- 06-09-2019 05:36
- 551
“Dünya nereye gidiyor!” diyelim bugün dostlar…
Toplumsal sistem teorileri uç noktalara gitmiş durumda…
Sosyolojik kısmıyla başlamak gerek.
İnsan nefis sahibidir. Kısaca istek, arzu ve ihtiyaçlarına sınır koyamayan kişidir.
Şimdi neden böyle söylediğime gelirsek, kapitalizm, çarkını döndürürken insanlığın hizmet sektörünü kullanır.
“Hizmet sektörü” her daim gelişmeye açık ve önü de açık olduğu için insan bu aldatıcı cazibeden kurtulamaz.
Sömürge cüzdandan başlayıp, toprağa, topraktan da ülkelere ve milletlere yansır. Kapitalizm ve sömürgecilik, finansman kaynaklarını; kitlesel silahlara, terör örgütlerine, ordulara, savunma sanayilerine ve istihbarat örgütlerine aktarır.
Afrika meselesine baktığımızda…
Geçenlerde yayınlanan bir rapora göre: Sömürülen Afrika’da, sömürgenin paydasından nemalanan, çıkarlarını koruyanlar var.
Parayı piyasaya veya vergi sistemine dahil etmeyip, “Her koyun kendi bacağından asılır” mantığıyla sürüyü bacaksız bırakanlar. (!)
İşte rapordan bazı detaylar:
Yoksul ve zengin arasındaki uçurumun giderek arttığı Afrika'da sadece “3 milyarder”in servetinin yaklaşık 650 milyon kişinin toplam servetinden daha fazla olduğu ortaya çıktı.
Merkezi İngiltere'de bulunan “Oxfam” tarafından hazırlanan "İki Kıtanın Hikayesi" başlıklı raporda, kıtadaki gelir adaletsizliğine vurgu yapılarak sadece 3 zenginin servetinin 1,3 milyar nüfuslu kıtanın yarısının “servet”inden daha fazla olduğu belirtildi.
Güney Afrika’da, Afrika'nın konu edinildiği “Dünya Ekonomik Forumu” sırasında yayımlanan raporda, “Forbes” zenginler sıralamasında yer alan iş adamları Aliko Dangote, Nicky Oppenheimer ve Johann Rupert'in servetinin yaklaşık 28,8 milyar dolar olduğu aktarıldı.
-Afrikalı 3 milyarder; Aliko Dangote, Nicky Oppenheimer ve Johann Rupert-
Afrikalı zenginlerin yüzde 75'nin paralarını “Offshore” hesaplarında tuttuğu ve bu nedenle her yıl 14 milyar dolarlık vergi kaybının da olduğu kaydedilen raporda, tüm Afrika ülkelerinin, eşitsizlik, sömürge geçmişi ve sıklıkla Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası tarafından uygulanan başarısız ekonomik politikalar gibi benzer bir mirasla baş etmeye çalıştığı ifade edildi.
Görüşlerine yer verilen Oxfam Direktörü Winnie Byanyima, "Afrika yükselmeye hazır ama sadece liderleri birkaç tane süper zengini değil, birçoğu için çalışan daha insani bir ekonomiyi destekleme cesaretine sahip oldukları zaman" ifadesini kullandı.
Rapora göre, Afrika’da nüfusun en yoksul yüzde 50'sinin toplam serveti yaklaşık 23 milyar dolara denk geliyor.
Dünya Bankası'na göre ise 2030 yılı itibarıyla dünyadaki yoksulların yüzde 87'sinin bu kıtada olacağı öngörülüyor.
Bunlar da gösteriyor ki Akdeniz’de ki ölümün adı: Maviye karışan siyahilerin kıtadaki zor şartları ve hayatı…
Ortadoğu’da insanlık krizi patlak verdi.
Bu patlak…
Toplumsal kıyamete ve göç dalgalarını sebep oldu.
“Arap Baharı” denilen tanımlamayla başlayan, darbesel yönetimlerle devam eden, iç savaşlara doğru hal alan ve “Birleşik Krallık” endeksli ortak güç odaklı körfez ülkeleri…
Bir ekonomik alt yapının ve kişiye düşen milli hasılanın uçlarda olduğu bölgedir “Orta Doğu”.
Arap milliyetçiliği kendince bencil ve basiretsiz bir durumadır.
Bugün “Ümmet” için feryat edenler de görmelidir ki güç odaklarına kendilerini peşkeş çekip, güç odaklarının ise işleri bittikten sonra ipini çektikleri ülkelerin hali ortadadır.
ABD’nin siyasi ve politik serzenişi bir savaşla sonuçlanmış. “Irak’a barış ve demokrasi” getirmediği yıllar sonra anlaşılmıştır.
Şimdilerde Saddam’ı arayanlar, ne ara unuttular heykelini devirdiklerini…
Suriye’deki savaşın odak noktası koalisyon devletleri ve merkezi yönetimdir.
Savaş sürmektedir.
Göç dalgası dinmeden devam etmektedir.
Fırat Kalkanı Harekâtı, Zeytin Dalı Harekâtlarıyla sınır bölgelerinin temizlendiği öngörülmektedir.
Fırat’ın Doğusuna düzenlenmesi beklenen harekâtla, sınır boyu terörden arındırılmış olacak. Lakin İdlib’ten hala göç dalgası beklenmekte, bunun yanı sıra, hali hazırda halen göç dalgası da vardır.
Ülkemiz “Ensar” ve “Muhacir” görevini üstlenmiş durumda ama kaçırdığımız gerçekler var.
Milletimizin hassasiyetleri geniştir fakat toplumsal düzene de mülteci Suriyeliler ayak uyduramamış. Suç oranları artmış. Milletimizin saygısını kazanamamış, toplumsal dinamikleri hiçe sayan bazı Suriyelilerin, toplumumuz nezdinde yeri kalmamıştır. Devletimiz çok müsamaha göstermiş, başına çıkma durumu gerçekleşmiştir.
Bayram’da açtığımız sınır kapıları göstermiştir ki:
ÜLKESİNE GİDİP GELEBİLEN MÜLTECİ DEĞİLDİR!..
Sosyolojik travmanın bölgesel ayağı ülkemizi de etkilemektedir.
Bölgesel duruşumuz güçlendirilmelidir. “Trump ABD”siyle geldiğimiz nokta ortada olduğu için Rusya- İran-Çin üçgeninde ülkemiz konumunu ortaya koymalıdır.
Bölgesel güç olmak, gerçek dirayet ve gerçek ekonomiden geçer.
Vesselam!..
.
Muhittin Taha Çalık, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @TahacalikCal , @dikgazete