- 18-12-2018 11:12
- 1167
"Bu ülkede yıllarca doğum kontrolü mekanizmalarını çalıştılar. Adeta bizim vatandaşlarımızı, halkımızı kısırlaştırdılar. Bununla ilgili tıbbi müdahalelere varıncaya kadar.
Bunları yaparken de adeta cinayet işlediler. Adeta aldattılar. 'Ölüyorsun seni ölümden kurtaracağız' dediler.
Halbuki dert başkaydı. Dert hem fazla para kazanmak hem de maalesef öyle kampanyalar başlattılar ki 'sezaryenle ikiden fazla çocuk yapamazsın' dediler.
İnandırdılar ve birçok aileler buna inanmak zorunda kaldılar. 'Eğer sezaryen olmazsam ne olur' dediler.
İşin aslı bu muydu, değildi.!
Dert bu milletin nüfusu azalsın ve bu millet milletler yarışında geri kalsındı.
Bu oyunu bozuyoruz!
Bozmamız lazım, onun için ailelere bu ülkede çok büyük iş düşüyor.
Özellikle annelere kadınımıza sesleniyorum.
Bu oyunu birinci derecede bozacak olan sizsiniz. Burada tavrınızı koymak durumundasınız."
-Recep Tayyip Erdoğan-
*
Nasıl sözler!..
Bunları ben söyleyince:
- Sen devletten iyi mi biliyorsun?
- Madem aşılar zararlı devlet niye müdahale etmiyo yeaa!
Diyenler neredeler?
Devlet topu size atıyor işte..
Bakın, ifadeler gayet açık ve net..
Devlet başkanı Erdoğan da milletinin; “Nüfusunun azaltılması ve milletler arasında ki rekabette geri kalmasını" isteyen güçlerin oyununa gelinmemesi gerektiğini bildirip, bunu sezaryen üzerinden misallendiriyor.
Fakat bu konuşmasında insanların, ölümle korkutulup asıl maksatlarının başka olduğunu vurgulayıp, bunu yaparken de "Tıbbi müdahalelere varıncaya kadar" her türlü yolu denediklerini ifade ediyor.
Bugün aşı da tıbbi bir müdahale olduğu için, ve açılan davalar neticesinde Türk Anayasa Mahkemesi, "Risk içeren bu aşılar 'zorla’ yapılamaz" diye hükmetmiştir.
Ben sizlere yasal haklarımı kullanarak aşıların içerisindeki maddeleri ve hiçbir yerde bahsedilmeyen "risklerini" anlatıyorum.
Ve sizi, Erdoğan'ın bu sözlerini sorgulamaya davet ediyorum..
Devlet başkanı Erdoğan’ın; "Bizi tıbbi müdahaleler ile kısırlaştırıp, zekamızı geri çekiyorlar" dediği bu güçler kim?
Ne istiyorlar bizden?
Neden bebek, kadın, çocuk demeden canımıza kast ettiler!
Peki biz neden izin veriyoruz!
Bunu doktorlar çok iyi bilirler ki yeni doğan bir bebeğin ilk 6 ay aktif bağışıklığı yoktur!
Peki öyleyse neden aşıların bir çoğu ilk 6 ayda yapılır!?
Zaten bu bebeğin bağışıklık sistemi çalışmıyorken, ona bu kadar kimyasalı vurmak niye?
Madem, amaç toplum sağlığı ise neden kendi uçağını, topunu, tankını yapan Türkiye'de kendi aşısını üretecek veri yok?
Pardon yanlış sordum..
Neden kendi aşısını/ilacını üretmesine izin verilmiyor?
Niye aşı sonrası komplikasyon yaşayan çocukların istatistikleri tutulmuyor!
Aşı yan etkisiyle can veren yavruların ölüm raporlarına neden "sebebi açıklanamayan ani ölüm" yazılıyor?
Adli tıpta ölüm sebebini bulacak yeterli donanım vs. yoksa, yollasınlar cesetleri antropologlara; adamlar 10 bin yıl evvel ölenlerin kemiklerinden ölüm sebebini buluyorlar ne de olsa!..
3 gün önce ölen bebeğinkini mi bulamayacaklar!..
Bendeki de laf işte..
Yeter mi?..
Yetmez!
ANA OKULLARINDA "FLORÜRLÜ DİŞ MACUNU” İLE DİŞLERE VERNİK NE İÇİN!..
Bugün anaokul ve 1. Sınıf çocuklarının her birinin dişlerine florürlü vernik uygulaması yapılıyor.
Niye?
"Dişleri çürümesin” diye!
Bir kişi de çıkıp demiyor ki:
- Yahu bu çocuklar 6-7 yaşında, zaten bu dişleri dökülüp yerine yenisi gelecek; neyin verniği bu?
İşin aslını ben diyeyim sizlere..
Bu uygulama Avrupa'nın bir çok ülkesinde yasaklandı.
Sebebi ise çocuklarda "zekâ geriliği"ne yol açması.
Florürün ise en yaygın komplikasyonlarından biri; kemik hastalıklarıdır.
Bu durumda çürük diş, ne kadar masum kalıyor değil mi?
Kadınların sezaryene mecbur bırakılması konusuna hiç girmeyeceğim..
Korkmayın normal doğum yapınca ölmezsiniz!
Allah Rasulü, "doğumda ölen şehittir” diye buyurdu.
Ortalıkta pek de şehadete layık kadın da kalmadı zaten.
Doğum ölümleri azalmış..
Belki de Peygamber müjdeleri geri çekildi!..
Vel-hasılı; sezaryenden kurtardığımız küveze, küvezden kurtardığımız aşıya, aşıdan kurtardığımız verniğe kurban ediliyor.
Mayın tarlasına döndü dört bir yanımız..
"Rahat bırakın bedenimizi!.." diye haykırasım geliyor!
BIRAKIN GELMEYEN GELECEĞİ DERTLENMEYİ, ELİNİZDEKİ ÇOCUKLARI KURTARIN!..
Ne kadar AZ test yaptırırsanız, o kadar sağlıklısınız ötesi yok!
Bugün her çocuk, aynı ihtiyarlar gibi şeker, tansiyon, kalp, troid hastası olmuş…
Genç kızlar, hormon bozukluğu, kist, guatrla boğuşuyor…
Delikanlılar, kalp krizi geçiriyor, obez, karaciğer rahatsızlıklarına müptela…
Her evli çift, tüp bebek kuyruğunda, koca koca profesörler hala hiçbir veriye dayanmadan, "Nasreddin hoca misali" çıktıkları TV’lerde "Şu hastalık hortlarsa bilmem kaç bin çocuk ölür..." diye gayba taş atıyorlar.
Yine bizim hayrımızı düşünmüş gibi yapıyorlar yapmasına da, demezler mi adama;
Güya şimdiki çocuklar ölmüyor da çok mu güzel yaşıyor!..
Bırakın gelmeyen geleceği dertlenmeyi, elinizdeki çocukları kurtarın!
Okul kantinlerinde 1 tane doğal ürün yok!
Okullarda kanserojen etkili domestos dağıtılıyor!
Bir de şimdi "tarama testi" diye kanlarını alacaklar! Şahtık şahbaz olduk!
Türkiye'nin kan ve ilik dokularının Amerika'ya satılıp gen haritası çıkarılması gibi bir sabıkası varken, artık evladınızın kanını vermeye ne derece güvenirsiniz ben bilemem!..
Elinizde düşmanınızın üretimi şırıngalarla gezip "çocuklara sağlık" verdiğinizi iddia edeceğinize, yasaklayın cips, kola, çikolata, satış ve reklamlarını da inanalım samimiyetinize!
Ama bu kimsenin işine gelmez..
Çünkü ne savaş biter ne de hastalık!
Silah ve ilaç ticareti onların can damarıdır!
Bu yazı tamamen siyaset dışıdır.
Fakat oyun büyüktür.
Bazı yazılarıma karşı, çeşitli politikalar ve Devlet başkanını öne sürenler olduğu için, bu da buracıkta dursun istedim..
.
Yağmur Mirzayeva,
dikGAZETE.com