- 31-07-2019 00:04
- 5276
Dr. Ahmet Saçu bey ile rahmetli Dr. Aidin SalihHocahanım'ın sene-i devriyesinde tanışmış, sonrasında "Doğal Sağlık Derneği"nde hasbihal etmiştim.
Kendisi, İslâmi çizgide hassasiyet ile yürümeye çalışan, tıp ilmini, Rabbinden korkarak hastaları üzerinde tatbik eden sayılı doktorlardan olup; kıymetli bir insandır.
Bugün Bursa'da vefat eden ve 4. Evre kanser hastası olan kardeşimizin üzerinden ona karşı yapılan karalama kampayalarını art niyetli ve çok çirkin buluyorum.
İnanın böyle bir atak zaten bekliyordum.
Son vakitlerde özellikle sağlık sektöründe yapılan ticari (!) hamleler fazlasıyla ayyuka çıkmış; insanlar akın akın "Sünnetullah tedavileri"ne yönelmişti.
“İsmet" sıfatı doktorlardan alınmış, artık hastalar;
-Bana yazdığın ilaçta domuz jelatini var ben bunu kullanmam!
-Bu aşıda vero, civa, fetus var çocuğuma enjekte ettirmem!
-Safra kesemi doğal yollar ile çok kolay temizleyebilirken ben sana saframı aldırmam!
-Bademciklerimin alınması, ileride kalp kapakçığı problemlerine sebep oluyor vermem!.. diyebiliyorlar.
Nereden bildi bu toplum bunları!
Dr. Aidin Salih'in Türkiye'de yaptığı bu güzel devrim ile özellikle sağlık sektöründe “Hak" ve “Batıl"ın birbirinden çok güzel ayrılmasıyla bildi tabi ki!
Neden aynı kişiler, Canan Karatay'a bir çok dava açtı?
Neden Karatay'ın “Profesör" ünvanı alınmaya çalışıldı?
Çünkü o konuştukça ilaç mümessillerinin yüzüne kapılar bir bir kapandı. Milyon dolarlık bu sektörün oyunlarını bozarsan elbette türlü fitneler yakanı bırakmaz!
Şimdi bir kardeşimizin Rabbine kavuşmasını bahane edip "Alternatif tıp can aldı" diye çarşaf çarşaf haber yapan bu kan emiciler, biliyorlar mı acaba “Hastane enfeksiyonu" ne demek?
Her sene, hastane enfeksiyonu sebebi ile kaç insan can veriyor haberleri var mı?
Ben söyleyeyim!
-Türkiye'de yılda en az 20 binin üzerinde insan, hastane enfeksiyonu sebebiyle ölüyor!
Hastane enfeksiyonlarının, diğer enfeksiyonlardan daha dirençli olduğu, özellikle yoğun bakım ünitelerinde enfeksiyon meydana geldiğinde ölüm oranının yüzde 70'leri bulduğu bildirildi mi bu topluma?
-YOK!
Zamanında tam 20 binden fazla kişiye bozuk stent takılması ile kaç bin skandal ölüm yaşandı bu ülkede? Bildirildi mi bu topluma?
-YOK!
Sağlık-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu; "Gereksiz yere yapılan her ameliyat, her tetkik ve tahlilin bedeli devletin kesesinden çıkıyor. Burada devlet bütçesine de ekstra yük getirildiğini düşünüyoruz" diyerek bu insanların "boşu boşuna binlerce ameliyata mağruz kaldığını" ortaya çıkardı. Bildirildi mi bu topluma?
-YOK!
Ve daha yazmakla bitiremeyeceğim bir dolu misal.. Ama “Alternatif tıp can aldı" değil mi?
Hadi ordan!
Eğer derdiniz hakikaten SAĞLIK ve SAĞLIKLI bir toplum ise;
Türk Kalp Vakfı’nın kapısını çalın ve ilgililerine deyin ki;
-Margarinin kalp damarlarının tıkadığı aşikar iken neden bize “Becel"i öneriyorsunuz?
-Türk diş hekimlerinin bir numaraları tercihi olan diş macunlarında, insanı kansere kadar götüren; Florur, Titanyum dioksit varken neden bize öneriyorsunuz?
-Türk Standartlarına gidip ambalajında "Trans yağ yoktur" yazan ama içerik kısmında bilmem kaç oranında kanser edici trans yağ bulunan cipsleri, cartları-curtları nasıl onaylıyorsunuz?
-Neden TV’lerde boy boy reklam edip, çoluk çocuğumuza gösteriyor, özendiriyorsunuz?
Bu türden soruları sorsanıza!
Bunları da canlı yayınlarda çarşaf çarşaf haber etsenize o kadar dürüst iseniz!
Hani amaç toplum sağlığıydı!..
Bu riyakârlık değil de nedir Allah aşkına!
Şunu idrak edemeyen bir beyine ve zihniyete ne anlatsan boş ama yine de yazayım!
İnsanı öldüren hastalık değil ecelidir!
O ecel ki ayetle sabit; ne bir dakika ileri, ne bir dakika geridir!
İnsanı yaşatan da kemoterapi, radyoterapi değil Rabb’imizin “Hayy" sıfatıdır.
Kişinin dolmayan vadesidir.
Bu itikadı bilmeyen biri, ömrünü ilaçtan, ecelini hastalıktan bilir.
Bize düşen ve emredilen “Tertemiz tedavi" olmaktır.
Şifayı doğru yerde aramaktır.
Rasulullah Aleyhisselam efendimiz, "Hasta olunca tedavi olun, ama haram ile değil; Allah haram kıldığı hiçbir şeye ŞİFA koymamıştır!” diye buyurmadı mı!
Gerçi, iyileşmek ile şifalanmak arasındaki dağları göremeyen gözlere bu sözleri sarf etmek de boş.
Bu hanım kardeşimiz tertemiz bir tedaviye sığınmış. Uranyumiçeren o necis kemoterapiyi ilk başta almamış. Ha keza, ayetle sabit olan ölüm vadesini baz alırsak, ilk başta kemoterapi alsaydı da ölecekti. Ama kemoterapi altında ölseydi sorun olmayacaktı, onun “Oruçlu" ölmesini hazmedemiyorlar.
Hepsi bu..
Bir de son olarak;
Kemoterapi, binlerce hastanın canını alırken, ölüm kayıtlarına neden "Kemoterapi komplikasyonları sebebiyle can verdi…” değil de “Kalp yetmezliğinden ve sair sebeplerden..." öldü diye yazıyorlar?
Bunu da bir araştırın derim..
Emi!..
Selam ve dua ile..
.
Yağmur Mirzayeva İbiç, dikGAZETE.com