Erenlerin Pîri Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli

Kelamın vuslat-ı menzilde, alameti özümde…

Kıyama durmuş 33 bin haslatla Ya Muhammed, ölümüne gamlu şüheda Ya Alim… 

Hediyemi bol kılmış, derya-yı gümüşte nacim…

Toprağıyla, çamuruyla dünyam, dünyama mürid-i mahşer Ey İnsan…

Etin, kemiğin bütünüyle sen, sen ki:

Dil-u kadim, din-u rahim, rengi hasim…

Durak-ı emin, gönlü başı keder…

İnsaniyet-i hoş, iyi-nur taç, eşref-i mahlûkat…

Piri yar, şehveti arzun şiyan, yar-i kalbi yetim ziyan…

Efendilik zuhr-u hiçlik, Erenler kademe-i hâkimiyet…

Ermiş ocağı kader-i ateş, yanışı arşa ulaşmış hakkaniyet-i beşer...

Kayboluşun adı Hüyük, buluştuk kırkların sofrasında…

Yıldızları sayıyorum Ali’min alnında…

Şiirimsi kelamın bittiği yerde gönüller sultanı çıkar.

HACI BEKTAŞİ VELİ'M ÇIKAR!..

Gerçek ismi, Seyyid Muhammed bin İbrahim Ata olan, Hacı Bektaş-ı Veli, Horasan'ın Nişabûr şehrinde 1281 senesinde doğdu. 

İlk eğitimini Şeyh Lokman-ı Perende’den aldı. 

Lokman-ı Perende, Ahmed-i Yesevi’nin halifelerinden olup, zahir ve batın ilimlerinde derin bilgilere sahipti. 

Bektaş Veli, Lokman-ı Perende’nin gözdesiydi. Ve rivayetlere göre kendinde olağanüstü haller gerçekleşiyordu.

Hacı Bektaş-ı Veli, eğitimini tamamladıktan sonra Anadolu'ya geldi. 

Halka doğru yolu göstermeye başlayan ve kıymetli talebeler yetiştiren Hacı Bektaş-ı Veli, kısa zamanda tanınarak büyük rağbet gördü. 

Bu sırada Anadolu'da dini, iktisadi, askeri ve sosyal teşekkül olan ve kendisinin de bağlı olduğu "Ahilik Teşkilatı" ile büyük hizmetler yapan Hacı Bektaş-ı Veli ve talebeleri, Osmanlı sultanları tarafından da sevildi ve hürmet gördü.

Kuruluş devrinde olan Osmanlı Devleti'nin sağlam temeller üzerine oturmasında büyük hizmetleri olan Hacı Bektaş-ı Veli, Sultan Orhan zamanında teşkil edilen “Yeniçeri Ordusu”na dua ederek, askerlerin sırtlarını sıvazladı. Böylece, Hacı Bektaş-ı Veli'yi kendilerine manevi pir olarak kabul eden Yeniçeri Ordusu, manevi hayatını ve disiplinini ona bağladı.

Hacı Bektaş-ı Veli, asırlarca Yeniçeriliğin Pîri, üstadı ve manevi hamisi olarak bilindi. 

Bu bağlılık ve muhabbet, Yeniçerilerin sulh zamanındaki talimleri ve harplerdeki gayret ve kahramanlıklarında çok müsbet neticeler verdi. 

Bütün bunlar, halk ile Yeniçeriler arasındaki yakınlığı kuvvetlendirdi.

Yeniçerilerin dervişler gibi cihad azmiyle dolu ve görülmemiş derecede kahraman ve fedakar oluşlarında, bu hadiseler müsbet tesirler gösterdi. 

Yeniçerilerin; "Allah, Allah! İllallah! Baş uryan, sine püryan, kılıç al kan. Bu meydanda nice başlar kesilir. Kahrımız, kılıcımız düşmana ziyan! Kulluğumuz padişaha ayan! Üçler, yediler, kırklar! Gülbang-i Muhammedi, Nûr-i Nebi, Kerem-i Ali... Pirimiz, sultanımız Hacı Bektaş-ı Veli..." diyerek savaşa başlamaları, bunun manidar bir ifadesidir.

DÖKÜL GÖNLÜNDEKİ HOŞ SEDALARI HACI BEKTAŞİ VELİ!.

Bir milleti bütün kılan iri, diri ve bir olmaktır.

Baktığınız zaman, gün ayrılık günü değildir, çizgiler farklı olsa da bir noktada buluşmaktır. 

Dini boyutlar, gönül çerçevesini kırmamalıdır. 

Sünni de benim, Bektaşi de benim. 

Ben Anadolu’nun ta kendisiyim. 

O yüzden buluşma noktamız Hacı Bektaşi Veli’nin sofrasıdır.

Gelin beraber nasiplenelim. 

Okumak önemlidir lakin ilk kitap kâinatın gizemi olan insandır.

İnsan çözülmesi gereken en büyük sırdır. 

Zulm, insana gaflettir, en büyüğü de kendine yapılması istenmeyen bir şeyi başkasına yapmaktır. 

Sen ve ben birer dil, dillerde kurulacak ise empatidir. 

Nefsin zulmü başka şeye benzemez. 

İnsanın kıyameti bedeninden kopar. 

Vücuttaki zuhurlar hayatın kontrol ve irade merkezidir. 

“El, dil, bel…” der Bektaşi’m…

Adaleti temenni, dünyaya gerek, tecelli insana gerek. 

Hakkı tutup kaldırmak biz insanoğlunun vazifesi…

“Haddini bilmeyen bakalım ne eyler!..” düsturuyla hareket eden cihana bedel!..

Abdal deyip geçme, gönlündeki yanan figana bak, ne eyler!..

Servet kelâmmış, kelamım da ilme vurgunluğummuş!..

Yolunda adım attığın taşlarda beliren izlermiş: ilim, irfan ve insanlık sevgisi

Düşünceler ve düşünce adamlarına şahit olsun bu dünya!..

Neden mi!..

Karanlığımıza ışık oldukları için…

“Ara bul…” diyor Bektaşi’m.

Bul” diyor! Vuslatını bul dercesine…

 Bizim yolumuz vuslatın yoludur, Bektaşi’nin çizgisidir.

Yolunda yürüyenlere selam olsun!..

Canlar canana doysun!..

.

Muhittin Taha Çalık, dikGAZETE.com

...