Kadın topraktır, tarladır; eve dönmeli, bir eli ile beşiği, bir eli ile dünyayı sallamalıdır!

-Vurulduk ama kanımız nereden aktı onu bile bilemedik!

-90 neslini kısır ettiler, 2000 neslini eş cinsel ediyorlar, 2010 neslini otizm, 2020 neslini şizofren edecekler..

-Bu sebeple kadın, eve dönmelidir… Kadın, tarla olmalıdır… Kadın, kendi ekmeğini, sirkesini, yoğurdunu yapmalıdır… Kadın, evladını, kocasını, neslini ve Ümmeti Muhammedi kurtarmalıdır..

:

Dehşete düşüyorum kardeşler..

Kendi alanında uzman bir çok doktor arkadaşımla uzun süredir “LGBT" hakkında derin araştırmalar yapıyoruz.

Ve özet olarak size sadece şunu söyleyebilirim..

Her mevzu bizi bir tek ayete çıkardı.

Bakara Suresi, 223. Ayet-i Celile.

"KADINLARINIZ SİZİN TARLANIZDIR!"

Şimdi bir çok kişinin kafasında aynı mana belirdi.

Bu ayet, “kadınlara haram olan yollar dışında, istediğiniz yerden yaklaşın!..

Bu mudur?

Evet bu da manalarından biridir lakin hikmetleri sonsuz olan ayetlerimiz bize her dönem başka bir gerçeği sunmaktadır.

Misalen Nisa Suresi 119, ayet..

"Yine onlara emredeceğim de Allah'ın yarattığını değiştirecekler!"

Evvelce bu ayetten "dövme yapmak, dişleri inceltmek" anlaşıldı.

Daha sonra estetik cerrahi ile "burun estetiği, çeşitli silikonlar" anlaşıldı.

Bugün ise daha korkuncu "DNA değişimleri, letaifsiz doğan bebekler, gen değişimleri" anlaşılıyor.

Yarın ne anlaşılacak?

Şu an bilemiyoruz.

Tek bildiğimiz; biz Kur’an'ımızı layık şekilde anlayamıyoruz.

Gelelim "kadınlarınız sizin tarlanızdır" ayetine.. 

Vallahi ve Billahi, Yahudi bu ayeti bizden daha iyi anladı..

Tıpkı "evlenin ÇOĞALIN" hadisini bizden daha iyi anladıkları gibi.. 

Bizler böylesine büyük bir kitaba sahip olduğumuz halde, o kadar dar ve küçük pencereden baktık ki gerek ayetlere, gerek dinimize, gerek düşmanlarımıza..

Vurulduk ama, kanımız nereden aktı onu bile bilemedik..

Bilemeyince de bir türlü saramadık yaralarımızı.

Bir çok kardeş yazılarımın altına şu yorumu yazıyor.

-Eee çözüm?

Mübarek kardeşim, bizler toplum olarak sorunumuzu bilmiyoruz ki biz öyle almışız ki nereden vurulduğumuzu hissetmiyoruz bile, neremiz kanıyor görmüyoruz ki!

Eline pamuk versem nereye basacaksın?

Eline derman versem nereni saracaksın?

Ben sana nacizane yaranı gösteriyorum..

Bak burada” diyorum. 

Sen bunu bunu yaptığın için bu yara açıldı” diyorum.

Sen sorununu çözdüğün an, çözüm zaten avuçlarında olacak..

Neydi Mecelle'nin kanunlarından biri,

"Def'i mefâsid, celb-i menâfiden evlâdır!"

Yani fesadı ortadan kaldırmak (zararlı olanı terk etmek), yararı gözetmekten daha önceliklidir.

Demek ki biz sorunlarımızı, hatalarımızı görüp terk ettiğimiz an, Rabbimizin yardımı ve vaadi bizlerle olacak.

KADIN TARLADIR!

Toprak kanser olursa, mahsul vermez..

Toprak kötü olursa, ekin çürük olur..

Ekin bozulursa, Nesil bozulur..

KADIN TARLADIR!

Ekinin, neslin, geleceğin, Selahaddin'in, Yavuz'un, Mehdi'nin anasıdır..

Kadın topraktır, tarladır..

Hem maddi, hem manevi korunacak bir kutsaldır kadın..

Nasıl ki “Mushaf”a kirli elle dokunulmaz; nasıl ki Kabe çıplak gözle görülmez, nasıl ki mescide ayakkabıyla girilmez;

Tarla olan kadına da böyle yaklaşılmaz. 

Bu hassasiyet ile muhafaza edilir.

Bu kelamlarım kirli zihinlere, feministlere, kademcilere değil.

Bir kadın olarak ne yapacağımı, nerede duracağımı, nasıl giyineceğimi bana kadem yada emir aldığı batı söyleyemez.

Haddimi, hududumu ancak Alemlerin Rabbi olan belirler.

Kelamlarımı bu yönde değerlendirirseniz, ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.

İnsan, dünya metaı olan tarlasını dahi çitlerle çeviriyor, başkasının tavuğunu dahi sokmuyor da “Ayet”te emredilen tarlası olan kadınına ne oluyor da aynı hassasiyetle yaklaşmıyor?

Tarla olan kadın, ifsad olursa, ekin olan nesil ifsad olurmuş değil mi kardeşler..

Manevi ifsadımızı anlatmaya kelamlarım yetmez..

Maddi olan kadın ifsadına değineceğim bu yazımda.

Ki maddi olarak fıtratımızı kurtarırsak, manevi hallerimiz kendiliğinden oluşacak Biiznillahi Teala.

Bu ümmetin tarlası olan;

-Anne, genç kızlığında çeşitli reklamlara aldanıp parfüm/deodorant kullanıp, neticesinde tiroid bozuklukları yaşamışsa ve sentetik tiroid ilaçlarını, özellikle hamileyken kullanmışsa…

-Anne, üretim merkezi İsrail olan ve içerisinde rahim kistlerine sebep yüzlerce kimyasal barındıran hazır pedleri kullanmışsa…

-Anne, rahim kisti sebebiyle sentetik hormonlar içeren doğum kontrol haplarını çatır çatır yutmuşsa…

-Anne, özellikle tuvalet ve banyosunda çamaşır suyu başta olmak üzere, çeşitli kimyasallar kullanıp, idrarın sıcaklığı ile çözülen bu kimyasalları rahmine emdirmişse…

-Önüne gelen haram ve şüpheliyi ‘GDO'lu ürünleri yemişse…

Haliyle ileride evlendiğinde ya kısırlık problemi yaşayacak, ya da sorunlu bir gebeliği olacaktır.

İslam’ın hududlarını aşıp kafamıza göre yaşayıp sonra sorunsuz bir beden ya da hayat nasıl bekleyebiliriz ki!..

Sahabe, yiyecek hiç bir şeyi yokken dahi, dikkat edip önüne geleni yemediyse ki "zaruret" deyip yiyebilirdi de!..

Bizimki ‘sahabe’ değil de ‘firavun’ misaline daha çok benziyor.

Keskin dişleri ile her şeyi yiyen, hiç ölmek/hastalanmak istemeyen, başı bile ağrımayan..

Bize ne oluyor!..

Bu ne tembellik!..

Bu ne bencillik!..

Bu beden bize emanetse, nasıl hiyanet edebiliriz Rabbimize!

Bu feraset ile bakabilseydik her lokmamızı düşünerek yutardık.

Eskiler böyle kazandı, bizler böyle kaybettik.

Ve hatalar silsilesi devam eder..

Anne, gebeliğinde sentetik/kimyasal ilaçlar kullanır.

Oysa Amerika'da yapılan tarafsız bir araştırmada;

hamilelik döneminde alınan sentetik hormonların çocuklarının cinsellikleriyle bağlantılı olduğu ortaya çıktı.

En basit haliyle hamilelik döneminde “progesteron” kullanan annelerin çocuklarının yetişkinlik dönemine geldiğinde biseksüel ya da eşcinsel olma ihtimali, kullanmayan annelere göre kat kat yüksek..

Daha anne karnında bunu yaşayan bir bebek düşünün!..

Peki ya sonra?

-Anne bebeği doğuruyor. Komşusu bir tas çorba getirse içinde ne var diye soruyor; çok takva (!) ise;

-Aman abdestli yaptın değil mi?

Çocuğunun maneviyatı etkilenmesin diye ham soficilik oynuyor ama doğar doğmaz, Allah'tan emanet yavrusuna ne zerk ettiriyor haberi yok.

Beşiğe uyumlu perde için saatlerini israf etti, 10 dakika bir prospektüs okumadı çünkü..

Okusaydı bu aşıların içerisinde; düşük/kürtajla elde edilen 3 aylık "kız bebek" ceninlerinin akciğer fibroblast hücrelerinden üretilen "DNA"lar olduğunu görürdü.

-Aşılardaki insan "DNA"sı prospektüste yazıyor, kimse inkar etmiyor. Çünkü toplum okumuyor...-

Aşıdaki alüminyum, civa, domuz olayına hiç değinmiyorum..

Aşılarda ki kız bebek ‘DNA'sı, erkek bebeğe enjekte edildiğinde ne olur?

-Anne, “kullan at bebek bezi” alıyor. Kim uğraşsın yıkanılan pamuk bebek bezleriyle?

Bebeğin cinsel organı, bezde bulunan Dioksinler, Ftalatlar, Sodyum poliakrilat, Tribütiltin başta olmak üzere bir çok kimyasalı idrarın sıcaklığı ile emiyor..

Sonuç?

Üreme bozukluğu, erkeklerde cinsel uzuv küçüklüğü, sperm üretimi azlığı ve "hormonal bozukluğa!..” yol açıyor.

-Anne, “sütüm az” dedi, kimi üşendi, kimi hiç istemedi, kimi “daha doyurucu” diye sahte reklamlara aldandı, kimininse gerçekten sütü olmadı, “sütanne” bulamadı; doğal mama yapmayı araştırmadı vs. sebeplerle bebeğe “mama" verdi!..

Mamaların içeriğinde bulunan zehirler hakkında uzun uzun yazılır; ancak ben başka bir yere değineceğim.

Mamaların sadece kutularında kullanılan “Bisphenol-A” maddesi!

Bir çok klinik araştırma sonuçlarına göre “BPA” vücutta hormon ve özellikle östrojen (kadınlık hormonu) gibi etki göstererek bebeklerde çeşitli gelişimsel ve hormonal problemlere yol açmaktadır..

-Anne, bebeğinin beslenmesine dikkat etmemeye devam etti.. Kantin usülü, “fast-food" onun için günlük beslenme şeklini aldı..

Sadece “Burger King”in “vegan burgeri”ndeki östrojen miktarının, cinsiyet değişikliği yapan birinin günlük alacağı östrojen miktarından kat kat fazla olduğunu varsayarsak?!.

-Tablet, televizyon, netflix, kore dizileri, eşcinsel fenomenlerin özendiren hayat tarzlarını da sos edersek buraya..

BU ŞARTLAR ALTINDA BÜYÜYEN BİR BEBEĞİN, İLERİDE EŞCİNSEL "OLMAMASI" ALLAH'IN BİR MUCİZESİ OLURDU HERHALDE!..

Şimdi anladık mı!..

Gökten zembille inmiyor bu kadar LGBT üyesi..

Bizim kucağımızda büyüyor.

Her zaman derim:

90 neslini kısır ettiler, 2000 neslini eş cinsel ediyorlar, 2010 neslini otizm, 2020 neslini şizofren edecekler..

Ekini ve nesli helak edecekler!

Bunu Rabbimiz buyuruyor, bizim aciz nefsimiz değil..

Bu sebeple kadın, eve dönmelidir.

Kadın, tarla olmalıdır.

Kadın, kendi ekmeğini, sirkesini, yoğurdunu yapmalıdır..

Kadın, evladını, kocasını, neslini ve Ümmeti Muhammedi kurtarmalıdır..

Bir eli ile beşiği, bir eli ile dünyayı sallamalıdır.

Asıl güç ve kudret budur.

“Al Rabbim, senin bana tertemiz teslim ettiğin yavrumu ben de sana tertemiz teslim ediyorum!”

“Yavrumu Kudüs neferi olsun diye büyütüyorum!” diyen bir kadın kazanmıştır..

Selam olsun Ayet’te "tarla" vasfını kazananlara..

.

Yağmur İbiç, dikGAZETE.com

...