<h3><span><strong>Zaferleri ve Mâzisi İnsanlık Tarihi ile Başlayan</strong></span></h3> <h3><span><strong>Kahraman Türk Ordusu</strong></span></h3> <h3><span><strong>“30 Ağustos Taarruzu ve Zaferi” Kutlu Olsun…</strong></span></h3> <div>Tarihte süreklilik vardır.</div> <div>Ne birilerinin ifade ettiği gibi <strong>Osmanlı’da</strong> her şey mükemmeldi.</div> <div>Ne de birilerinin söylediği gibi <strong>Osmanlı</strong> bataklıktaydı.</div> <div>Ya da;</div> <div>Ne birilerinin söylediği <strong>Cumhuriyet</strong> <strong>Dönemi</strong> her şey doğru ve mükemmel yapıldı.</div> <div>Ne de birilerinin söylediği gibi <strong>Cumhuriyet</strong> <strong>Dönemi</strong> felâket oldu.</div> <div>Unutmayalım ki; <strong>İstiklal</strong> <strong>Harbi’nin</strong> komuta kadrosunun tamamı <strong>2. Abdulhamid Han’ın Harp Okulu’ndan</strong> mezun subaylardır.</div> <div>Unutmayalım ki; <strong>Gazi</strong> <strong>Mustafa</strong> <strong>Kemal’i</strong> <strong>Başkomutan</strong> olmaya <strong>Osmanlı</strong> <strong>Ordusu</strong> hazırladı. <strong>Anadolu’da</strong> bir harekât başlatmaya ehil kendisini gördü <strong>Sultan</strong> <strong>Vahidettin</strong> <strong>Han</strong>... <strong>TBMM</strong> de <strong>Başkomutan</strong> olarak atadı.</div> <div>Şu hayâsızlığı da ayıplıyorum. <strong>26 Ağustos 1071</strong> ile <strong>30</strong> <strong>Ağustos</strong> <strong>1922’yi</strong> karşılaştırmak... Ne büyük bir ayıp!.. “<strong>Ne</strong>” si nasıl karşılaştırılabilir ki?</div> <div>Sizinle <strong>Binbaşı</strong> iken <strong>2003</strong> yılının <strong>30</strong> <strong>Ağustos’unda</strong> <strong>Kartal</strong> <strong>Meydanı’nda</strong> <strong>Şanlı</strong> <strong>Ordumuz</strong> adına yaptığım <strong>Tören</strong> <strong>Konuşmasını</strong> paylaşmak istiyorum.</div> <div>“Sayın Kaymakamım, Komutanım, Belediye Başkanım, Kıymetli Kartallılar…</div> <div>Bugün 81’nci yıldönümünü kutladığımız <strong>30</strong> <strong>Ağustos</strong> <strong>Zaferi</strong>, <strong>1071’de</strong> açılan <strong>Anadolu</strong> kapısının, <strong>1922’de</strong> sonsuza dek kapanmayacağının kutsal bir işarettir.</div> <div>Orduları dağıtılmış, vatan toprakları parça parça edilmiş, yakılmış, yıkılmış, işgal altında kalmış <strong>Türk</strong> <strong>Milleti</strong> ve <strong>O’nun</strong> bağrından çıkıp vatan topraklarını “<strong>YA</strong> <strong>İSTİKLAL</strong>, <strong>YA</strong> <strong>ÖLÜM</strong>” parolası ile düşman çizmesinden kurtarmaya azmetmiş kahraman <strong>Türk</strong> <strong>Ordusu</strong>, büyük bir gizlilikle hazırlıklarını tamamlayarak <strong>26</strong> <strong>Ağustos</strong> sabahı gün ağarırken düşman mevzilerinin üzerinde patlayan topçu mermilerinin korkunç uğultusu ile taarruza geçti.</div> <div>Düşman çok iyi tahkim ettiği mevzilerinde imha edildi. Kalanlar <strong>Başkomutan</strong> <strong>Mustafa</strong> <strong>Kemal’in</strong>; “<strong>Ordular! İlk hedefimiz Akdeniz’dir. İleri!</strong>” emri ile on günlük ve <strong>400</strong> kilometrelik bir takipten sonra <strong>9 Eylül’de</strong> <strong>İzmir’den</strong> denize döküldü.</div> <div>Bu zafer, dünyanın tüm askeri uzmanlarının şaşkınlığına neden oldu ve <strong>Türk</strong> <strong>Ordusu’nun</strong> yenilemeyeceği gerçeğini bir kez daha anlamalarını sağladı.</div> <div><strong>Başkomutan</strong> <strong>Mustafa</strong> <strong>Kemal</strong> <strong>Paşa</strong> <strong>30</strong> <strong>Ağustos</strong> <strong>Günü’nü</strong> şöyle anlatmaktadır;</div> <div><strong>“30 Ağustos günü saat 14’te Zafertepe’deydim. Birliklerimiz muharebeye zorlanan düşmanın asıl kuvvetlerine taarruz ediyorlardı. Çalköy alevler içindeydi. Düşman başkomutanın karşı tepelerde çaresizlik içinde çırpındığını görür gibiydim. Artık düşman makineli tüfeklerinde sanki öldürücü özellik kalmamıştı.</strong></div> <div><strong>Kuzey ve güneyden ilerleyen erlerimizin batmakta olan günün son ışıklarıyla parlayan süngüleri, her an daha ilerde görülüyordu. Güneşin batışı ilerledikçe ateşli, kanlı ve ölümlü bir kıyametin kopmak üzere olduğu bütün ruhlardan anlaşılıyordu.</strong></div> <div><strong>Artık karşımızda bir kuvvet, bir ordu kalmamıştı. Biraz sonra cihanda bir yıkılış olacaktı ve beklediğimiz kurtuluş gününün doğması için bu yıkılış gerekliydi.</strong></div> <div><strong>Sonra, muharebe alanını dolaştığım zaman, ordumuzun kazandığı zaferin büyüklüğü ve buna karşı düşman ordusunun uğradığı felaketin büyüklüğü ve dehşeti beni çok duygulandırdı. Terk edilmiş silahlar ve malzemeler, yığınları teşkil eden ölüler ve sürülerce esir kafileleriyle manzara, gerçekten kıyamet gününü hatırlatıyordu.”</strong></div> <div><strong>Mustafa</strong> <strong>Kemal’in</strong> deyişiyle; “<strong>Bir ülkeyi zapt veya işgal etmek, o memleketin sahiplerine hâkim olmak için kâfi değildir. Bir milletin ruhu zapt olmadıkça, azim ve iradesi kırılmadıkça, o millete hâkim olmanın imkânı yoktur.</strong> “</div> <div><strong>Savaş</strong>, bir milletin haysiyetini ve varlığını ortaya koyduğu en çetin sınavdır. Yalnız silahların konuştuğu sanılan bu sınavda maddi güç, <strong>Mustafa</strong> <strong>Kemal’in</strong> yukarıdaki sözünde ifade ettiği gibi; Manevi değerlerle beslenip desteklendiği sürece zafere ulaşılır.”</div> <div><strong>Savaş</strong> gibi millet için hayatı öneme haiz ölüm-kalım mücadelelerinde başarı; <strong>Milli</strong> birliği ve beraberliği koruyucu, pekiştirici çalışmalarla mümkündür. Bu mücadele daha barış, huzur yıllarında kazanılır ya da kaybedilir.</div> <div>Bu nedenle; <strong>Yüce</strong> <strong>Türk</strong> <strong>Milleti’ne</strong>, milli değerlerine bağlı, vatanını canından aziz bilen, bu uğurda içerdeki satılmış hainlerle ve dışarıdaki tüm düşmanlarla girdiği mücadelelerde gözünü budaktan sakınmayan, devletinin gelişmiş diğer devletlerin seviyesine çıkması için var gücüyle çalışan, atalarından aldığı milli mirası gelecek nesillere aktaracak, onurlu kendine ve milletine güvenen, kahraman ve fedakâr nesiller yetiştirmek zorundayız.</div> <div>İşte o nesillerin ruhu zapt olmaz ve daima tam bağımsızlık sevdalısı olurlar.</div> <div><strong>İstiklal</strong> için yaşayan tüm mazlum milletlere örnek olan <strong>Türk</strong> <strong>Milleti</strong>, vatanın bölünmezliği, milletin birliği için ve bayrağımıza, bağımsızlığımıza yapılan çirkin saldırı ve tehditlere karşı ordusuyla tek vücut olup adeta bayraklaşmış şerefimizi, onurumuzu, her türlü iç ve dış tehdide karşı kanının son damlasına kadar koruyacağını, hem de karşılığı ne olursa olsun <strong>Tam</strong> <strong>Bağımsızlık</strong> <strong>İdealine</strong>, ecdadından aldığı terbiye ve töreye bağlı olduğunu ortaya koymuştur.</div> <div>Bu bilinçle milletimizin bu günlere gelmesi için canlarını, kanlarını ortaya koyarak; şehadete ulaşan şehitlerimize rahmet diliyor, saygıdeğer gazilerimize şükranlarımızı sunuyoruz.</div> <div><strong>Zafer</strong> bayramımız, <strong>Türk</strong> <strong>Milleti’ne</strong> ve onun bağrından çıkardığı silahlı kuvvetlerine kutlu olsun. Arz ederim.”</div> <div>Ne Mutlu, bu <strong>Mübarek</strong> <strong>Orduda</strong> nefer olabilenlere, duaları ile destek olanlara..</div> <div>Ne Mutlu, <strong>Ordumuz</strong> ile aynı ruh ve vicdanla; “<strong>Vatanım, Milletim, Dinim, Devletim</strong>” diyerek bulunduğu her yerde canla başla çalışıp <strong>MEHMETÇİK</strong> olabilenlere….</div> <div>Ne Mutlu, <strong>ihanete</strong> karşı duranlara…</div> <div>Ne Mutlu, maziden aldığı <strong>İman</strong>, <strong>güç</strong> ve <strong>mirasla</strong>, geleceğimiz için akıl, bilim, teknolojiden azami yararlanarak, <strong>Gülümüz</strong> <strong>SAV’in</strong> “<strong>İlim Mü’minin yitik malıdır. Çin’de bile olsa alınız!”</strong> emrince üretip, güçlü olmamız için canla başla, gece gündüz çalışana…</div> <div><strong>30 Ağustos Zaferimiz Kutlu olsun.</strong></div> <div>Başta <strong>Merhum</strong> <strong>Mustafa</strong> <strong>Kemâl</strong> <strong>Paşa</strong> ve <strong>Komutanlar</strong> olmak üzere; <strong>Sorumluluk</strong> alıp, <strong>İngiltere</strong> başta olmak üzere <strong>Haçlı'nın</strong> üzerimize teçhîzatlandırıp saldığı <strong>Yunan'ı</strong> denize döken yiğit ve fedâkâr ecdâdımızı rahmet ve duâ ile anıyoruz. <strong>Zafer</strong> ayımız <strong>Ağustos’a</strong> nice zaferler daha sığdırmak duası ile <strong>30</strong> <strong>Ağustos</strong> <strong>Zaferi’mizi</strong> tebrik ederim.</div> <div><strong>“26 Ağustos 1922</strong></div> <div><strong>Şu kopan fırtına Türk ordusudur yâ Rabbi.</strong></div> <div><strong>Senin uğrunda ölen ordu, budur yâ Rabbi.</strong></div> <div><strong>Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın,</strong></div> <div><strong>Galip et, çünkü bu son ordusudur İslâm'ın!</strong></div> <div>Yahya Kemal Beyatlı”</div> <div>Bugün <strong>Kazakistan</strong> <strong>Türk</strong> <strong>Devleti'nde</strong> <strong>Anayasa</strong> <strong>ATAZAN</strong> Günü.</div> <div><strong>Türkiye'mize</strong> de <strong>Kazakistan'ımıza</strong> da kutlu olsun.</div> <div>Devletlerimiz bayındır olsun.</div> <div>Benim Güzel Milletim.</div> <div>Yiğit Ordum.</div> <div><strong>Peygamber</strong> <strong>Ocağı'ndan</strong>, <strong>Allah'ım</strong> muştulu orduları çıkar.</div> <div><strong>Dün İ'lây-ı Kelimetullah</strong> mücâdelesine öncü olduk, yarın da olacağız.</div> <div>Nice kutlu zaferler kazanacağız.</div> <div><strong>M.Ö. 209'da</strong> düzenli <strong>Ordular</strong> kurdu <strong>Mete</strong> <strong>Hân</strong> Atamız.</div> <div><strong>Kıyamete</strong> kadar sürecek kavgamız…</div> <div>Bugün bir kez daha tüm <strong>Türk</strong> <strong>Orduları’nın</strong> (Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Macaristan, Türkiye, Azerbaycan hatta İran ve Pakistan) kuruluşunun <strong>Mete</strong> <strong>Han</strong> Atamızın düzenli ordular kurduğu <strong>M.Ö. 209</strong> olması gerektiğini hatırlatıyor, Kıyamete kadar <strong>Türk</strong> <strong>Ordularının</strong> zaferlerle taçlanmasını <strong>Rabbimden</strong> niyâz ediyorum. <strong>Turan</strong> <strong>Orduları</strong>, tüm <strong>Türk</strong> <strong>Yurtlarındaki</strong> <strong>Milletimizin</strong> gönlünde kuruldu. Kamuoyuna ve karar vericilere birlik için baskıyı artırmalıyız. Siyasiler de aynı irâdeyi dünyaya beyân etmeliler böylece…</div> <div>.</div> <div><strong>Emekli Yarbay Halil Mert, dikGAZETE.com</strong></div> <div>-Strateji ve Yönetim Uzmanı, Elektrik-Elektronik Mühendisi</div> <div>Yazıyı buradan ayrıntılı izleyebilirsiniz.</div> <div>https://youtu.be/cSAEdiTYMkc</div> <div></div> <div></div> <div></div> <div>.</div> <div></div>
22°