Ankara
Fidan, CNN Türk canlı yayınında gündeme ilişkin soruları cevapladı.
Şam ziyareti sırasında Suriye'de şahit olduğu tahribata ilişkin Fidan, havalimanı çalışmadığı için kara yoluyla Şam'a gittiğini belirterek, İdlib tarafının iyi durumda olduğunu ancak Hama, Humus ve Şam'da bir yıkım gördüğünü ifade etti.
Fidan, Esed rejiminin bu yıkımı ortadan kaldırmak için herhangi bir adım atmamasına ilişkin, "Zaten esas itibarıyla sonunu hazırlayan da o oldu. Astana Süreci'yle bizim başlattığımız sessizlik süreci, ateşkes, 6-7 yıl hiçbir savaşın ve çatışmanın olmaması ve bu süreyi halkın ve şehirlerin yaralarını sarmak için kullanmaması, aslında rejimin hem niyetini hem de kabiliyetini gösteren bir durumdu. Ve sonuçta da sonunu hazırladı." diye konuştu.
Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed Şara ile görüşmesinin uzun sürdüğünü ve her türlü konuyu ele aldıklarını aktaran Fidan, bundan sonra Suriye'de neyin nasıl yapılacağını, Şara'nın bu konudaki ve süreç yönetimindeki görüşlerini ve Türkiye'nin de tavsiyelerini ele aldıklarını söyledi.
Uluslararası toplum Suriye konusunda 4 maddede mutabık oldu...
Fidan, Şam ziyaretinden önce uluslararası toplumla yaklaşık 10-11 gün diplomasi maratonu yürüttüğünü ve bu görüşmelerle Şam'daki yeni yönetimden ne istendiğinin kararlaştırılmasının amaçlandığını dile getiren Fidan, ülkelerin hemfikir olduğu 4-5 madde ortaya çıktığını ifade etti.
Bu maddelere ilişkin Fidan, "Suriye'nin komşuları için tehdit olmaktan çıkması; hiçbir şekilde teröre yer veren, başta DEAŞ ve PKK olmak üzere, bir alan olmaması; azınlıkların can, mal ve hayat güvenliğinin sağlanması ve kötü muameleye tabi olmaması; ülkenin toprak birliğinin ve bütünlüğünün korunması konuları başta olmak üzere ve bu türden maddelerimiz vardı." dedi.
Fidan, Türkiye olarak herkesin kabul edeceği, vicdanen, aklen ve hukuken geçerli bir söylemi teklif ettiklerini ve herkesin de bunu kabul ettiğini anlatarak, bu söylemi de bölge aktörleri ve uluslararası toplumun beklentileri olarak Şara'ya aktardıklarını ve onun da hemfikir olduğunu ve bu maddelere itiraz etmediğini dile getirdi.
Fidan, bu konular içerisinde Türkiye için iki hususun yer aldığına işaret ederek, "Birincisi Türkiye olarak biz 3,5 milyon Suriyeli kardeşimize ev sahipliği yapıyoruz. Yani bu kardeşlerimizin durumları. İkincisi, terör örgütü PKK'nın Suriye'deki varlığının ne şekilde sona erdirileceği meselesi. Bu konuları da ayrıntısıyla ele aldık." ifadelerini kullandı.
"Şara, rasyonel bir lider"
Şam ziyareti sırasında Şara'ya dair izlenimlerine ilişkin Fidan, "Açıkçası ben gayet iyi gördüm. İdlib'de geçirdiği yılların kendisine yaramış olduğunu gördüm. Uzun yıllardır deneyimi var, benim onunla ilgili gözlemlerim var zaman zaman güncellediğim. Ve geldiğimiz noktada gerçekten hem sorumluluğunun farkında, hem Suriye'nin ve bölgenin kendisinden beklentilerinin hem de fırsatların ve kısıtlamaların farkında. Yani rasyonel ama oturaklı bir lider" dedi.
-Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, canlı yayında Ahmet Hakan'ın sorularını cevapladı...
Fidan, Suriye'deki durumun geleceğine yaklaşımına dair umudu bulunduğunu ancak ortaya konan hareketler, politikalara ve eylemlere bakarak hüküm verme taraftarı olduğunu dile getirdi.
Bu şekilde hareket edildiğinde diğer muhataplar nezdinde de ikna edici olduklarını belirten Fidan, şunları kaydetti:
"Şu anda azınlıkların güvencesi olma durumunda bir sıkıntısı yok ama yarın bir gün ülkede ulusal güvenliği ve bütünlüğü sağlamada sıkıntılar olabilir mi, olabilir. Yani bölgede belli anlaşmazlıklar olabilir mi, olabilir. Suriye üzerinde başkalarının hesabı kitap olup karıştırmaya gidebilirler mi, gidebilirler. Bütün bunların da farkında olmak gerekiyor ama güzel olan şu, Suriye halkı kendinden olan bir yönetimi sahiplendi ve umudunu ona bağladı. Bize de bu umudu desteklemek, beslemek düşüyor ve doğru olanı tavsiye etmek düşüyor."
"Suriye'de ilk öncelik uluslararası muhataplığı sağlayacak bir hükümet"
Fidan, Suriye'de öncelikli konulara ilişkin, "Şu anda bir numaralı ödev, bir an önce hem halka hizmet edecek hem de uluslararası muhataplığı sağlayacak bir hükümetin kurulması. Şu anda resmi devlet başkanı hüviyeti yok Ahmed Şara'nın, hala devrim yapan heyetin başkanı sıfatı taşıyor. 3 tane bakan atadı ama bunlar asıl, kalıcı hükümetin atanması gerekiyor. Çünkü uluslararası toplum bir an önce oraya yardım sağlamak ve teknik işbirliği için bekliyor." diye konuştu.
Uluslararası toplumun Suriye'de bir muhatap istediğini kaydeden Fidan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da yardımların seferber edilmesi talimatı verdiğini ancak bakanların, karşısında muhatap görmek istediğini söyledi.
Suriyelilerin ülkelerine dönmeleri için yeniden imarın başlaması gerekiyor...
Fidan, Suriye'de öncelikli olarak yapılmasına gerekenlere ilişkin, "Hükümetin kurulması gerekiyor. Sonra ülkenin yeniden imarı meselesi. Yaraların sarılmaya başlaması bu önemli. Bu konuda ciddi adımların atılması gerekiyor." dedi.
Bakan Fidan, Türkiye, Ürdün, Irak, Mısır, Lübnan ve Batı ülkelerinde yer alan Suriyelilerin geri dönmesi için ülkedeki yeniden yapılanma faaliyetlerinin bir an önce başlaması gerektiğini vurguladı.
Şara'nın da yurt dışında bulunan Suriyelilerin ülkelerine dönmeleri taraftarı olduğunu aktaran Fidan, bu savaşın bu nedenle verildiğini dile getirdi.
Fidan, Şara'nın yönettiği İdlib'de de nüfusun yarıdan fazlasını İdlibli olmayan Suriyelilerin oluşturduğunu, savaş nedeniyle iç göç yaptıklarını anlatarak, "Rejimden kaçan, muhaliflerin kontrolü altındaki bölgelere sığınan diğer insanlardı. Zaten bizim Türkiye olarak alanda önde mevzi kazanmamızın, faaliyet göstermemizin sebebi de buydu. 5 milyona yakın muhalifin kontrolü altında yaşayan mültecilerin Türkiye'ye gelmemesi meselesi." ifadelerini kullandı.
Şara'nın anayasa ve seçime ilişkin 4-5 yıl süre vermesine dair Fidan, bu süreyi Şara'nın söz gelimi kullandığını ve kendisiyle görüşmesinde anayasa ve seçimler meselesinin de gündeme geldiğini söyledi.
Fidan, anayasa için referandum ya da Temsilciler Meclisi'nin onayı gerektiğini ve bunun için de seçim yapılmasının şart olduğunu kaydederek, "Seçim olması için 10 milyondan fazla insanın tekrar dönmesi gerekiyor. Yurt dışında doğmuş son 11 yıl içerisinde sayısı belli olmayan vatandaş var, ölmüş vatandaş var. Yani bunların gelip, kayıtlarını tekrar kontrol altına alıp, kimliğini kaybetmişlere tekrar kimliğini verip, bir sistem oturtulması gerekiyor. Yani bu ne kadar zamanı bulur? Buna hemen başlamak gerekiyor. Bu yerine oturduğu zaman tabii o halk üzerinden bir seçime girilmesi gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Şara'nın "seçimden kaçma" gibi bir durumu olmadığını ve bu süreci kendisinin ona anlattığını aktaran Fidan, devletinin adının da mevcut ismi olan "Suriye Arap Cumhuriyeti" olacağını ifade etti.
"Eski rejim mensuplarının örgütlenmesi engellenmeli"
Fidan, Şara ve ekibinin, Suriye Milli Ordusu'nun ve güneydeki unsurların yeni yönetime destek vermesinin ve askeri güvenliğin sağlanmasının önemli bir başlangıç olduğunu vurgulayarak, "Bunun tabii ordu etrafında birleştirilmesi gerekiyor. Geriye iki tane risk alanı kalıyor. Birincisi eski rejim mensuplarının herhangi bir şekilde örgütlenmeye giderek, gerek toplu şekilde gerek hücrelerle örgütlenerek rejimle, yeni yönetimle bir çatışma içerisine girmeleri." dedi.
Sosyal medyada yer alan Alevilere ve Şiilere karşı hareketler yapılacağına dair provokasyonların doğru olmadığını belirten Fidan, "Öyle bir şey yok şu anda. Olmayacak da inşallah. Biz de olmasını istemiyoruz. Yani olmasına da müsaade etmeyiz. O konuda çok hassasız." diye konuştu.
Fidan, Şara'nın "Biz, bize yapılanları yapmamak için geldik" ifadelerini olgunluk olarak nitelendirerek, bu yolda devam etmelerini umduğunu dile getirdi.
"Türkiye, domine etme fikrine karşı"
Fidan, Suriye ile eşit ilişki kurduklarını ve Türkiye'ye düşenin onlara yardım etmek olduğunu vurgulayarak, "Biz domine etme fikrine karşıyız. Etkimiz olabilir, örnek alabilirler ama domine kültürü gerçekten bizim bölgemizi öldürüyor. Ben Arap kardeşlerime de bölgede dedim, bu olaydan sonra çekincesi olanlar oldu. Biz bölgede ne Türkiye'nin ne İran'ın ne Arapların herhangi bir şekilde domine etme bakış açısıyla bir politika üretimine razı değiliz." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin Suriye'de "tahakküm kurduğu" iddialarına ilişkin Fidan, "Yok, onu kabul etmiyoruz. Biz var olan kardeşlik hukukundan doğan, coğrafyamızdan doğan, sınır ilişkimizden doğan etkimizi, mümkün olan en olumlu şekilde kullanmak istiyoruz." dedi.
Fidan, Türkiye'nin sözünün etkin olmasına ilişkin, "Caydırıcı olduğumuz için, gücümüz olduğu için. Gerektiği zaman, hile yapıldığı zaman, bize karşı numara yapıldığı zaman biz de tabii ki tepkimizi koyacak araçlara sahibiz, ferasete sahibiz. (O araçlar olmasa) Kimse sizi dinlemez zaten. Yani savaşmış olduğunuzu, savaşmaktan kaçmayacağınızı bilmeleri lazım. Yani yanlış bir şey gördüğünüz zaman reaksiyon gösterebiliyor olmanız lazım." diye konuştu.
"Suriye'deki yönetim PKK/YPG'ye yönelik adımlar atacak"
PKK/YPG sorununu Suriye'deki yeni yönetimin sahiplenmesi, kendi ülkesinin milli ve bölgesel bütünlüğünü sağlama adına gerekli adımları atması gerektiğini anlatan Fidan, "(Bu adımları) Atacak, yani görüşmeler devam ediyor. Bu yönde birtakım adımların atılmasını bekliyoruz. Buna bir zaman vermek lazım, bir müddet." değerlendirmesinde bulundu.
Fidan, Suriye'deki yeni yönetimin terör örgütü PKK/YPG'ye bir proje önermesi ve onların da kabul etmemesi ihtimaline ilişkin, "Kabul etmezse, ki zamana oynadıkları ortada, bunu da görüyoruz. Bu insanlar (yeni yönetim) buraya savaşarak geldiler. Şam'daki yönetim, öyle herhangi bir hafife alınacak yönetim değil. Savaştan korkanların olduğu bir yönetim değil. Savaşarak ele geçirdiler." dedi.
Suriye'deki yeni yönetimin YPG'yle savaşacak kudretinin fazlasıyla olduğunun altını çizen Fidan, Türkiye'nin bu konudaki olası rolüne ilişkin, "Bizim onlara (PKK/YPG'ye) verdiğimiz ültimatom ortada. Amerikalılar üzerinden de verdik, basın üzerinden de. Uluslararası terörist savaşçı niteliği taşıyan, Türkiye'den, İran'dan, Irak'tan gelmişlerin behemehal terk etmeleri gerekiyor." diye konuştu.
Fidan, şu anda PKK/YPG'den buna yönelik bir hazırlık ve niyet görmediklerini belirterek, "Biz ültimatomları veya şartları söylerken şunun için söylüyoruz, eğer askeri harekat olmasını istemiyorsanız bölgede, ne bizim tarafımızdan ne Suriye'deki yeni yönetim tarafından, bunun şartları bellidir." ifadelerini kullandı.
Terör örgütü mensuplarının Suriye'yi terk etmesinin ardından diğer kadroların silahlarını bırakarak yeni sisteme dahil olmaları gerektiğini aktaran Fidan, "Bu kansız, problemsiz bir geçiş. Buna mukabil oradaki PKK'lı olmayan, aziz Suriyeli Kürtlerin canlarına, mallarına herhangi bir halel gelmeden normal hayata katılmaları ve yaşamaları gerekiyor. Suriye'deki yeni yönetim de bunun garantisini bize veriyor. Çünkü şartlarımız arasında bu da var." değerlendirmesinde bulundu.
Fidan, Suriye'de Kürt vatandaşlarına da vatandaşlık ve kimlik verilmesi gerektiğini dile getirdi.
"PKK/YPG'e ültimatoma göre hareket etmezse gereği askeri harekat"
PKK/YPG'nin ültimatoma göre hareket etmemesi durumunda gereği yapılacağını vurgulayan Fidan, "(Gereği) Askeri harekattır. Şam onlarla konuşuyor. Bir defa söyledi, bir daha söyleyecek, bir daha söyleyecek." dedi.
Fidan, kategorik düşmanlığı olmadığını vurgulayarak, "Sen terör faaliyeti içerisindesin. Bunu kendin de kabul ediyorsun. Toplamışsın dünyanın her tarafından adamları, başkasının toprağını işgal etmişsin, petrolün üstüne çökmüşsün. Başkasına hapishane hizmetleri sunarak para alıyorsun başkasından. Böyle bir uluslararası düzen kurmuşsun." diye konuştu.
Suriye konusunda ABD'nin rolüne ilişkin Fidan, "Amerika orada çeşitli bahaneler için vardı. Şu anda özellikle oradaki varlığını (ABD Başkanı Joe) Biden yönetimi döneminde devam ettirirken geliştirdikleri mazeretlerin yüzde 85'i gitmiş durumda. İran ve Rus varlığını bahane ediyorlardı. Şimdi DEAŞ'la ilgili bir konu var. DEAŞ'la mücadele meselesini gündeme getiriyorlar." ifadelerini kullandı.
Fidan, DEAŞ'la mücadele konusunda "PKK'nın ABD'ye hapishane hizmeti verdiğini" dile getirerek, DEAŞ'le mücadele sürecinde yakalanan yabancılardan Avrupalıların ülkelerine kabul edilmediğini ve bu nedenle onların "gardiyanlığını" PKK'nın yaptığını kaydetti.
DEAŞ'lıların kontrolünü Suriye'deki yeni hükümetin yüklenmeye hazır olduğunu aktaran Fidan, DEAŞ'e karşı Türkiye dahil birçok ülke ve aktörün savaştığını ve sadece bunu bahane göstererek PKK/YPG'nin "korunmasının" yanlış olduğunu vurguladı.
"Cumhurbaşkanı Erdoğan talimat verdi"
Fidan, bu konuda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir talimat verdiğini aktararak, "Eğer başkaları yapamayacaksa (DEAŞ'lıların kontrolü) bu işi, ben kendi askerimle bunları kontrol altında tutarım. Yani Türkiye olarak biz buna da hazırız. Bunda bir sıkıntı yok." ifadelerini kullandı.
20 Ocak'ta ABD'nin seçilmiş başkanı Donald Trump'ın göreve başlayacak olmasına ilişkin Fidan, Trump'ın ilk döneminde Suriye'den ABD askerlerini çekme talimatı verdiğini ancak ABD sisteminin buna olanak sağlamadığını hatırlattı.
Fidan, Türkiye'nin bu sorunun kan dökülmeden çözülmesini istediğini belirterek, Şam'ın yeni bir sahibi ve yönetimi bulunduğunun ve PKK/YPG'nin bu yönetime karşı çıkması durumunda atılacak adımların belli olduğunun altını çizdi.
PKK/YPG'nin karşı çıkması durumunda niyetinin ne olduğunun belli olacağını kaydeden Fidan, "Bunların niyeti aslında herhangi bir ülkeyle barış içerisinde olmak değil, bulundukları yerde terör ve kaos çıkartmak gibi bir niyetleri var. Buna da kimse müsaade etmez." dedi.
Geçmişte ABD'ye rağmen PKK/YPG'ye askeri operasyon yapıldığını anımsatan Fidan, "Afrin'de yaptık, Rasulayn'de yaptık, Tel Abyad'da yaptık. Ondan sonra MİT'teyken herhalde 150-200 tane belki de çok daha fazla nokta operasyonu yaptık. Halen devam ediyor arkadaşlar, yapıyorlar." diye konuştu.
Fidan, milli güvenlik, halkın güvenliği ve devletin muhafazasının bunu gerektirdiğini vurgulayarak, "Başka bir şey yapma şansımız yok. Tabii ki yapacağız. Bizim görevimiz bu. Tarihi mesuliyetimiz." ifadelerini kullandı.
Fidan, terör örgütü PKK/YPG'nin temas arayışı içinde olduğuna işaret ederek, İsrail'in çok dolaylı ya da direkt yollardan temas içerisinde olduğu ve temasın içeriği, maksadı ve nereye doğru evrileceğinin önemli olduğunu kaydetti.
Bunun takip edilmesi gereken bir süreç olduğunu aktaran Fidan, bölgedeki bütün temasların takibinin önemine değindi.
Fidan, DEM Parti'nin son temaslarının şu anki senaryolarda YPG ile ilinti açısından ele alınmadığını belirtti.
Arap ülkelerinin Suriye'deki duruma ilişkin çeşitli endişeleri olduğuna dikkati çeken Fidan, bunlardan birinin Suriye'deki durumun diğer ülkelere "devrim ihraç etmeye çalışan bir hareket olmaya dönüşmesi" olduğunu söyledi.
Fidan, burada bir "İran" örneğinin olduğunu ifade ederek, bu endişelerin tavır üretmek ve "yaftalamak" yerine beklentilerin şeffaf ve emin şekilde söylenmesi gerektiğinin altını çizdi.
Suriye'deki yönetime, ülkenin iyi bir yönetime, güvenliğe, düzene ve huzura ihtiyacı olduğu mesajının verilmesi çağrısını yapan Fidan, Orta Doğu'nun artık savaşlardan bıktığına dikkati çekti.
Fidan, Mısır, Irak, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar ve Kuveyt gibi ülkelerin de artık kalkınma, altyapı ve halka hizmet gibi konularla ilgilenmek istediğini ifade etti.
Bölgedeki kalkınmaya yönelik yapılan projeler ve söylemlerine yönelik bilgiler veren Fidan, Türkiye'nin bu konuda örnek olduğunu vurguladı.
Fidan, bölgedeki devletlerin artık çatışma ve savaş istemediğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"İstememek bir aşama ama daha önemlisi, bu istememeyi bir siyasal akılla, bir stratejik formülasyonla, bölgede diğer paydaşlarla bir araya gelerek nasıl hayata geçirebilirsiniz? Diğer ülkelerin birbirinden emin olduğu, birbirine kazık atmadığı, birbirinin güvenliğine sahip çıktığı, birbirinin sınırına göz dikmediği ama işbirliğiyle herkesin birbirini kaldırdığı, el birliğiyle bir ortamın oluşturulması. Türkiye, tam da bu noktada gerçekten Cumhurbaşkanımızın (Recep Tayyip Erdoğan) Türkiye'ye olan hizmeti ne kadar büyükse; bölgeye de bu noktada getirdiği vizyon, verdiği mesaj da hep bu oldu."
"Suriye'de kimse yeni bir savaş görmek istemiyor"
Erdoğan'ın mesajını kendisinin de taşıdığına değinen Fidan, "Suriye'de kimse yeni bir savaşı, yeni bir çatışmayı görmek istemiyor. Savaşlara çatışmalara doymuş durumdayız." dedi.
Fidan, buna rağmen bazı konularda dikkatli olunması uyarısında bulunarak, güvenlik alanında faaliyetlere devam edinilmesinin önemine dikkati çekti.
Bakan Fidan, temel amacın büyük bir işbirliği içerisinde başta Suriye olmak üzere bölgeyi kalkındırma olduğunu vurguladı.
İran ve Rusya ile işbirliğinin en zor anlarda devam ettiğini dile getiren Fidan, Suriye'deki pozisyonda farklılıklara rağmen komşuluk ilişkilerinin devam ettiğini aktardı.
"Argümanlarımız muhataplarımızın hassasiyetini de gözetiyor"
Fidan, Türkiye'nin olgun bir devlet olduğunu belirterek, bunun çok az ülkenin yapabileceği olgun bir dış politik davranış olduğu tespitinde bulundu ve şunları kaydetti:
"Burada tabii bizim muhataplarımızın durduğu yer de fevkalade önemli. Biz onların hassasiyetlerini de esas itibarıyla dikkate alıyoruz. Getirdiğimiz argümanlar, sadece kendimiz için olan argümanlar değil, onların da hassasiyetini gözeten argümanlar."
Fidan, Suriye'deki gelişmelerde ABD ve İsrail'in rolüne yönelik iddialarda, "maksatlı propaganda eğilimi" olduğuna dikkati çekerek, "kendini özne olarak hissetmemenin" söz konusu iddialara yol açtığını belirtti.
Suriye'nin yıllardır "en az 10 dinamik aktörün" fiilen içinde bulunduğu bir saha olduğuna işaret eden Fidan, "Günün sonunda, 'kimin emeği kazandı, kimin faaliyeti kazandı, kim hedeflerine ulaştı' sorusunu belki sormak gerekebilir." diye konuştu.
Fidan, Suriye'de Esed rejiminin devrilmesinden en çok fayda sağlayanın İsrail olduğuna ilişkin iddialara dair, İran ve Hizbullah'ın İsrail-Suriye sınırından çekilmesinden dolayı böyle gözüktüğünü ancak "İran veya İranlı milislerin Suriye'deyken İsrail'e karşı askeri bir harekatta bulunmadığını" söyledi.
Suriye toprağının Lübnan'da Hizbullah'ı desteklemek için bir geçiş noktası olarak kullanıldığını dile getiren Fidan, Esed rejiminin de hiçbir zaman İsrail ile derdi olmadığını ve yeteneği bulunmadığı için de olamayacağını; daha çok Lübnan üzerinden bu faaliyetleri hayata geçirmeye çalıştıklarını ifade etti.
Fidan, Türkiye açısından da bölgedeki istikrarsızlığın bir an önce bitmesinin, Suriyelilerin ülkelerine geri dönebilmesinin ve en önemlisi ticaret rotalarının yeniden açılmasının önemli olduğunu vurguladı.
ABD'de sistem ülkelerle problemleri idare üzerinden değil, siyaset üzerinden yürütülüyor
Farklı ABD başkanları döneminde çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Fidan, kurumlarla birebir çalışmakta problem olmadığını ancak devletlerin belli müttefiklerine yönelik tavırlarını farklı yöntemlerle harekete geçirdiklerini dile getirdi.
Fidan, ABD'nin aynı ittifak içindeki ülkelerle problemleri idare üzerinden değil, siyaset üzerinden yönettikleri değerlendirmesinde bulunarak, ABD'deki Senato'nun yürütme organına belli alanlarda ortak durumda olduğuna işaret etti.
Türkiye ile ilgili konularda idareden ziyade daha çok siyasetin açıkçası rol üstlendiğinin görüldüğünü aktaran Fidan, siyasetin direkt rol üstlendiği alanlar da olduğunu ancak bazen yönetimin "kötü gözükmemek için" işi diğer yönetim organlarına devrettiğini söyledi.
Fidan, bu yöntemin her zaman kullanılacağına işaret ederek, doğru tarafta olmanın önemli olduğunu, Türkiye'nin bir şey isterken karşı taraf için de istediğini ancak karşı taraf bu şekilde davranmadığında Türkiye'nin de tepkisini ortaya koyması gerektiğini belirtti.
Fidan, ABD başkanı seçilen Donald Trump'ın kendi lider diplomasisini yürütmeye yatkın olduğuna dikkati çekerek, bunun Obama ve Biden döneminden farklı bir yöntem olduğunu kaydetti.
Türkiye'nin "baştan peşin hüküm vermeyeceği" mesajını dile getiren Fidan, "Kendi konularımızı net bir şekilde söyleyeceğiz onlardan da net bir şekilde dinleyeceğiz. Mevzularımızı medeni bir şekilde ilerletmeye çalışacağız." dedi.
Fidan, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Trump'ın iyi bir dostluğa sahip olduğunu ve bundan istifade edilmeye çalışılacağını söyledi.
"DEAŞ, Müslüman toplumlar için bir zehir"
Terör örgütü DEAŞ'ın Müslüman toplumlar için bir zehir olduğunu hatırlatan Fidan, terör örgütünün, dini, uyguladığı şiddet için kılıf olarak kullandığını vurguladı ve şu ifadeleri kullandı:
"Biz sorumlu ülkeler olarak; Müslüman toplumlar olarak, kendi inancımızın; tabii inancımıza düşman olanlara karşı nasıl mücadele ediyorsak, inancımızdan çıkıp da inancımıza zarar getirenlere karşı da aynı şekilde mücadele etmemiz lazım. Bu bizim hem erdemli duruşumuz için önemli hem de kendi toplumumuzun, kendi dinimizin, dirliğimizin, bütünlüğümüzün emniyeti selameti için önemli."
Bu konuda din anlatımının, gençlere yönelik faaliyetlerin önemine işaret eden Fidan, Türkiye'de çok az sayıda insanın bu tarz örgütlerin kucağına düştüğü ve toplumun bu olumlu özelliklerinin korunması gerektiği değerlendirmesini yaptı.
Fidan, milli kimliğin unsurlarını oluşturan hususlara; kültürel ve inanç değerlerine çok dikkat edilmesi ve nesillere aktarılması gerektiği mesajını verdi.
Suriye'deki yeni yönetimin de terör örgütü DEAŞ konusunda Türkiye ile aynı düşündüğünü söyleyen Fidan, kendisinin buna şahit olduğuna ve DEAŞ'a karşı birlikte savaşıldığına değindi.
Fidan, son zamanlarda Batılı mevkidaşlarının Şam'a yaptığı ziyaretlere ilişkin şunları kaydetti:
"Esed rejimi düştüğünde biz yoğun bir diplomasi trafiği içerisine girdik. Batı'daki aktörler zaten Esed'den ve Esed'in destekçilerinden haz eder bir durumda değildi. Zaten siyasal olarak haz etmiyorlar ama daha da önemlisi onların oluşturduğu ortamdan dolayı Batı'ya göç etmiş baya bir Suriyeli var. Biliyorsunuz her türlü göçmen hareketi Batı'daki siyasal dengeleri inanılmaz şekilde değiştirdi. Yani aşırı sağın yükselmesine sebep oldu, hükümetlerin düşmesine sebep oldu, siyasal doku değişti."
Fidan, göçmenlerin geri dönmesinin mümkün olacağı bir senaryonun Batı'da kabul gördüğünü aktardı.
Suriye'nin yeniden imarı için seferberlik ilan edilebilir
Bakan Fidan, Suriye'nin yeniden imarı konusunda seferberlik ilan edilebileceğini vurgulayarak, Körfez ülkeleri başta olmak üzere bu konuda birçok aktörün hemfikir olduğunu söyledi.
ABD'nin Esed rejimine uyguladığı yaptırımlara ve son duruma değinen Fidan, bu yaptırımların olduğu durumda bazı finansal ve ticari aktivitelerin hayata geçmesinin zor olduğuna işaret etti.
Fidan, Suriye'deki imarın tekrar başlatılması gerektiğine dikkati çekerek, elektrik konusunda Türkiye'nin yanı sıra Ürdün ve Katar gibi ülkelerin de projeleri olduğunu aktardı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu konuda talimatlarına ilişkin bilgi veren Fidan, elektrik enerjisinin aciliyetinin önemini vurguladı.
Bakan Fidan, diğer ülkelerden muhataplarına Şam'ı ziyaret konusunda yardımcı oldu
Esed rejimin devrilmesi ve Şam ziyaretinin ardından bazı Avrupa ve bölge ülkelerinden muhatapların, yeni Suriye yönetimine ziyaret ayarlanması için kendisiyle iletişime geçtiğini anlatan Fidan, Ürdün'de diğer ülkelerle toplandıklarında birinin Şam'ı ziyaret etmesi gerektiğini ve kendisinin gidebileceğini söylediğini aktardı.
Fidan, geçmişte Şam'a çok fazla kez gittiğini belirterek, son ziyaretinde Şam'ın çok ihmal edildiğini gördüğünü ifade etti.
Son yıllarda çok yoğun bir ekonomik çöküş olduğunu ancak insanların tekrar dönmesiyle yeniden bir canlanmanın başladığını dile getiren Fidan, Esed döneminde Kasyun Dağı'na çıkışın yasak olduğunu ve (Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed) Şara ile önce doğduğu mahalleye sonrasında da Kasyun'a gittiklerini anlattı.
Fidan, halkın Kasyun Dağı'nda Şara için tezahürat yaptığını ve ona teveccüh ettiğini dile getirdi.
"Şara siyasi açıdan yetenekli ve kabiliyetli"
Şara ile Şam'daki temaslarına değinen Fidan, Şara'yı siyasi açıdan yetenekli ve kabiliyetli bulduğunu ve liderlik özelliği olduğunu söyledi.
Fidan, Şara'nın sadece savaşla mücadele alanında değil, İdlib'de halka hizmet ve altyapı konusunda, farklı siyaset ve bakış açılarını bir araya getirme alanında kendisini geliştirdiğini ifade etti.
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com