İSTANBUL (AA) - Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Ahmet Akça, "Bir sağlık üniversitesi olarak istedik ki, Biyoteknoloji ve Yaşam Bilimleri Enstitüsü’nü kurarak yurt dışından çok değerli hocalar getirdik ve milyon dolarlara tekabül eden yatırım yaptık. Biz burada bir hayalin peşinde koşuyoruz. Hedefimiz, bugün Bezmiâlem’in ya da toplumun günlük ihtiyaçlarını karşılamaktan öte, 30-50 yıl sonrasının Türkiye’sinin ihtiyacı olabilecek bilimsel işleri burada yürütmek" dedi.
Yapının şimdi açılışı yapılan enstitüyle modern zamanların moleküler tıp araştırmaları kurumu haline geldiğini anlatan Akça, tarihi beykoz Kışlası'na ilişkin şu bilgileri verdi:
"Benim çocukluk yıllarım da burada geçti. Burası Bahriyeli askerlerin inzibatlarının kışlasıydı. Uzun yıllar metruk halde kaldı. 2011 yılında Bezmiâlem için yer arayışına girdiğimiz sırada Vakıflar İkinci Bölge Müdürlüğümüz bu binayı gösterdi. Beykoz deyince zaten çok heyecanlanıyorum. Büyükşehir Belediyesi burayı restore ettirmiş, bir vakfa vermek üzereler. Hemen temasa geçtik ve burayı vakfımıza temin ettik. Tabii camlar kırılmış, duvar yıkılmış, alkoliklerin mekanı haline gelmiş geçmişte. Böyle bir sıkıntılı süreç yaşandı. Burayı restore etme kararı aldık. Çatı bozulmuş, duvarlar su almış, şişmiş ve yamulmuştu. Kullanımı pek mümkün değildi.
Restorasyon 2 yıl sürdü. Taş duvarların içine kimyasal enjekte edildi, duvarlar toparlandı. Çelik kolonlar da bizim tasarladığımız şekilde yapıldı. Bu binanın 200 yıllık geçmişi bulunuyor, gelecek 200 yıl da ayakta kalacak bir bina yapmak istedik. Hedefimiz şu, burada, bugün Bezmiâlem’in ya da toplumun günlük ihtiyaçlarını karşılamaktan öte, 30-50 yıl sonrasının Türkiye’sinin ihtiyacı olabilecek bilimsel işleri burada yürütmek.” - "Bodrum katında laboratuvarını kurdu ve enzim üretti"
- "25-30 yıllık farkı kapatacak adım"
Uysal ise endüstriyel enzim araştırmalarıyla ilgili, "Türkiye yılda 150 milyon dolarlık endüstriyel enzim ithalatı yapıyor. Endüstriyel enzim, 300 milyon dolarlık bir pazara sahip ve Türkiye’de üretilmiyor. Ama artık Türkiye’de üretilmeye başlıyor. Kanada’dan, Amerika’dan gelen hocalarımız bulunuyor. Araştırmaların iki yönü var. Bir tanesi, Türkiye gibi biyoteknolojide 25-30 yıl geriden gelen ülkelerde, yurt dışını yakalayabilmek adına, ki insanların belki 8-10 yılda yaptığını teknolojinin de inanılmaz ilerlemiş olmasıyla 2-3 yılda yapabileceğimiz ürünleri tersine mühendislikle (reverse engineering) yerel kaynaklarla yapmak. İkincisi temel bilimlere ciddi yatırım yapıp 20 yıl sonrasının teknolojilerini inşa etmek. İki alanın paralel gitmesini sağlayacak ve bu iki alanı da besleyecek çok ciddi insan kaynağına ihtiyacımız var. Bu enstitüde yapmak istediğimiz şey de bu..." bilgilerini verdi.
Uysal şöyle konuştu:
Sonra bu DNA’yı mikroorganizmanın içine koyuyoruz. Sonra buna emir veriyoruz. Şunu şu kadar sıcaklıkta, şu pH’ta, şu karbon ve nitrojen kaynağını kullanarak üret' diye. Biz burada bunun Ar-Ge’sini yapıyoruz. Laboratuvarımızda kurduğumuz pilot sistemle üretimin endüstriyel olarak manalı olabilmesi için gerekli olan üretim koşullarının çalışmalarını gerçekleştiriyoruz. Bu şekilde ürettiğimiz enzimden farmasötik ilaçlara kadar tüm biyoteknolojik ürünlerin katma değerinin başka endüstri kollarıyla kıyaslanmayacak kadar yüksek olduğunun da bilinmesi gerekir. Özetleyecek olursak; bu enstitüde bir yandan 20 yıl geriden geldiğimiz biyoteknolojik ürünleri tersine mühendislik ile ülkeye kazandırıp ithal ürünleri yerel olarak ikame etme çalışmaları yaparken diğer yandan 20 yıl sonrasının teknolojik ürünlerinin temel bilimsel araştırmalarını gerçekleştiriyoruz."
- 100 kişilik araştırma ekibi Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ziya Doymaz ise yaklaşık 100 kişilik akademik kadronun yer alacağı 10 laboratuvara sahip enstitüde ilk aşamada Harvard Üniversitesi ve Amerika Birleşik Devletleri’nde değişik üniversitelerde görev yapan 6 öğretim üyesinin göreve başladığını söyledi. Her öğretim üyesi ile çeşitli sayılarda doktoralı uzman, doktora, yüksek lisans öğrencisi ve teknisyenin çalışacağını belirten Doymaz, "Enstitünün araştırmacı öğretim üyesi ihtiyacı dünyanın saygın üniversitelerinden tersine beyin göçü yoluyla ülkeye kazandırılarak tamamlanacak. Hala öğretim üyesi alım sürecindeyiz. Yurt dışında ilanlarımızı çıktık." dedi.
- "Tüm vakıf üniversiteleri arasında 4'üncü sırada"
- "Almanya’dan hastalar geliyor"