İSTANBUL (AA) - Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Itır Tarı Cömert, içinde bulunulan günlerde insanların belirsizlikten doğan kaygı halini taşımalarının çok normal olduğunu belirterek, kaygı ile birlikte gelen stres ve depresyondan uzak kalmak için ise psikolojik dayanıklılığın artırılması gerektiğini dile getirdi.
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi açıklamasında yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) psikolojik etkilerine ilişkin görüşlerine yer verilen Cömert, birlikte olmak için illa yüz yüze olmaya gerek olmadığını, görüntülü konuşma, mesajlaşma gibi teknolojik imkanların insanları koronavirüs salgını süresince birbirine bağlayacağını ifade etti.
Cömert, sosyal uzaklaşmanın ilişki kurma biçimlerini bir süreliğine değiştireceğini ama beraberlik duygusunu etkilemeyeceğini belirterek, her şey normale döndüğünde insani ilişkilerin de doğal akışında normale döneceğini aktardı.
Sosyal uzaklaşmanın virüsün yayılmaması açısından gerekli bir önlem olduğunu, bununla birlikte bu dönemde insanların birbirlerini desteklemeye olan ihtiyaçlarının daha da arttığını dile getiren Cömert, "İnsan ilişkileri bir çeşit değişime girdi ama ilişkiler ihtiyaca binaen kurulan ve insanların birbirlerini beslemeleri ve beslenmeleri esasına dayanan bir düzenekte ilerler. Bu düzeneğin çok değişeceğini açıkçası düşünmüyorum. Ama insanların kendileri ile uzun zaman geçirmeleri kendilerini daha iyi tanımaları noktasında fayda sağlayacağından belki öz güven, kendilik gibi kavramlar biraz daha genişleyecektir." değerlendirmesinde bulundu.
İçinde bulunulan günlerde insanların belirsizlikten doğan kaygı halini taşımalarının çok normal olduğunu belirten Cömert, kaygı ile birlikte gelen stres ve depresyondan uzak kalmak için ise psikolojik dayanıklılığın arttırılması gerektiğini dile getirdi.
Cömert, şunları kaydetti:
Tüm dünyayı etkisi altına alan salgın nedeniyle ortaya çıkan yağma görüntülerinin kaynağının korku olduğunu ve toplumun genelini yansıtmadığını ifade eden Cömert, şunları aktardı:
"Korku insanlara birçok şey yaptırabilir. Bu durumda da hayatta kalma korkusu en keskin korkudur ve herkes şu anda onu yaşıyor. Bazı yerlerde marketlerin raflarının boşaldığını gördük ama bu toplumun genelini yansıtmıyor. Hem İtalya’da hem de ülkemizdeki dayanışma sosyal olarak birlikte olduğumuzu, hayatın devam ettiğini ve birbirimizden kopmadığımızı hatırlatıyor bizlere. Yalnız olmadığımızı bilmek bu süreçte hepimize iyi geliyor."