Yunanistan’da halledilen "Müftü meselesi” ve bir Türk’ün Adaların tahliyesi için verdiği “Nota"

Yunanistan’da halledilen "Müftü meselesi” ve bir Türk’ün Adaların tahliyesi için verdiği “Nota"

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yunanistan’daki temasları sırasında Türk azınlığın yaşadığı sorunlar gündeme gelmişti. 

Batı Trakya Türkleri ile Yunanistan hükümetleri arasında en büyük sorun Türklerin seçtiği müftülerin Yunan hükümetince tanınmaması.

Yunanlılar da kendi belirledikleri isimlerden Müftü atıyor. 

Lozan Anlaşmasına göre her iki ülkedeki azınlıklar kendi dini cemaat liderlerini seçme hakkına sahip. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaretinden sonra Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, ülkesince atanan müftülerin Batı Trakya’daki azınlığın büyük bir kısmı tarafından tanınmadığını belirterek, “Bu konu, doğrudan Yunan vatandaşı Müslümanlarla ele alınmalı. Böylece bu konu bir an önce halledilsin ve kalıcı bir yasal düzenleme gerçekleştirilebilsin” demişti.

Sorunun birkaç gün içinde çözülecek bir mesele olmadığını vurgulayan Çipras, “Yunan devletinin tanıdığı dini liderlerin azınlık tarafından sorgulanmadığı bir noktaya ulaşalım istiyoruz” diye konuşmuş, Avrupa ülkelerinin bu tasarruflarına engel olmasını engellemek içinde Avrupa’nın güvenliğinin sorunsuz bir Türk-Yunan ilişkisine bağlı olduğunu dile getirmişti.

Yunanistan hükümetinin, Batı Trakya’daki İskeçe ve Gümülcine’de atanmış müftülerin zorunlu emekliliğe sevk edilmesi için hazırladığı yasal düzenleme meclise sunuldu. 

Yunan hükümeti daha önce atanmış İskeçe ve Gümülcine müftüleri için zorunlu olarak emekli edilme talimatı verdi. 

Artık müftüler Türk azınlık tarafından seçilecek. (1)

ATANMIŞ MÜFTÜLER İSTİFAYI REDDETTİ...

Yunan medyasına göre "Çipras, seçilmiş müftü isteyen Erdoğan’ın hatırı için böyle bir harekette bulundu".

Başbakan Aleksis Çipras’ın talimatıyla Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan ve parlamentoya getirilen düzenlemede, 81 yaşındaki Gümülcine Müftüsü Cemali Meço ve 78 yaşındaki İskeçe Müftüsü Mehmet Emin Şinikoğlu’nun yaş itibariyle zorunlu emekliye ayrılmaları öngörülüyor.

Yunanistan’da uygulanan yasal prosedüre göre, hükümet boşalan Gümülcine ve İskeçe’deki müftülük makamlarına geçici olarak ‘müftü naibi’ atayacak.

Eğitim Bakanı Kostas Gavroğlu, Meço ve Şinikoğlu’nu Atina’ya çağırarak istifalarını istedi.

Ancak atanmış müftüler, 2022’ye dek görevde kalmaları konusunda kararname bulunduğunu söyleyerek istifa etmeyi reddetti. 

Haberlerde, "Atina’da yangın faciasının yaralarının sarılmaya çalışıldığı dönemde hükümetin böyle bir karar almasının kafalarda soru işaretleri yarattığı" belirtildi. 

Yunan medyası, Erdoğan’ın Batı Trakya’da müftülerin atanması uygulamasına son verilmesi, Müslüman cemaat tarafından seçimle belirlenmesini istediğini hatırlattı. 

Eğitim Bakanı Gavroğlu da ‘azınlık toplumunun geçmişte çılgınca politikalar, baskılar ve kabul edilemez yasalara maruz kaldığını’ söyleyerek hükümetin Müslüman azınlığa saygılı politika izlemek niyetinde olduğunu dile getirmişti. 

Batı Trakya’da yaşayan Müslüman Türk azınlığın dini liderleri, müftüleri ve vakıflarının idare heyetleri, Yunanistan devleti tarafından atama yoluyla belirleniyor. 

Azınlık toplumu ise kendilerinin seçtiği müftülerin görev yapmasını istiyor. (2)

Yunanistan, hem Türkiye’yi hem de Batı Trakya Türk azınlık cemaatini memnun edecek bu adımı neden atmış olabilir?

DÜNYANIN GÖZÜ ÖNÜNDE EGE ADALARINI İŞGAL ETTİ VE ASKERİ YIĞINAK YAPTI...

Yunanistan Avrupa Birliğinin şımarık çocuğu. 

Kıbrıs ve Ege’de sürekli Türkiye’ye sorun çıkarıyor. 

Dünyanın gözü önünde Türk karasularında olmasına rağmen Ege denizindeki 18 civarındaki adayı işgal etti ve buralara askeri yığınak yaptı. 

Bu hareketinin dostça olduğu söylenemez. Hele hele Merhum Başbakanlardan Bülent Ecevit’in “Sıla derdine düşünce anlarsın/ Yunanlıyla kardeş olduğunu…/aramızda bir mavi büyü/bir sıcak deniz/kıyılarında birbirinden güzel/iki milletiz/bizimle dirilecek bir gün/Ege’nin altın çağı/yanıp yarının ateşinden/eskinin ocağı” dizelerindeki romantizmden hiç eser yok. (3)

Türkiye ve Yunanistan arasındaki deniz sınırı henüz bir anlaşmayla belirlenmemiş olmasına rağmen Yunanistan Ege denizinde bulunan 18 adayı uluslararası anlaşmalara aykırı olarak işgal etti ve askeri tahkimatta bulundu.

Yunanistan’ın işgal ettiği 17 ada “Koyun, Hurşit, Formoz, Eşek, Nergizcik, Bulamaç, Kalolimnoz, Keçi, Sakarcılar, Koçbaba, Ardacık, Gavdos, Dhia, Dionisades, Gaidhouronisi, Koufonisi, Venedik kayalıkları” Ege Denizi’nde Yunanistan tarafından işgal edilen 18’inci ada olan Marathi Adası’nın, 1933’te Türk Hükümetince Milletler Cemiyeti’ne başvuruda bulunularak Türk adası olarak ve ismen tescil ettirildiği ortaya çıkmıştı. (4)

Yunanistan’ın Türk adalarını işgal etmesi uluslararası hukuka göre savaş sebebi. 

Ancak Yunanlılar kendilerince bir tür ‘adverse possession’ kuralını işletmeye çalışıyor ve bu kurala göre 12 yıllık sürenin dolmasını bekliyordu. 

Ne var ki umdukları dağlara karlar yağdığı gibi evdeki hesapları çarşıya uymadı. 

İngiltere'de yaşayan bir çılgın Türk çıkarak palikaryanın Bizans oyununu tarihin çöplüğüne fırlatıverdi.

Yunanistan’ın Türkiye’ye ait işgal ettiği Ege adalarındaki gayri meşru varlığını sözde ‘adverse possession’ kuralını işleterek sahiplenme oyununu; Londra’da yaşayan Kıbrıs 1944 doğumlu Avustralya vatandaşı Türk asıllı Kemal Gürpınar bozdu.

Asıl adı Aka Hasan Arif Gürpınar. 

Aile kökleri Osmanlı hanedanına uzanıyor. 

Büyük dedesi II. Abdülhamit’in kuzeni. 

Uzun yıllar Avustralya’da hakimlik yapan Gürpınar’ın halen Londra’da hukuk bürosu aktif çalışıyor. 

Birçok ülke adına uluslararası arabulucuk statüsüne sahip ve bu konumunun uluslararası kurumlarca tanınırlığı var. 

Sri Lanka hükümeti ve Tamil gerillaları arasında arabuluculuğu sadece biri. 

Mali müşavir ve sistem analisti. 

11 üniversite mezunu. 

On parmağında on hüner desek abartmış olmayız. 

Gürpınar, Avustralya’da yaşadığı dönemde Avustralya Türk toplumunun ve diğer Türk soylu toplumların başkanlığını yapmış.

Avustralya Türk İslam Cemiyetinin kurucusu. 

Uluslararası hukuk uzmanı. İşte bu Çılgın Türk Kemal Gürpınar Yunanistan’a adaları tahliye etmesi için nota verdi.

"YUNANİSTAN’A VERİLEN NOTA” HABERİNİN TAMAMINA BU BAŞLIĞA TIKLAYIP ULAŞABİLİRSİNİZ...

Yunanistan’a Nota vermesinin nedeni de şöyle açıklıyor; “’Birleşmiş Milletler Antlaşması’ BM Teşkilatına uluslararası anlaşmazlıklara hakemlik ve hukuki antlaşmalar (Madde 33) çerçevesinde barışçıl çözümler bulma ve uluslararası hukukun gelişimini ve tedvinini destekleme (Madde 13) görevi vermiştir.

Yıllar boyunca, Birleşmiş Milletler 500’den fazla çok taraflı anlaşmanın ortaya çıkmasını sağlamıştır. Söz konusu anlaşmalar ülkeler arasında geniş ortak yaklaşıma işaret etmekte ve anlaşmaları ihlal eden ülkelere yasal kısıtlamalar getirebilmektedir. Yunanistan’ın Türkiye Cumhuriyeti devleti ve Türk milletine ait adaları oldubittiyle işgal ederek bir tür ‘adverse possession’la sahiplenme teşebbüsü, Birleşmiş Milletlerin görev alanına girmektedir. Benim verdiğim nota Yunanlıların ‘olumsuz sahiplenme’ de 12 yıl süresini de hukuki olarak bozmuştur.” Neden böyle yaptığı sorusuna verdiği cevap çok ilginç diyor ki; “ben Notayı sadece Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğine vermedim. Avrupa Birliği Parlamentosu Başkanlığı ile Yunanistan Savunma Bakanlığına da verdim. Amacım 3. Dünya Savaşının önüne geçmektir.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği ile Avrupa Birliği Parlamentosu Başkanlığından 3. Dünya savaşının önlenmesini istedim. Ancak Yunanistan Savunma Bakanlığına Türkiye Cumhuriyeti devleti ve Türk milletine ait işgal ettiği adaları bir an önce boşaltmasını, bu adalardaki asker ve sivilleri tahliye istemesini istedim.” Kendisinin kamuoyunda Turancı Lider olarak tanındığını belirten Kemal Gürpınar, amaçlarının Türk Hükümeti ve devlet politikaları dahilinde kan dökülmeden adaların Yunanistan işgalinden kurtarmak olduğunu söylüyor. Bir sonraki aşamada konuyu Londra Uluslararası Tahkim Mahkemesi’ne (LCIA) taşıyacağını belirten Turancı Lider Kemal Gürpınar; “bu mahkemenin yaptırımının olup olmayacağı?” sorusunu Yunanistan ve Türkiye’nin de anlaşma ile bu mahkemenin kararlarını uyguladığı, LCIA’nın, milletlerarası bir tahkim kurumu olduğu cevabını veriyor. (5)

Şimdi sormalı bu çılgın Türkün verdiği notanın Yunan hükümetinin atadığı müftülerin emekli olmasına etkisi nedir? 

Kemal Gürpınar dünyanın neresinde olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti devletinin çıkarlarını korumanın her Türkün boynuna borç olduğunu ve kendisinin de bu milli vazife duygusuyla hareket ettiğini belirtiyor. 

Tevazusundan demiyor ki “Ben “Allah’ın görünmez ordusunun görünmez bir neferiyim!”

Bakınız:
1- https://diasporahaber.com/yunan-hukumetinden-atanmis-muftulere-zorunlu-emeklilik/
2- https://tr.sputniknews.com/avrupa/201808011034562663-bati-trakya-da-atanmis-muftu-sorununa-mecburi-emeklilik-formulu/
3- https://www.siir.gen.tr/siir/b/bulent_ecevit/turkyunan_siiri.htm
4- https://www.dikgazete.com/ozel-haber/egede-yunan-oyununu-bozan-turk-yunanistana-adalarin-tahliyesi-h362658.html
5- https://www.dikgazete.com/ozel-haber/egede-yunan-oyununu-bozan-turk-yunanistana-adalarin-tahliyesi-h362658.html

.

Ömür Çelikdönmez
Twitter: @oc32oc39

dikGAZETE.com

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yunanistan’daki temasları sırasında Türk azınlığın yaşadığı sorunlar gündeme gelmişti. 

Batı Trakya Türkleri ile Yunanistan hükümetleri arasında en büyük sorun Türklerin seçtiği müftülerin Yunan hükümetince tanınmaması.

Yunanlılar da kendi belirledikleri isimlerden Müftü atıyor. 

Lozan Anlaşmasına göre her iki ülkedeki azınlıklar kendi dini cemaat liderlerini seçme hakkına sahip. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaretinden sonra Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, ülkesince atanan müftülerin Batı Trakya’daki azınlığın büyük bir kısmı tarafından tanınmadığını belirterek, “Bu konu, doğrudan Yunan vatandaşı Müslümanlarla ele alınmalı. Böylece bu konu bir an önce halledilsin ve kalıcı bir yasal düzenleme gerçekleştirilebilsin” demişti.

Sorunun birkaç gün içinde çözülecek bir mesele olmadığını vurgulayan Çipras, “Yunan devletinin tanıdığı dini liderlerin azınlık tarafından sorgulanmadığı bir noktaya ulaşalım istiyoruz” diye konuşmuş, Avrupa ülkelerinin bu tasarruflarına engel olmasını engellemek içinde Avrupa’nın güvenliğinin sorunsuz bir Türk-Yunan ilişkisine bağlı olduğunu dile getirmişti.

Yunanistan hükümetinin, Batı Trakya’daki İskeçe ve Gümülcine’de atanmış müftülerin zorunlu emekliliğe sevk edilmesi için hazırladığı yasal düzenleme meclise sunuldu. 

Yunan hükümeti daha önce atanmış İskeçe ve Gümülcine müftüleri için zorunlu olarak emekli edilme talimatı verdi. 

Artık müftüler Türk azınlık tarafından seçilecek. (1)

ATANMIŞ MÜFTÜLER İSTİFAYI REDDETTİ...

Yunan medyasına göre "Çipras, seçilmiş müftü isteyen Erdoğan’ın hatırı için böyle bir harekette bulundu".

Başbakan Aleksis Çipras’ın talimatıyla Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan ve parlamentoya getirilen düzenlemede, 81 yaşındaki Gümülcine Müftüsü Cemali Meço ve 78 yaşındaki İskeçe Müftüsü Mehmet Emin Şinikoğlu’nun yaş itibariyle zorunlu emekliye ayrılmaları öngörülüyor.

Yunanistan’da uygulanan yasal prosedüre göre, hükümet boşalan Gümülcine ve İskeçe’deki müftülük makamlarına geçici olarak ‘müftü naibi’ atayacak.

Eğitim Bakanı Kostas Gavroğlu, Meço ve Şinikoğlu’nu Atina’ya çağırarak istifalarını istedi.

Ancak atanmış müftüler, 2022’ye dek görevde kalmaları konusunda kararname bulunduğunu söyleyerek istifa etmeyi reddetti. 

Haberlerde, "Atina’da yangın faciasının yaralarının sarılmaya çalışıldığı dönemde hükümetin böyle bir karar almasının kafalarda soru işaretleri yarattığı" belirtildi. 

Yunan medyası, Erdoğan’ın Batı Trakya’da müftülerin atanması uygulamasına son verilmesi, Müslüman cemaat tarafından seçimle belirlenmesini istediğini hatırlattı. 

Eğitim Bakanı Gavroğlu da ‘azınlık toplumunun geçmişte çılgınca politikalar, baskılar ve kabul edilemez yasalara maruz kaldığını’ söyleyerek hükümetin Müslüman azınlığa saygılı politika izlemek niyetinde olduğunu dile getirmişti. 

Batı Trakya’da yaşayan Müslüman Türk azınlığın dini liderleri, müftüleri ve vakıflarının idare heyetleri, Yunanistan devleti tarafından atama yoluyla belirleniyor. 

Azınlık toplumu ise kendilerinin seçtiği müftülerin görev yapmasını istiyor. (2)

Yunanistan, hem Türkiye’yi hem de Batı Trakya Türk azınlık cemaatini memnun edecek bu adımı neden atmış olabilir?

DÜNYANIN GÖZÜ ÖNÜNDE EGE ADALARINI İŞGAL ETTİ VE ASKERİ YIĞINAK YAPTI...

Yunanistan Avrupa Birliğinin şımarık çocuğu. 

Kıbrıs ve Ege’de sürekli Türkiye’ye sorun çıkarıyor. 

Dünyanın gözü önünde Türk karasularında olmasına rağmen Ege denizindeki 18 civarındaki adayı işgal etti ve buralara askeri yığınak yaptı. 

Bu hareketinin dostça olduğu söylenemez. Hele hele Merhum Başbakanlardan Bülent Ecevit’in “Sıla derdine düşünce anlarsın/ Yunanlıyla kardeş olduğunu…/aramızda bir mavi büyü/bir sıcak deniz/kıyılarında birbirinden güzel/iki milletiz/bizimle dirilecek bir gün/Ege’nin altın çağı/yanıp yarının ateşinden/eskinin ocağı” dizelerindeki romantizmden hiç eser yok. (3)

Türkiye ve Yunanistan arasındaki deniz sınırı henüz bir anlaşmayla belirlenmemiş olmasına rağmen Yunanistan Ege denizinde bulunan 18 adayı uluslararası anlaşmalara aykırı olarak işgal etti ve askeri tahkimatta bulundu.

Yunanistan’ın işgal ettiği 17 ada “Koyun, Hurşit, Formoz, Eşek, Nergizcik, Bulamaç, Kalolimnoz, Keçi, Sakarcılar, Koçbaba, Ardacık, Gavdos, Dhia, Dionisades, Gaidhouronisi, Koufonisi, Venedik kayalıkları” Ege Denizi’nde Yunanistan tarafından işgal edilen 18’inci ada olan Marathi Adası’nın, 1933’te Türk Hükümetince Milletler Cemiyeti’ne başvuruda bulunularak Türk adası olarak ve ismen tescil ettirildiği ortaya çıkmıştı. (4)

Yunanistan’ın Türk adalarını işgal etmesi uluslararası hukuka göre savaş sebebi. 

Ancak Yunanlılar kendilerince bir tür ‘adverse possession’ kuralını işletmeye çalışıyor ve bu kurala göre 12 yıllık sürenin dolmasını bekliyordu. 

Ne var ki umdukları dağlara karlar yağdığı gibi evdeki hesapları çarşıya uymadı. 

İngiltere'de yaşayan bir çılgın Türk çıkarak palikaryanın Bizans oyununu tarihin çöplüğüne fırlatıverdi.

Yunanistan’ın Türkiye’ye ait işgal ettiği Ege adalarındaki gayri meşru varlığını sözde ‘adverse possession’ kuralını işleterek sahiplenme oyununu; Londra’da yaşayan Kıbrıs 1944 doğumlu Avustralya vatandaşı Türk asıllı Kemal Gürpınar bozdu.

Asıl adı Aka Hasan Arif Gürpınar. 

Aile kökleri Osmanlı hanedanına uzanıyor. 

Büyük dedesi II. Abdülhamit’in kuzeni. 

Uzun yıllar Avustralya’da hakimlik yapan Gürpınar’ın halen Londra’da hukuk bürosu aktif çalışıyor. 

Birçok ülke adına uluslararası arabulucuk statüsüne sahip ve bu konumunun uluslararası kurumlarca tanınırlığı var. 

Sri Lanka hükümeti ve Tamil gerillaları arasında arabuluculuğu sadece biri. 

Mali müşavir ve sistem analisti. 

11 üniversite mezunu. 

On parmağında on hüner desek abartmış olmayız. 

Gürpınar, Avustralya’da yaşadığı dönemde Avustralya Türk toplumunun ve diğer Türk soylu toplumların başkanlığını yapmış.

Avustralya Türk İslam Cemiyetinin kurucusu. 

Uluslararası hukuk uzmanı. İşte bu Çılgın Türk Kemal Gürpınar Yunanistan’a adaları tahliye etmesi için nota verdi.

"YUNANİSTAN’A VERİLEN NOTA” HABERİNİN TAMAMINA BU BAŞLIĞA TIKLAYIP ULAŞABİLİRSİNİZ...

Yunanistan’a Nota vermesinin nedeni de şöyle açıklıyor; “’Birleşmiş Milletler Antlaşması’ BM Teşkilatına uluslararası anlaşmazlıklara hakemlik ve hukuki antlaşmalar (Madde 33) çerçevesinde barışçıl çözümler bulma ve uluslararası hukukun gelişimini ve tedvinini destekleme (Madde 13) görevi vermiştir.

Yıllar boyunca, Birleşmiş Milletler 500’den fazla çok taraflı anlaşmanın ortaya çıkmasını sağlamıştır. Söz konusu anlaşmalar ülkeler arasında geniş ortak yaklaşıma işaret etmekte ve anlaşmaları ihlal eden ülkelere yasal kısıtlamalar getirebilmektedir. Yunanistan’ın Türkiye Cumhuriyeti devleti ve Türk milletine ait adaları oldubittiyle işgal ederek bir tür ‘adverse possession’la sahiplenme teşebbüsü, Birleşmiş Milletlerin görev alanına girmektedir. Benim verdiğim nota Yunanlıların ‘olumsuz sahiplenme’ de 12 yıl süresini de hukuki olarak bozmuştur.” Neden böyle yaptığı sorusuna verdiği cevap çok ilginç diyor ki; “ben Notayı sadece Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğine vermedim. Avrupa Birliği Parlamentosu Başkanlığı ile Yunanistan Savunma Bakanlığına da verdim. Amacım 3. Dünya Savaşının önüne geçmektir.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği ile Avrupa Birliği Parlamentosu Başkanlığından 3. Dünya savaşının önlenmesini istedim. Ancak Yunanistan Savunma Bakanlığına Türkiye Cumhuriyeti devleti ve Türk milletine ait işgal ettiği adaları bir an önce boşaltmasını, bu adalardaki asker ve sivilleri tahliye istemesini istedim.” Kendisinin kamuoyunda Turancı Lider olarak tanındığını belirten Kemal Gürpınar, amaçlarının Türk Hükümeti ve devlet politikaları dahilinde kan dökülmeden adaların Yunanistan işgalinden kurtarmak olduğunu söylüyor. Bir sonraki aşamada konuyu Londra Uluslararası Tahkim Mahkemesi’ne (LCIA) taşıyacağını belirten Turancı Lider Kemal Gürpınar; “bu mahkemenin yaptırımının olup olmayacağı?” sorusunu Yunanistan ve Türkiye’nin de anlaşma ile bu mahkemenin kararlarını uyguladığı, LCIA’nın, milletlerarası bir tahkim kurumu olduğu cevabını veriyor. (5)

Şimdi sormalı bu çılgın Türkün verdiği notanın Yunan hükümetinin atadığı müftülerin emekli olmasına etkisi nedir? 

Kemal Gürpınar dünyanın neresinde olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti devletinin çıkarlarını korumanın her Türkün boynuna borç olduğunu ve kendisinin de bu milli vazife duygusuyla hareket ettiğini belirtiyor. 

Tevazusundan demiyor ki “Ben “Allah’ın görünmez ordusunun görünmez bir neferiyim!”

Bakınız:
1- https://diasporahaber.com/yunan-hukumetinden-atanmis-muftulere-zorunlu-emeklilik/
2- https://tr.sputniknews.com/avrupa/201808011034562663-bati-trakya-da-atanmis-muftu-sorununa-mecburi-emeklilik-formulu/
3- https://www.siir.gen.tr/siir/b/bulent_ecevit/turkyunan_siiri.htm
4- https://www.dikgazete.com/ozel-haber/egede-yunan-oyununu-bozan-turk-yunanistana-adalarin-tahliyesi-h362658.html
5- https://www.dikgazete.com/ozel-haber/egede-yunan-oyununu-bozan-turk-yunanistana-adalarin-tahliyesi-h362658.html

.

Ömür Çelikdönmez
Twitter: @oc32oc39

dikGAZETE.com