AB-Türkiye 18 Mart Mutabakatı'nın mimarı Gerald Knaus Ukrayna mülteci krizini değerlendirdi

AB-Türkiye 18 Mart Mutabakatı'nın mimarı Gerald Knaus Ukrayna mülteci krizini değerlendirdi

European Stability Initiative (ESI) Başkanı Gerald Knaus, dünyanın Suriye Savaşı’nın yol açtığı göç dalgasından da büyük bir göç kriziyle karşı karşıya olduğunu söyledi

İstanbul

Dokuzuncu gününe giren Rusya-Ukrayna savaşı 1 milyon Ukraynalının Avrupa’ya göç etmesine neden oldu. Bu süreçte Ukrayna’dan kaçan farklı ırklara mensup mültecilere yönelik ayrımcı uygulamalar gündem olmaya devam ediyor.

Ukrayna’dan ayrılmaya çalışan Afrika kökenlilerin Polonya sınırında ırkçı muameleye maruz kaldığı iddiaları basına yansımıştı. Avrupalı medya mensupları ve akademisyenlerin Ukraynalı göçmenleri “sarışın, mavi gözlü ve Avrupalı” olmalarından ötürü iltica hakkına sahip oldukları söylemleri kamuoyunda tepki yaratmıştı.

Ukrayna’dan yaşanan kaçışlar Suriye Savaşı’nın neden olduğu göç dalgasını hatırlatırken bu yeni göçmen krizine yönelik sadece Avrupa medyasının değil kurumlarının da yaklaşımındaki farklılık mültecilere “çifte standart” uygulandığı yönünde iddialara neden oluyor.

Dün Avrupa Komisyonu Yugoslavya Savaşı’nın akabinde alınan ve savaş sonrası Avrupa’ya göçmen kabulünü kolaylaştıran kararı yıllar sonra ilk kez Ukraynalı göçmenler için yürürlüğe koydu.

Buna göre Ukraynalı göçmenler özel koruma statüsüyle iltica statüsü almaya gerek kalmadan ilgili ülkelerce kabul edilecek. Önce 1 yıl için geçerli olan “koruma statüsü” 3 yıla kadar uzatılabilecek. Koruma statüsü Ukraynalı göçmenlerin sosyal yardıma erişimi ve çalışma iznini verilmesini de kapsıyor.

Söz konusu tartışmalar bağlamında Türkiye-AB arasındaki 18 Mart Mutabakatı’nın mimarı, European Stability Initiative (ESI) Başkanı Gerald Knaus, "AA Analiz"in sorularını cevapladı.

- Yeni bir mülteci krizi kapıda mı?

- Halihazırda İkinci Dünya Savaşı’ndan beri yaşanan en büyük mülteci krizine şahit oluyoruz. Bir hafta içinde 1 milyon kişi AB’ye ve Moldova gibi Ukrayna’nın komşu ülkelerine giriş yaptı. Bu durum devam ederse birkaç hafta içinde, dünyadaki en büyük mülteci krizi yaşanabilir. Hatta Suriye krizindekinden bile büyük olabilir.

Suriye’de savaş başladığında Türkiye nasıl çok sayıda mülteciyi kabul ettiyse Avrupa da şu anda benzer tepkiyi veriyor. AB Ukraynalılar için sınırlarını açmış durumda.

AB Ukrayna’da mukim -Ukraynalı olmasa bile- herkesin AB’ye giriş yapabileceğine karar verdi. AB halklarında oldukça büyük bir mobilizasyon ve empati var. UNHCR’ın son verilerine göre şu anda 1 milyon, ekseriyeti kadın ve çocuklardan oluşan mülteci var.

AB bu mültecilere sahip çıkacak. Mültecilere sığınmacı statüsü için başvurmak zorunda kalmadan tüm AB içinde bir yıllık oturum izni verilecek.

- Avrupa neden Ukraynalı mültecilere özel muamele gösteriyor?

- Buna katılmıyorum. Şu anda insanların tanıdıkları, bildikleri komşularına yardım etmek istemeleri oldukça normal bir durum. Avrupalı insanlar Ukrayna’yı daha iyi tanıyorlar, Afganistan’la ilgili çok bir bilgileri yok. Tıpkı Türkler gibi. Türkler Suriyelileri daha iyi tanıyorlar, öte yandan Yemen’deki insanlara dair çok bir şey bilmiyorlar.

Kolombiya’da da aynı şekilde. Onlar da Venezuelalıları tanıyorlar ancak Orta Doğu hakkında pek bilgileri yok. Yani bu üç örnekte olduğu gibi, Avrupalılar, Kolombiyalılar ve Türkler başka gidecek yeri olmayan bu komşuları ile kendilerini daha çok özdeşleştirebiliyorlar.

Tanıdığınız insanla tanımadığınız insan arasında sizin için fark vardır. Yine de herkesin insan haklarına saygı duymak zorundasınız. Mülteci Konvansiyonu herkes için geçerlidir. Ancak tanıdığınız komşularınıza dokunulduğunda ve bunun bir saldırı olduğunu bildiğinizde onlar için empati beslersiniz ve bu normal bir insan davranışıdır.

- Suriyeli mültecileri bir tehlike olarak gören Avrupa kamuoyu neden Ukraynalıları kolayca kabullendi?

- Suriyeli mülteci krizini hatırlarsak Almanya bir yılda 1 milyon mülteciyi kabul etti. O zaman da toplumda benzer bir harekete geçme ve empati mevcuttu; İsveç’te, Almanya’da Avusturya’da.

Sanırım ikisi arasındaki fark şu: İnsanlar ülkelerine gelen mültecilerin hikayelerini bilmeye ihtiyaç duyuyorlar. Alman medyasında Esed’in gaddarlığı ile ilgili çok haber bulursunuz.

Bu haberlere Polonya ya da Macaristan’da rastlamazsınız. İnsanları korkutmak kolaydı, popülistler çok tanımadıkları Müslüman mültecilerle ilgili korku atmosferi yaratıyorlardı. Bu bir bahane değildir ancak durumu açıklar ve ne yapılabileceğine dair bir yol sunar.

İnsani iletişiminiz olmadığında korku atmosferi ve ön yargılar oluşturmak kolaydır. Türkiye’nin dünyada bu zamana kadar en fazla sayıda mülteciye ev sahipliği yapan ülke olduğunu unutmayalım. Ama Almanya da ilk 5’teydi ve Almanya daha çok Müslüman mülteciye kapılarını açtı.

Yani Almanya, İsveç ya da çok sayıda mülteci kabul eden ülkeler söz konusu olduğunda bir çifte standart olduğunu kabul etmiyorum. İnsanlar her yerde aynıdır. Güçlü bir dayanışma hissiyatı için ortak bir hikâyeye ihtiyacınız vardır, kimle dayanıştığınızı tanıdığınız. Bu hikaye de hem medya da hem kişisel iletişimimiz ile gördüğümüz, duyduğumuz algıların bir sonucunda oluşur.

- Ukrayna’dan kaçan mültecilere muamelede çifte standart iddialarına ne diyorsunuz?

- Ukrayna’dan kaçan ve AB tarafından koruma altına alınan kişilerin seçilmesinde ırkçı bir tutum söz konusuysa burada tabii ki endişelenmek gerekir. Ancak kurallar ve Avrupa Komisyonunun önerileri oldukça açıktır. “Ukrayna’da olan herkes AB’ye girme hakkına sahiptir” der.

Kiev’deki Afrikalı öğrenciler, Azerbaycanlı işçiler, Afganistanlı sığınmacılar… Ukrayna’da olan herkes AB’ye girme hakkına sahip şu an. Kural budur. İlginç bir şekilde Ukrayna Dışişleri Bakanı bir tweet attı.

Şu anda gözetmesi gereken birçok sorunu olmasına rağmen AB’ye “Ukrayna’da yaşayan Afrikalı misafirlerimiz dahil lütfen herkesi kabul edin.” dedi. Bu da kesinlikle AB’nin yapması gereken şeydir.

- Yunanistan Başbakanı Miçotakis bugün Ukraynalı mültecileri kabul etmeye hazır olduğunu söyledi. Geçmişte Suriyelilere yönelik böyle bir tutum yoktu.

- Burada iki mesele var. Ukrayna ve diğer örnekler için zamanlara baktığımızda farklı uygulamalar görürüz. Ukraynalılar Avrupa’da vizesiz seyahat hakkına sahipler.

Avrupa’da kimse onları içeri kabul etmek için bir karar vermek zorunda değil. Hepsinin 3 ay boyunca turist olarak gelmeye zaten hakkı var. Şu an tek soru: Avrupa’daki tek sorun vizesiz seyahat iptal mi edilmeli? Bunu kimse yapmak istemez, doğru olan da bu.

Yani Ukraynalılar için böyle bir karar verme gibi bir durum söz konusu değil. AB 2017’de Ukrayna vatandaşları için vize serbestisi kararı vermişti. Bu da Ukrayna krizinin neden farklı olduğunu açıklıyor.

Kaynak: AA

dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
...