Tam bir ay olmuş, yazarımız Halil Emrah Macit, bu dünyadan göçeli…
Ne bir ses, ne bir yerde hakkında bir haber…
Sık sık arar, aynı sıklıkta yazılar gönderirdi oysa; 2019’un Eylül 16’sında yayınlanan ilk yazısının ardından.
Sadece köşe yazısı olarak da değil üstelik, farklı projeleri de vardı…
“DiziYazı/Tefrika” diye bir kategori açılmasına da vesile olmuştu; yazdığı öykünün, kitapçı raflarındansa dikGAZETE.com üzerinden yayınlanması daha cazip gelmişti kendisine…
“Derin Dalga” adıyla başladığı ve günlük olarak bölümler halinde sürdürdüğü o tefrikaya, ne olduysa artık, ani bir kararla fazla uzatmadan noktayı koydu.
“İstihbarat mevzuları”na fena kafayı takmış, özellikle Amerikan “NSA” ya da “FBI” olsun “CIA… BND… MOSSAD” ve benzeri iç-dış istihbarat yapıları hakkındaki konuları, derinlemesine araştırıp incelemiş, bunu da yazılarında irdelemeye başlamıştı.
“Derin Dalga” adını verdiği öyküye de “Türkiye’nin yakın siyasi tarihinin farklı kesitlerinin mercek altına alındığını” belirterek başlamıştı.
Aynı tefrikaya başlarken “Halil Emrah Macit kimdir” sorusunun altı da aynen şu cümlelerle dolduruluyordu:
Halil Emrah Macit Kimdir?
“1986 Van doğumlu akademisyen ve yazar.
Marmara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Fransızca Kamu Yönetimi, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi ve Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi bölümlerinde öğrenim gördü.
İlk romanı “Ve Bir Gün” 2014 yılında okuyucuyla buluştu.
2016 ve 2018 yılları arasında Karar Gazetesi’nde köşe yazarlığı yaptı.
Van’ın Erciş ilçesinde yaşantısını sürdüren Macit, İstihbarat Teorileri, Algı Yönetimi, Siyaset Psikolojisi ve Güvenlik Bilimleri uzmanı.
İngilizce, Fransızca ve Kürtçe bilen Halil Emrah Macit, halen dikGAZETE.com’da köşe yazılarına …”
Beklenmeyen ve fark edilemeyen bir ölüm!..
33 yaşında ya da 34 neyse; daha “Yolun yarısı eder!..” bile diyemeden…
Türkiye’nin bir ucunda, Van, Erciş’te yaşar, kapasitesini aktarabilmek veya harekete geçirebilmek uğruna sürekli bir şeyler üretir, bunları da düzgün, anlaşılır ve akıcı cümlelerle paylaşırdı.
Hele bir "Vefatının 100. yılında Filibeli Ahmed Hilmi'nin “A'mak-ı Hayal”i" başlıklı yazısı var ki “oku da gör” denilesi.
“6. Bölüm”ü ile sonlandırdığı “Derin Dalga”nın ardından, mevcuttaki köşesi için, yazılarını tekrar aktarmaya başlayan Macit, yazısını gönderdiği andan itibaren, bir an önce yayına alınması için de sürekli mesaj ve telefonlarla sanki acelesi varmış gibi, sırada bir yığın yazı var ve onlara sıra gelmeyecek endişesiyle hareket etmekten de kendini alamıyordu.
22 Ocak akşamı gönderdiği “Maddede kurtarılan milletin ruhta batırılışı” başlıklı yazısı, 23’ü sabahında yayına verildi; aradan geçen günlerde ne aramalar ne de mesajlar bir karşılık bulmayınca; “Ya bir yerlere gitti, ya da bir şekilde telefon, bilgisayar kullanamayacak bir durumda herhalde” düşüncesiyle, “bekleyelim bakalım nasılsa haber eder” diyerek, Şubat’ın 10’unda yedekte bekleyen yazısını da yayınladık; “belki görür de bir şey söyler” diye.
Meğer nerede…
Adam, “Sır diye bir şey kalmadı” başlıklı o yazısını değil görmek, kendisine dair olanlara da sır basıp, göçüp gitmiş bu alemden.
“Yazarlar arada böyle uzun-kısa aralıklar vererek kendilerini toparlama, toparlanma ihtiyacı duyar; biraz dinlenir; toplar, toparlanır gene durmaz yazarlar” düşüncesi geçip de “Neden hiç ses yok” diye yapılan aramalar karşısında “Bu telefon artık kullanımda değil” mesajları alınca; gene “bari internet üzerinden bir arayalım” derken karşımızda, sosyal medyada bir mesaj çıktı:
“25 Ocak, 18:03 VEFAT… ERCİŞ'TEN.
İlçemiz Erciş Ağaçören (Partaş) Mahallesinden, Muradiye eski Hastane Müdürü rahmetli Hikmet Macit'in sevgili oğlu Siyasal Bilgiler Üniversite öğrencisi HALİL EMRAH MACİT, geçirdiği beyin kanaması sonucu vefat etti.
Cenazesi, bugün (25 Ocak 2020 Cumartesi günü) kaldırılmıştır.
Kendisine Allah’tan rahmet; MACİT ailesine, yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı ve sabırlar diliyoruz. Mekanı Cennet olsun. TAZİYE YERİ: Ağaçören (Partaş) Mahallesi Taziye Evi.”
Bütün haber bu..
Üstelik, 10 Şubat’ta yayınladığımız yazısı sonrası bu mesajı görüp farketmemiz de yetmedi, çünkü başka hiç bir yerden bir şey yok!
“Acı haber tez duyulur” derler, o da tam öyle değilmiş meğer…
“Acaba!..” dedik, ilçedeki tanıdıklarına böyle bir “şey” yaptırıp, ortalıktan biraz olsun kaybolmak mıdır maksadı.
“org” uzantılı bir site açmış, “Danışmanlık hizmeti” için bir yapı oluşturmaya çalışmış, enerjisini istihbarat, araştırma, geliştirme için sarf edeceğini de belli etmişti üstelik.
Aşığı olduğunu belli ettiği devleti için kendi çapında birşeyler yapma çabası…
Kendisinden daha yetersiz ve daha düşük kalibredeki birilerinin, belli yerlerde konumlanmalarından duyduğu rahatsızlıkla, kendi başına “özel” bir yola girerek, hem enerjisini hem de potansiyelini harekete geçirmek istemişti.
Gelecek planları ve belki bu şekilde biraz da para kazanır, çoluk-çocuğa da karışarak uzmanlaşma düşüncesi ile giriştiği yolda kurduğu ve “Yüzüncü Yıl Danışmanlık” olarak yapılandırmaya çalıştığı “iş”e de yeni girişmişti.
Literatür tarayacak ölçüde İngilizce, Fransızca ve Kürtçe biliyor olmasının yanında, bilgisayar ve siber konulara olan hakimiyeti, yazı ve edebiyat dili, okuduğu kitaplar, izlediği filmlerle oluşturduğu bilgi birikimi ve deneyimini, yazılarında gösteriyordu; kendine ait bir duruşu, görüşü de vardı ama sadece yazı yazmak da maddi bir getirisi olmadığından yetmiyor yetişmiyordu demek ki…
Oysa, değil o siber güvenlik vesair konularda yazmak, sadece edebi, tasavvufi, klasik ya da modern eserler ve izlediği nitelikli filmlere dair analiz ve çıkarsamalar yapacak derecedeki bakışı ve bu türden konulara daha yatkın dili ve üslubu ile yürüse, her iki alanın da sayılı uzmanlarından biri haline gelebilirdi.
Nasip bu kadarmış...
O “taziye mesajı”nı görüp de “Ne oldu bu adama” sorularıyla iletişimde ya da tanıyor olabileceklere, sorup durmaktan öte yapacak bir şey bulamadık.
Neyse!..
“Madem böyle bir haber-mesaj var; bir araştırıp soruşturalım” derken de “Hayır, bu ölüm mesajı ciddi ve gerçek olamaz” sesleri karıştı araya; gene biraz olsun tanıyanlar tarafından “O biraz ortadan kaybolmak için böyle yapmış, yaptırmıştır” denilerek…
“Acaba” sorusu ağır basınca bir arkadaşımız, önce Van’dan bir “teyit” aldı, sonra ağabeyine ulaşılıp konuşuldu bir arkadaşımız tarafından.
Bir başka arkadaşımız, dayısı ile iletişme geçip sordu…
“Maalesef… Halil Emrah Macit, sizlere ömür…”
Üzüldük…
Hakkında daha söylenecek neler var kim bilir ama gönderdiği yazı ile aynı gün “Twitter” üzerinden verdiği üç cümleli şu mesaj, artık usandığının, belki yaklaşan ecelin de farkında olduğunun göstergesi olarak durur hala orada:
“En garibi de budur ya; öldüm der durur yine de yaşarsın…” diye bir cümle…
Ardından ertesi gün; “—Ölmek ne garip şey anne, yaşamak isterken delice…”
Ve son olarak da “—Öyle bir ölsem, öyle bir ölsem çocuklar, size hiç ölüm kalmasa…” deyip de çekip gitmek var ya!..
Amma bu üç ayrı cümleden bir gün öncesi de “Bilgisayarımı yoğun uğraşlar sonucu yaptırdım ve geri döndüm. Yayında ve yapımda emeği geçen herkese teşekkürler…” diyerek daha kim bilir yapacak ve söyleyecek neleri vardı, yapamadan ve söyleyemeden göçüp gitmiş işte…
Ani ölümü ile üzüntüye sebep olan yazarımız Halil Emrah Macit'e rahmet, ailesine, geride kalan sevenleri, dostları ve arkadaşlarına sabrı cemil niyaz ederiz.
Mekânı Cennet olsun, bu alemde arayıp bulamadığına, Ahiret yurdunda kavuştursun Allah…
.
dikGAZETE.com