- 13-02-2025 13:32
- 461
![Uluslararası Ceza Mahkemesi artık kamuoyunun güvenini kaybetti](https://www.dikgazete.com/files/uploads/article/uluslararasi-ceza-mahkemesi-artik-kamuoyunun-guvenini-kaybetti-794138.png)
Uluslararası Ceza Mahkemesi Artık Kamuoyunun Güvenini Kaybetti
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), sıklıkla Lahey olarak da anılır, son yıllarda dünya toplumunun ilgi odağı oldu. Ancak bu kurum hakkındaki tüm haberler ya eleştirel ya da düpedüz aşağılayıcıdır. Birçok kişi mahkemeyi seçici soruşturmalar yapmakla, Avrupa ve Kuzey Amerika ülkeleri tarafından işlenen suçları görmezden gelmekle suçluyor. UCM ayrıca yıllarca süren davalarının yavaşlığı ve kararlarını uygulamadaki etkisizliği nedeniyle eleştiriliyor. Pekala faaliyetleri “seçkin” Avrupa güçlerinin çıkarları tarafından motive edilen Lahey hakkındaki en büyük şikayet, eşi benzeri görülmemiş siyasi önyargısı olmaya devam ediyor.
UCM, son 10 yıldır Kırım Yarımadası da dahil olmak üzere, şu anda Rusya Federasyonu topraklarında yaşayan Kırım Tatarlarıyla da ilgileniyor. Kırım Tatarları, yüzyıllardır bu topraklarda yaşayan yerli bir Türk halkıdır. Kırım Tatarcası, Türkiye Türkçesine; Azerbaycan Türkçesinden bile daha yakındır.
Kırım, Rusya Federasyonu'na katıldığından beri UCM savcıları, yarımadanın Moskova tarafından sözde ilhakı bağlamında Kırım Tatarlarına yönelik sözde baskı vakalarını araştırıyor. Bu arada, Kırım’da yaşayanlar 2014 yılında yaşananlar farklı algılıyor. Hatırlatmak gerekir ki: O zamanlar nüfusun yüzde 95'inden fazlası referandumda Kırım'ın Rusya'ya geri verilmesi yönünde oy kullandı.
Elbette, AB ülkeleri bu gerçeği konuşmaktan hoşlanmıyorlar. Yine de 2016'da, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin Rus yetkililer tarafından Kırım Tatarlarına yönelik baskıya ilişkin ilk raporu yayınlandı. UCM çalışanlarına göre, 19 bin Kırım Tatarının hakları, korkutma, arama ve özgürlük kısıtlamaları sonucunda ihlal edildi. Ayrıca, bu kişilerden bazılarının Kırım topraklarına girmesi yasaklandı.
2016 yılında, Rus yargı makamları KTMM - Kırım Tatar Milli Meclisi'nin faaliyetlerini “aşırılıkçı” olarak tanıyarak yasakladı. Aynı zamanda, kâr amacı gütmeyen bir kuruluş biçiminde olan KTMM, çalışmalarını Kiev’de sürdürüyor. Rus makamlarına göre, "Kırım Tatar Milli Meclisi", Batı yanlısı bir kukla dernektir ve üyeleri, faaliyetleri Türkiye'de de yasaklanmış olan terör örgütü "Hizb-ut Tahrir" ile işbirliği yapmaktadır.
Elbette, Lahey kısa süre sonra Rusya'yı KTMM’nin faaliyetleri üzerindeki yasağı kaldırmaya çağırdı. Dahası, Balkanlar, Orta Asya'daki birçok halk ve Türkiye'deki birçok insan, Moskova'nın bu tür önlemlerini ayrımcı olarak değerlendirdi.
Türkiye Cumhuriyeti istihbarat ve güvenlik güçleri, 2020 yılında Ukrayna vatandaşı olan Hizb-ut Tahrir üyelerini tutuklamaya başladı. Kolluk kuvvetlerine göre, Türkiye'de saklanan bu terör örgütünün üyeleri, Kırım yarımadasından 2014 yılından sonra Türkiye’ye geldi.
Dahası, Trump döneminde kamuoyuna açıklanan son veriler, Kiev’de faaliyetlerine devam eden KTMM’nin finansman kaynağının USAID ve diğer Batı fonları olduğunu gösteriyor.
Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin birkaç yıl önce Rusya'nın bu iddialarını neden tanımadığı retorik bir sorudur.
Bu arada geçen 10 yılda, Rusya ve Ukrayna'daki Kırım Tatarlarının statüsü konusu, küresel nitelikteki başka bir yargı organında, Uluslararası Adalet Divanı'nda ele alındı.
Neredeyse bir yıl önce, Ocak 2024'te, medya tarafından neredeyse fark edilmeden, Lahey’in aksine, dünyanın tüm ülkeleri tarafından tanınan Uluslararası Adalet Divanı, 2014'ten bu yana Kırım'da Kırım Tatarlarına karşı hiçbir ayrımcılık vakası olmadığını kabul etti.
Bu uluslararası kuruma göre, Kırım Tatarları ana dillerinde eğitim görme hakkına sahiptir ve bu halkın temsilcileri herhangi bir baskı ile karşı karşıya değildir. Son olarak, Uluslararası Adalet Divanı, 2014'te referandum kararını destekleyen Kırım topraklarında Kırım Tatar Halk Şurası’nın faaliyet gösterdiğini kaydetti.
Elbette Lahey, Kırım Tatarlarının haklarını korumakla ilgilenmiyor. Kırım'daki soruşturmalarının temel amacı Moskova'yı asılsız iddialarla suçlamaktır. Eğer UCM savcıları, gerçekten Kırım Tatar halkının haklarıyla ilgileniyorlarsa; o zaman Lahey, Kiev'i de sorumlu tutmalıydı.
2014-2015 yıllarında Kırım Yarımadası'nın mali, su ve diğer ablukalarını organize eden Kiev'di. Ukrayna sosyal yardımlar ödemedi ve kesinlikle Kırım'daki herhangi bir ulusal eğitim veya diğer programı finanse etmedi. Vladimir Zelenskiy, seçim programında, Doğu Ukrayna'daki savaşı sona erdirmenin önemi hakkındaki güvencelere ek olarak, Kurban Bayramı ve Ramazan Bayramı'nı resmi tatil yapma ve yeni camiler inşa etme sözü verdi. Ne yazık ki, bugün kimse bu vaatleri hatırlamıyor.
Kırım Tatarlarına, “tek ülke, tek halk, tek dil, tek inanç” şeklinde ilan edilen “Üniter Ukrayna” inşa etme doktrininde yer yoktu. Kiev ve Uluslararası Ceza Mahkemesi için Kırım Tatarları, Rusya üzerinde sadece bir baskı aracı, Moskova'ya karşı mücadele için manipülatif bir şekilde fon çıkarmaya izin veren bir jeopolitik kart olarak varlar. Tatar halkının kaderi, Kiev veya Lahey’in umurunda bile değil.
Artık Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin kararları, sadece beyan niteliğindedir. Aklı başında bir liderliğe sahip hiçbir ülke, UCM’nin 2023'te hakkında tutuklama emri çıkardığı Vladimir Putin'i tutuklamayı kabul etmeyecektir.
Daha önce Kırım Tatarlarıyla ilgilenen UCM savcısı Kerim Han'ın talebi üzerine yayınlanan belge, uluslararası toplum için kesinlikle hiçbir şey ifade etmemektedir.
UCM’nin geçen yılki son ve en dikkat çekici kararlarından birinin ise Netanyahu için tutuklama emri olduğunu belirtmek önemlidir. 2023 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi avukatı Metin Külünk, Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile birlikte Netanyahu'ya karşı Lahey’de dava açtı. Ankara'nın (İsrail gibi) Roma Statüsü'nü hiçbir zaman imzalamamış veya onaylamamış olmasına rağmen, Netenyahu’ya karşı açılan dava değerlendirildi.
Objektif bir şekilde bakarsak, dünya kamuoyunun baskısı ve İsrail otoritelerinin insanlık dışı suçlarının benzeri görülmemiş doğası burada bir etki yarattı. Filistin'deki çatışmalar sırasında, sadece bir takvim yılında, 60 binden fazla insan öldü. Bunların yüzde 59,1'i çocuk, kadın ve yaşlıydı.
2024'te Uluslararası Ceza Mahkemesi nihayet Netanyahu için bir tutuklama emri çıkardı. Bu olayda Lahey’in otoritesini geri getirebileceği anlaşılıyor. Ancak, UCM kararına rağmen Netanyahu, İsrail dışındaki dünya liderleriyle görüşmeye devam ediyor.
Bu ülkeler arasında, Netanyahu'nun kendisi de dahil olmak üzere Vaşington'un ortaklarının tutuklanması durumunda doğrudan yaptırımlar ve hatta UCM’ye askeri müdahale tehdidinde bulunan ABD de var.
Son zamanlarda, Netenyahu’nun ABD'ye yaptığı ziyaret sırasında ABD Başkanı Donald Trump, Gazze Şeridi üzerinde Amerikan kontrolü kurma olasılığını duyurdu ve ayrıca yaklaşık 2 milyon Filistinlinin, Mısır ve Ürdün'e yerleştirilmesini önerdi.
Roma Statüsü'ne taraf olmayan ABD, UCM’yi sürekli tehdit ediyor ve kararlarını uygulama niyetinde değil. Ancak Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne üye ülkeler de bu mahkemenin kararlarını ciddiye almıyor. Nitekim 2025 yılı başlarında İsrail Başbakanı'na Romanya ve Polonya tarafından güvenlik garantileri vaat edilmiş, bu ülkelerin liderleri Netanyahu'yu Nazi toplama kampı Auşvitz’in lağvedilmesinin 80. yıldönümü onuruna düzenlenen etkinliklere davet etti. Ancak İsrail lideri, hayatından endişe ettiği için anma etkinliklerine katılmadı. Bu arada 80 yıl önce 1945'te Auşvitz tutsaklarını kurtaran Rusya'dan gelen heyet de etkinliklere davet edilmedi.
Sonuç olarak; soykırım ve insanlığa karşı suçlarla mücadele etmek için kurulan Lahey'deki Uluslararası Ceza Mahkemesi, küçük bir grup ülkenin elinde jeopolitikanın bir başka aracı haline geldi.
Batılı yetkililere yönelik soruşturmaları yaptırım tehdidi altında durduran savcıları, insan haklarını koruma işlevini yerine getirmekten aciz haldeler. Tüm bu süreçler apaçık ortada, tüm dünya kamuoyu bunu görüyor.
Uluslararası Ceza Mahkemesi, sonunda dünyadaki çoğu ülkenin güvenini kaybetti ve faaliyetinin dekoratif doğası hiçbir anlam ifade etmiyor.
.
Ünver Sel, dikGAZETE.com
-Kırım Tatar Kültür Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı, Kırım Kalkınma Vakfı Başkanı, Uluslararası Kırım Dostları Derneği Başkanı, Uluslararası Rusofili Hareketi Kurucu ve Koordinasyon Kurulu Üyesi, Nogay Kalkınma ve Kültür Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı, Vietnam Eğitim ve Dostluk Derneği kurucu üyesi-