Yoksul kadının adı da acısı da yoktur!

Yoksul kadının adı da acısı da yoktur!

Yoksul kadının adı da acısı da yoktur! Yoksul kadının adı da acısı da yoktur!

Yoksul kadının adı da acısı da yoktur

Ölümün ve hayatın olduğu dünyada insan, kendisiyle ne götürür?

İnsan nedir?

Ne için dünyaya gelmiştir?

Bütün bunlar üzerine kütüphaneler dolusu kitap yazıldı ve elbette okuyucunun da cevapları vardır.

Herkes doğruyu bilir.

Mesele cevabı hareketle vermektedir.

Kendini eleştirirken, Allah önünde değil, umuma açık olmaktan yana olan kimseler ile ilgili bir şey okumuştum…

Kendi cümlemle ifade etmem gerekirse şöyle diyordu; “başkasına eleştirme şansı bırakmamak için, kendini acımasızca eleştirir. Çünkü, eleştiri de yapılacaksa, sadece o, kendisi yapma hakkına sahiptir; diğerlerinin ne haddine”.

Testinin içinde ne varsa, dışına o sızar” demiş büyükler.

Gönül namına hiçbir kap yoktur ki içindekini aşikâr etmesin. Örneğin gönlü bir şeyin sevgisiyle dolup taşan insan, daima sevdiğine meyl eder.

Diliyle, eliyle, ayağıyla meyl eder.

Hatta sevgi arttıkça koşar.

Bugünün insanları, hep söze koşuyor.

Kendilerini anlatıyor, fikredip duruyorlar.

Aksiyonsuz fikir nedir?

Ya da fikrettiği söylenilen şey gerçekten fikir midir?

Bunu ciddi ciddi düşünmek lazım.

Son iki haftadır yine kadınlar, kadın erkek ilişkileri, kadın hakları üzerine yazıp çiziyor herkes.

Kız okulları ve Türkiye Voleybol Milli Takımı üzerinden kadını konuşuyorlar.

Kadına böyle zamanlarda hiç söz düşmez; seküleri, İslamcısı erkekler, kadının neyi yapıp neyi yapmaması, nasıl giyinip nerede okuyacağı hakkında karar vermek için birbirleriyle yarışırlar.

Oysa bu erkekler, bu ülkede alınıp-satılan kadınlar olduğunu da bilirler.

Her gün onlarla aynı sokaklarda yürürler.

Sosyal medyada görürler.

Hatta belki müşteri de olurlar.

Düşünmezler çoğu zaman onların insan olduğunu.

Ruhlarını, acılarını düşünmezler.

Metadır çünkü hepsi.

Alt sınıftan olduğu sürece, onun bir adı yoktur, hayatı yoktur.

Acıları göğü dolduran binlerce , ihmal edilmiş, sömürülmüş, para için satılmış kadın, nefes almak için çırpınıp dururken, onlar “kızlar ayrı okulda okusun mu okumasın mı”yı konuşurlar.

Çünkü konuşmak kolaydır.

Çünkü zahmetsizdir.

Çünkü nefsi hoşnud eder.

Kim dövüşecek Güneydoğu’da sıralanıp talibinin ödeyeceği paraya göre sahibi belirlenen kız çocuğu için?

Kim tarlalarda, tekstilde ucuz gücü olarak çalıştırılsın diye ailesinin kiralayıverdiği çocuk için dövüşecek?

Öyle bir erkek var mı bu konuşanlar arasında?

Bir şiir okumuştum yıllar önce “yoksul insanlara kızmak kolay/ çünkü onlar hep sonuçtur/ son uç/ son/ uç diyordu.

Şairi beni affetsin!

Suriye’de bütün ailesini kaybettiği için sokaklarda yaşamaya başlamış, elinde bir ‘baly’ torbası, sürekli ağlayan ve sonunda kendini nehre atan o kız çocuğu Ebrar kadar konuşulmayı hak etmez.

İtalya sınırlarından sonra kaybolmuş 600 mülteci çocuk için kimse eylem yapmaz.

Yurtlarda fuhuşa zorlanıp, en sonunda öldürülmüş yetim, öksüz kızlar, bir dizi karakteri kadar önem arz etmez.

Çünkü onlar yoksuldur.

Zenginin gaz çıkarması, fakirin kan kusmasından mühim!

Burası Orta Doğu çünkü.

5 çok takipçili hesap, neyin videosunu atarsa, onu mesele kabul eden, çok konuşan tembellerin ülkesi.

Umut sensin!..

Umut sende!..

Mesih’i de Mehdi’yi de bekleme!..

Onlar gelene kadar köşende oturamazsın!

Ya Rabbi bize katından bir sahip gönder, katından bir yardımcı gönder” diye dua edenlerin duası olmak için kalbini doğruya, iyiye, güzele çevir!

Velilerin gösterdiği yoldan yürü!

Hali, tavrı ile iyi ve doğru olanla arkadaşlık et ki; her kişi, arkadaşının hali üzeredir.

Allah’ı sevdiği, halinden, davranışından anlaşılanı sev, dostluk et.

Hz. Ömer buyurdular: “Başkasını ıslah etmeden önce, kendini ıslah et”.

Ve Şamil Basayev’in şu sözünü hep hatırla: “Nefsini hesaba çeker; ‘Sözlerimi fiile geçiremedikten sonra neden bu kadar çok konuşuyorum’ diye”.

Gerçekten dert ediniyorsan bir şeyleri…

Gerçekten şikayetteysen yani…

Gerçekten inanıyorsan

Yok “hepsi bir sahne”yse; ben, zaten bu yazıyı sana yazmadım.

.

Ülkü Menşure Solak, dikGAZETE.com

Yoksul kadının adı da acısı da yoktur

Ölümün ve hayatın olduğu dünyada insan, kendisiyle ne götürür?

İnsan nedir?

Ne için dünyaya gelmiştir?

Bütün bunlar üzerine kütüphaneler dolusu kitap yazıldı ve elbette okuyucunun da cevapları vardır.

Herkes doğruyu bilir.

Mesele cevabı hareketle vermektedir.

Kendini eleştirirken, Allah önünde değil, umuma açık olmaktan yana olan kimseler ile ilgili bir şey okumuştum…

Kendi cümlemle ifade etmem gerekirse şöyle diyordu; “başkasına eleştirme şansı bırakmamak için, kendini acımasızca eleştirir. Çünkü, eleştiri de yapılacaksa, sadece o, kendisi yapma hakkına sahiptir; diğerlerinin ne haddine”.

Testinin içinde ne varsa, dışına o sızar” demiş büyükler.

Gönül namına hiçbir kap yoktur ki içindekini aşikâr etmesin. Örneğin gönlü bir şeyin sevgisiyle dolup taşan insan, daima sevdiğine meyl eder.

Diliyle, eliyle, ayağıyla meyl eder.

Hatta sevgi arttıkça koşar.

Bugünün insanları, hep söze koşuyor.

Kendilerini anlatıyor, fikredip duruyorlar.

Aksiyonsuz fikir nedir?

Ya da fikrettiği söylenilen şey gerçekten fikir midir?

Bunu ciddi ciddi düşünmek lazım.

Son iki haftadır yine kadınlar, kadın erkek ilişkileri, kadın hakları üzerine yazıp çiziyor herkes.

Kız okulları ve Türkiye Voleybol Milli Takımı üzerinden kadını konuşuyorlar.

Kadına böyle zamanlarda hiç söz düşmez; seküleri, İslamcısı erkekler, kadının neyi yapıp neyi yapmaması, nasıl giyinip nerede okuyacağı hakkında karar vermek için birbirleriyle yarışırlar.

Oysa bu erkekler, bu ülkede alınıp-satılan kadınlar olduğunu da bilirler.

Her gün onlarla aynı sokaklarda yürürler.

Sosyal medyada görürler.

Hatta belki müşteri de olurlar.

Düşünmezler çoğu zaman onların insan olduğunu.

Ruhlarını, acılarını düşünmezler.

Metadır çünkü hepsi.

Alt sınıftan olduğu sürece, onun bir adı yoktur, hayatı yoktur.

Acıları göğü dolduran binlerce , ihmal edilmiş, sömürülmüş, para için satılmış kadın, nefes almak için çırpınıp dururken, onlar “kızlar ayrı okulda okusun mu okumasın mı”yı konuşurlar.

Çünkü konuşmak kolaydır.

Çünkü zahmetsizdir.

Çünkü nefsi hoşnud eder.

Kim dövüşecek Güneydoğu’da sıralanıp talibinin ödeyeceği paraya göre sahibi belirlenen kız çocuğu için?

Kim tarlalarda, tekstilde ucuz gücü olarak çalıştırılsın diye ailesinin kiralayıverdiği çocuk için dövüşecek?

Öyle bir erkek var mı bu konuşanlar arasında?

Bir şiir okumuştum yıllar önce “yoksul insanlara kızmak kolay/ çünkü onlar hep sonuçtur/ son uç/ son/ uç diyordu.

Şairi beni affetsin!

Suriye’de bütün ailesini kaybettiği için sokaklarda yaşamaya başlamış, elinde bir ‘baly’ torbası, sürekli ağlayan ve sonunda kendini nehre atan o kız çocuğu Ebrar kadar konuşulmayı hak etmez.

İtalya sınırlarından sonra kaybolmuş 600 mülteci çocuk için kimse eylem yapmaz.

Yurtlarda fuhuşa zorlanıp, en sonunda öldürülmüş yetim, öksüz kızlar, bir dizi karakteri kadar önem arz etmez.

Çünkü onlar yoksuldur.

Zenginin gaz çıkarması, fakirin kan kusmasından mühim!

Burası Orta Doğu çünkü.

5 çok takipçili hesap, neyin videosunu atarsa, onu mesele kabul eden, çok konuşan tembellerin ülkesi.

Umut sensin!..

Umut sende!..

Mesih’i de Mehdi’yi de bekleme!..

Onlar gelene kadar köşende oturamazsın!

Ya Rabbi bize katından bir sahip gönder, katından bir yardımcı gönder” diye dua edenlerin duası olmak için kalbini doğruya, iyiye, güzele çevir!

Velilerin gösterdiği yoldan yürü!

Hali, tavrı ile iyi ve doğru olanla arkadaşlık et ki; her kişi, arkadaşının hali üzeredir.

Allah’ı sevdiği, halinden, davranışından anlaşılanı sev, dostluk et.

Hz. Ömer buyurdular: “Başkasını ıslah etmeden önce, kendini ıslah et”.

Ve Şamil Basayev’in şu sözünü hep hatırla: “Nefsini hesaba çeker; ‘Sözlerimi fiile geçiremedikten sonra neden bu kadar çok konuşuyorum’ diye”.

Gerçekten dert ediniyorsan bir şeyleri…

Gerçekten şikayetteysen yani…

Gerçekten inanıyorsan

Yok “hepsi bir sahne”yse; ben, zaten bu yazıyı sana yazmadım.

.

Ülkü Menşure Solak, dikGAZETE.com