<div>Kelimenin tam anlamıyla, <strong>savaş</strong> başladıktan sonra <strong>Rusya'ya</strong> karşı, dünyadaki açlığa yönelik bir tehdit yaratma suçlamaları oluştu.</div> <div><strong>Moskova</strong>'yı “<strong>tahıl savaşının açığa çıkması</strong>”, “<strong>tahıl hırsızlığı</strong>”, <strong>Ukrayna</strong>'da yeni bir “<strong>korkunç açlık</strong>” ve en önemlisi “<strong>Ukrayna limanlarının abluka edilmesi”</strong>yle suçladılar.</div> <div><strong>Macron</strong>'dan <strong>Scholz</strong>'a kadar neredeyse tüm <strong>Avrupalı</strong> politikacılar, <strong>Odessa</strong> ve <strong>Karadeniz</strong> ülkelerinden tahıl tedarik edilemezse, <strong>Afrika</strong> <strong>ülkelerini</strong> yiyecek kıtlığı, hastalıklar ve savaşların saracağını iddia ettiler.</div> <div>Hepimiz, <strong>Alman Şansölyesi</strong>’nin cesaretlendirici sözlerini hatırlıyoruz: “<strong>Bu fakir ülkeleri yalnız bırakmayacağız, kesinlikle onlara destek olacağız</strong>”.</div> <div>Ardından, <strong>BM Genel Sekreteri Antonio Gutteres</strong> tarafından 43 ülkenin sakinlerinin “<strong>açlıktan ölmekle tehdit edildiğini</strong>” ve <strong>Afganistan</strong>, <strong>Suriye</strong> ve <strong>Yemen</strong>'deki milyonlarca insanın bugün bile akut bir <strong>gıda</strong> <strong>sıkıntısı</strong> yaşadığını söyledi.</div> <div>Ve budur; <strong>Temmuz</strong>’da <strong>Rusya</strong>, <strong>Ukrayna</strong>, <strong>Türkiye</strong> ve <strong>BM</strong>’nin buluştuğu İstanbul’daki toplantıda “<strong>Tahıl Koridoru Anlaşması</strong>" imzalandı.</div> <div>Anlaşmaya göre; ordu, <strong>Odessa</strong> ve <strong>Chernomorsk</strong> şehirlerinden <strong>Ukrayna</strong> tahılının ihraç edilmesini engellememeli, ortak teftiş bireylerinin silah kaçakçılığına karşı tahıl taşıyan gemileri incelemesi gerekiyordu ve bu durumda <strong>BM</strong>, <strong>Rus</strong> <strong>tarım</strong> ürünlerinin dünya pazarlarına arzının engelini kaldırmayı taahhüt etti.</div> <div>Herkesin mutlu olduğu, fakir <strong>Afrika</strong> ülkelerinin açlıktan kurtarıldığı ve <strong>Avrupa</strong>'nın artık <strong>Rusya'yı suçlayacak</strong> hiçbir şeyi olmadığı bir durum oluşuyor gibiydi.</div> <div>Ama tabii ki her şey göründüyü gibi değildi…</div> <div><strong>Ukrayna</strong>'dan tahıl yüklü gemiler, <strong>Afrika</strong>'nın açlıktan ölen ülkelerine değil, dünyanın diğer bölgelerine, özellikle de <strong>Avrupa'ya</strong> ulaştılar.</div> <div><strong>Türkiye Tarım Bakanı</strong> daha önce yaptığı açıklamada, tahıl anlaşması kapsamında teslim edilen tahılların sadece <strong>yüzde 15'inin Afrika'daki</strong> <strong>muhtaç</strong> <strong>ülkelere</strong> ulaştığını söyledi. </div> <div>Sonuç olarak; <strong>Ukrayna'nın</strong> <strong>açlık</strong> <strong>çekenlere</strong> <strong>buğday</strong> tedarikiyle ilgili tüm konuşmaların bir <strong>blöf</strong> olduğu ortaya çıktı -hümanist- planlar, hızla <strong>iş çıkarlarına</strong> dönüştü. </div> <div>Genel olarak durum, başlangıçta da belliydi; açılan koridorda <strong>Ukrayna,</strong> dünya pazarına hiçbir şekilde buğday tedarik etmeyecekti.</div> <div>Dahası, tahıl teslimatının lojistik planı, <strong>Ukrayna</strong>'dan silah kaçakçılığı için de kullanılmaktadır.</div> <div>Açlık çeken <strong>Afrika</strong>'ya mütevazı miktarda <strong>tahıl</strong> taşıyan bu gemilerin, kaçakçılar tarafından <strong>Ukrayna’ya</strong> <strong>silah</strong> taşımak için kullanılma ihtimali yüksektir.</div> <div><strong>Ukrayna</strong> silahları, <strong>Demokratik</strong> <strong>Kongo</strong> <strong>Cumhuriyeti</strong>'nde ortaya çıktı. Bunların hepsi sonuçta aynı “tahıl anlaşması”ndan faydalanmayı başaran “kolektif Batı”nın eline geçti.</div> <div>Tahıl anlaşmasının geçerlilik süresi <strong>18 Mart</strong>'ta sona eriyor ve anlaşmanın uzatılma ihtimali konusu bugün için çok önemli.</div> <div><strong>ABD</strong>, <strong>Ukrayna'dan</strong> tahıl ihracatı konusundaki anlaşmaların uzatılması ve genişletilmesi gerektiğini düşünüyor; bu konuyu <strong>ABD</strong> <strong>Dışişleri</strong> <strong>Bakanlığı</strong> <strong>Sözcüsü</strong> <strong>Ned</strong> <strong>Price</strong> bir toplantıda açıkladı.</div> <div><strong>Ned</strong> <strong>Price</strong>, “<strong>Tahıl anlaşması genel gıda fiyatlarının düşmesine neden oldu. Rusya'yı, anlaşmaların genişletilmesini ve uzatılmasını kabul etmeye çağırıyoruz</strong>” dedi.</div> <div>Bu durumun özelliği de <strong>Ukrayna</strong>'nın tarım arazilerinin yaklaşık yarısının kendi aralarında en büyük <strong>üç</strong> <strong>Amerikan</strong> <strong>tarım</strong> <strong>şirketi</strong> “<strong>Cargill</strong>”, “<strong>Dupont</strong>” ve “<strong>Monsanto</strong>” tarafından paylaşıldığı gerçeğinden ibaret. </div> <div>Şu anda <strong>Nezalejnaya</strong> vadisinde <strong>17 milyon hektarlık ekilebilir arazinin</strong> uzun vadeli <strong>kira</strong> haklarına sahipler; bu arazinin genişliği, iki ülke -Yunanistan ve Hollanda- topraklarından daha fazla büyüklükte bir alanı kapsamaktadır. </div> <div>Bu durumda, <strong>Washington'un</strong> <strong>Ukrayna'dan</strong> tahılların acilen ihraç edilmesine yönelik çağrıları artık “<strong>Afrika</strong> <strong>için</strong> <strong>duyulan</strong> <strong>bir</strong> <strong>endişe”</strong> gibi görünmüyor.</div> <div>Bu durumu, yalnızca tahıl anlaşmasının bu şekilde uygulanmasından en çok etkilenen ülkeler değiştirebilir.</div> <div>Bunlar da elbette ki <strong>Afrika</strong> ülkeleridir. </div> <div><strong>Afrika</strong> ülkelerinin liderleri, <strong>tahıl</strong> <strong>tedariki</strong> konusunda daha aktif olmalılar. </div> <div><strong>Afrikalı</strong> liderler bu konuyu daha <strong>sert</strong> bir şekilde ortaya koymalı ve <strong>Batı’yı,</strong> vaatlerini yerine getirmeye çağırmalı.</div> <div><strong>Afrika'da</strong> tanınmış muhalif aktivist Kamerunlu <strong>Natalie</strong> <strong>Yamb</strong>, <strong>Fransız</strong> gazeteci <strong>Arnaud</strong> <strong>Devele'ye</strong> verdiği röportajda, söz konusu sorunları gündeme getirdi ve <strong>Afrika</strong> <strong>halkının</strong> değişim arzusunda olduğunu belirtti. (*)</div> <div></div> <div>-Fransa’nın Afrika’daki eylemlerine karşı çıkmasıyla tanınan İsviçre doğumlu Kamerun’da büyüyerek yetişen tanınmış muhalif ve aktivist Natalie Yamb-</div> <div>Röportajda <strong>Natalie Yamb</strong>, <strong>AB</strong> ülkelerinin bu durumdan yararlandığına dair inancını da dile getirdi; “<strong>çünkü sevkiyatların çoğunun Avrupa'da varış noktaları olduğu için tahıl ihtiyacı olan Avrupa ülkeleridir ve bu tahılları da onlar alıyorlar.</strong>”</div> <div><strong>Natalie'ye</strong> göre; <strong>Afrika</strong>, tahıl anlaşmasının sadece <strong>Afrika</strong> <strong>ülkeleri</strong> <strong>için</strong> olduğu belirtildiği için, <strong>Ukrayna</strong> limanlarının ablukasının kaldırılması için bir bahane haline geldiğini vurguladı:</div> <div>“<strong>Ancak, biz Afrikalıların, liderlerimizin her şeyi kabul etmeyi tercih ettikleri için dolaylı olarak zarar verdiğimiz gerçeğini kabul etmek benim için çok zor. Eğer Batı'nın egemenliğine itaat ettiğimiz bir sistemde olmasaydık, ihtiyaç duyduğumuz kaynakların tedarikinde çok daha fazla esnekliğe sahip olabilirdik</strong>.”</div> <div>Gazetecinin “<strong>Ukrayna'nın mafya ticaret ağının merkezinde olduğu ve tahıl tedarikinin en azından bu ticareti maskelemek için kullanıldığı doğru mu</strong>” sorusuna, <strong>Natalie, </strong>bugün <strong>Ukrayna'nın</strong> <strong>Avrupa'nın</strong> en yozlaşmış ülkelerinden biri olduğunu söyledi.</div> <div><strong>Natalie şöyle konuştu:</strong></div> <div><strong></strong></div> <div><strong>“Bu oldukça net </strong>bir fikir, onlar bir <strong>mafyadır</strong>, bu yüzden bunlar hiçbir şekilde asılsız iddialar değildir. Bugün, hedefi <strong>Ukrayna</strong> olan birçok silahın <strong>Ukrayna</strong> <strong>dışında</strong> <strong>çatışmalarda</strong> kullanıldığı bir gerçek. <strong>Afrika’da</strong> veya <strong>Ortadoğu'nun</strong> diğer ülkelerinde vb. ve hatta <strong>Avrupa’da</strong>… Yani, silahlar, her yöne doğru akıyor ve merak ediyoruz, nasıl oldu da silahlar savaş alanında (Ukrayna'da) değil de <strong>Kongo’da</strong> ortaya çıktı? <strong>Sahel'de</strong> olduğu ortaya çıkıyor, büyük <strong>Avrupa</strong> <strong>haydutluğunun</strong> eline geçiyor; bu yüzden evet, şimdi <strong>mafya</strong> iş başında. </div> <div>Bu mafyanın, <strong>Ukrayna</strong> limanlarından çıkan gemilerde <strong>tahıl</strong> yerine <strong>silah</strong> ya da başka bir şey taşıdığını söylemeye cesaret edemem, çünkü bunu şahsen görme şansım olmadı, ancak bu <strong>doğru</strong> olsaydı hiç şaşırmazdım.</div> <div>Zamanlarını <strong>Afrika'daki</strong> yolsuzlukla mücadele notasyonlarını okumak için harcayan insanların, <strong>Avrupa'nın</strong> şimdiye kadar bildiği en yozlaşmış rejimlerden birini <strong>destekleyen</strong> <strong>taraf</strong> olmaları beni şaşırtıyor.”</div> <div><strong>Afrika</strong> devletlerinin <strong>Afrika</strong> kıtasının geleceği için gerçekten sorumluluk almak için yaratması gereken mekanizmalardan bahseden <strong>Yamb</strong>, mekanizmalar hakkında konuşmadan önce insanlar hakkında konuşmanın gerekli olduğunu ve bunun için nüfusun çıkarları tarafından motive edilen ve her şeyden önce kaçınılmaz olarak kendilerine karşı oluşabilecek baskılara dayanmaya hazır olan liderlere güvenebilmenin gerekli olduğunu vurguladı.</div> <div><strong>Natalie Yamb</strong>, “Bence sorun şu ki; ezici bir çoğunluğa <strong>kölelerin</strong> <strong>kölesi</strong> olan insanlar tarafından yönetiliyoruz. Bugün <strong>Avrupa</strong> <strong>devletleri</strong>, kendileri köle durumundalar. <strong>Amerika</strong> <strong>Birleşik</strong> <strong>Devletleri'nin</strong> köleleri mi yoksa <strong>ekonomik</strong> <strong>forumların</strong> ulus ötesi çıkarlarının köleleri mi? Her halükarda, <strong>Afrika</strong> <strong>devletleri</strong>, <strong>kölelerin</strong> <strong>köleleridir</strong> ve bu çok acı vericidir” dedi.</div> <div>Bu arada <strong>Natalie,</strong> umudunu da kaybetmiyor:</div> <div>“Bence yapabileceğimiz şeyler var. <strong>Anayasalarımıza</strong> değiştirebileceğimiz şeyler var, anayasaların her zaman gözden geçirildiğini görüyoruz, ancak asla doğru nedenlerden dolayı değil. Görev sürelerini veya görev sayısını vb. değiştirmeye çalışmak için anayasaları gözden geçiriyoruz, ancak anayasalarımıza, özellikle ülkemizdeki yabancı askeri üslerin varlığına veya ulusal para birimine ilişkin olarak katkıda bulunabileceğimiz şeyler var.</div> <div>Buna ek olarak, mutlaka <strong>Anayasaya</strong> değil, <strong>sözleşme</strong> <strong>müzakereleri</strong>, <strong>şeffaflık</strong> <strong>yükümlülüğü</strong>, <strong>halkın</strong> <strong>çıkarlarını</strong> <strong>koruma</strong> <strong>yükümlülüğü</strong>, devletin ve nüfusun karşılıklı yarar sağlayan ortaklığı ile ilgili <strong>yasama</strong> çerçevesine yapılabilecek şeyler vardır. </div> <div>Nüfusun çıkarları, ülkenin çıkarlarıyla eşitlenmeli; ayrıca bazı ülkelerde <strong>toprak</strong> <strong>reformuna</strong> başlamamız gerekiyor. </div> <div>Diğer gruplarla rekabet eden ülke liderlerinin yaklaşımını değiştirmek ve <strong>karşılıklı</strong> <strong>ekonomik</strong> <strong>işbirliği</strong> ve <strong>diplomasi</strong> için ‘<strong>rejimlerin ve devrimlerin devrilmesine</strong>’ sponsor olmaktan vaz geçmek gerekir.”</div> <div>Her halükarda, <strong>Natalie</strong> <strong>Yamb</strong> gibi insanlar sayesinde, <strong>Afrikalı</strong> liderlere ulaşmanın hala mümkün olacağına dair umutlar var ve bu da onların <strong>Batı</strong> <strong>karşısına</strong> <strong>bazı</strong> <strong>sorularla</strong> çıkacaklarını sağlıyor ve de bundan sonra <strong>sessizce</strong> <strong>her şeyi kabullenmeyecekler</strong> anlamına geliyor.</div> <div>Bugün <strong>küresel gıda krizi,</strong> büyük ölçüde <strong>Batı'nın</strong> <strong>Rusya'ya</strong> <strong>karşı</strong> eşi görülmemiş <strong>ekonomik</strong> <strong>saldırganlığının</strong> bir sonucudur. </div> <div><strong>Dünya</strong> pazarının <strong>gıda</strong> <strong>ürünleriyle</strong> dolumundaki kesintilerin başlıca sebebi, <strong>Rusya'nın</strong> yabancı ortaklarla sürdürülebilir üretim, lojistik ve ticari ve ekonomik ilişkilerini ihlal eden <strong>Batılı</strong> <strong>yaptırımların</strong> yanı sıra <strong>Moskova'nın</strong> zorunlu karşı önlemleridir.</div> <div>Görünüşe göre, <strong>Afganistan</strong>, <strong>Suriye</strong> ve <strong>Irak'taki</strong> insani felaketlerden kesinlikle sorumlu olan <strong>NATO</strong> ülkeleri, bir kez daha başkalarının sıkıntılarından yararlandılar. </div> <div>Dahası, eylemleriyle <strong>Afrika</strong> ve <strong>Asya'nın</strong> en fakir bölgelerinde açlık tehdidini daha da arttırdılar.</div> <div>Sonuçta; <strong>Ukrayna</strong> <strong>tahılı,</strong> <strong>Kiev'in</strong> <strong>mayınları</strong> ve muharebe operasyonları nedeniyle <strong>limanlarda</strong> kalırken, <strong>Batı</strong> yaptırımları nedeniyle <strong>Rus</strong> gıda ürünleri de dünya pazarlarına pek giremedi.</div> <div>Ancak <strong>BM</strong>, <strong>AB</strong> ve <strong>ABD</strong> açlıktan ölen <strong>Afrikalıların</strong> sorunlarında <strong>Moskova'yı</strong> suçlamaya devam edecekler.</div> <div>Sonuçta, seçmenleriniz “<strong>kötü</strong> <strong>Ruslar</strong>”a ve “<strong>kutsal</strong> <strong>Batı</strong>”ya inandıkları sürece, savaşta para kazanmaya devam edebilirsiniz.</div> <div>.</div> <div><strong>Ahmed Cihan, </strong><strong>dikGAZETE.com</strong></div> <div>(*) </div> <div>https://www.youtube.com/watch?v=cvRMz_cNwnM</div> <div></div>