İstanbul
Türk Silahlı Kuvvetlerine sızan FETÖ'cü askerlerin 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimini engellemek için o gece canları pahasına mücadele eden vatandaşlardan biri de darbenin gerçekleştiği yıl henüz daha 14 yaşında olan Adviyye Gül İsmailoğlu oldu.
Cuntacı askerlerin açtığı ateş sonucu sol koluna kurşun isabet etmesiyle ağır yaralanarak gazi unvanını kazanan ve şimdi 23 yaşında olan İsmailoğlu, unutamadığı o geceyi anlattı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, milleti meydanlara davet etmesi üzerine annesi, babası ve ablasıyla Fatih'teki evinden çıkarak direnişin bir parçası olmak için Saraçhane'deki İstanbul Büyükşehir Belediyesi binasına doğru ilerlediklerini dile getiren İsmailoğlu, 15 Temmuz'un kara bir gece olduğunu ancak sonunun aydınlık bittiğini belirtti.
O gecenin herkes için karışık, karmaşık ve anlamsız olduğunu ifade eden İsmailoğlu, darbenin başladığı saatlerde haberlerde askerlerin köprüde olduğunu gördüğünü ve buna anlam veremediklerini söyledi.
İsmailoğlu, "O zamanlar 14 yaşında, darbenin ne olduğunu, neden yapıldığını çok da bilmediğim bir yaştaydım. Ona rağmen, vatanımızda huzurumuzun yerinde olduğunu ve böyle bir kalkışmaya, girişime gerek olmadığını anlayabiliyordum." dedi.
"Anneme, 'Biz de vurulursak şehit mi olacağız.' diye sordum"
İsmailoğlu, cuntacı askerlerin sokağa indiği andan itibaren ablasıyla evden çıkmak istediklerini, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın halkı meydanlara davet etmesi üzerine ailecek abdest aldıklarını, helalleştiklerini ve bayraklarını ellerine alarak meydanlara çıktıklarını anlattı.
Sokağa çıkarken neyle karşılaşacaklarını bilmediklerini ve silah seslerinin geldiğini kaydeden İsmailoğlu, şunları söyledi:
"İnsanların vurulduğunu duyuyorduk. Ezan sesleri geliyordu. Anneme, 'Biz de vurulursak şehit mi olacağız.' diye sordum. O da, 'biz oraya vatanımız için gidiyoruz. Vatan sevgisi imandandır. Allah'ın izniyle ölürsek şehit oluruz. Kalırsak gazi oluruz.' dedi. O niyetle çıkmışız demek ki. Valiliğe diye çıktık yola. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin önünde bulduk kendimizi. Hep diyorum, nasibimizi alacağımız yere yönlenmişiz."
İsmailoğlu, ailesiyle, Saraçhane'deki İstanbul Büyükşehir Belediyesi binasının önüne geldiklerini, darbeci askerlerin yola barikatlar kurduğunu ve insanları engellemeye çalıştığını anlatarak, "15-20 tane asker, ellerinde G3 tüfekleriyle yere çökmüş, insanları vurmaya hazır bir şekilde bekliyorlardı. En öndeki insanları ayaklarından vurmaya başladılar. Sonra insanlar korkmadılar, geri çekilmediler. Hiç kimsede bir silah da yoktu. Bir taş bile yoktu. Kimse onlara saldırmıyordu, dilimizde sadece tekbirler vardı. Sadece elimizdeki bayrağa güvendik." diye konuştu.
"Yaralıya yardım etme içgüdüsüyle ayağa kalktım, sonra sırtımda bir acı hissettim"
İsmailoğlu, o anlarda yalnızca Allah'a dua ettiklerini ve askerlerin yanlarına gitmeye çalıştıklarını aktararak, askerleri omuzlarından sarsmak ve "Siz ne yapıyorsunuz?" demek istediklerini söyledi.
İsmailoğlu, "O zamanlar 14 yaşında, darbenin ne olduğunu, neden yapıldığını çok da bilmediğim bir yaştaydım. Ona rağmen, vatanımızda huzurumuzun yerinde olduğunu ve böyle bir kalkışmaya, girişime gerek olmadığını anlayabiliyordum." dedi.
"Anneme, 'Biz de vurulursak şehit mi olacağız.' diye sordum"
İsmailoğlu, cuntacı askerlerin sokağa indiği andan itibaren ablasıyla evden çıkmak istediklerini, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın halkı meydanlara davet etmesi üzerine ailecek abdest aldıklarını, helalleştiklerini ve bayraklarını ellerine alarak meydanlara çıktıklarını anlattı.
Sokağa çıkarken neyle karşılaşacaklarını bilmediklerini ve silah seslerinin geldiğini kaydeden İsmailoğlu, şunları söyledi:
"İnsanların vurulduğunu duyuyorduk. Ezan sesleri geliyordu. Anneme, 'Biz de vurulursak şehit mi olacağız.' diye sordum. O da, 'biz oraya vatanımız için gidiyoruz. Vatan sevgisi imandandır. Allah'ın izniyle ölürsek şehit oluruz. Kalırsak gazi oluruz.' dedi. O niyetle çıkmışız demek ki. Valiliğe diye çıktık yola. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin önünde bulduk kendimizi. Hep diyorum, nasibimizi alacağımız yere yönlenmişiz."
İsmailoğlu, 14 yaşında bir çocukken vatanı koruma bilincine sahip olmasını ailesine borçlu olduğunu anlatarak, "Milliyetçiliği bir gurur olarak taşıyorum. Küçüklüğümüzden beri ninnilerimizde, kitaplarımızda, bu ülkenin destanlarını yazan kahramanlarının hikayeleriyle büyüdük. Bizim memleketimizdeki büyük Nene Hatunların hikayeleriyle büyüdük. Ben de demek ki içten içe gerçekten bunu çok istemişim. Rabbim de dua olarak kabul etmiş." diye konuştu.
15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden 9 yıl geçtiğini ve yıllardır aynı şeyleri anlattığını vurgulayan İsmailoğlu, şunları söyledi:
"O gece ülkemiz için, benim için bir milattı. En çok vatanımız için bir milattı. O geceyi unutturmamak için, 15 Temmuz hep hafızalarımızda diri kalsın diye, o geceyi anlatmaya karar verdim. Çünkü ölmediysem bir sebebi var diye düşündüm. 15 Temmuz evet, o gece yaşandı bitti ama ne ülkemizde ne dünyada 15 Temmuz gibi hain geceler bitmiyor. Orta Doğu'da, dünyanın çeşitli yerlerinde zulüm gören halklar ne yazık ki bazı güçler tarafından hala bu tarz darbe girişimlerine maruz kalıyor."
Gençlere seslenen İsmailoğlu, "Bizim gençler olarak uyanık olmamız lazım. 15 Temmuz bir Kurtuluş Savaşı'ydı ama üçüncüsünü vermemiz gerekmeyeceğinin hiçbir garantisi yok. Ufak tefek girişimler hala oluyor. Farklı yerlerden, dinimize, kültürümüze, insanlığımıza oluyor. Bizim uyanık olup, etrafımızı görüp, çok fazla da kişisel hırslara bence aldanmadan, dünyanın farkında olup buna göre biraz davranmamız gerekiyor. Bu toprakların bekçisi olmaya devam edeceğimize de inanıyorum. Z kuşağından ümidini kesen yetişkinlere de sesleneyim, bize inanın." ifadelerini kullandı.