şu pisliğe maruz kalan kişinin ne kadar sağlam bağışıklığı olabilir ki?
Hasta olmayan, zorla hasta olur.
.
Yağmur (Mirzayeva) İbiç, dikGAZETE.com
Yüreklerinde "ümmet" derdi taşıyan can kardeşlerim..
Senelerdir geceli gündüzlü hep birlikte uyardık, anlattık, çabaladık;
bizleri anlayabilmek şöyle dursun, anlattıklarımızı idrak ve tasavvur dahi edemediklerinden her birine "komplo" deyip geçtiler.
Ama korkunun ecele faydası var mı?
Bakın hiç dilemezdim, hiç istemezdim lakin ne dediysek şu an bir bir yaşıyoruz.
Veganlığın bir proje olduğunu, küresel ısınma bahanesi ile büyükbaş hayvanların katledileceğini, yapay etlerin insanlara dayatılacağını ve nihayetinde insanın insanı yediği günler gelecek diye zor da olsa yazmıştık.
Artık onlar da saklamıyor ve gizlemiyorlar hiçbir şeyi.
Çünkü toplumu ve zihinleri öylesine uyuşturdular ki, insanlar tepki dahi vermiyorlar.
Eski insanlar yok ki, dimdik dursunlar batılın karşısında.
Şimdi dik duranı taşlıyor, fitneci ilan ediyorlar.
Sahi, neden korksunlar ki?
Şimdi gelelim mevzuya;
“B!ll G@tes” denen adam, yapay et ürettiklerini açıkladıktan kısa bie süre sonra “büyükbaş hayvanların çıkardıkları gazların dünya için tehlikeli olduğunu” açıkladı.
Yani düşünebiliyor musunuz milyonlarca arabanın egzozundan, devasa gemilerin bacalarından, fabrikaların tonlarca atık dumanından çıkan karbon gazı değil de, ineklerin çayırda yellenmeleri doğayı ve havayı kirletiyor, iklimleri bozuyormuş.
Yahu çok afedersiniz ama ineklerin bırakın gazını, dışkısı bile gübredir toprağa, bitkiye candır, faydadır!
Ciddi ciddi bunu söylüyor ve halkın inanmasını istiyorlar.
İnanır mıyız?
Biz inanmayız ama ne yazık ki Tarım Bakanlığımız inanmış durumda.
Tarım ve Orman Bakanı yardımcısı Ayşin Işıkgece, bu şizofren adama en büyük desteği ne yazık ki verdi.
Hatta şu korkunç açıklamaya imza attı;
“İnekler fazla karbon salıyor, artık beslemeyeceğiz! 2023 yılında kişi başı bir koyun düşecek” dedi.
Peki sayın bakanım;
- Adem Aleyhisselam'dan bugüne kadar binlerce sene varolan bu dünya bizlere ak pak ulaşmadı mı?
- Daha düne kadar bizler dut ağaçlarına çıkan, hayvanlarla iç içe yaşayan, köylerin mis gibi kekik kokusu ile büyüyen çocuklar değil miydik?
- Binlerce yıldır hiçbir sorun olmadan bize tertemiz şekilde ulaşan bu dünyayı, son 50 senede yaşanmaz hale getiren hakikaten ineklerin saldığı gaz mı?
Gerçekten çok çok çok trajikomik.
Yazarken utanıyorum; bu kadar akıl tutulması olamaz, olmamalı!
Yapay etler üretilmeye başlayınca, bizim danalar bir numaralı terörist oldu (!)
Nasıl, bizim kusursuz bir sistem yaratan Allah'a isyan ederek bir canlı türünü yok etmemizi isterler?
“Çok su içiyor” diye Salih Peygamber’in devesini kesen o cahil toplumdan ne farkımız kalır?
Bizim Rabbimiz öyle bir kainat yaratmış ve öyle bir nizam vermiştir ki, yedi kat toprak altındaki kurtçuk bile bu nizama hizmet eder.
Ancak “ıslah edicileriz” diye en büyük bozgunculuğu yapanlar, bu emirlerine tek tek amade olmamızı istiyorlar.
Olmayacağız!
Bir avuç kaldık, pes etmeyeceğiz!
Çünkü bu işin sonunun nereye varacağını siz basiretsiz, ferasetsiz zihninizle göremiyorsunuz.
Bizler Muhammedi sancağı bırakmayarak, fıtrat savaşımızı son nefesimize kadar vereceğiz!
.
-Bu birinci bölümdü, diğer bölümler de gelecek-
Sürekli şu pisliğe maruz kalan kişinin ne kadar sağlam bağışıklığı olabilir ki?
Maske gözenekleri arasında koloni kurup; halay çeken, birbirinin ağzına çiğ köfte veren, “ağam olasan ömer” ritminde alkış tutan binlerce virüs, bakteri, mantar görüyorsunuz.
İşte bu nedenle, aylardır bas bas bağırıyorum; “maske, cerrahi bir alettir!”…
Nasıl ki kullanılan bir neşteri çıplak elle tutamıyorsanız, rastgele çöpe atamıyorsanız; kullanılan maskeye de elinizi temas ettiremez, rastgele atamaz, hatta cebinize koyamaz, fortmantoya asamazsınız.
Ülkecek uyuz, egzama ve sair cilt hastalıklarıyla boğuştuğumuzun farkında mısınız?
Yani sürekli şu pisliğe maruz kalan kişinin ne kadar sağlam bağışıklığı olabilir ki?
Hasta olmayan, zorla hasta olur.
.
Yağmur (Mirzayeva) İbiç, dikGAZETE.com