"Züleyha" Rusya tarihinde yeni sayfa mı açıyor?

"Züleyha" Rusya tarihinde yeni sayfa mı açıyor?

MOSKOVA

Dünyaca ünlü Rus sinema yönetmeni Nikita Mihalkov, yıllar önce bayram vesilesiyle Rusya'nın Nijni Novgorod bölgesindeki bir Tatar köyüne yaptığı ziyareti ve karşılaştığı manzara ile ilgili duygularını şöyle anlatıyordu: 

"Beni yerel camiyi görmeye de davet ettiler. Gittik. Bir cami… Çok güzel, minaresi de. Üst kata çıktık, ve manzara; tarla ve ağaçlar, nehir… Kesinlikle Rus manzarası..”

Rusya'nın bir çok bölgesinde böyle Tatar köyleri ve camilerle karşılaşabilirsiniz, ve tıpkı Mihalkov gibi siz de o duyguları yaşayabilirsiniz. 

Bu satırları yazarken Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in sözlerini de hatırlıyorum. 

Putin, her yılın sonunda düzenlediği basın toplantılarında sık sık Tatar gazetecileri eliyle işaret ederek, “Bizde Tatarlar olmadan olmaz” diye espri yapıyor. 

Tatar halkının Rusya tarihinde oynadığı muazzam rolü, herkes çok iyi biliyor.

Şimdi ise gelelim konumuza.

Bugünlerde Rus devlet televizyonu Rossiya-1 kanalında “Züleyha Gözlerini Açıyor” adlı bir dizi film gösteriliyor. 

Güzel Yahina adlı yazarın “Züleyha Gözlerini Açıyor” adlı romanından uyarlanan dizi film, Rusya'da büyük ilgiyle izleniyor.

Dizide, Sovyet liderlerinden Josef Stalin döneminde bir Tatar kadının Sibirya'ya sürgüne gönderildiği ve kamplarda yaşadığı acı, keder, ızdırabı ve aynı zamanda ayakta kalabilme mücadelesi anlatılıyor. 

Züleyha rolünü kendisi de Tatar olan ünlü oyuncu Çulpan Hamatova oynuyor.

Fakat bu dizi, Rusya'da komünistlerin tepkisine neden oldu.

Onlara göre, Stalin dönemi, kötü olarak anlatılıyor ve insanlarda Sovyet dönemine karşı nefrete yol açıyor.

Fakat bunlar yaşandı, bunlar tarihi gerçekler. 

Zaten Rusya tarihinin her döneminde böyle olaylar yaşanmış ve bugün de bu tarihi olaylar sert tartışmalara neden olmakta. 

Özellikle Sovyet dönemi, 1917 Bolşevik Devrimi önderi Vladimir Lenin ve Stalin gibi şahsiyetler, günümüzde en çok tartışılan konular arasında.

Sovyet dönemi, Rusya tarihinin en çok eleştirilen sayfalarından biri.

Fakat, ünlü Rus sinema yönetmeni Karen Şahnazarov'un dediği gibi; "Sovyet dönemi de bizim tarihimiz. Bunu inkar edemeyiz.

Sovyet yazarı Mihail Şolohov'un eseri üzerine uyarlanan "Durgun Don" filmini hatırlarsanız; filmde Don Kozakların devrim nedeniyle Kırmızı ve Beyaz diye ikiye ayrılması ve sonuç itibariyle kardeşlerin birbirini katletmesi acı bir gerçektir.

Sadece Stalin dönemi değil, Çarlık döneminde de çok kanlar akıtıldı; ama Sovyet dönemi, yakın geçmişimizde yaşandığı için insanlar bu konulara daha duyarlı yaklaşıyor.

Şimdi de bazı Türk basınında bu “Züleyha Gözlerini Açıyor” dizisiyle ilgili haberler çıkmaya başladı. 

Haberlere göre, dizide “Tatar gelenek görenekleri, Tatar halkı olumsuz imajlarla anlatılmış.” 

Kesinlikle katılmıyorum.

Konu, burada Stalin dönemindeki sürgün hayatında yaşanan acılar, kederler. 

Üstelik o dönem, bunu sadece Tatar halkı değil, başta Rus olmak üzere tüm halklar da yaşadı. 

Dizide de kamplarda Rus, Tatar, Musevi ve başka halkların yaşadığı çileler anlatılıyor. 

Dizi film, Tatar halkının kültürü, gelenek görenekleri, dini ve manevi hayatını hedef almıyor; bu dizi, bize o dönem yaşananları bir daha anlatıyor.  

Dolayısıyla "Züleyha"nın yaşadıkları, Rusya tarihininde yeni sayfalar açmıyor. 

Bu tarih bugün de sık sık tartışılmakta; fakat bu gerçekler, Sovyet döneminin kendisine özgü niteliğini taşımakta.

Ne demek istediğimin daha iyi anlaşılması için Sovyet döneminin "niteliklerinden" biri olan şu olayı örnek vermek istiyorum:

Rus general Anton Denikin (1872-1947) Bolşeviklerin, Sovyet devletinin katı düşmanı idi. Fakat, İkinci Dünya Savaşı'nda Naziler’in, Sovyetler'e karşı işbirliği teklifini kesinlikle reddetti. 

Çünkü Denikin, diğer Nazi işbirlikçileri gibi vatan haini değildi. O asıl bir Rus vatansever idi. 

Denikin, kendi parasıyla çok sayıda ilaç alarak farklı kanallarla Sovyetler Birliği'ne gönderdi. 

Bu Stalin'i çok şaşırttı. 

Denikin, Sovyet yönetimini sevmese de, Naziler’in yenilmesini çok arzu ediyordu, bunu yürekten istiyordu. 

Denikin, halkının yanındaydı. Dolayısıyla Denikin de Stalin de aynı arzuları paylaşıyordu.

İşte bu Rus tarihindeki Sovyet dönemi. 

Bunu inkar edemeyiz. 

General Denikin, Komünistlere karşı savaştı, ve yıllar sonra aynı Komünistlere karşı savaşan Naziler’in işbirliği teklifine “Hayır” diyerek, halkının mücadelesini savundu. 

Bu iki farklı olayı da anlatmak lazım; çünkü bu Rusya'nın tarihi.

.

Fuad Safarov, dikGAZETE.com

MOSKOVA

Dünyaca ünlü Rus sinema yönetmeni Nikita Mihalkov, yıllar önce bayram vesilesiyle Rusya'nın Nijni Novgorod bölgesindeki bir Tatar köyüne yaptığı ziyareti ve karşılaştığı manzara ile ilgili duygularını şöyle anlatıyordu: 

"Beni yerel camiyi görmeye de davet ettiler. Gittik. Bir cami… Çok güzel, minaresi de. Üst kata çıktık, ve manzara; tarla ve ağaçlar, nehir… Kesinlikle Rus manzarası..”

Rusya'nın bir çok bölgesinde böyle Tatar köyleri ve camilerle karşılaşabilirsiniz, ve tıpkı Mihalkov gibi siz de o duyguları yaşayabilirsiniz. 

Bu satırları yazarken Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in sözlerini de hatırlıyorum. 

Putin, her yılın sonunda düzenlediği basın toplantılarında sık sık Tatar gazetecileri eliyle işaret ederek, “Bizde Tatarlar olmadan olmaz” diye espri yapıyor. 

Tatar halkının Rusya tarihinde oynadığı muazzam rolü, herkes çok iyi biliyor.

Şimdi ise gelelim konumuza.

Bugünlerde Rus devlet televizyonu Rossiya-1 kanalında “Züleyha Gözlerini Açıyor” adlı bir dizi film gösteriliyor. 

Güzel Yahina adlı yazarın “Züleyha Gözlerini Açıyor” adlı romanından uyarlanan dizi film, Rusya'da büyük ilgiyle izleniyor.

Dizide, Sovyet liderlerinden Josef Stalin döneminde bir Tatar kadının Sibirya'ya sürgüne gönderildiği ve kamplarda yaşadığı acı, keder, ızdırabı ve aynı zamanda ayakta kalabilme mücadelesi anlatılıyor. 

Züleyha rolünü kendisi de Tatar olan ünlü oyuncu Çulpan Hamatova oynuyor.

Fakat bu dizi, Rusya'da komünistlerin tepkisine neden oldu.

Onlara göre, Stalin dönemi, kötü olarak anlatılıyor ve insanlarda Sovyet dönemine karşı nefrete yol açıyor.

Fakat bunlar yaşandı, bunlar tarihi gerçekler. 

Zaten Rusya tarihinin her döneminde böyle olaylar yaşanmış ve bugün de bu tarihi olaylar sert tartışmalara neden olmakta. 

Özellikle Sovyet dönemi, 1917 Bolşevik Devrimi önderi Vladimir Lenin ve Stalin gibi şahsiyetler, günümüzde en çok tartışılan konular arasında.

Sovyet dönemi, Rusya tarihinin en çok eleştirilen sayfalarından biri.

Fakat, ünlü Rus sinema yönetmeni Karen Şahnazarov'un dediği gibi; "Sovyet dönemi de bizim tarihimiz. Bunu inkar edemeyiz.

Sovyet yazarı Mihail Şolohov'un eseri üzerine uyarlanan "Durgun Don" filmini hatırlarsanız; filmde Don Kozakların devrim nedeniyle Kırmızı ve Beyaz diye ikiye ayrılması ve sonuç itibariyle kardeşlerin birbirini katletmesi acı bir gerçektir.

Sadece Stalin dönemi değil, Çarlık döneminde de çok kanlar akıtıldı; ama Sovyet dönemi, yakın geçmişimizde yaşandığı için insanlar bu konulara daha duyarlı yaklaşıyor.

Şimdi de bazı Türk basınında bu “Züleyha Gözlerini Açıyor” dizisiyle ilgili haberler çıkmaya başladı. 

Haberlere göre, dizide “Tatar gelenek görenekleri, Tatar halkı olumsuz imajlarla anlatılmış.” 

Kesinlikle katılmıyorum.

Konu, burada Stalin dönemindeki sürgün hayatında yaşanan acılar, kederler. 

Üstelik o dönem, bunu sadece Tatar halkı değil, başta Rus olmak üzere tüm halklar da yaşadı. 

Dizide de kamplarda Rus, Tatar, Musevi ve başka halkların yaşadığı çileler anlatılıyor. 

Dizi film, Tatar halkının kültürü, gelenek görenekleri, dini ve manevi hayatını hedef almıyor; bu dizi, bize o dönem yaşananları bir daha anlatıyor.  

Dolayısıyla "Züleyha"nın yaşadıkları, Rusya tarihininde yeni sayfalar açmıyor. 

Bu tarih bugün de sık sık tartışılmakta; fakat bu gerçekler, Sovyet döneminin kendisine özgü niteliğini taşımakta.

Ne demek istediğimin daha iyi anlaşılması için Sovyet döneminin "niteliklerinden" biri olan şu olayı örnek vermek istiyorum:

Rus general Anton Denikin (1872-1947) Bolşeviklerin, Sovyet devletinin katı düşmanı idi. Fakat, İkinci Dünya Savaşı'nda Naziler’in, Sovyetler'e karşı işbirliği teklifini kesinlikle reddetti. 

Çünkü Denikin, diğer Nazi işbirlikçileri gibi vatan haini değildi. O asıl bir Rus vatansever idi. 

Denikin, kendi parasıyla çok sayıda ilaç alarak farklı kanallarla Sovyetler Birliği'ne gönderdi. 

Bu Stalin'i çok şaşırttı. 

Denikin, Sovyet yönetimini sevmese de, Naziler’in yenilmesini çok arzu ediyordu, bunu yürekten istiyordu. 

Denikin, halkının yanındaydı. Dolayısıyla Denikin de Stalin de aynı arzuları paylaşıyordu.

İşte bu Rus tarihindeki Sovyet dönemi. 

Bunu inkar edemeyiz. 

General Denikin, Komünistlere karşı savaştı, ve yıllar sonra aynı Komünistlere karşı savaşan Naziler’in işbirliği teklifine “Hayır” diyerek, halkının mücadelesini savundu. 

Bu iki farklı olayı da anlatmak lazım; çünkü bu Rusya'nın tarihi.

.

Fuad Safarov, dikGAZETE.com