ABD bölünme tehdidi altında! -3-

-ABD’deki isyanla ilgili olarak değerlendirmelere devam ediyoruz.-

Beyaz bir insan Çin’den Avrupa’ya gittiğinde dinini, dilini değiştirdiğinde izini kaybettirebilir, kimliğini gizleyebilir. 

Zencilerin (1) böyle bir şansı yoktur. 

Kendini şekilden şekle soksa da, elli takla atsa da dıştan bakıldığında siyahtır. 

Kendini gizleyemez!

Irkçı bir toplumda ülkenin ötekisidir, en alt tabakasıdır. 

Bu ırk meselesiyle ilgili olarak yapılan araştırmalarda, eski Mısır’da, Arapların üstün, beyazların aşağı ırk sayıldıklarını görüyoruz.

Hatta zencilerin, beyazlara nispetle kaburga kemiklerinin bir fazla olması üstünlük alameti olarak kabul edilmiştir. 

Bu durum, bugün dilimizde halen kullanılmaktadır. “Senin kaburga kemiğin filandan fazla mı” denir (2). 

Doğu toplumlarında, özellikle Ortadoğu’da kölelik vardı. 

Kölelik, borç ödeme, evlat satma, çocuk çalma, harplerde esir almak vs gibi yollarla elde edilirdi. 

İslamiyet’in zuhuru ile birlikte kölelik sistemi büyük ölçüde ortadan kalktı. 

İslam hukukunda, kölenin efendisinin haklarına erişmesi çok kolaydı ve yükselmesini engelleyecek hukuki ve psikolojik bir engel yoktu. Dolayısıyla Osmanlı coğrafyasında milletler birbirine karıştı ve insanlar arasında ayrım yapmaya yarayacak tek kriter olarak din kaldı. 

Din de üstünlük sebebi değildi, üstünlük sebebi takva idi. 

Fransız düşünür Alexis de Tocqueville, kölelik sistemi üzerine yaptığı incelemelerde şu kanaate varmıştı:

Eski toplumlarda köle, efendisiyle aynı ırktandı ve çoğu zaman bilgi ve eğitim seviyesi olarak efendisinden üstündü. Köle ile efendiyi ayıran tek şey, özgürlüktü. 

Köleye özgürlük tanındığı zaman, efendi ile köle kolaylıkla bütünleşirdi. Ancak bu durum, Amerika’da geçerli değildir. Öyle ki; siyahî bir insanı özgürleştirebilirsiniz fakat Amerikalılar’ın gözünde o insanın bir yabancı olarak kalmasını engelleyemezsiniz. 

Amerikalı zenci, ne kadar bilge olursa olsun, ne kadar üstün ahlaka sahip olursa olsun, küçük görülmeyi derisinin renginden alıyordu.

Kölelik kavramı kaldırıldıktan sonra, beyazların kafasında ‘bunların yedi sülalesini para ile satın almıştık’ düşüncesi sabit kaldı. 

Ön yargılar terk edilmedi. Bu yüzden hiçbir zaman siyahîler, Amerikalılar ile tam anlamıyla bütünleşemeyecektir.”

Evet, hoşgörü (tolerans kültürü - ılımlılık- huzur- güvenlik - eminlik) yoksa, fikre saygı yoksa devlet teşkilatında görevlendirmede liyakat-sadakat ölçü değilse o ülkelerde iktisadi gelişme de hızlanamaz, demokrasi de gelişemez. 

Hoşgörü” dediğimiz şey aslında azınlık/öteki olarak algılanan insanların haklarının korunması, fırsat eşitliği, kanunlar karşısında eşitlik, ırk ve cinsiyet ayrımının reddi, zayıfların ve fakirlerin korunması gibi sosyal ve ekonomik hakları da kapsayan bir dizi ilkeler serisidir. 

Güç kullanmada denge mekanizmaları, kamuoyu denetimi gibi birçok unsur, demokratik teorinin ilkeleri arasında sayılabilir.

Konumuz demokratik teoriyi analiz etmek olmadığı için bu konuya nokta koyarak meseleyi ABD açısından değerlendirmeye devam edeceğiz.

Amerikan Devleti’nin kodlarında mevcut gizli eşitsizlik, toplumsal gerilimin temel sebebidir. 

İyi yönetimin en önemli ölçütü, devletin halkın malı olduğunu bilmektir. 

Bu kriter; halka şefkatle, merhametle muamele etmeyi mecbur kılar. 

Kötü yönetimin en büyük ölçüsü ise kendini her şeyi yapmaya muktedir görmek, dolayısıyla kibirdir. 

Kibir, tek başına kötü yönetimin ta kendisidir. 

Halkın infialini celp eden haklı bir hadise olduğunda; kim çıkar şöyle derse biliniz ki orada iyi yönetim mevcut değildir; “Köpekler… Fareler… Küstahlar, bir sorun şikâyet edilecekse böyle ifade edilemez. Bu durum kabul edilemez. Sokaklara teslim olacak kadar aciz değiliz. Üç buçuk çapulcu, ayak takımı vs”  

Bir yerde hata varsa o hatanın nereden geldiğini görmek ve ona göre davranmak hızla tedbir alarak düzeltmek hayati derecede önemlidir. 

Haklı talepler kuvvetle-şiddetle bastırılsa bile yüzlerce yıl sürecek kin ve öfke bırakır. 

Ancak dünya tarihinden biliyoruz ki; birçok zulüm ve isyan sebeplerini temelinden çözecek tedbirler kibirli davranışlar yüzünden zamanında alınamamış, işler “Spartacus” isyanına kadar varmıştır. 

Amerika’da olanlar, tipik bir “Spartacus olayı”dır. 

Hadiselerin nereye varacağını kestiremezsiniz.

ABD Başkanı Donald Trump, polisin ilk anda uyguladığı orantısız gücün yarattığı ölüm olayı nedeniyle, toplumdan devlet adına özür dileyip ve söz konusu polislerin derhal suçüstü mahkemesine çıkarılacağını açıklasaydı, olaylar bu boyuta gelmeyebilirdi.

Özür dilemek, yanıldığını-şaşırdığını söylemek yüksek bir vasıftır, üstün kültürlerin yüksek medeniyetlerin davranış tarzıdır.

Devlet otoritesiyle zulmü karıştırırsanız, otoritenin zaafa düştüğünü söylerseniz, yanlış yapan kamu görevlilerini şımartırsanız, doğru yolu bulamazsınız. 

Devleti yönetenler, olayların büyümesini engellemek yerine kendi seçmenlerine yaranmak için yangına körükle giderlerse devlet içi dengeler hassas hale gelir, bir üfürükle devlet otoritesi çöker.

Devlet otoritesinin çöktüğü yerde, anarşi ve terör hakim olur, ülke cehenneme döner. 

Otorite ile hoşgörü arasında hassas bir denge vardır.

Bunu iyi tutturmak lazımdır.

Toleransın da bir ölçüsü vardır. 

Demokrasi deyip, hadiselerin kökenini anlayamazsanız tolerans, işlerin çığırından çıkmasına yol açar. 

Bizdeki Gezi hadiselerinde olduğu gibi…

ABD Genel Kurmay eski Başkanı ve Dışişleri eski Bakanı siyahi Colin Powell, ABD Başkanı Donald Trump'ı, siyahî Amerikalı George Floyd'un polis şiddeti sonucu hayatını kaybetmesinin ardından başlayan ve ülke geneline yayılan protestolara tepkisi nedeniyle “anayasadan uzaklaşmakla” suçladı.

ABD’de anayasa kimin anayasasıdır, devletin sahibi kimdir?

Devletin sosyolojik derinliği nedir? 

Para babalarının, kurucu babaların kurduğu devletin felsefesi nedir?

ABD’de mevcut yöneticiler, devletin asli vazifesini anlamış mıdır?

Devletin vazifesi para ve mal sahiplerinin malını korumak kısaca “mülkiyeti korumak mıdır”, topyekûn halkı korumak mıdır? 

Halk, Allah tarafından yönetime emanet edilmiş kutsal bir varlık mıdır? 

Sürü müdür, karın tokluğuna çalıştırılmasında, aç kalmasında herhangi bir mahzur olmayan, parası yoksa ‘corona’dan ölmesi gereken sivrisinek vızıltısı mıdır? 

Amerika’da halk kimdir, nedir, korunmaya değer bir varlık mıdır,  bu durum anlaşılmış değildir.

Aynı Colin Powell, Türkiye’ye geldiğinde şöyle bir demeç vermişti:

“Amerika Birleşik Devletleri bir Amerikan Yahudi devletidir”.

Eğer ABD, Yahudi devletiyse onun kanunu paradır, halkı da “goyim”dir, ciddiye alınacak anayasası da yoktur. Mülkiyette en büyük tanrıdır.

ABD’de iç çatışmalar neden bu aşamaya geldi, bu konuyu analiz etmeye devam edeceğiz. 

Değerli akademisyen arkadaşımız, kendisini ve fikirlerini öteden beri takdir ettiğim Abdullah Ekinci Bey, bir not göndermişti. ABD’deki olayları anlamamız bakımından çok önemli olduğunu gördüğüm bu mektubu değerlendirerek, üzerinde düşünmeye devam edeceğiz.

.

Suat Gün, dikGAZETE.com

DİP NOTLAR

(1) Zenci kelimesini bilinçli olarak kullanıyorum. Dünyanın en siyah insanları sıfır (ekvator) ile 150 Güney paraleli arasında yaşar, Osmanlı devirlerinde Zengibar Adası sakinlerine istinaden Zenci kelimesi kullanılmıştır. Bu ifade, ırktan ziyade bu insanların yaşadığı coğrafyaya istinaden kullanılmıştır. “Zenci” dediğinizde Afrikalı birini ifade ediyorsunuz. “Siyahî” dediğinizde doğrudan renk ve ırkı ifade ediyorsunuz.

(2) https://sorularlaislamiyet.com/hepimiz-hz-adem-ve-hz-havvadan-geldigimize-gore-zenciler-nasil-degisik-yaratildilar-neden-onlarin-0

...