<h3><strong>DÀVÀ VE FİKİRLER ÇOKLARLA DEĞİL, İHLÂSLI, FEDÀKÂR VE YİĞİT ADAMLARLA BÜYÜMÜŞTÜR.</strong></h3> <h3><strong>CEDİTÇİLİK VE TÜREYİŞ’E TEŞEKKÜR</strong> </h3> <div><strong>Cedîdcilik ve Cedîdciler duydunuz mu?</strong></div> <div><strong>Gaspıralı</strong> <strong>İsmail</strong> desek meselâ…</div> <div><strong>İslâm</strong> <strong>Dünyası’ında</strong> teknoloji, reformlar, yenilikleri ilk anlamaya çalışan, çözüm ve hâl tarzları üzerine çözüm de öneren ilk yenilikçilerdir <strong>Cedîdciler</strong>…</div> <div>“<strong>DİLDE</strong>, <strong>FİKİRDE</strong>, <strong>İŞTE</strong> <strong>BİRLİK</strong>” sözlerinden tanıdığımız <strong>Gaspıralı</strong> <strong>İsmail</strong> <strong>Bey</strong> bunlardan biriydi.</div> <div>Kendi geliştirdiği yöntemle en kalabalık <strong>Müslüman</strong> <strong>Ahâlinin</strong> bulunduğu <strong>Hindistan’a</strong> gitti. <strong>Mısır’a</strong> geldi. <strong>İslâm</strong> <strong>Kongresi</strong> topladı.</div> <div><strong>“İstanbul’a gel, bu işlerin merkezi İstanbul’dur.”</strong> diyenlerin davetine icabet etti. Ancak kimse koluna dahî girmedi. Savaşların da orta yeriydi mâlum. <strong>Kırım’a</strong> döndü…</div> <div><strong>Cedidciler</strong>, <strong>Müslümanların</strong> aydınlanmasını, okuyup yazmasını, üniversiteye gitmesini, kızların da okuması gerektiğini söylüyorlardı. Onları ilk olarak <strong>Taşkent</strong>, <strong>Semerkant</strong> ve <strong>Buhara</strong> <strong>Bölgesindeki</strong> <strong>Medrese</strong> <strong>Hocaları</strong> şikâyet etti <strong>Rus</strong> <strong>Çarlarına</strong>…</div> <div>Aynı dönemde <strong>İslâm</strong> <strong>Dünyası’nın</strong> temel problemi, iktisât, teknoloji, sanayî, bilimsel çalışmalar alanlarındaki geri kalmışlıktı.</div> <div><strong>Necip</strong> <strong>Fazıl’ın</strong> “…üç asrını kaba softa ve ham yobaz elinde kenetleyici (eli-kolu bağlı)…” diye özetlediği dönem…</div> <div> </div> <div><strong>Cedîdciler’in</strong> özelliği ne?</div> <div>Önce durum tespiti.</div> <div>Sonra çözüm hâl çarelerini bulma ve önerme.</div> <div>Sonra mücàdele etme.</div> <div>Durum tespiti içinde önce ehil insanlar <strong>taassupsuz</strong> bir araya gelmeli. Ortak aklın ve <strong>istişârenin</strong> icapları ile meseleler konuşulmalı.</div> <div>Ana tanımlarda, gidilecek ana <strong>istikâmetlerde</strong> <strong>hemfikir</strong> olunmalı ki anarşi ve düzensizlik olmasın.</div> <div>Akâbinde çalışılacak konular belirlenip bir <strong>öncelik</strong> <strong>sırası</strong> ile çalışılmalı.</div> <div><strong>Teklifler oluşturulmalı. Bu teklifler karar vericilere, medya ve halka BİLMESİ GEREKEN MÜCÎBİNCE” arz edilmeli.</strong></div> <div>Çalışmalarda <strong>fitne</strong>, <strong>taassup</strong>, her türlü <strong>bölücülükten</strong>, <strong>menfaatperest</strong> duruşlardan, <strong>kaba</strong> <strong>tarafgirlikten</strong> kaçınılmalı.</div> <div>Politikanın <strong>heyecan</strong>, <strong>cazibe</strong>, <strong>menfaat</strong> ilişkisi ve <strong>taraftarlık</strong> zaaflarından uzak durulmalı.</div> <div><strong>Temel çıkış noktası, Millî Menfaatler, Vatan, Millet ve Devletimizin Bütünlüğünü koruyarak, Değerler Manzûmemiz, İnanç, Tarih ve Coğrafyamızın dayatmalarına bağlı kalarak çözüm aramak.</strong></div> <div><strong>Zor mu?</strong></div> <div><strong>Elbette zor!..</strong></div> <div><strong>Nefsi yenmek kadar zor ön yargı, taassup ve alışkanlıkları, köksüz bilgilerin üzerine inşa edilmiş körlükleri yenmek.</strong></div> <div>Ülkemiz, <strong>200</strong> <strong>yıla</strong> yakın <strong>tanımlarında</strong> zorluklar yaşıyor.</div> <div><strong>İstikâmetlerde</strong> zorluklar yaşıyor.</div> <div>Bunları önce güzel vatanımızda el birliği ile çözmeliyiz.</div> <div>Bilin ki, bu topraktaki <strong>çözüm</strong> <strong>arayışları,</strong> suya düşen taşın yaydığı dalgalar gibi çevremize yayılacak.</div> <div><strong>İlk çevremiz Türk Dünyası ve Osmanlı Medeniyet Coğrafyası.</strong></div> <div><strong>Bu bölgeler artık her yönüyle iç meselemizin de birer parçası değil mi?</strong></div> <div><strong></strong></div> <div><strong>Kim</strong>?</div> <div>Kiminle yapılacak bu işler?</div> <div><strong>Kürşâd’ın</strong> kırk çerisi, <strong>Gülümüz</strong> <strong>SAV’in</strong> <strong>Bedir</strong> <strong>Aslanları</strong>, Cedîdci 40-50 kıvılcım…</div> <div><strong>Sakarya</strong> <strong>Boğazı’nda</strong> aç-susuz süngü ile yumruk ile boğaz boğaza savaşan <strong>Mehmetçikler</strong> misâli adamlarla…</div> <div><strong>TÜREYİŞ</strong> diye bir taş attım duru <strong>Anadolu</strong> <strong>Irmağı</strong>’na…</div> <div>O kadar güzel dalgalandı ki…</div> <div>Ağabeylerim tevazû ile aradılar.</div> <div>Koca koca <strong>Profesör</strong> <strong>Hocalarım</strong> aradı fikir verdiler…</div> <div><strong>Gençler</strong> aradı “<strong>Ne</strong> <strong>emredersiniz</strong>?” diye…</div> <div>Razıyım hepinizden.</div> <div>Babaanne ve dedelerimizin öğütlerini haykırsak bu bile büyük yürüyüştür. “<strong>Ya Devlet başa ya kuzgun leşe</strong>!” desek.</div> <div>“<strong>Devlet Malı, yetim malı!”</strong> desek…</div> <div>Koskoca Vatanı, <strong>ecdâd</strong> <strong>kanının</strong>, mezarının kaldığı toprakları konuşsak…</div> <div>Her türlü <strong>bölücülüğü</strong> yenecek sözler fısıldasak kulaklara… Gönüllere söylenecek <strong>türküleri</strong> hatırlatsak.</div> <div>Kâh <strong>Hoca</strong> <strong>Ata</strong>, kâh <strong>Dedem</strong> <strong>Korkut</strong>, kâh <strong>Yunus</strong>, kâh <strong>Edebalı</strong>, kâh <strong>Alparslan</strong>, kâh <strong>Nene</strong> <strong>Hatun</strong> kâh <strong>Mehmet</strong> <strong>Akif</strong>, <strong>Gaspıralı</strong>, kâh <strong>Resulzâde</strong> ya da <strong>Mağcan</strong> olsak…</div> <div><strong>TÜREYİŞ</strong> Strateji ve medeniyet Değerleri Çalışma Merkezi olarak tüm mirâsı üstlenip birlikte hepsi olabilsek…</div> <div>İyi ve güzel olan için her zaman tam zamanıdır.</div> <div>Şimdi aşkla, vecdle, fedàkârlıkla omuz omuza, çok çalışma zamanıdır.</div> <div>Omuz veren, kol kola giren, kafa kafaya veren herkese teşekkürü borç biliriz.</div> <div>.</div> <div><strong>Emekli Yarbay Halil MERT, dikGAZETE.com</strong></div> <div>-Strateji ve Yönetim Uzmanı-</div> <div>Değerlendirme ve teşekkür mesajını buradan izleyebilirsiniz.</div> <div>https://youtu.be/aLVy-zjn7Ww?si=EcrRU4_qTnBdtVlT</div> <h3><strong>Dedem Korkut Ata’nın Duası ile yeniçağlara “BİSMİLLAH” diyelim</strong></h3> <div>“Yerli kara dağların yıkılmasın.</div> <div>Gölgelice kaba ağacın kesilmesin.</div> <div>Çağlayan görklü suyun kurumasın.</div> <div>Allah kanlu kanlu sulardan geçit versin.</div> <div>Kanatlarının ucu kırılmasın.</div> <div>Çalışında kara polat öz kılıcın kertilmesin (çentilmesin).</div> <div>Dürtüşürken ala hilâl gönderin ufalmasın.</div> <div>Ölüm vakti geldiğinde imandan ayırmasın.</div> <div>Ol öğdüğüm yüce Tanrı dost olup yardım etsin.</div> <div>Ak pürçekli anan yeri cennet olsun.</div> <div>Aksakallı baban yeri uçmak (cennet) olsun.</div> <div>Oğul ile karındaşın ayırmasın.</div> <div>Hakkın yandırdığı çırağın (ışığın) yanadursun.</div> <div>Kàdir Mevlâ seni namerde muhtaç etmesin,</div> <div>Âmin diyenler dizàr (Allah’ın yüzünü) görsün.</div> <div>Allah'ın verdiği umudun kırılmasın, yığışdırsın.</div> <div>Günahınızı adı görklü Muhammed Mustafa yüzü suyuna bağışlasın.</div> <div>Ulu Tanrı ölmüşlerimize rahmet kılsın.</div> <div>Yiğitlerin aslanı Hz. Ali'nin elinden Cennette kevser içmeyi nasip etsin.”</div> <div><strong>Rabb’im yâr ve yardımcımız olsun.</strong></div> <div><strong></strong></div>