Türkiye, Zengezur Koridoru’nun neresinde?

Türkiye, Zengezur Koridoru’nun neresinde?

Türkiye, Zengezur Koridoru’nun neresinde?

Avrasya jeopolitiğinin parlayan yıldızı” ifadesi, Azerbaycan’ın son yıllarda bölgesinde sergilediği yükselişi en iyi anlatan tanımlamadır. Bu nitelendirmenin patenti bana ait; zira Azerbaycan gerçekten de Güney Kafkasya’da lider bir devlet olarak tarih sahnesindeki yerini sağlamlaştırıyor. Enerji kaynakları, stratejik coğrafi konumu ve askeri kapasitesi, Bakü’yü bölgesel denklemlerde vazgeçilmez bir aktör haline getirmiş durumda.

Ancak Azerbaycanlı liderlerin unutmaması gereken kritik bir gerçek var: Türkiye’nin siyasi, askeri ve ekonomik desteği olmadan, Rusya veya İran gibi bölgesel güçlere karşı uzun vadeli direnç gösterebilmesi ya da bağımsızlığını koruması son derece zordur. Bu yalnızca askeri caydırıcılık açısından değil, uluslararası arenada meşruiyet ve diplomatik koruma açısından da geçerlidir. Türk devletinin onayı ve stratejik uyumu olmadan atılacak her adım, özellikle Batı’nın cazip görünen fakat uzun vadede riskli projeleri bağlamında, Azerbaycan’ın aleyhine sonuçlar doğurabilir. Bu bağlamda Bakü’nün, bölgesel ittifak siyasetini, Ankara merkezli ve çok kutuplu dengeler gözetilerek inşa etmesi hem kendi güvenliği hem de Türk Dünyası vizyonunun sürdürülebilirliği açısından hayati önem taşır.

Zengezur bağlamında Ankara Bakü ilişkileri…

Zengezur Koridoru tartışmaları, bu gerçeğin en somut göstergesidir. Koridor, Azerbaycan’a stratejik bir ulaşım ve ticaret hattı kazandırırken, aynı zamanda küresel güç rekabetinin tam ortasında yer almasına yol açıyor. ABD veya Batı merkezli garantörlük modelleri, ilk bakışta ekonomik fırsatlar sunsa da uzun vadede bölgesel dengeleri değiştirecek, Bakü’nün hareket alanını kısıtlayabilecek sonuçlar doğurabilir. Türk devletinin onayı ve stratejik uyumu olmadan bu tür bir projeye adım atmak, Azerbaycan’ı kendi coğrafi avantajlarını başkalarının jeopolitik araçlarına dönüştüren bir konuma sürükleyebilir.

Bu nedenle Bakü, Zengezur Koridoru’nun işletme ve güvenlik mekanizmasını Türkiye ile eşgüdüm içinde yürütmeli, aynı zamanda Rusya, İran ve Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile denge politikası izlemelidir. Aksi takdirde koridor, “Türk Dünyası coğrafi sürekliliği” vizyonunu güçlendirmek yerine, Azerbaycan’ın üzerinde dış baskı unsuru olarak kullanılabilir.

Zengezur Koridoru projesi ABD-İsrail ortak yapımı mı?

Ermenistan ve Azerbaycan liderleri, Cuma günü Beyaz Saray'da ortak bir bildiri imzalayarak, iki ülke arasındaki yaklaşık kırk yıllık çatışmayı sona erdiren Trump yönetiminin kolaylaştırıcılığındaki bir barış anlaşmasına bağlılıklarını bildirdiler. Azerbaycan ve Ermenistan liderlerinin Trump’ın huzurunda imzaladığı anlaşma, Zengezur Koridoru’nun geleceğini ABD kontrolüne devreden bir sürecin başlangıcı olarak görülüyor.

Bu durum, Türkiye’nin Kafkasya’daki stratejik konumunu doğrudan etkileyen, çok boyutlu bir gelişme niteliğinde. Anlaşmanın merkezinde, kökenleri Sovyetler Birliği’nin dağılmasından çok önceye uzanan ve Batı’da uzun süredir farklı isimler altında gündemde tutulan “Zengezur Koridoru” projesi yer alıyor. Bu plan, başlangıçta NATO ve İsrail tarafından tasarlandı ve son otuz yılda “Paul Goble Planı” gibi farklı formatlarda yürütüldü.

Türkler ABD’nin vassalı mı?

Bu koridor, Azerbaycan’ın ana karası ile Nahçıvan’ı doğrudan bağlayarak Türkiye’ye kara yoluyla Orta Asya’ya erişim imkânı sağlayacak. Türkiye açısından bu, “Türk Dünyası coğrafi sürekliliği” vizyonunun kilit taşı. Ancak hattın ABD denetimine geçmesi, Ankara’nın Anadolu-Orta Asya entegrasyonu hedefinde doğrudan dış güç kontrolü anlamına geliyor. Washington, bu hattı sadece lojistik değil, siyasi ve askeri nüfuz hattı olarak kullanma potansiyeline sahip. Rusya’nın Kafkasya’daki etkisini zayıflatabilecek bu hamle, aynı zamanda Türkiye’nin bağımsız hareket alanını daraltabilir. Enerji ve ticaret geçişleri üzerinde dolaylı bir Amerikan denetimi, Ankara’nın bölgesel oyun kurucu rolünü kısıtlayacaktır.

Kazan kazan da nereye kadar?

ABD garantörlüğündeki bir koridor, Azerbaycan’ın güvenlik tercihlerinde Batı’ya yönelme eğilimi olarak algılanabilir. Bu durum, Türkiye–Azerbaycan ilişkilerinde diplomatik dengeleri değiştirebilir. Ermenistan ise ABD aracılığıyla güvenlik garantileri ve Batı pazarına erişim imkânı kazanarak, Türkiye üzerindeki ekonomik ve diplomatik baskısını artırma fırsatı bulabilir. Bu gelişme, Ankara’nın Ermenistan’la normalleşme sürecinde karşısına daha yüksek talepler çıkmasına yol açabilir.

Koridorun ABD kontrolünde olması, Türkiye’nin Rusya ve İran’la yürüttüğü denge politikasını zorlaştırır, Türk Devletleri Teşkilatı kapsamındaki Orta Asya projelerini Washington’un onayına tabi hale getirebilir. Türkiye’nindoğu-batı transit merkezi” rolü, kısmen ABD yönlendirmesine açık bir hatta dönüşebilir. Bu nedenle Ankara’nın çıkarı, koridorun ya Azerbaycan–Türkiye ortak kontrolünde ya da tarafsız, çok taraflı bir mekanizma ile işletilmesidir.

Rusya ve İran'a köstek!..

Anlaşmanın en dikkat çekici boyutlarından biri, 44 kilometrelik Zengezur hattının yapım ve işletme hakkının 99 yıllığına ABD’ye verilmesi. Bu, Türkiye, Rusya ve İran açısından ciddi bir jeopolitik risk anlamına geliyor. ABD’nin bölgeye yerleşmesi, Güney Kafkasya’da yeni bir Amerikan kuşatma hattı oluşturabilir. Bu durum, tarihî “Kafkas Seddi”nin modern bir versiyonu gibi değerlendirilebilir. ABD kontrolü, Rusya ve İran’ın Ermenistan üzerinden bağlantılarını zayıflatabilir, Çin’inKuşak ve Yol” projesine gerektiğinde engeller çıkarabilir ve Türk–Amerikan ilişkilerinin bozulması halinde koridorun Türkiye aleyhine kullanılması riskini doğurabilir.

Patent ABD’nin işletme Türklerin mi olacak?

Böyle bir senaryoda Ankara’nın atabileceği adımlar arasında; Washington’dan koridor yönetiminde Türkiye ve Azerbaycan’ın etkin rol almasını talep etmek, Erivan ve Bakü ile doğrudan temasları artırmak, koridor güvenliğinde ve işletmesinde Türk şirketlerine yer açacak ticari paketler sunmak, NATO içinde çok taraflı güvenlik mekanizmalarını savunmak, Rusya ve İran’la pragmatik denge kurmak, alternatif nakliye ve enerji hatlarına yatırım yaparak bağımlılığı azaltmak ve kamu diplomasisiyle bölgesel algıyı yönetmek sayılabilir.

Washington’un denetiminde kalacak bir Zengezur Koridoru, Güney Kafkasya’da ABD’nin uzun vadeli stratejik ve ticari erişimini güçlendirecek; bu da hem Türkiye’nin Orta Asya vizyonunu daraltacak hem de Türk–Rus ve Türk–İran ilişkilerinde gerilim potansiyeli yaratacaktır. İran’ın, Moskova desteği olmasa dahi ABD destekli bir geçiş hattını durdurma kararlılığını şimdiden yüksek sesle dile getirmesi, önümüzdeki dönemde bu hattın bölgesel gerilimlerin yeni merkezlerinden biri haline gelebileceğini gösteriyor.

Zengezur Koridorunun jeoplotik jeostratejik önemi…

Jeopolitik açıdan, koridor Azerbaycan’ın ana karası ile Nahçıvan’ı birleştirerek Türkiye’ye doğrudan kara yolu üzerinden Orta Asya erişimi sağlıyor. Bu, yalnızca iki ülke arasındaki fiziki bağlantıyı değil, Türk Dünyası coğrafi sürekliliğini de güçlendiren stratejik bir hat. Türkiye açısından bu koridor, Orta Asya’daki Türk Cumhuriyetleri ile entegrasyon projelerinin omurgasını oluşturuyor. Ancak hattın ABD kontrolüne geçmesi, Ankara’nın Avrasya merkezli dış politika vizyonunun üzerine bir “dış güç filtresi” yerleştirir. Bu durum, koridorun yalnızca ulaşım değil, aynı zamanda enerji ve ticaret hatları üzerinde de Washington’un stratejik denetim kurması anlamına gelir. Böylece Türkiye’nin bağımsız hareket alanı daralırken, Rusya ve İran gibi bölgesel aktörlerle kurduğu denge politikası da zayıflar.

Jeostratejik açıdan, Zengezur hattı, yalnızca Azerbaycan ve Türkiye için değil, NATO, AB, Rusya, İran ve Çin gibi büyük aktörler için de kritik önemdedir. Hat, Güney Kafkasya’nın kalbinden geçen ve Hazar Havzası’nı Akdeniz’e bağlayan alternatif bir transit güzergâhı oluşturur. Kontrol eden güce hem askeri hem ekonomik hem de istihbari avantaj sağlar. ABD denetimi, bölgeye kalıcı Batı askeri varlığı getirebilir ve bu da Güney Kafkasya’yı yeni bir jeopolitik gerilim hattına dönüştürür. Azerbaycan açısından bakıldığında, Türkiye’siz veya çok taraflı garanti mekanizması olmadan bu hattın işletilmesi, orta ve uzun vadede stratejik bağımlılığa dönüşebilir.

Ekolojik açıdan, Zengezur hattı, Aras Nehri havzasına ve çevresindeki biyolojik çeşitliliğe doğrudan etki edebilecek bir altyapı projesidir. Koridorun yapım sürecinde geniş çaplı arazi düzenlemeleri, orman ve mera alanlarının daralması, su kaynakları üzerinde baskı ve habitat parçalanması gibi riskler ortaya çıkar. Ayrıca ağır taşımacılık ve enerji hatlarının yoğunlaşması, bölgedeki doğal ekosistem üzerinde uzun vadeli stres yaratabilir. Bu, hem yerel tarım üretimini hem de su güvenliğini etkileyebilir.

Günün sonunda Zengezur Koridoru, Türkiye için “Türk Dünyası coğrafi sürekliliği” vizyonunun temel taşı olmakla birlikte, dış güç kontrolüne geçmesi halinde stratejik kazanımdan ziyade jeopolitik bağımlılık yaratma potansiyeli taşır. Projenin hem bölgesel güvenlik dengeleri hem de çevresel etkileri, yalnızca siyasi değil, teknik ve ekolojik tedbirleri de kapsayan kapsamlı bir planlama ile yönetilmelidir.

Türkiye için stratejik risk!..

Koridorun ABD kontrolünde olması, Ankara’nın Rusya ve İran’la yürüttüğü denge politikasını zorlaştırır. Orta Asya’daki Türk Devletleri Teşkilatı projeleri, ABD’nin iznine tabi hale gelebilir. Türkiye’nindoğu-batı transit merkezi” rolü, kısmen Washington’un yönlendirdiği bir hatta dönüşür.

Bu durum, Ankara’nın Kafkasya stratejisinde ciddi bir “jeopolitik kayıp” olarak değerlendirilebilir. Türkiye’nin çıkarı, Zengezur koridorunun ya Azerbaycan-Türkiye ortak kontrolünde ya da tarafsız ve çok taraflı (Türkiye’nin içinde olduğu) bir mekanizma ile yönetilmesindedir. ABD’nin tek taraflı kontrolü, Ankara’nın Orta Asya vizyonunu kısıtlayacak, bölgedeki manevra kabiliyetini daraltacaktır. Nitekim bu anlaşmanın kalıcı barışı sağlamaktan ziyade, NATO'nun Güney Kafkasya'daki askeri ve jeopolitik konumunu güçlendireceği söylenebilir. Güney Kafkasya bölgesinin ticaret, transit ve enerji akışlarındaki büyük potansiyeli ABD denetime giriyor

Sahi!.. Türk Devletler Teşkilatı bu işe ne der?

Türk dışişlerinin, bakanlarının diploma krizinden başlarını kaldırıp, nasıl bir strateji geliştirdiğini bilemiyoruz. Ancak Trump’ın Washington DC’deki anlaşma merasimine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı davet etmemesi büyük bir nezaketsizlik örneğidir. Türk dışişlerinin, iktidar kanadından gelen bürokratlarının Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın anlaşma töreninde yer almasını sağlayamaması başarısızlık olarak görülebilir.

İran, Güney Kafkasya’da bölgesel güvenliği zedeleyecek bir adım olarak gördüğü ABD destekli geçiş koridorunun kurulmasını, Moskova’nın desteği olmasa bile engellemeye kararlı. Bu güçlü söylenti, bölgedeki güç dengelerinin yeniden şekilleneceğine işaret ediyor.

Uluslararası Barış ve Refah için Trump Rotası” olarak adlandırılan Zengezur Koridoru, esasen kimin çıkarlarına hizmet ediyor?

Bölge halklarının refahı mı, yoksa büyük güçlerin jeopolitik hesapları mı? Bu kritik noktada, Türk Devletler Teşkilatı’nın tavrı ve somut önerileri hem bölgenin geleceği hem de Türk dünyasının stratejik birlikteliği açısından belirleyici olacak.

.

Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com

омюр челикдёнмез, Дикгазете

Seçilmiş Kaynakça

https://www.iranintl.com/en/202508093340

https://wanaen.com/zangezur-corridor-and-irans-response-toolbox/

https://www.specialeurasia.com/2025/08/09/us-armenia-azerbaijan-peace-deal/

https://www.politico.com/news/2025/08/07/us-deal-armenia-azerbaijan-00499285

Error: Tweet not found?t=Ozv0XK3TghUzTJBXpRRfkQ&s=19

Error: Tweet not found?t=ziDdh0-o6nGD4tBn9vgVPw&s=19

Error: Tweet not found?t=-u6p11CSSGfghbXBWIALKw&s=19

https://tr.euronews.com/2025/08/08/zengezurdan-trump-rotasina-yeni-koridor-turkiye-ve-dunyayi-nasil-etkileyecek

https://www.reuters.com/world/us-secures-strategic-transit-corridor-armenia-azerbaijan-peace-deal-2025-08-07/

https://www.hurriyet.com.tr/dunya/azerbaycan-ve-ermenistanin-imzaladigi-deklarasyonun-metni-paylasildi-42908701 

https://foreignpolicy.com/2025/08/08/armenia-azerbaijan-war-peace-deal-trump-white-house-tripp-zangezur-corridor/

...