Yaşadığımız toplum ve çevrede mutlaka bir hâl transferi yaşamaktayız
Yaşadığımız toplum ve çevrede mutlaka bir hâl transferi yaşamaktayız
- 15-09-2020 07:26
- 955
- 15-09-2020 07:26
- 955
Medresede en sevdiğim iş, kerahat vakitlerinde elime tesbihi alıp, bir köşeye sinip, gözlerimi kapatarak “SubhanAllahi ve bihamdihi” zikrini çekmekti..
Bütün yüküm, stresim, üzüntüm, derdim ve tasam biter, giderdi adeta..
Dönem dönem de Beykoz'daki medresemize geçerdik.
O vakitlerde Cuma Namazına, güzel bir Allah dostu gelirdi.
Onun yüzüne baktığımda, sebepsiz gönlüme huzur dolar, sanki olgunlaşırdım..
Yıllar yıllar sonra aldığım eğitimler, bu hisleri bana bilimsel olarak açıkladığında, gözyaşlarımı tutamadım..
Yani hipofiz beziyle, kerahat tespihimin ne bağlantısı olabilirdi?
Kuantum fiziğinin keşfedilmesiyle, yüzünü seyr eylediğim Allah dostunun ne alakası vardı?
Öğrendikçe, hamd üstüne hamd ediyordum.
Hani bazı insanlar vardır, yanlarındayken huzur dolar ya sinemize, ya da birinin elini tuttuğumuzda sanki kalbimiz akar gider; aslında burada bir frekans alış verişi olur.
Bedenimizin frekansı, o kişilerin frekansına ayarlanır.
Ve eğer o kişilerin manyetik alanı, bizimkinden daha kuvvetliyse, bizi kendi frekansına çeker.
Misalen;
Bir mürşitle göz göze gelen insanların anında hislenmesi, Allah dostlarıyla oturup kalkanların bir gecede ruh hallerinin değişmesi yani “in'ikas ve insibağ” durumu, bilimsel olarak reddedilemez bir hakikattir aslında.
Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in, “Salihlerle oturup kalkın!” buyruğu, bu noktada önemli bir yere sahiptir.
Çünkü bireyler olarak yaşadığımız toplum ve çevrede, iyi veya kötü mutlaka bir hâl transferi yaşamaktayız.
Karşımızdaki grubun, yahud kişinin yaydığı frekans titreşimleri eğer bizimkinden kuvvetli ve baskın ise, ister istemez halleriyle hallenmiş olarak buluruz kendimizi.
Yine Efendimizin; “İyilerle dost olan, misk satanla beraber olan gibidir. Onun güzel kokusu diğerine bulaşır” Hadis-i Şerifi güzel bir örnektir.
Bunun tam tersini düşünecek olursak İsmet Garibullah’ın; “Oturma münkirle yeme sancı!” kelâmı bizlere, oturup kalktıklarımızın manyetik çekim kuvvetleri bizden baskınsa, frekanslarımızı mıknatıs misali kendilerine çekeceklerini bildirir aslında.
Madem frekans ve titreşimler aracılığı ile birbirimizle böylesine bağlantılıyız, bir de "Cemaat olmanın önemi”ni düşünsenize?
Neden "Cemaatte rahmet vardır" diye buyruldu Efendimizce?
Çünkü evrendeki her şey titreşim halindedir.
Buna vücudumuzun her bir organı ve hücresi de dahildir.
Bu sebeple;
birlikte, aynı frekansta titreşim yayan insanlar bir araya geldiklerinde, diğer titreşimleri de etkiler ve çok büyük bir rezonans ortaya çıkar.
Rezonans ortaya çıktıktan sonra, küçük periyodik kuvvetler bile kendinden kat kat büyük genlikler üretebilir.
Müslümanlar olarak aynı vakitte, yan yana kıldığımız namazlar, Kabe'de aynı anda birlikte ettiğimiz tavaflar, teheccüdde aynı anda ettiğimiz dualar aslında bilimsel olarak "rezonans" oluşturur.
Ve bir rezonans frekansının maddi gücü, depremler oluşturacak kadar kuvvetli ise manevi gücünü varın siz düşünün..
Nasıl muazzam bir yaratılışla yarattın sen bizi Rabbim..
Yazımın giriş bölümünde “kerahat vakti Rabbimi zikrederken adeta arındığımı, derdimi tasamı unuttuğumu” belirtmiştim..
Benim Rabbim öyle büyük bir Rab ki bu aciz bedenin her zerresini birbirine nakşetmiş.
Misalen;
Her diş dibimizde bulunan akapunktur noktaları vardır.
İki üst ön dişin dibindeki akapunktur noktalarına dilimizin ucu değdikçe beynimizde bulunan "hipofiz bezine" sinyaller gider.
Bu sinyallerin ulaştırdığı titreşimler sayesinde hipofiz bezindeki hücreler faaliyete geçer ve beyin dalgalarını düzenler.
- Allah, Allah, Allah...
- SubhanAllah, Elhamdulillah, Allahuekber.
- Estağfirullah.
Her zikrimizde bu noktaları aktive ederiz ve hipofiz bezi de görevlerinden biri olan hücreleri sakinleştirme, evhamdan arındırma dolayısı ile bedeni huzura kavuşturma işlemini gerçekleştirmiş olur.
Böyle güzel bir Rabbi zikretmek varken, daha dermanı nerede arar dururuz?
Haydi;
- SubhanAllahi ve bihamdihi, SubhanAllah’il-Azim..
.
Yağmur (Mirzayeva) İbiç, dikGAZETE.com
Medresede en sevdiğim iş, kerahat vakitlerinde elime tesbihi alıp, bir köşeye sinip, gözlerimi kapatarak “SubhanAllahi ve bihamdihi” zikrini çekmekti..
Bütün yüküm, stresim, üzüntüm, derdim ve tasam biter, giderdi adeta..
Dönem dönem de Beykoz'daki medresemize geçerdik.
O vakitlerde Cuma Namazına, güzel bir Allah dostu gelirdi.
Onun yüzüne baktığımda, sebepsiz gönlüme huzur dolar, sanki olgunlaşırdım..
Yıllar yıllar sonra aldığım eğitimler, bu hisleri bana bilimsel olarak açıkladığında, gözyaşlarımı tutamadım..
Yani hipofiz beziyle, kerahat tespihimin ne bağlantısı olabilirdi?
Kuantum fiziğinin keşfedilmesiyle, yüzünü seyr eylediğim Allah dostunun ne alakası vardı?
Öğrendikçe, hamd üstüne hamd ediyordum.
Hani bazı insanlar vardır, yanlarındayken huzur dolar ya sinemize, ya da birinin elini tuttuğumuzda sanki kalbimiz akar gider; aslında burada bir frekans alış verişi olur.
Bedenimizin frekansı, o kişilerin frekansına ayarlanır.
Ve eğer o kişilerin manyetik alanı, bizimkinden daha kuvvetliyse, bizi kendi frekansına çeker.
Misalen;
Bir mürşitle göz göze gelen insanların anında hislenmesi, Allah dostlarıyla oturup kalkanların bir gecede ruh hallerinin değişmesi yani “in'ikas ve insibağ” durumu, bilimsel olarak reddedilemez bir hakikattir aslında.
Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in, “Salihlerle oturup kalkın!” buyruğu, bu noktada önemli bir yere sahiptir.
Çünkü bireyler olarak yaşadığımız toplum ve çevrede, iyi veya kötü mutlaka bir hâl transferi yaşamaktayız.
Karşımızdaki grubun, yahud kişinin yaydığı frekans titreşimleri eğer bizimkinden kuvvetli ve baskın ise, ister istemez halleriyle hallenmiş olarak buluruz kendimizi.
Yine Efendimizin; “İyilerle dost olan, misk satanla beraber olan gibidir. Onun güzel kokusu diğerine bulaşır” Hadis-i Şerifi güzel bir örnektir.
Bunun tam tersini düşünecek olursak İsmet Garibullah’ın; “Oturma münkirle yeme sancı!” kelâmı bizlere, oturup kalktıklarımızın manyetik çekim kuvvetleri bizden baskınsa, frekanslarımızı mıknatıs misali kendilerine çekeceklerini bildirir aslında.
Madem frekans ve titreşimler aracılığı ile birbirimizle böylesine bağlantılıyız, bir de "Cemaat olmanın önemi”ni düşünsenize?
Neden "Cemaatte rahmet vardır" diye buyruldu Efendimizce?
Çünkü evrendeki her şey titreşim halindedir.
Buna vücudumuzun her bir organı ve hücresi de dahildir.
Bu sebeple;
birlikte, aynı frekansta titreşim yayan insanlar bir araya geldiklerinde, diğer titreşimleri de etkiler ve çok büyük bir rezonans ortaya çıkar.
Rezonans ortaya çıktıktan sonra, küçük periyodik kuvvetler bile kendinden kat kat büyük genlikler üretebilir.
Müslümanlar olarak aynı vakitte, yan yana kıldığımız namazlar, Kabe'de aynı anda birlikte ettiğimiz tavaflar, teheccüdde aynı anda ettiğimiz dualar aslında bilimsel olarak "rezonans" oluşturur.
Ve bir rezonans frekansının maddi gücü, depremler oluşturacak kadar kuvvetli ise manevi gücünü varın siz düşünün..
Nasıl muazzam bir yaratılışla yarattın sen bizi Rabbim..
Yazımın giriş bölümünde “kerahat vakti Rabbimi zikrederken adeta arındığımı, derdimi tasamı unuttuğumu” belirtmiştim..
Benim Rabbim öyle büyük bir Rab ki bu aciz bedenin her zerresini birbirine nakşetmiş.
Misalen;
Her diş dibimizde bulunan akapunktur noktaları vardır.
İki üst ön dişin dibindeki akapunktur noktalarına dilimizin ucu değdikçe beynimizde bulunan "hipofiz bezine" sinyaller gider.
Bu sinyallerin ulaştırdığı titreşimler sayesinde hipofiz bezindeki hücreler faaliyete geçer ve beyin dalgalarını düzenler.
- Allah, Allah, Allah...
- SubhanAllah, Elhamdulillah, Allahuekber.
- Estağfirullah.
Her zikrimizde bu noktaları aktive ederiz ve hipofiz bezi de görevlerinden biri olan hücreleri sakinleştirme, evhamdan arındırma dolayısı ile bedeni huzura kavuşturma işlemini gerçekleştirmiş olur.
Böyle güzel bir Rabbi zikretmek varken, daha dermanı nerede arar dururuz?
Haydi;
- SubhanAllahi ve bihamdihi, SubhanAllah’il-Azim..
.
Yağmur (Mirzayeva) İbiç, dikGAZETE.com