Kafein, günümüzde sürekli olarak tükettiğimiz kahve, çay, meşrubat ve kolalı pek çok içecekte, kakao ve çikolata içeren ürünlerde, ağrı kesici, sinir sistemi uyarıcı ve alerji ilaçları içinde de bulunan önemli bir madde. Kan basıncını ve kalp atım hızını artıran kafein, vücuttan dopamin ve adrenalin hormonlarının salgılanmasıyla uyanıklığı sağlıyor ve enerjiyi artırıyor.
SİNDİRMESİ 2 SAAT ALABİLİR
DÜŞÜK RİSKİNİ ARTIRIYOR
Gebelerde kafein tüketim miktarının belli sınırlarda olması gerekiyor. Diyetisyen Gence, “Plasentadan doğrudan geçen kafein, fetüsün henüz gelişmemiş karaciğerinde metabolize edilemiyor. Bu sebeple bebekte fetal büyüme geriliği, düşük doğum ağırlığı gibi sorunlara yol açabiliyor” diyor.
KALP RAHATSIZLIKLARINA YOL AÇABİLİYOR
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ile Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi’nin (FDA) verilerinde günlük kafein tüketiminin maksimum 300 miligram ile sınırlandırılması gerekiyor. Amerikan Kadın Doğum Cemiyeti (ACOG) ise bu miktarın günde maksimum 200 miligram olması gerektiğini belirtiyor.
Diyetisyen Gözde Gence, bebeğin anne karnındaki kafeini metabolize edemediğinden dolayı önerilen miktardan fazla alınan kafeinin yol açtığı durumları şöyle sıralıyor: “Düşük ağırlıklı doğumlar, ilk 3 ayda düşük riskinin artması, taşikardi ve artitmi gibi kalp rahatsızlıkları, erken doğum, demir, çinko gibi minerallerin emiliminde azalma, annede anemi riski, uyarıcı özelliği sebebiyle kan basıncı ve kalp atımında artma, diüretik etkisi nedeniyle vücuttan idrarla su atımında artma.”
dikGAZETE.com