Yeni Yıla merhaba
Yeni Yıla merhaba
- 30-07-2022 07:39
- 2954
- 30-07-2022 07:39
- 2954
Bugün Muharrem Ayı’nın 1. Günü.
Hicri 1444; bu gün başladı.
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) ve bir avuç Müslümanın; baskı ve zulüm yönetiminden kurtulmak amacı ile fiziki olarak Mekke’den Medine’ye 622 yılında göç etmesine Hicret denildi.
Sözlükte; “terk etmek, ayrılmak, alakayı kesmek” anlamına gelen Arapça ‘Hecr’ kökünden.
Hicret kelimesi, “kişinin her hangi bir şeyden bedenen, lisanen veya kalbten ayrılıp uzaklaşması” demek olarak kullanılsa da esasen “bir yerden başka bir yere terk/ göç edilmesini” ifade eder.
Hicretin temelinde göç vardır. Yaşanılan beldeden tamamen uzaklaşmayı ifade eder.
Peygamber Efendimiz ve yanındaki ashabına; Muhacir, kendilerine bağırlarını açan Medine halkına da Ensar (yardım eden) denmiştir.
Bu sebeple, etrafınızdaki muhacirlere hor gözle bakmayın. Kalplerini kırıcı eylem ve söylemde bulunmayın.
Dönemin Mekke’si yani Küfrün zirvesinde olan şehir; en şaşaalı/ gösterişli zamanını yaşıyordu.
Mekke, şehirden öte bir site devleti idi. Bir idari ve yargı sistemi vardı.
Mekke’nin yöneticileri İslam’ı tebliğ eden peygambere; tebliği bırakması karşılığında neleri vaat etmediler ki?
Tüm bu vaat edilenleri elinin tersiyle iten Peygamberimizin yaşam alanını geride bırakarak ayrılması fiziki bir eylemdi. Yani bir yerde otururken, birden bire kalkıp uzaklaşıyorsun.
Kehf Suresi 11. Ayette: “De ki: Ben ancak sizin gibi bir insanım; şu farkla ki bana ilâhınızın, bir tek ilâh olduğu vahy ediliyor…” ifadesi yer alır.
İçlerindeki her hangi bir insandan farkı olmayan Peygamberin; Allah’ın emri ile göçüdür Hicret.
Tevbe Suresi 40. Ayette: “Eğer siz, o (Allah Resûlü’)ne yardım etmezseniz (mühim değil), muhakkak ki Allah, ona yardım etmiştir: Hani vaktiyle kâfirler onu iki kişinin biri olarak (Mekke’den) çıkardıkları (hicretine sebep oldukları) zaman, (Ebû Bekir’le) ikisi (Sevr dağında) mağarada iken, arkadaşına: “Üzülme, Allah mutlaka bizimle beraberdir.” diyordu. (İşte o zaman) Allah, o(na yardım etti ve arkadaşının kalbi)ne huzur ve güveni indirdi. O’nu, görmediğiniz askerlerle kuvvetlendirdi…”
Hicretin fizik ötesi yani metafizik boyutu yer alır bu ayette. Yola, korkmadan devam edişi anlatılır peygamberin.
Zulüm ve Küfür şehri Mekke’den; sade ve gösterişsiz hayat sürdüren Medine’ye yolculuktur Hicret.
Eski adıyla Yesrib; aydınlanmış şehir oldu.
Peygamber mescidi, ilim ve irfan yuvası oldu. Mescid içinde kurulan mektep Suffe'de yetişen ashab ile hem Medine'nin hem de Medine dışındaki belde ve şehirlerin aydınlanma süreci hızlandı.
Hak, adalet, sevgi, merhamet ve kardeşlik gibi İslam'ın yüce değerleri oradan yayıldı dünyanın dört bir köşesine.
Müslümanlar, zaman dilimini kayda almak için Hicretin başlangıcını sıfır noktası olarak kabul ettiler. 622 yılı, yeni takvimin ilk günüdür artık.
Hicri Takvim; Ay’ın Dünya etrafındaki dönüşüne göre tanımlanır. Müslümanlar günlük, aylık ve yıllık ibadetlerini hep Hicri takvim dilimine göre düzenler.
Hicret, Müslümanlar için muhteşem bir başlangıçtır.
Peygamberimizin de buyurduğu gibi “İnsan iki nimette aldanır; sağlık ve vakit.”
İnsan alnına ölüm yazısının yazıldığını bilir. Diğer canlılardan farkımız da bu alın yazısını bilme idrakinden kaynaklanır.
Ölüm bize zamanın sonlandığını, tükendiğini hatırlatır.
Hayatı sanki hep başkası ölecekmiş gibi yaşarız.
Bir de ölüm hesaba katılınca…
En büyük aldanışımızdır; vaktin uçup gittiğini unutmak.
Modern insan nedense hep ölümü öteliyor, yakıştırmıyor.
Ölüm gerçeği göz önüne alınınca zamanın ve ömrün önemi daha iyi anlaşılıyor.
Avucumuzun içinden uçup giden kuş misali ya da suya düşen elmas gibi ardından baka kaldığımız zaman/vakit daralıyor.
Vakti yaşıyoruz ama kıymetini bilmeden.
Vakti iyi kullanma kılavuzu mu bulsak?
Geçen geçti de geleceğimiz için yeni bir başlangıca vesile olsun Hicri 1444.
İyiye, doğruya ulaşmak; var oluş gayemizi unutmamak için yeni bir çerçeve çizmeliyiz.
Dargınlıklar, küslükler son bulsun.
Müslümanlar için Kuran ve sünnet; yol gösterecek yegane kılavuz olmalı.
Elbette kılavuz sahibi insanlarla da yol arkadaşlığı yapmak lazım.
Allah Resulü’nün(sav) Veda Hutbesi’ndeki sözleri vaktin dönüşümünü hatırlatır:
“Zaman artık döne döne, Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü haline, ilk şekline dönüp gelmiştir.’’
Bu vesile ile Hicri 1444 yılı; insanlığın kurtuluşuna vesile olsun.
Okuyucularımızın yeni yılını tebrik eder; sağlık ve sıhhatler dilerim.
Afiyette kalın.
.
Mehmet Yıldırım, dikGAZETE.com
https://www.dikgazete.com/haber/hicri-yeni-yil-yarin-basliyor-787532.html
https://islamansiklopedisi.org.tr/hicret
https://hicritakvim.org/
https://akra.media/Haber/HaberDetay/101665/kisisel-hayat-planinizi-yaptiniz-mi
Bugün Muharrem Ayı’nın 1. Günü.
Hicri 1444; bu gün başladı.
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) ve bir avuç Müslümanın; baskı ve zulüm yönetiminden kurtulmak amacı ile fiziki olarak Mekke’den Medine’ye 622 yılında göç etmesine Hicret denildi.
Sözlükte; “terk etmek, ayrılmak, alakayı kesmek” anlamına gelen Arapça ‘Hecr’ kökünden.
Hicret kelimesi, “kişinin her hangi bir şeyden bedenen, lisanen veya kalbten ayrılıp uzaklaşması” demek olarak kullanılsa da esasen “bir yerden başka bir yere terk/ göç edilmesini” ifade eder.
Hicretin temelinde göç vardır. Yaşanılan beldeden tamamen uzaklaşmayı ifade eder.
Peygamber Efendimiz ve yanındaki ashabına; Muhacir, kendilerine bağırlarını açan Medine halkına da Ensar (yardım eden) denmiştir.
Bu sebeple, etrafınızdaki muhacirlere hor gözle bakmayın. Kalplerini kırıcı eylem ve söylemde bulunmayın.
Dönemin Mekke’si yani Küfrün zirvesinde olan şehir; en şaşaalı/ gösterişli zamanını yaşıyordu.
Mekke, şehirden öte bir site devleti idi. Bir idari ve yargı sistemi vardı.
Mekke’nin yöneticileri İslam’ı tebliğ eden peygambere; tebliği bırakması karşılığında neleri vaat etmediler ki?
Tüm bu vaat edilenleri elinin tersiyle iten Peygamberimizin yaşam alanını geride bırakarak ayrılması fiziki bir eylemdi. Yani bir yerde otururken, birden bire kalkıp uzaklaşıyorsun.
Kehf Suresi 11. Ayette: “De ki: Ben ancak sizin gibi bir insanım; şu farkla ki bana ilâhınızın, bir tek ilâh olduğu vahy ediliyor…” ifadesi yer alır.
İçlerindeki her hangi bir insandan farkı olmayan Peygamberin; Allah’ın emri ile göçüdür Hicret.
Tevbe Suresi 40. Ayette: “Eğer siz, o (Allah Resûlü’)ne yardım etmezseniz (mühim değil), muhakkak ki Allah, ona yardım etmiştir: Hani vaktiyle kâfirler onu iki kişinin biri olarak (Mekke’den) çıkardıkları (hicretine sebep oldukları) zaman, (Ebû Bekir’le) ikisi (Sevr dağında) mağarada iken, arkadaşına: “Üzülme, Allah mutlaka bizimle beraberdir.” diyordu. (İşte o zaman) Allah, o(na yardım etti ve arkadaşının kalbi)ne huzur ve güveni indirdi. O’nu, görmediğiniz askerlerle kuvvetlendirdi…”
Hicretin fizik ötesi yani metafizik boyutu yer alır bu ayette. Yola, korkmadan devam edişi anlatılır peygamberin.
Zulüm ve Küfür şehri Mekke’den; sade ve gösterişsiz hayat sürdüren Medine’ye yolculuktur Hicret.
Eski adıyla Yesrib; aydınlanmış şehir oldu.
Peygamber mescidi, ilim ve irfan yuvası oldu. Mescid içinde kurulan mektep Suffe'de yetişen ashab ile hem Medine'nin hem de Medine dışındaki belde ve şehirlerin aydınlanma süreci hızlandı.
Hak, adalet, sevgi, merhamet ve kardeşlik gibi İslam'ın yüce değerleri oradan yayıldı dünyanın dört bir köşesine.
Müslümanlar, zaman dilimini kayda almak için Hicretin başlangıcını sıfır noktası olarak kabul ettiler. 622 yılı, yeni takvimin ilk günüdür artık.
Hicri Takvim; Ay’ın Dünya etrafındaki dönüşüne göre tanımlanır. Müslümanlar günlük, aylık ve yıllık ibadetlerini hep Hicri takvim dilimine göre düzenler.
Hicret, Müslümanlar için muhteşem bir başlangıçtır.
Peygamberimizin de buyurduğu gibi “İnsan iki nimette aldanır; sağlık ve vakit.”
İnsan alnına ölüm yazısının yazıldığını bilir. Diğer canlılardan farkımız da bu alın yazısını bilme idrakinden kaynaklanır.
Ölüm bize zamanın sonlandığını, tükendiğini hatırlatır.
Hayatı sanki hep başkası ölecekmiş gibi yaşarız.
Bir de ölüm hesaba katılınca…
En büyük aldanışımızdır; vaktin uçup gittiğini unutmak.
Modern insan nedense hep ölümü öteliyor, yakıştırmıyor.
Ölüm gerçeği göz önüne alınınca zamanın ve ömrün önemi daha iyi anlaşılıyor.
Avucumuzun içinden uçup giden kuş misali ya da suya düşen elmas gibi ardından baka kaldığımız zaman/vakit daralıyor.
Vakti yaşıyoruz ama kıymetini bilmeden.
Vakti iyi kullanma kılavuzu mu bulsak?
Geçen geçti de geleceğimiz için yeni bir başlangıca vesile olsun Hicri 1444.
İyiye, doğruya ulaşmak; var oluş gayemizi unutmamak için yeni bir çerçeve çizmeliyiz.
Dargınlıklar, küslükler son bulsun.
Müslümanlar için Kuran ve sünnet; yol gösterecek yegane kılavuz olmalı.
Elbette kılavuz sahibi insanlarla da yol arkadaşlığı yapmak lazım.
Allah Resulü’nün(sav) Veda Hutbesi’ndeki sözleri vaktin dönüşümünü hatırlatır:
“Zaman artık döne döne, Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü haline, ilk şekline dönüp gelmiştir.’’
Bu vesile ile Hicri 1444 yılı; insanlığın kurtuluşuna vesile olsun.
Okuyucularımızın yeni yılını tebrik eder; sağlık ve sıhhatler dilerim.
Afiyette kalın.
.
Mehmet Yıldırım, dikGAZETE.com
https://www.dikgazete.com/haber/hicri-yeni-yil-yarin-basliyor-787532.html
https://islamansiklopedisi.org.tr/hicret
https://hicritakvim.org/
https://akra.media/Haber/HaberDetay/101665/kisisel-hayat-planinizi-yaptiniz-mi