Yolum düştü Halep’e; 2016 Halep tahliyesi
Yolum düştü Halep’e; 2016 Halep tahliyesi
- 03-12-2024 08:07
- 2444
- 03-12-2024 08:07
- 2444
-Halep Kalesinde Türk bayrağı
Yolum düştü Halep’e; 2016 Halep Tahliyesi
“Halep... İşte Diyarbakır, işte Antep, ondan sonra birazcık gidiverdin mi, Halep! İstanbul’la Bursa arası gibi... Halep nasıl bir şehir? Tıpkı bizim Bursa gibi, Manisa gibi, bizim Anadolu’nun bir İslâm şehri gibi, hiçbir farkı yok!” der bir sohbetinde merhum Prof. Dr. Es’ad Coşan.
Anadolu, İslamlaşmadan önce bugünki Suriye topraklarına çoktan Müslüman Türkler yerleşmeye başlamıştı.
Diyarbakır, Gaziantep neyse bizim için Halep de aynısıydı.
Halep medeniyetler şehri. Etnisitesi ve dini yapısı farklı toplumların bir arada yaşadığı; huzur, bereket ve barışın şehriydi.
Hicaz yoluna düşenlerin ilk uğrak kapısı Halep’ti.
Türkülerimize, ağıtlarımıza yansımıştır Halep.
Osmanlı Devleti’nin son döneminde Muğla’dan Yemen’e giden bir yiğidin Halep’te konaklaması; ağıda dönüşür.
“Halep'in yolları dardır geçilmez
Soğuktur suları bir tas içilmez”
Memleket hasreti olunca yolları dar, suları soğuktur Halep’in.
O dar yollardan geçtikçe memleketi hatırlar.
Yolu Suriye’ye Halep’e düşer Malatyalı müzisyen Fahri Kayahan’ın.
Kervan kalkmıştır Malatya’dan Halep’e. Kervan hedefe varmadan yolda kalır. Kahramanımız ‘dolaba düşürülür’ yani oyuna getirilerek aldatılır.
Ölüme giderken içtiği sütün helal edilmesini; ölünce de sevdiğinin, saçını yolup, mezarına getirmesini ister.
Fahri Kayahan’ın ayrılık acısını; özlem duygusunu yansıttığı bir diğer eseri de “Yol Ver Jandarma Halep Mekanım!” türküsü.
“Yol ver jandarma Halep mekanım! Ben burada kaldım orada canım.
Sanmayın mülküm sanmayın malım. Bir kara gözlüye beyandır halim,
Bir dudu bir kara gözlüye aşikar halim. Çavuş jandarmaya emir ver salsın.
Kaçarım Halep’e buna inansın…”
Sevdiği Halep’te yaşamaktadır. Ayrılık acısıdır kendisini yıpratan.
Ortadoğu’da sınırlar çizilir. Ailelerin bir kısmı burada bir kısmı da ötede kalır. Sınırdan geçmek kolay değil tabii evrak lazım.
Velhasıl, Halep biziz; biz Halep!
Yaşadığınız şehre dışarıdan bir izleyici gibi bakın. Binlerce farklı hikaye; kaderin ağıyla çiziliyor. Yani hayat, olağan bir şekilde akıp gidiyor.
Halep kaderine koşuyor!
Francesca Borri, 2012’den 2014’de Suriye’deki savaşı Halep merkezli olarak izleyen genç bir İtalyan kadın gazetecidir.
Borri’nin, Halep’te varil bombalarının altında kaleme aldığı “Sonuna Yolculuk” makalesi kendisine ödül getirse de yok edilen bir şehrin karşılığı ödüldür Avrupa’da.
Özgür Suriye Ordusunun (ÖSO) yönetiminde olan Halep, sürekli bombalanmakta; nehirler ceset kusmaktadır.
Hastanelerin bombalandığını yazar. Mutfak bıçakları ile yapılan ameliyatlar; ağrı kesici yerine hemşire dokunmaktadır hastaya.
Sandalyelerin üzerinde sakatlanmış bendenler, kafalar, eller, kafatası yığınlarıdır görülen.
Esed Rejimi ve yandaşları Rusya ile İran’ın Halep’e saldırılarında iki yüz/ iki yüz bin ölüm. Her ölenle ölen şehir Halep. Kendi kendine ölüm yağar Halep’te, kimsenin haberi olmadan.
Halep’te ölürsünüz. Başka bir şey yok. Beklersiniz ve ölürsünüz.
Kilometreler, kilometreler boyunca Halep yok. Her gün küçülüyor.
Halep’te hızlı koşmak gerekir. Rus jetleri, misket bombası mı bırakacak yoksa varil mi? Modern bombalar ne acımasız? Sivil-savaşçı ayrımı yapmadan; hedefi daha keskin vuruyor.
Halep’te mülteci olmak da lüks. Paran varsa savaştan taşınırsın.
Açlık kol geziyor; kuşatma altındaki Halep’te.
Sivil bir kadın, telsizden anons geçiyor: “teyyare, teyyare; darabe darabe!”
Ortadoğu’da Müslümanlar sadece sayıdan ibaret; Hama, Halep ve Gazze’de.
Birleşmiş Milletler, aciz. Halep’te bir şey yapamadı; zaten ölüleri saymayı da bırakmış.
Suriye’deki ölüler, Batı için; artık birer sayı bile değil.
İnsanlık, canlı olarak TV’de Irak’ın Amerika tarafından işgalini izledi.
Şimdilerde Gazze’de parçalanmış çocuk bedenleri.
Dünyanın en ahlaksız ordusu; İDF/ İsrail Silahlı Kuvvetleri mi yoksa Esed’in ordusu mu? Sahi hangisi daha vahşi; hangisi insan öldürmekte daha mahir…
Onun soy adı Esad (en mutlu) değil; Esed! Esed aslan demek; Arapça’da. Esed hem korkak hem de vahşi.
Esed’in ordusu İsrail’in Gazze’de yaptığı zulmün birebir aynısını Halep’te icra etmişti.
Toprağı eşeleyen kadınlar ne arıyor olabilirdi Halep’te? Tabii ki evlatlarının parçalarını.
Katil Esed şunu çok iyi biliyor ne Amerika ne İsrail kendisini devirmek istemiyor. Türkiye’yi Suriye’de yapayalnız bırakan Avrupa’ydı.
Halep’te enkazdan yaralı kurtarılmanız tedavi göreceğiniz anlamına gelmiyor. Bir tane hastane var malzeme yok.
Enkazdan yaralılar çıkartılırken düşman helikopteri, kalabalığı bombalıyor. Sonra jetler.
Nihayetinde kuşatma altındaki Halep’in savunması zorlaşmış; şehirde kalan siviller için yaşamak artık dayanılmaz hale gelmişti.
İran’ın sözde “Direniş Ekseni” kapsamında Proxy/ vekil güçleri; Lübnan, Irak ve diğer bölgelerden getirilen Hizbullah Militanları, rejimin safında şiddeti arttırmıştı.
Muhalifler, şehrin ana dinamik noktalarını kaybettikçe siviller iyice sıkışmaya başladı. Yüz bine yakın sivil kuşatıldı.
Suriye rejim ordusu, 2012 yılından bu yana silahlı muhalif grupların kontrolü altında bulunan Doğu Halep'i tamamen kuşatmış ve geçtiğimiz Kasım ayında başlattığı büyük taarruz sonucu kentin yüzde 98'ini ele geçirmişti.
Türkiye'nin arabuluculuğu altında Rusya ve muhalif gruplar arasında tahliye/tehcir anlaşmasına varıldı.
Muhalif gruplar, Doğu Halep'te bulundukları yerden ayrılarak, İdlib'e geçmeyi kabul etti.
Onlarca otobüs, sivilleri taşıyacaktı. İçlerinde çok sayıda çocuk ve hasta vardı.
Esed rejimi, Halep’i geri almanın zafer sarhoşluğu içerisinde idi. Suriye’nin ikinci büyük şehri Halep; rejimin eline geçti. Halep’in düşmesi, Suriye Halk Kurtuluş Savaşında muhalifler için kırılma noktası idi.
İranlı yetkililer ve basın organları, Halep'in geri alınmasını “kentin kurtuluşu” olarak tanımlıyor. Yapılan açıklama ve yorumlarda, İran'ın Suriye hükümetine yönelik desteğinin devam edeceği vurgulandı.
Bu nasıl bir kurtuluştu ki; şehrin yerlileri, devletin ordusu karşısında yaşadıkları şehri terk etmek zorunda kalıyordu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yaptığı bir konuşmada; “Ateşkes ve tahliye sürecini yakından takip etmeye devam ediyoruz, devam edeceğiz. Tabii oradaki sayı bu kadar küçük değil, sayı çok çok büyük” diyecekti. Halep’in sivilleri, Türkiye’nin koruması altına alınmıştı.
İnsanlar için “Kelime sıcak bir çorba gibi, içten söylendiğinde, soğumaz” anlayışıyla doluydu. Türkiye'nin Halep halkına yaptığı yardımlar, bu dayanışma ruhunun en önemli göstergelerinden biridir.
Halep Tehciri, modern dünyanın gözü önünde gerçekleşen büyük bir vaka. Bir devlet, kendi halkını kendi zulmünden uzaklaştırmak için tahliye etmişti.
Halep’in doğusunda tahliye edilmeyi bekleyen Ebu Mustafa kameralara yansımıştı.
Ebu Mustafa, “Halep’e Veda” ederken içli bir sesle neşide okumuştu.
Bölgesinden tahliye edilmek için bekleyen sivillerden Ebu Mustafa, duygularını "Halep'e veda" şarkısıyla ifade etti.
Halep'teki Amirriye semtinde tahliye için bekleyen Mustafa, AA muhabirinin “Halep ile ilgili ne söylemek istersin?" sorusuna, yerel bir Halep şarkısı söyleyerek cevap verdi.
“Sana gözyaşlarıyla veda ediyorum. Ey hayatımı geçirdiğim ve tüm zorluklara rağmen toprağına aşık olduğum şehir, sen gözümün içindeyken sana veda ediyorum. Sana gözyaşlarıyla veda ediyorum. Sana acıların artacağı bir şehre giderken veda ediyorum.”
Ebu Mustafa hayatta ise bugün onun düğün günü.
Halep Kurtuldu. Gözün aydın Ebu Mustafa. Gözün aydın Coğrafyam. Gazze!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sözleri ile bitirelim; “Türk beklenendir, yolu gözlenendir tespitinin güçlü bir hakikat olduğuna pek çok yerde şahitlik edersiniz. Yurt dışı ziyaretlerinde defalarca şahitlik ettik ve gördük.”
Cismimiz burada, Türkiye’de; gönlümüz Halep’te!
.
Mehmet Yıldırım, dikGAZETE.com
https://jusoor.co/ar/details/halep-tehcirinin-anla%C5%9Fmas%C4%B1-nas%C4%B1l-ger%C3%A7ekle%C5%9Fti-ve-nas%C4%B1l-uyguland%C4%B1
https://serverkursu.com/izle/tane-tane-konusurdu Tane Tane Konuşurdu Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN 1990
https://www.tgrthaber.com/dunya/halep-turkiyenin-stratejik-ve-kulturel-kalbi-2985886
https://www.diken.com.tr/halepin-sonuna-yolculuk/
https://www.yenisafak.com/yazarlar/yalcin-cetinkaya/halebin-yollari-dardi-gecilmez-soguktu-sulari-bir-tas-icilmez-2034766
https://www.bbc.com/turkce/live/haberler-dunya-38328659
https://www.dikgazete.com/haber/halep-e-sarkiyla-veda-211457.html
https://video.haber7.com/video-galeri/301615-cumhurbaskani-erdogan-turk-beklenendir-yolu-gozlenendir
-Halep Kalesinde Türk bayrağı
Yolum düştü Halep’e; 2016 Halep Tahliyesi
“Halep... İşte Diyarbakır, işte Antep, ondan sonra birazcık gidiverdin mi, Halep! İstanbul’la Bursa arası gibi... Halep nasıl bir şehir? Tıpkı bizim Bursa gibi, Manisa gibi, bizim Anadolu’nun bir İslâm şehri gibi, hiçbir farkı yok!” der bir sohbetinde merhum Prof. Dr. Es’ad Coşan.
Anadolu, İslamlaşmadan önce bugünki Suriye topraklarına çoktan Müslüman Türkler yerleşmeye başlamıştı.
Diyarbakır, Gaziantep neyse bizim için Halep de aynısıydı.
Halep medeniyetler şehri. Etnisitesi ve dini yapısı farklı toplumların bir arada yaşadığı; huzur, bereket ve barışın şehriydi.
Hicaz yoluna düşenlerin ilk uğrak kapısı Halep’ti.
Türkülerimize, ağıtlarımıza yansımıştır Halep.
Osmanlı Devleti’nin son döneminde Muğla’dan Yemen’e giden bir yiğidin Halep’te konaklaması; ağıda dönüşür.
“Halep'in yolları dardır geçilmez
Soğuktur suları bir tas içilmez”
Memleket hasreti olunca yolları dar, suları soğuktur Halep’in.
O dar yollardan geçtikçe memleketi hatırlar.
Yolu Suriye’ye Halep’e düşer Malatyalı müzisyen Fahri Kayahan’ın.
Kervan kalkmıştır Malatya’dan Halep’e. Kervan hedefe varmadan yolda kalır. Kahramanımız ‘dolaba düşürülür’ yani oyuna getirilerek aldatılır.
Ölüme giderken içtiği sütün helal edilmesini; ölünce de sevdiğinin, saçını yolup, mezarına getirmesini ister.
Fahri Kayahan’ın ayrılık acısını; özlem duygusunu yansıttığı bir diğer eseri de “Yol Ver Jandarma Halep Mekanım!” türküsü.
“Yol ver jandarma Halep mekanım! Ben burada kaldım orada canım.
Sanmayın mülküm sanmayın malım. Bir kara gözlüye beyandır halim,
Bir dudu bir kara gözlüye aşikar halim. Çavuş jandarmaya emir ver salsın.
Kaçarım Halep’e buna inansın…”
Sevdiği Halep’te yaşamaktadır. Ayrılık acısıdır kendisini yıpratan.
Ortadoğu’da sınırlar çizilir. Ailelerin bir kısmı burada bir kısmı da ötede kalır. Sınırdan geçmek kolay değil tabii evrak lazım.
Velhasıl, Halep biziz; biz Halep!
Yaşadığınız şehre dışarıdan bir izleyici gibi bakın. Binlerce farklı hikaye; kaderin ağıyla çiziliyor. Yani hayat, olağan bir şekilde akıp gidiyor.
Halep kaderine koşuyor!
Francesca Borri, 2012’den 2014’de Suriye’deki savaşı Halep merkezli olarak izleyen genç bir İtalyan kadın gazetecidir.
Borri’nin, Halep’te varil bombalarının altında kaleme aldığı “Sonuna Yolculuk” makalesi kendisine ödül getirse de yok edilen bir şehrin karşılığı ödüldür Avrupa’da.
Özgür Suriye Ordusunun (ÖSO) yönetiminde olan Halep, sürekli bombalanmakta; nehirler ceset kusmaktadır.
Hastanelerin bombalandığını yazar. Mutfak bıçakları ile yapılan ameliyatlar; ağrı kesici yerine hemşire dokunmaktadır hastaya.
Sandalyelerin üzerinde sakatlanmış bendenler, kafalar, eller, kafatası yığınlarıdır görülen.
Esed Rejimi ve yandaşları Rusya ile İran’ın Halep’e saldırılarında iki yüz/ iki yüz bin ölüm. Her ölenle ölen şehir Halep. Kendi kendine ölüm yağar Halep’te, kimsenin haberi olmadan.
Halep’te ölürsünüz. Başka bir şey yok. Beklersiniz ve ölürsünüz.
Kilometreler, kilometreler boyunca Halep yok. Her gün küçülüyor.
Halep’te hızlı koşmak gerekir. Rus jetleri, misket bombası mı bırakacak yoksa varil mi? Modern bombalar ne acımasız? Sivil-savaşçı ayrımı yapmadan; hedefi daha keskin vuruyor.
Halep’te mülteci olmak da lüks. Paran varsa savaştan taşınırsın.
Açlık kol geziyor; kuşatma altındaki Halep’te.
Sivil bir kadın, telsizden anons geçiyor: “teyyare, teyyare; darabe darabe!”
Ortadoğu’da Müslümanlar sadece sayıdan ibaret; Hama, Halep ve Gazze’de.
Birleşmiş Milletler, aciz. Halep’te bir şey yapamadı; zaten ölüleri saymayı da bırakmış.
Suriye’deki ölüler, Batı için; artık birer sayı bile değil.
İnsanlık, canlı olarak TV’de Irak’ın Amerika tarafından işgalini izledi.
Şimdilerde Gazze’de parçalanmış çocuk bedenleri.
Dünyanın en ahlaksız ordusu; İDF/ İsrail Silahlı Kuvvetleri mi yoksa Esed’in ordusu mu? Sahi hangisi daha vahşi; hangisi insan öldürmekte daha mahir…
Onun soy adı Esad (en mutlu) değil; Esed! Esed aslan demek; Arapça’da. Esed hem korkak hem de vahşi.
Esed’in ordusu İsrail’in Gazze’de yaptığı zulmün birebir aynısını Halep’te icra etmişti.
Toprağı eşeleyen kadınlar ne arıyor olabilirdi Halep’te? Tabii ki evlatlarının parçalarını.
Katil Esed şunu çok iyi biliyor ne Amerika ne İsrail kendisini devirmek istemiyor. Türkiye’yi Suriye’de yapayalnız bırakan Avrupa’ydı.
Halep’te enkazdan yaralı kurtarılmanız tedavi göreceğiniz anlamına gelmiyor. Bir tane hastane var malzeme yok.
Enkazdan yaralılar çıkartılırken düşman helikopteri, kalabalığı bombalıyor. Sonra jetler.
Nihayetinde kuşatma altındaki Halep’in savunması zorlaşmış; şehirde kalan siviller için yaşamak artık dayanılmaz hale gelmişti.
İran’ın sözde “Direniş Ekseni” kapsamında Proxy/ vekil güçleri; Lübnan, Irak ve diğer bölgelerden getirilen Hizbullah Militanları, rejimin safında şiddeti arttırmıştı.
Muhalifler, şehrin ana dinamik noktalarını kaybettikçe siviller iyice sıkışmaya başladı. Yüz bine yakın sivil kuşatıldı.
Suriye rejim ordusu, 2012 yılından bu yana silahlı muhalif grupların kontrolü altında bulunan Doğu Halep'i tamamen kuşatmış ve geçtiğimiz Kasım ayında başlattığı büyük taarruz sonucu kentin yüzde 98'ini ele geçirmişti.
Türkiye'nin arabuluculuğu altında Rusya ve muhalif gruplar arasında tahliye/tehcir anlaşmasına varıldı.
Muhalif gruplar, Doğu Halep'te bulundukları yerden ayrılarak, İdlib'e geçmeyi kabul etti.
Onlarca otobüs, sivilleri taşıyacaktı. İçlerinde çok sayıda çocuk ve hasta vardı.
Esed rejimi, Halep’i geri almanın zafer sarhoşluğu içerisinde idi. Suriye’nin ikinci büyük şehri Halep; rejimin eline geçti. Halep’in düşmesi, Suriye Halk Kurtuluş Savaşında muhalifler için kırılma noktası idi.
İranlı yetkililer ve basın organları, Halep'in geri alınmasını “kentin kurtuluşu” olarak tanımlıyor. Yapılan açıklama ve yorumlarda, İran'ın Suriye hükümetine yönelik desteğinin devam edeceği vurgulandı.
Bu nasıl bir kurtuluştu ki; şehrin yerlileri, devletin ordusu karşısında yaşadıkları şehri terk etmek zorunda kalıyordu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yaptığı bir konuşmada; “Ateşkes ve tahliye sürecini yakından takip etmeye devam ediyoruz, devam edeceğiz. Tabii oradaki sayı bu kadar küçük değil, sayı çok çok büyük” diyecekti. Halep’in sivilleri, Türkiye’nin koruması altına alınmıştı.
İnsanlar için “Kelime sıcak bir çorba gibi, içten söylendiğinde, soğumaz” anlayışıyla doluydu. Türkiye'nin Halep halkına yaptığı yardımlar, bu dayanışma ruhunun en önemli göstergelerinden biridir.
Halep Tehciri, modern dünyanın gözü önünde gerçekleşen büyük bir vaka. Bir devlet, kendi halkını kendi zulmünden uzaklaştırmak için tahliye etmişti.
Halep’in doğusunda tahliye edilmeyi bekleyen Ebu Mustafa kameralara yansımıştı.
Ebu Mustafa, “Halep’e Veda” ederken içli bir sesle neşide okumuştu.
Bölgesinden tahliye edilmek için bekleyen sivillerden Ebu Mustafa, duygularını "Halep'e veda" şarkısıyla ifade etti.
Halep'teki Amirriye semtinde tahliye için bekleyen Mustafa, AA muhabirinin “Halep ile ilgili ne söylemek istersin?" sorusuna, yerel bir Halep şarkısı söyleyerek cevap verdi.
“Sana gözyaşlarıyla veda ediyorum. Ey hayatımı geçirdiğim ve tüm zorluklara rağmen toprağına aşık olduğum şehir, sen gözümün içindeyken sana veda ediyorum. Sana gözyaşlarıyla veda ediyorum. Sana acıların artacağı bir şehre giderken veda ediyorum.”
Ebu Mustafa hayatta ise bugün onun düğün günü.
Halep Kurtuldu. Gözün aydın Ebu Mustafa. Gözün aydın Coğrafyam. Gazze!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sözleri ile bitirelim; “Türk beklenendir, yolu gözlenendir tespitinin güçlü bir hakikat olduğuna pek çok yerde şahitlik edersiniz. Yurt dışı ziyaretlerinde defalarca şahitlik ettik ve gördük.”
Cismimiz burada, Türkiye’de; gönlümüz Halep’te!
.
Mehmet Yıldırım, dikGAZETE.com
https://jusoor.co/ar/details/halep-tehcirinin-anla%C5%9Fmas%C4%B1-nas%C4%B1l-ger%C3%A7ekle%C5%9Fti-ve-nas%C4%B1l-uyguland%C4%B1
https://serverkursu.com/izle/tane-tane-konusurdu Tane Tane Konuşurdu Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN 1990
https://www.tgrthaber.com/dunya/halep-turkiyenin-stratejik-ve-kulturel-kalbi-2985886
https://www.diken.com.tr/halepin-sonuna-yolculuk/
https://www.yenisafak.com/yazarlar/yalcin-cetinkaya/halebin-yollari-dardi-gecilmez-soguktu-sulari-bir-tas-icilmez-2034766
https://www.bbc.com/turkce/live/haberler-dunya-38328659
https://www.dikgazete.com/haber/halep-e-sarkiyla-veda-211457.html
https://video.haber7.com/video-galeri/301615-cumhurbaskani-erdogan-turk-beklenendir-yolu-gozlenendir