Yüzleştirdin mi de, Çanakkale diyorsun? Truva, Isparta’da olmasın?
Yüzleştirdin mi de, Çanakkale diyorsun? Truva, Isparta’da olmasın?
- 17-04-2023 03:32
- 4115
- 17-04-2023 03:32
- 4115
Har.1
YÜZLEŞTİRDİN Mİ DE, ÇANAKKALE DİYORSUN?
TRUVA, ISPARTA’DA OLMASIN?
Özet
Makalenin amacı, Truva savaşının yapıldığı yerle ilgili yeni bir iddiada bulunmaktır. MÖ 1184’de yapıldığı söylenilen Truva savaşı, Çanakkale Boğazı civarında değil, genel kanaatin aksine Kemer Boğazı civarında vukû bulmuştur.
Şimdiye dek Çanakkale Boğazı (Hellespont) denilmesinin sebebi, Firikya Hellespont denilen boğazın, Çanakkale Boğazı olduğu yanılsamasıyla ilgilidir. Hâlbuki Firikya Hellespont Kemer Boğazı ve çevresidir. Yine genel kanaatin zıddına Truva savaşında mağlup olan Akalar, daha batıya göçmüş ve onların yerlerine de Firikler yerleşmiştir. Bu arada Akalar ile Eğirdir Gölü civarındaki birçok isim de batıya taşınmıştır.
Açar Kelimeler: Yüzleştirme, Truva, Kelene, Firikya Hellespont, Kemer Boğazı, Abydos, Çanakkale, Isparta
Giriş
Göller Bölgesi’nin bir parçası olan Eğirdir Gölü ve çevresi tarihte, Dağlık Firikya veya Firikya Parure, Firikya Salutaris (Mukaddes Firikya), Yukarı Firikya, Küçük Firikya, Firikya Epiktetos gibi muhtelif adlar almıştır. Yanık Firikya veya Firikya Katakaumene ile Sunaklar Firikyası veya Firikya Altaria’nın bir parçası sayılmıştır.
3. Midas’ın gül yetiştirdiği Kelene şehri, Kemer Boğazı’ndadır. Çaka Beyin yiğitçe dövüşürken esir düştüğü Asya denilen yer (eyalet), Eğirdir ve Hoyran gölleri ile iki göl arasındaki Asya Irmağı’nın şarkıdır.
Ünlü hatip ve siyaset adamı Cicero, MÖ 51-50 yılları, Kilikya valiliği sırası, 31 Temmuz ile 10 Ağustos arası 10 gün 51 yılı, 2 Şubat ile 7 Mayıs arası 85 gün 50 yılı olmak üzere 95 gün, Eğirdir ile Barla önündeki Apameya’da (İzmir) kalmış, yöre hakkında bilgiler vermiştir. Eğirdir Gölü civarının tarihi, diğer yerlere kıyasla kat be kat fazla yazılmıştır.
Amorion (Uluborlu), Antakya veya Filâdelfiya (Yalvaç), Eski Tralleis veya Yeni Truva (Barla), Lâdik veya Felekâbâd (Eğirdir) gibi daha onlarca Anadolu’nun en büyük kentleri ve ünlü Kıral Yolu (Anayol) ile bölgeyi İstanbul’a bağlayan askerî yol buradan geçer.
Bölge, Hıristiyanlar için kutsal olduğu gibi, İslâmlar için de büyük önem arz eder. İlk yedi kilise: Efes (Gelendost-Kiremitli Burun önü), Laodikya (Eğirdir), Sart (Barla), İzmir (Apameya), Thyateira (Kemer Boğazı ile Koru tepe arası), Bergama (Gaziri Adası) ve Filâdelfiya’dır (Yalvaç).
Ashâb-ı Kehf’in kalesi Efes, mağarası ise Gelendost-Yakaköy Karain’dir. Sahâbe Fudâle b. Ubeyd, 668 yılı, güzü Kötürnek, kışı ise Afşar-Kızık’ta (Kyzikos) geçirdi, Bahar gelince de İstanbul kuşatmasına katıldı ve dönüşte Uluborlu’yu fethetti.
Hoyran ile Eğirdir Gölü arasındaki ırmağın adı el-Battâl, yâni Battâl Gâzî, ırmağın şarkındaki ovanın adı Hüseyin ovasıdır. Hüseyin, oğlundan dolayı Battâl Gâzî’nin künyesidir.
Battâl Gâzî 30 yıl kadar burada gazâ etti ve 740 yılında Çay-Geneli köyünde şehit düştü. Geneli’deki Hüseyin Dede Türbesi ona aittir. Selmân-ı Farisî, bir müddet Uluborlu’da yaşadıktan sonra Medine’ye gitti; Müslüman oldu ve Hendek harbine katıldı.
Ünlü Spartaküs ve Masalcı Ezop, Kemer Boğazı, yâni Ispartalıdır. Ünlü Arap şairi İmruu’l-Kays, Yenice köyü Koru Tepe yanında ve Aisepos ırmağı kıyısında öldü. Çaka Bey ve Miryokefalon şehitlerinin yattığı Müslümanlar Mezarlığı, Koru Tepedir. Hülâsa bu bölgede vukû bulan olayları saymakla bitiremem.
Truva Neresidir?
Yazımın gelişinden anlamışsınızdır. İyi biliyorum; "Ramazan Bey, Truva’yı da memleketi Isparta’ya götürecek" diyeceksiniz.
Evet, öyle.
MÖ 1184’deki ünlü Truva savaşı da Kemer Boğazı ve iki göl arasındaki ırmağın şarkında vukû bulmuştur. Truva, Çanakkale diyenlerin hiçbir delili yokken, altta görüleceği gibi benim birçok delilim var.
Kendi kendime sordum. Truva, Çanakkale diye kim demiş? (https://basin.ktb.gov.tr › truva-antik-kenti):
“Truva, dünyadaki en ünlü antik kentlerden birisidir. İlk olarak 1871’de Heinrich Schliemann, daha sonra W. Dörpfeld, C.W Blegen tarafından kazılan görkemli arkeolojik şehirde kazılar halen Tübingen Üniversitesi tarafından sürdürülmektedir”.
08 Haziran 2016: Hürriyet Gazetesinde son sayfada manşetten şöyle bir haber verildi:
“Avrupa’ya tarımı Egeliler öğretmiş. Almanya’da yapılan yeni bir araştırma, sekiz bin yıl önce Avrupa’ya göç eden Egelilerin, avcı toplumu olarak yaşayan Avrupalıları tarımla tanıştırdığını ortaya koydu.
Bilim insanları, İspanya, Almanya, Macaristan’daki antik tarım yerleşimlerindeki insan iskeletlerinden aldıkları genetik örnekleri, tarımla daha önce tanışan Yunanistan ve Türkiye’nin kuzeybatısındaki antik bölgelerden bulunan genomlarla karşılaştırdı.
Genetik araştırma sonucunda Avrupa’nın merkezindeki ve İspanya’daki antik çiftçiler, birbirlerinden çok Egeli gruplarla daha yakın akraba çıktı”.
Bu haber üzerine 29.06.2016: -Almanların, Türkiye’de yaptıkları araştırmalar, muhakkak, bizim bilmediğimiz bazı hesaplara matuf olabilir. Şliman’ın, Truva’nın yerini keşfetmesi, Priamos'un hazinesini bulması nasıl bir yalan ise, Almanya’daki araştırma sonucundaki bilgiler de yanlış olabilir- demişim. Aradan yaklaşık altı yıl geçivermiş.
Türkiye’deki arkeolojik araştırmalar hakkında
Batılıların Türkiye’ye gelmeleri ve araştırmalar yapmaları 1700’lerin ilk yarısında başlar. İngiliz Anglikan Papazı Arundell, iki kez (1826 ve 1833) Isparta’ya kadar gelir.
1833’de Antakya’nın Yalvaç olduğunu anlar. Satın aldığı birçok eski eseri, British Museum’a satar. Müze’nin en zengin bölümü Arundell bölümü imiş. Hamilton gelir, Texier gelir, Sarre gelir, gelir de gelirler.
Bergama sunağını Berlin’e taşırlar. Konya’daki bir mescidin mihrabındaki çinileri gözlerine kestirirler ve yavaş, yavaş mihrap, kanatlanıp Avrupa’ya uçar. Daha neler, neler…
1870’lerde Remsi (W. M. Ramsay) gelir ve 1890’da Anadolu’nun Tarihî Coğrafyası adlı bir kitap yazar. Bu benim başucu kitabımdır.
Benim için Remsi’nin yorumları değil, kaynaklardan aktardığı bilgiler mühimdir. Ben daha ziyade onlara bakarım. Çünkü kendi yorumları hatalıdır.
Kelene, Apameya, Amorion, Kyzikos, Lampsakos, Prakana, Tyana, Kotoiraikia, Kiminas, Poimanenon, Kedrea, Eumeneia, Santabaris, Arkadiopolis ve daha birçok kent ile Asya (Anatolia) Eyaleti ve Thrakesion İlini, yanlış yerlerde göstermiştir.
İzmir, İznik, Laodikya, Filâdelfiya (Alaşehir), Bergama, Edremit, Ainos, Tralleis, Ankara ve Antalya gibi birçok ikinci ve üçüncü şehir var. Menderes, Halys, Sangarios ve Rhyndakos isimleri birden fazla ırmağa verilmiş. Abydos ve Hellespont dahi iki yerde. Firikya Hellespont bilinememiş ve Çanakkale Hellespont sanılmıştır. Misaller çoğaltılabilir.
Remsi, “Ya benim eserim sırf bir hatadan ibarettir, yahut da Anadolu haritasının büyük bir kısmı tamamiyle değişmelidir” diyerek, bir bakıma hatasını kabul eder (1960: 106). Ama arkeolog ve tarihçi, Remsi’yi doğru sanır ve yanlış kazı yapar.
Bakanlık bunlara engel olacağına, yanlış kazılara izin ve destek verir. Tarih ve arkeoloji işte budur. Kendini, şeyhine, bir meyyit gibi teslim eden müritler gibi. İş “kadı” işline benzer; kimi kime diyeceksin?
Truva’nın Isparta’da bulunduğuna dair deliller
1.“Hellespontus’un Şehir ve Piskoposlukları” bölümünde verilen Hadrianoutherai, Akhyraous, Poimanenon, Kyzikos, Lentiana, Kotoiraikia, Kiminas, Baris, Miletopolis, Lopadion, Adraneia/Adrianople, Sigriane, Rhyndakos, Kenkhreia, Skamander, Troad, Aisepos gibi birçok isim Kemer Boğazı bölgesindedir (Remsi, 1960: 165-177).
Hadrinoutherai, Akhyraous, Adraneia (Adrianople, Hadrianopolis), Kotoiraikia isimlerinin hepsi Gelendost-Kötürnek, Kyzikos Gelendost-Afşar-Kızık, Kiminas ise Yalvaç Gemen köyleridir.
Poimanenon Senirkent-Garip köyü yanı, Lentiana Gelendost civarı, Baris Yalvaç çayının iki göl arasındaki ırmağa (Skamander) döküldüğü yer, Miletopolis ise Uluborlu şehir çayının Papa (Rhyndakos) çayına döküldüğü yerdedir.
Kenkhreia ve Lopadion, Kemer Boğazı’nın batı sahilinde bulunan iki şehir, Sigriane ve Troad Çirişli dağı, Aisepos ise Çirişli dağının güney-doğusu ve Yenice Sivrisi (Kelene Sivrisi) eteklerinden kaynayan Marsiyas veya Bigadiç çayıdır.
2.Troas, Kyzikine ile Kaikos arasında kalan bölgedir (Strabon, 2009: 379). Akhyraous, Hermos ile Kaikos vadilerinden Miletopolis ve Constantinople'a giden büyük yolun üzerindedir (Remsi, 1960: 168). Sigriane, Cyzicos ile Hoyran ovası (Caecos: Kaikos) arasındaki Çirişli dağıdır. Çirişli dağı ile Troad aynı yerdir (Remsi, 1960: 176).
Miletopolis, Uluborlu şehir çayının (Makestos veya Bitzina çayı), Papa çayına (Rhyndakos) döküldüğü yerdedir (Remsi, 1960: 173). Caicus (Kaikos), Mysia bölgesinde bir nehir adı. Latince bilinmeyen, görünmeyen, gizli, saklı anlamında “caecus” diye bir kelime var; kelimelerde (i) harfi, (e) harfi ile değişebilir. Mysia bugünkü Balıkesir, Manisa, Kütahya, Uludağ arasında kalan bölgedir (Ümit Fafo Teatar, 21-22.01.2021).
Fafo Hoca, çok yararlı bir bilgi verdi, ancak üstte bir nebze olsun değindiğim gibi, ilk verdikleri kaynaklardan aktarma ve doğru; son cümle ise Remsi ile diğerlerinden alınma yanlış bilgidir; Mysia, Balıkesir, Manisa, Kütahya ve Uludağ arasında kalan bölge değildir.
Mysia, MÖ 401’deki Kyrus yürüyüşünde Kemer Boğazı (Kelene) ile Şuhut-Anayurt (Peltai), MÖ 88’deki Mithridates yürüyüşünde Apameya yanındadır. “Mthridates, Mysia ve Asia’ya saldırıya geçti” (Yıldız, 2012: 68, 163).
Kundanlı (Kaikos) vadisi, Çirişli’nin güneyinden geçen Kıral Yolu’na göre, dağın kuzeyinde kalır ve görünmez. Kötürnek’i (Akhyraous) İstanbul’a bağlayan Bizans askerî yolu, İstanbul başkent olduktan ve MS 330’dan daha sonra yapılmıştır. Bütün bunlara göre Troas, Balıkesir yanında değildir.
“Ben Elias, Asya’da Hadrianopolis piskoposu, Myria (İzmir) piskoposu vasıtasıyla imza atıyorum, çünkü yazı bilmem (Remsi, 1960: 96-97, yıl 449)” kaydındaki Asya, Asya eyaleti ve Göl’ün şarkı, Hadrianopolis ise Kötürnek köyüdür. Hadrianopolis’in (Adraneia, Adrianople, Andriane) 451-458’deki piskoposu Davit’tir (Remsi, 1960: 174). Hadrianopolis (Kötürnek), Antakya (Yalvaç) Metropolitliğine tâbidir (Sevin, 2013: 155).
3.Andronik, Eski Trall kentini [Tralleis: Neutroja (Grigoras, 1973: 137)] tamir ettirerek buna Andronikopolis adını verdi.
Fuke ülkesi emîri Menteşe (Aydın), burayı derhal ele geçirdi. Bu Türkler sonra Sakarya nehrine doğru geldiler (Deguignes, 1976: 1155, yıl 669). Eski Trall (Tralleis) veya Neutroja (Yeni Truva) Barla ise, Eski Truva nerededir?
Mantıken Eski Truva’yı Çanakkale’de değil, Barla yakını ve Troad [Çirişli, İbidos (Anna, 1996: 459), belki Abydos dağı)] bölgesinde aramak gerekmez mi? Diğer bütün deliller de, bu düşünceyi destekliyor.
4.Barla önündeki Ainos kentinin adı, Truva savaşı kahramanlarından birinin adıdır. Türk-Rum savaşında adı geçen Barenos, Skamandros (el-Battal), Angelokomitos (Aisepos, Bigadiç), Empelos (?), İbidos dağı (Çirişli), Abydos (Kemer Damları), Edremit (Aş. Tırtar) ve Khliara (Yk. Tırtar yanı) gibi isimler, Eğirdir Gölü civarındadır (Anna, 1996: 458-459, Md.3, yıl 1113).
Tarihçi, bu isimlerin Çanakkale civarında olamayacağını akıl edememiştir. Hâlbuki Türkler, 1097 yılında kaybettikleri Eğirdir Gölü civarını geri alabilmek için çabalıyorlardı.
5.Sultan Şahinşah’ın Horasan'dan yolladığı birliklerden kimi Sinaos kıyısına indi; diğerleri, gerçek anlamda Asya'nın içinden geçerek ilerledi.
O sıradaki Alaşehir valisi Gabras, Türkleri Kelbianos ovasında karşıladı (Anna, 1996: 451, yıl 1111-12).
Bilge Umar, Sinaos için Simav Gölü, “gerçek anlamda Asya çayırlıkları” için, Homeros’un İliada II 461'de, Küçük Menderes boyundaki çayırlıkları kastettiğini söyler ki, külliyen yanlıştır. Yıl 1111-12, Türkler, henüz Eğirdir Gölü'nün şarkındadırlar.
Anna’da zikredilen Alaşehir (Filâdelfiya) Yalvaç, Sinaos diğer adı Orgas olan çay, gerçek anlamda Asya ise Şarkîkaraağaç ile Çavundur arası çayırlıklar, Kelbianos ise Eski Eğirdir Gölü kuzeyindeki ovadır (bk. Har.1).
Truva savaşını haber veren Ozan’ın (Homeros), Şarkîkaraağaç ovasına, “gerçek anlamda Asya çayırlıkları” demesi çok ilginç değil mi? Homeros, buraya yakın olmasa burayı nasıl bilecek?
Strabon’un, “başlangıçta küçük bir ulus olan Troia’lıların gelişmesi ve kırallarının “Kırallar Kıralı” unvanını alması, hem Ozan’ın (Homeros) hem de yorumcuların Troia ve Troialılara çok önem vermesini sağlamıştır. Çünkü Ozan, Troia tarafından savaşan bütün halklara Troia’lı, karşı taraftakilere de Dananos ve Akhaios demektedir. Fakat biz doğal olarak, Lykia’dan, Troia’nın bir parçası olarak söz edeceğiz. “Troia’lılar azametle ve kuşlar gibi öterek ilerliyorlardı; karşı taraf için, fakat Akha’lar sessizce ve öfke püskürerek ilerliyorlardı” sözleri, Ozan’ın fikrini yansıtmaktadır” (Strabon, 2009: 75-76). Ozan’ın Lykia’dan, Troia’nın bir parçası olarak söz etmesi çok ilginç. Zira Terkasis, Efes’in bulunduğu Lykia (el-Avasi: Kurtlar) sancağı kapsar (İbn Hordazbih, 1889: 106) (bk.Har.1).
6.Umar, beni destekleyen ilginç bir bilgi veriyor: Kemer Boğazı’ndaki köprünün bir adı Helena Köprüsüdür. Elana, Rum ağzında Helana ve Helene, Luvi-Pelasgos dilinde boğazla, geçitle ilgili demektir.
Truva destanındaki güzel Helena'nın adı aslında, Boğazdaki kadını kastediyor. Helenopolis kentlerinin adı, gerçekte onların bir boğaz ve geçitle bağlantısına işaret eder. Helena köprüsü denmesi kanımca besbelli ki o geçide Elana denmesinden kaynaklanıyor, yâni köprünün adı, "boğazdaki ırmağın üstündeki geçit köprüsü" demeye geliyor.
Helena, Spartalı, sonra Truvalı idi (Anna, 1996: 208, açık.3; 546). Kelenai’nin sikke ve kitâbelerde Zeus Keleneus yazılışı (Remsi, 1960: 409), Kelene’nin Kemer Boğazı’nda bulunuşu, Kelene-Helene benzerliği ve Kelena için K(uwa)-Ela, “Güzel-Geçit' anlamına bakınca, Kelene ve Helene başta aynı ve Boğazdaki kadın anlamına olmalıdır (Anna, 1996: 481, açık.1).
Pontogefura için (Beşköprü değil), Boğaz Köprüsü demekle tam isabet etmiş olduğum anlaşılıyor.
Strabon, Anna ve Bilge Umar’ın verdiği bu bilgiler, Truva savaşı için, Eğirdir Gölü civarını işaret etmektedir.
7.Velevki bir Troas da Çanakkale’de bulunsun. Üç bin sene öncenin şartlarına göre Isparta, Çanakkale iddiasına göre daha makul değil mi?
Homeros için İzmirli (Myria) denir. Anadolu’da iki İzmir var. Kemer Boğazı civarındaki olayları veren Homeros’un, Boğaz’ın yanındaki İzmir’den olması daha mantıklı olmaz mı?
Sonuç
Truva savaşı, büyük ihtimal Kemer Boğazı şarkında vukû bulmuştur. Homeros’un aksine Truvalılara mağlup olan Spartalılar, Batı’ya göçerken, Sparta, İzmir, Tabea vs. gibi birçok ismi Batı’ya taşımışlardır.
Roma tarihinde; Truva savaşında mağlup olan Truvalılardan Antenor’un, Adriyatik denizinin en içteki koyuna, Aeneas’ın ise Makedonya, oradan da Sicilya’ya geldikleri yazılır (Titus, 1992: 23-31).
Güya Roma, bu Truvalılarca kurulmuştur. Aeneas (Ainos) adına, Barla önündeki Aynalı Çarşı (Aina’lı) adında; Aeneas’ın oğlunun Ascania adına ise Hoyran Gölü’nün Askania adında rastlarız.
Olay, mağlup Truvalıların, galiplerin topraklarına yerleşmesi değil, Moğolların önünden kaçan Türklerin Bizans’ı yıkışı misali, Truva savaşı galibi Asyalı kavimlerin (Firikler) önlerinden kaçan Ispartalıların, Mora’daki Isparta vs. gibi şehirleri kurması daha makul değil midir?
Bu makaleyi Türk Tarih Kurumu, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Isparta Valiliği, Isparta Belediyesi, Çanakkale Valiliği, Çanakkale Belediyesi, Tübingen Üniversitesi ve Alman Tarih Derneği’ne (an den Deutschen Historischen Verein) armağan ediyorum.
.
Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com
Kaynaklar ve Tetkik Eserler
Anna Komnena (1996): Alexiad, Malazgirt’in Sonrası, çeviri: Bilge Umar, İnkılâp Kitabevi-İstanbul.
Arundell, F. V. J. (Eylül 2013): Anadolu’da Keşifler, çeviri: Atabay Topbaş, Sistem Ofset-Ankara.
Deguignes, Josef (1976): Büyük Türk Tarihi, Cilt 4, çeviri: S. Alpay-Komisyon, Türk Kültür Yayını-İstanbul.
Grigoras, Nikeforos (1973): Rhomäische Geschichte, çeviri-açıklama, J. Louis V. Dieten, 1. Ks. (Bl. I-VII), Stuttgart.
İbn Hordazbih (1889): el-Mesalik ve’l-Memalik, Ed. Fuat Sezgin, Edidit, terc. M. J. de Goeje, Beril Matbaası-Leiden.
Remsi (Ramsay, W. M.) (1960): Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, çeviri: Mihri Pektaş, MEB-İstanbul.
Sevin, Veli (2001, 2013): Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası I, Türk Tarih Kurumu-Ankara.
Strabon (2009): Antik Anadolu Coğrafyası, çeviri. Adnan Pekman, Arkeoloji ve Sanat Yayınları-İstanbul.
Titus Livius (1992):Roma Tarihi, Kitap: I, Çeviri: Sabahat Şenbark, Arkeoloji ve Sanat Yayınları-İstanbul.
Yıldız, M. Ertan (2012): “Kelainai ve Apameia Kibotos’un Tarihi”, Doktora Tezi, Akdeniz Üniversitesi-Antalya, s.1-383.
Har.1: Eğirdir Gölü civarının tarihî coğrafyası
Har.1
YÜZLEŞTİRDİN Mİ DE, ÇANAKKALE DİYORSUN?
TRUVA, ISPARTA’DA OLMASIN?
Özet
Makalenin amacı, Truva savaşının yapıldığı yerle ilgili yeni bir iddiada bulunmaktır. MÖ 1184’de yapıldığı söylenilen Truva savaşı, Çanakkale Boğazı civarında değil, genel kanaatin aksine Kemer Boğazı civarında vukû bulmuştur.
Şimdiye dek Çanakkale Boğazı (Hellespont) denilmesinin sebebi, Firikya Hellespont denilen boğazın, Çanakkale Boğazı olduğu yanılsamasıyla ilgilidir. Hâlbuki Firikya Hellespont Kemer Boğazı ve çevresidir. Yine genel kanaatin zıddına Truva savaşında mağlup olan Akalar, daha batıya göçmüş ve onların yerlerine de Firikler yerleşmiştir. Bu arada Akalar ile Eğirdir Gölü civarındaki birçok isim de batıya taşınmıştır.
Açar Kelimeler: Yüzleştirme, Truva, Kelene, Firikya Hellespont, Kemer Boğazı, Abydos, Çanakkale, Isparta
Giriş
Göller Bölgesi’nin bir parçası olan Eğirdir Gölü ve çevresi tarihte, Dağlık Firikya veya Firikya Parure, Firikya Salutaris (Mukaddes Firikya), Yukarı Firikya, Küçük Firikya, Firikya Epiktetos gibi muhtelif adlar almıştır. Yanık Firikya veya Firikya Katakaumene ile Sunaklar Firikyası veya Firikya Altaria’nın bir parçası sayılmıştır.
3. Midas’ın gül yetiştirdiği Kelene şehri, Kemer Boğazı’ndadır. Çaka Beyin yiğitçe dövüşürken esir düştüğü Asya denilen yer (eyalet), Eğirdir ve Hoyran gölleri ile iki göl arasındaki Asya Irmağı’nın şarkıdır.
Ünlü hatip ve siyaset adamı Cicero, MÖ 51-50 yılları, Kilikya valiliği sırası, 31 Temmuz ile 10 Ağustos arası 10 gün 51 yılı, 2 Şubat ile 7 Mayıs arası 85 gün 50 yılı olmak üzere 95 gün, Eğirdir ile Barla önündeki Apameya’da (İzmir) kalmış, yöre hakkında bilgiler vermiştir. Eğirdir Gölü civarının tarihi, diğer yerlere kıyasla kat be kat fazla yazılmıştır.
Amorion (Uluborlu), Antakya veya Filâdelfiya (Yalvaç), Eski Tralleis veya Yeni Truva (Barla), Lâdik veya Felekâbâd (Eğirdir) gibi daha onlarca Anadolu’nun en büyük kentleri ve ünlü Kıral Yolu (Anayol) ile bölgeyi İstanbul’a bağlayan askerî yol buradan geçer.
Bölge, Hıristiyanlar için kutsal olduğu gibi, İslâmlar için de büyük önem arz eder. İlk yedi kilise: Efes (Gelendost-Kiremitli Burun önü), Laodikya (Eğirdir), Sart (Barla), İzmir (Apameya), Thyateira (Kemer Boğazı ile Koru tepe arası), Bergama (Gaziri Adası) ve Filâdelfiya’dır (Yalvaç).
Ashâb-ı Kehf’in kalesi Efes, mağarası ise Gelendost-Yakaköy Karain’dir. Sahâbe Fudâle b. Ubeyd, 668 yılı, güzü Kötürnek, kışı ise Afşar-Kızık’ta (Kyzikos) geçirdi, Bahar gelince de İstanbul kuşatmasına katıldı ve dönüşte Uluborlu’yu fethetti.
Hoyran ile Eğirdir Gölü arasındaki ırmağın adı el-Battâl, yâni Battâl Gâzî, ırmağın şarkındaki ovanın adı Hüseyin ovasıdır. Hüseyin, oğlundan dolayı Battâl Gâzî’nin künyesidir.
Battâl Gâzî 30 yıl kadar burada gazâ etti ve 740 yılında Çay-Geneli köyünde şehit düştü. Geneli’deki Hüseyin Dede Türbesi ona aittir. Selmân-ı Farisî, bir müddet Uluborlu’da yaşadıktan sonra Medine’ye gitti; Müslüman oldu ve Hendek harbine katıldı.
Ünlü Spartaküs ve Masalcı Ezop, Kemer Boğazı, yâni Ispartalıdır. Ünlü Arap şairi İmruu’l-Kays, Yenice köyü Koru Tepe yanında ve Aisepos ırmağı kıyısında öldü. Çaka Bey ve Miryokefalon şehitlerinin yattığı Müslümanlar Mezarlığı, Koru Tepedir. Hülâsa bu bölgede vukû bulan olayları saymakla bitiremem.
Truva Neresidir?
Yazımın gelişinden anlamışsınızdır. İyi biliyorum; "Ramazan Bey, Truva’yı da memleketi Isparta’ya götürecek" diyeceksiniz.
Evet, öyle.
MÖ 1184’deki ünlü Truva savaşı da Kemer Boğazı ve iki göl arasındaki ırmağın şarkında vukû bulmuştur. Truva, Çanakkale diyenlerin hiçbir delili yokken, altta görüleceği gibi benim birçok delilim var.
Kendi kendime sordum. Truva, Çanakkale diye kim demiş? (https://basin.ktb.gov.tr › truva-antik-kenti):
“Truva, dünyadaki en ünlü antik kentlerden birisidir. İlk olarak 1871’de Heinrich Schliemann, daha sonra W. Dörpfeld, C.W Blegen tarafından kazılan görkemli arkeolojik şehirde kazılar halen Tübingen Üniversitesi tarafından sürdürülmektedir”.
08 Haziran 2016: Hürriyet Gazetesinde son sayfada manşetten şöyle bir haber verildi:
“Avrupa’ya tarımı Egeliler öğretmiş. Almanya’da yapılan yeni bir araştırma, sekiz bin yıl önce Avrupa’ya göç eden Egelilerin, avcı toplumu olarak yaşayan Avrupalıları tarımla tanıştırdığını ortaya koydu.
Bilim insanları, İspanya, Almanya, Macaristan’daki antik tarım yerleşimlerindeki insan iskeletlerinden aldıkları genetik örnekleri, tarımla daha önce tanışan Yunanistan ve Türkiye’nin kuzeybatısındaki antik bölgelerden bulunan genomlarla karşılaştırdı.
Genetik araştırma sonucunda Avrupa’nın merkezindeki ve İspanya’daki antik çiftçiler, birbirlerinden çok Egeli gruplarla daha yakın akraba çıktı”.
Bu haber üzerine 29.06.2016: -Almanların, Türkiye’de yaptıkları araştırmalar, muhakkak, bizim bilmediğimiz bazı hesaplara matuf olabilir. Şliman’ın, Truva’nın yerini keşfetmesi, Priamos'un hazinesini bulması nasıl bir yalan ise, Almanya’daki araştırma sonucundaki bilgiler de yanlış olabilir- demişim. Aradan yaklaşık altı yıl geçivermiş.
Türkiye’deki arkeolojik araştırmalar hakkında
Batılıların Türkiye’ye gelmeleri ve araştırmalar yapmaları 1700’lerin ilk yarısında başlar. İngiliz Anglikan Papazı Arundell, iki kez (1826 ve 1833) Isparta’ya kadar gelir.
1833’de Antakya’nın Yalvaç olduğunu anlar. Satın aldığı birçok eski eseri, British Museum’a satar. Müze’nin en zengin bölümü Arundell bölümü imiş. Hamilton gelir, Texier gelir, Sarre gelir, gelir de gelirler.
Bergama sunağını Berlin’e taşırlar. Konya’daki bir mescidin mihrabındaki çinileri gözlerine kestirirler ve yavaş, yavaş mihrap, kanatlanıp Avrupa’ya uçar. Daha neler, neler…
1870’lerde Remsi (W. M. Ramsay) gelir ve 1890’da Anadolu’nun Tarihî Coğrafyası adlı bir kitap yazar. Bu benim başucu kitabımdır.
Benim için Remsi’nin yorumları değil, kaynaklardan aktardığı bilgiler mühimdir. Ben daha ziyade onlara bakarım. Çünkü kendi yorumları hatalıdır.
Kelene, Apameya, Amorion, Kyzikos, Lampsakos, Prakana, Tyana, Kotoiraikia, Kiminas, Poimanenon, Kedrea, Eumeneia, Santabaris, Arkadiopolis ve daha birçok kent ile Asya (Anatolia) Eyaleti ve Thrakesion İlini, yanlış yerlerde göstermiştir.
İzmir, İznik, Laodikya, Filâdelfiya (Alaşehir), Bergama, Edremit, Ainos, Tralleis, Ankara ve Antalya gibi birçok ikinci ve üçüncü şehir var. Menderes, Halys, Sangarios ve Rhyndakos isimleri birden fazla ırmağa verilmiş. Abydos ve Hellespont dahi iki yerde. Firikya Hellespont bilinememiş ve Çanakkale Hellespont sanılmıştır. Misaller çoğaltılabilir.
Remsi, “Ya benim eserim sırf bir hatadan ibarettir, yahut da Anadolu haritasının büyük bir kısmı tamamiyle değişmelidir” diyerek, bir bakıma hatasını kabul eder (1960: 106). Ama arkeolog ve tarihçi, Remsi’yi doğru sanır ve yanlış kazı yapar.
Bakanlık bunlara engel olacağına, yanlış kazılara izin ve destek verir. Tarih ve arkeoloji işte budur. Kendini, şeyhine, bir meyyit gibi teslim eden müritler gibi. İş “kadı” işline benzer; kimi kime diyeceksin?
Truva’nın Isparta’da bulunduğuna dair deliller
1.“Hellespontus’un Şehir ve Piskoposlukları” bölümünde verilen Hadrianoutherai, Akhyraous, Poimanenon, Kyzikos, Lentiana, Kotoiraikia, Kiminas, Baris, Miletopolis, Lopadion, Adraneia/Adrianople, Sigriane, Rhyndakos, Kenkhreia, Skamander, Troad, Aisepos gibi birçok isim Kemer Boğazı bölgesindedir (Remsi, 1960: 165-177).
Hadrinoutherai, Akhyraous, Adraneia (Adrianople, Hadrianopolis), Kotoiraikia isimlerinin hepsi Gelendost-Kötürnek, Kyzikos Gelendost-Afşar-Kızık, Kiminas ise Yalvaç Gemen köyleridir.
Poimanenon Senirkent-Garip köyü yanı, Lentiana Gelendost civarı, Baris Yalvaç çayının iki göl arasındaki ırmağa (Skamander) döküldüğü yer, Miletopolis ise Uluborlu şehir çayının Papa (Rhyndakos) çayına döküldüğü yerdedir.
Kenkhreia ve Lopadion, Kemer Boğazı’nın batı sahilinde bulunan iki şehir, Sigriane ve Troad Çirişli dağı, Aisepos ise Çirişli dağının güney-doğusu ve Yenice Sivrisi (Kelene Sivrisi) eteklerinden kaynayan Marsiyas veya Bigadiç çayıdır.
2.Troas, Kyzikine ile Kaikos arasında kalan bölgedir (Strabon, 2009: 379). Akhyraous, Hermos ile Kaikos vadilerinden Miletopolis ve Constantinople'a giden büyük yolun üzerindedir (Remsi, 1960: 168). Sigriane, Cyzicos ile Hoyran ovası (Caecos: Kaikos) arasındaki Çirişli dağıdır. Çirişli dağı ile Troad aynı yerdir (Remsi, 1960: 176).
Miletopolis, Uluborlu şehir çayının (Makestos veya Bitzina çayı), Papa çayına (Rhyndakos) döküldüğü yerdedir (Remsi, 1960: 173). Caicus (Kaikos), Mysia bölgesinde bir nehir adı. Latince bilinmeyen, görünmeyen, gizli, saklı anlamında “caecus” diye bir kelime var; kelimelerde (i) harfi, (e) harfi ile değişebilir. Mysia bugünkü Balıkesir, Manisa, Kütahya, Uludağ arasında kalan bölgedir (Ümit Fafo Teatar, 21-22.01.2021).
Fafo Hoca, çok yararlı bir bilgi verdi, ancak üstte bir nebze olsun değindiğim gibi, ilk verdikleri kaynaklardan aktarma ve doğru; son cümle ise Remsi ile diğerlerinden alınma yanlış bilgidir; Mysia, Balıkesir, Manisa, Kütahya ve Uludağ arasında kalan bölge değildir.
Mysia, MÖ 401’deki Kyrus yürüyüşünde Kemer Boğazı (Kelene) ile Şuhut-Anayurt (Peltai), MÖ 88’deki Mithridates yürüyüşünde Apameya yanındadır. “Mthridates, Mysia ve Asia’ya saldırıya geçti” (Yıldız, 2012: 68, 163).
Kundanlı (Kaikos) vadisi, Çirişli’nin güneyinden geçen Kıral Yolu’na göre, dağın kuzeyinde kalır ve görünmez. Kötürnek’i (Akhyraous) İstanbul’a bağlayan Bizans askerî yolu, İstanbul başkent olduktan ve MS 330’dan daha sonra yapılmıştır. Bütün bunlara göre Troas, Balıkesir yanında değildir.
“Ben Elias, Asya’da Hadrianopolis piskoposu, Myria (İzmir) piskoposu vasıtasıyla imza atıyorum, çünkü yazı bilmem (Remsi, 1960: 96-97, yıl 449)” kaydındaki Asya, Asya eyaleti ve Göl’ün şarkı, Hadrianopolis ise Kötürnek köyüdür. Hadrianopolis’in (Adraneia, Adrianople, Andriane) 451-458’deki piskoposu Davit’tir (Remsi, 1960: 174). Hadrianopolis (Kötürnek), Antakya (Yalvaç) Metropolitliğine tâbidir (Sevin, 2013: 155).
3.Andronik, Eski Trall kentini [Tralleis: Neutroja (Grigoras, 1973: 137)] tamir ettirerek buna Andronikopolis adını verdi.
Fuke ülkesi emîri Menteşe (Aydın), burayı derhal ele geçirdi. Bu Türkler sonra Sakarya nehrine doğru geldiler (Deguignes, 1976: 1155, yıl 669). Eski Trall (Tralleis) veya Neutroja (Yeni Truva) Barla ise, Eski Truva nerededir?
Mantıken Eski Truva’yı Çanakkale’de değil, Barla yakını ve Troad [Çirişli, İbidos (Anna, 1996: 459), belki Abydos dağı)] bölgesinde aramak gerekmez mi? Diğer bütün deliller de, bu düşünceyi destekliyor.
4.Barla önündeki Ainos kentinin adı, Truva savaşı kahramanlarından birinin adıdır. Türk-Rum savaşında adı geçen Barenos, Skamandros (el-Battal), Angelokomitos (Aisepos, Bigadiç), Empelos (?), İbidos dağı (Çirişli), Abydos (Kemer Damları), Edremit (Aş. Tırtar) ve Khliara (Yk. Tırtar yanı) gibi isimler, Eğirdir Gölü civarındadır (Anna, 1996: 458-459, Md.3, yıl 1113).
Tarihçi, bu isimlerin Çanakkale civarında olamayacağını akıl edememiştir. Hâlbuki Türkler, 1097 yılında kaybettikleri Eğirdir Gölü civarını geri alabilmek için çabalıyorlardı.
5.Sultan Şahinşah’ın Horasan'dan yolladığı birliklerden kimi Sinaos kıyısına indi; diğerleri, gerçek anlamda Asya'nın içinden geçerek ilerledi.
O sıradaki Alaşehir valisi Gabras, Türkleri Kelbianos ovasında karşıladı (Anna, 1996: 451, yıl 1111-12).
Bilge Umar, Sinaos için Simav Gölü, “gerçek anlamda Asya çayırlıkları” için, Homeros’un İliada II 461'de, Küçük Menderes boyundaki çayırlıkları kastettiğini söyler ki, külliyen yanlıştır. Yıl 1111-12, Türkler, henüz Eğirdir Gölü'nün şarkındadırlar.
Anna’da zikredilen Alaşehir (Filâdelfiya) Yalvaç, Sinaos diğer adı Orgas olan çay, gerçek anlamda Asya ise Şarkîkaraağaç ile Çavundur arası çayırlıklar, Kelbianos ise Eski Eğirdir Gölü kuzeyindeki ovadır (bk. Har.1).
Truva savaşını haber veren Ozan’ın (Homeros), Şarkîkaraağaç ovasına, “gerçek anlamda Asya çayırlıkları” demesi çok ilginç değil mi? Homeros, buraya yakın olmasa burayı nasıl bilecek?
Strabon’un, “başlangıçta küçük bir ulus olan Troia’lıların gelişmesi ve kırallarının “Kırallar Kıralı” unvanını alması, hem Ozan’ın (Homeros) hem de yorumcuların Troia ve Troialılara çok önem vermesini sağlamıştır. Çünkü Ozan, Troia tarafından savaşan bütün halklara Troia’lı, karşı taraftakilere de Dananos ve Akhaios demektedir. Fakat biz doğal olarak, Lykia’dan, Troia’nın bir parçası olarak söz edeceğiz. “Troia’lılar azametle ve kuşlar gibi öterek ilerliyorlardı; karşı taraf için, fakat Akha’lar sessizce ve öfke püskürerek ilerliyorlardı” sözleri, Ozan’ın fikrini yansıtmaktadır” (Strabon, 2009: 75-76). Ozan’ın Lykia’dan, Troia’nın bir parçası olarak söz etmesi çok ilginç. Zira Terkasis, Efes’in bulunduğu Lykia (el-Avasi: Kurtlar) sancağı kapsar (İbn Hordazbih, 1889: 106) (bk.Har.1).
6.Umar, beni destekleyen ilginç bir bilgi veriyor: Kemer Boğazı’ndaki köprünün bir adı Helena Köprüsüdür. Elana, Rum ağzında Helana ve Helene, Luvi-Pelasgos dilinde boğazla, geçitle ilgili demektir.
Truva destanındaki güzel Helena'nın adı aslında, Boğazdaki kadını kastediyor. Helenopolis kentlerinin adı, gerçekte onların bir boğaz ve geçitle bağlantısına işaret eder. Helena köprüsü denmesi kanımca besbelli ki o geçide Elana denmesinden kaynaklanıyor, yâni köprünün adı, "boğazdaki ırmağın üstündeki geçit köprüsü" demeye geliyor.
Helena, Spartalı, sonra Truvalı idi (Anna, 1996: 208, açık.3; 546). Kelenai’nin sikke ve kitâbelerde Zeus Keleneus yazılışı (Remsi, 1960: 409), Kelene’nin Kemer Boğazı’nda bulunuşu, Kelene-Helene benzerliği ve Kelena için K(uwa)-Ela, “Güzel-Geçit' anlamına bakınca, Kelene ve Helene başta aynı ve Boğazdaki kadın anlamına olmalıdır (Anna, 1996: 481, açık.1).
Pontogefura için (Beşköprü değil), Boğaz Köprüsü demekle tam isabet etmiş olduğum anlaşılıyor.
Strabon, Anna ve Bilge Umar’ın verdiği bu bilgiler, Truva savaşı için, Eğirdir Gölü civarını işaret etmektedir.
7.Velevki bir Troas da Çanakkale’de bulunsun. Üç bin sene öncenin şartlarına göre Isparta, Çanakkale iddiasına göre daha makul değil mi?
Homeros için İzmirli (Myria) denir. Anadolu’da iki İzmir var. Kemer Boğazı civarındaki olayları veren Homeros’un, Boğaz’ın yanındaki İzmir’den olması daha mantıklı olmaz mı?
Sonuç
Truva savaşı, büyük ihtimal Kemer Boğazı şarkında vukû bulmuştur. Homeros’un aksine Truvalılara mağlup olan Spartalılar, Batı’ya göçerken, Sparta, İzmir, Tabea vs. gibi birçok ismi Batı’ya taşımışlardır.
Roma tarihinde; Truva savaşında mağlup olan Truvalılardan Antenor’un, Adriyatik denizinin en içteki koyuna, Aeneas’ın ise Makedonya, oradan da Sicilya’ya geldikleri yazılır (Titus, 1992: 23-31).
Güya Roma, bu Truvalılarca kurulmuştur. Aeneas (Ainos) adına, Barla önündeki Aynalı Çarşı (Aina’lı) adında; Aeneas’ın oğlunun Ascania adına ise Hoyran Gölü’nün Askania adında rastlarız.
Olay, mağlup Truvalıların, galiplerin topraklarına yerleşmesi değil, Moğolların önünden kaçan Türklerin Bizans’ı yıkışı misali, Truva savaşı galibi Asyalı kavimlerin (Firikler) önlerinden kaçan Ispartalıların, Mora’daki Isparta vs. gibi şehirleri kurması daha makul değil midir?
Bu makaleyi Türk Tarih Kurumu, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Isparta Valiliği, Isparta Belediyesi, Çanakkale Valiliği, Çanakkale Belediyesi, Tübingen Üniversitesi ve Alman Tarih Derneği’ne (an den Deutschen Historischen Verein) armağan ediyorum.
.
Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com
Kaynaklar ve Tetkik Eserler
Anna Komnena (1996): Alexiad, Malazgirt’in Sonrası, çeviri: Bilge Umar, İnkılâp Kitabevi-İstanbul.
Arundell, F. V. J. (Eylül 2013): Anadolu’da Keşifler, çeviri: Atabay Topbaş, Sistem Ofset-Ankara.
Deguignes, Josef (1976): Büyük Türk Tarihi, Cilt 4, çeviri: S. Alpay-Komisyon, Türk Kültür Yayını-İstanbul.
Grigoras, Nikeforos (1973): Rhomäische Geschichte, çeviri-açıklama, J. Louis V. Dieten, 1. Ks. (Bl. I-VII), Stuttgart.
İbn Hordazbih (1889): el-Mesalik ve’l-Memalik, Ed. Fuat Sezgin, Edidit, terc. M. J. de Goeje, Beril Matbaası-Leiden.
Remsi (Ramsay, W. M.) (1960): Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, çeviri: Mihri Pektaş, MEB-İstanbul.
Sevin, Veli (2001, 2013): Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası I, Türk Tarih Kurumu-Ankara.
Strabon (2009): Antik Anadolu Coğrafyası, çeviri. Adnan Pekman, Arkeoloji ve Sanat Yayınları-İstanbul.
Titus Livius (1992):Roma Tarihi, Kitap: I, Çeviri: Sabahat Şenbark, Arkeoloji ve Sanat Yayınları-İstanbul.
Yıldız, M. Ertan (2012): “Kelainai ve Apameia Kibotos’un Tarihi”, Doktora Tezi, Akdeniz Üniversitesi-Antalya, s.1-383.
Har.1: Eğirdir Gölü civarının tarihî coğrafyası