?>

"Çölyak hastaları yedikleri her gıdanın içeriğini bilmeli"

- Medicana International İstanbul Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Karabulut: - "Çölyak hastalığında tedavinin temelini glutensiz beslenme oluşturur. Bu amaçla buğday, arpa ve çavdar kesinlikle yenmemelidir" - "Buğday nişastası ile kaplı sakızlar ve hazır çorbalar gibi bu ürünlerin az da olsa karışacağı gıdalar da tüketilmemelidir"

Sağlık - 8 yıl önce

İSTANBUL (AA) - Medicana International İstanbul Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Laika Karabulut, çölyak hastalığında tedavinin temelini glutensiz beslenmenin oluşturduğunu belirterek, "Bu amaçla buğday, arpa ve çavdar kesinlikle yenmemelidir. Buğday nişastası ile kaplı sakızlar ve hazır çorbalar gibi bu ürünlerin az da olsa karışacağı gıdalar da tüketilmemelidir. Yani bu konuda yenilen her gıdanın içeriğini bilmek gerekmektedir" ifadelerini kullandı.
Çölyak hastalığına ilişkin yazılı açıklama yapan Karabulut, bu hastalığın bağırsaklarda besin maddelerinin sindiriminin ve emiliminin bozulmasına yol açtığını ifade etti.
Karabuluk, çölyak hastalığının kişilerin en sevdiği yiyeceklerden uzak kalmasına neden olduğunu, yaşam boyu devam eden bir alerji olduğunu ve tedavi edilmediği ya da dikkat edilmediği durumda hayatı zorlaştırabildiğini dile getirdi.

Karabulut, şunları kaydetti:

"Çölyak hastalığı buğday, arpa, çavdar ve yulafta bulunan protein yapısındaki glutene hassasiyet gösterilmesidir. Aslında glutenin içindeki gliadine karşı oluşan reaksiyon sonucu hastalık ortaya çıkar. Gluten ile karşılaşan epitel haraplanır. Bu harabiyete karşı vücudun immünolojik savunma sistemi harekete geçerek bu hatalı davranışa karşı serolojik tetkikler ile ortaya koyabildiğimiz antikorlar oluşur. Bu antikorlar epitel hücreleri tarafında 'ben hasarlanıyorum' sinyallerine karşı verilen cevaplardır.
Çölyak hastalığı 19. yüzyılda tanımlanmış olup 20. yüzyılda tanı kriterleri, klinik değerlendirilmesinde değişiklik olmaya başladı. İlk hastalık tanımlanmaya başladığında kronik ishal, kilo kaybı ve çeşitli besinlerin emiliminin bozulması ile ortaya çıkmaktaydı. Patolojik tanı için ince bağırsağın jejunum tarafından biopsiler alınarak konulmaktaydı. 20. yüzyılın sonlarında gerek serolojik tetkikler gerekse kolay ulaşılabilen endoskopik biopsiler nedeniyle tanı daha kolay konulmakta. Serolojik testler ailede çölyak hastalığı olanlar, Tip 1 diyabetler, açıklanamayan kansızlıklar, erken osteoporoz, otoimmun tiroid hastalığı olanlar ve tekrarlayan ishal ataklarında çölyak hastalığı taranmalı ve gerekli testlere göre endoskopik olarak ince bağırsak biopsieri alınmalıdır."

- "Tedavinin temelini glutensiz beslenme oluşturur"

Hastalığın tanısında serolojik testlerin çok önemli olduğunu bildiren Karabulut, çölyak tarama testlerinin pratik ve çabuk yapılabildiğini, fakat duyarlılıklarının düşük olduğunu belirtti.
Karabulut, "Zira bakılan antikorlgA'dır. Ve toplumda yüzde 2 igA eksikliği olduğunu unutmamak gereklidir. Çölyak hastalığının teşhisinde mutlaka yapılması gereken inceleme, oniki parmak bağırsağının distalinden biopsiler alınmalıdır. Kısa süreli ve sedasyon ile konforlu yapılan endoskopik işlemdir" ifadelerini kullandı.
Tedavinin temelini glutensiz beslenmenin oluşturduğuna dikkati çeken Karabulut, şu açıklamalarda bulundu:
"Bu amaçla buğday, arpa ve çavdar kesinlikle yenmemelidir. Buğday nişastası ile kaplı sakızlar ve hazır çorbalar gibi bu ürünlerin az da olsa karışacağı gıdalar da tüketilmemelidir. Yani bu konuda yenilen her gıdanın içeriğini bilmek gerekmektedir. Pirinç, patates, mısır ve soya unundan yapılmış ürünler kullanılmalı ve bunlarla yapılan hamur işleri tercih edilmelidir. Meyve, sebze, yumurta, et ürünleri tüketilebilir. Gluten içermeyen gıdalar ile beslenmek pahalı, güç ve hasta açısından sıkıcı olabileceği için tanı kesin konularak glutensiz beslenme önerilmelidir. Glutensiz diyete sıkı uyum gösteren hastada hala yakınmalar mevcutsa birlikte sık görülen laktoz intoleransı da gözden geçirilmelidir.
Diyet hem tedavi yöntemidir hem de diyete uyum, kaliteli bir yaşam yoludur. Tedavi başlangıcından eksik olan vitaminler tamamlanır. Diyete uyum devam ettikçe vitamin ve demir eksikliği hastanın karşısına çıkmaz. Dikkatsiz hastalar için hem bu temel vitamin ve minerallerin eksikliği ve hem de ileri dönemlerde ince bağırsağın lenfoması adenokarsinomu gibi bir hastalıkla karşılaşmasına yol açabilir."
Haftanın Öne Çıkanları

Ekşi limondan tatlı gelir

2017-06-15 15:11 - Ekonomi

Bartın'daki FETÖ/PDY davasında karar

2017-06-14 03:32 - Gündem

Şampiyonluk kupası taraftarları bekliyor

2017-06-13 19:37 - Spor

Ege Denizi'nde iki deprem

2017-06-18 02:17 - Gündem

'Kene vücuttan yağ dökülerek çıkarılmamalı'

2017-06-18 14:27 - Sağlık

Bursa'dafuhuş operasyonu

2017-06-14 11:22 - Asayiş

Meteoroloji'den kuvvetli sağanak uyarısı

2017-06-17 20:05 - Genel

Başkent’te cami soygunu

2017-06-14 13:22 - Asayiş

Toyota, 2017 yılının en değerli otomobil markası seçildi

2017-06-14 22:21 - Ekonomi

Şanlıurfalı fırıncılar, kadınları mutfağa sokmuyor

2017-06-15 17:02 - Çevre-Hayat

İlgili Haberler

Akciğer yıkaması yöntemiyle hastalar yeniden rahat nefes alıyor

12:58 - Sağlık

Lösemiyi yenen 8 çocuk babası, organ bağışıyla karaciğer yetmezliğini de aştı

11:47 - Sağlık

Mobil taramada kanser olduğunu öğrenen kadınların erken teşhisle tedavi umudu arttı

12:58 - Sağlık

Uzmanlar 40 yaşından sonra her kadına mamografi takibi öneriyor

12:28 - Sağlık

Apiterapi otoimmün hastalıkların tedavisinde umut oluyor

12:14 - Sağlık

Günün Manşetleri

Aksa Enerji'nin 2026'da 10 yeni santrali 975 megavatla ticari faaliyete geçecek

13:48 - Ekonomi

Otomotivde üst üste üçüncü kez 9 aylık ihracat rekoru kırıldı

13:43 - Ekonomi

5G, Türkiye'nin enerji ve maden sektöründe sürdürülebilirliği artırarak maliyetleri düşürecek

13:38 - Ekonomi

İstanbul'da bazı AVM'lerdeki mağazalar bir günlük kazançlarını Gazze'ye bağışlayacak

13:32 - Gündem

İstanbul'da düzenlenen terörle mücadele konferansı ikinci gününde devam ediyor

13:28 - Gündem