İSTANBUL
Sultan 1. Ahmed ile Mahpeyker (Kösem) Sultan'ın oğlu olarak 27 Temmuz 1612'de İstanbul'da doğan 4. Murad, amcası 1. Mustafa'nın tahttan indirilmesinin ardından 10 Eylül 1623'te tahta çıktı.
Annesi Kösem Sultan'ın da etkisiyle henüz 11 yaşındayken tahta çıkarılan 4. Murad'ın saltanatının ilk yıllarında idare, daha çok annesinin etkisi altındaki devlet adamlarının elinde kaldı.
Sultan 4. Murad, 1632'ye kadar devam eden süreçte, devrin olaylarında etki gösterebilecek güce sahip değildi. İstanbul'daki otorite boşluğu nedeniyle taşradaki idareciler, kendi başlarına hareket ederek birçok ayaklanma çıkardı.
Gürcistan'da olaylar çıkarken, Bağdat, Safevilerin eline geçti.
4. Murad, söz konusu dönemde İstanbul'daki askerlerin zorbalığı, bunu kendi menfaatlerine alet eden devlet adamlarının tahakkümü ve eyalet isyanları gibi olumsuz durumlarda etkinlik gösterebilecek imkana sahip değildi.
Tütün ve alkolü yasaklayıp kahvehane ve meyhaneleri kapattı
Yönetimi tam anlamıyla Mayıs 1632'den itibaren ele alan 4. Murad, önce Sadrazam Receb Paşa'yı bertaraf edip zorbaları ortadan kaldırmaya başladı.
20 yaşında devlet idaresinde ağırlığını hissettirmeye başlayan 4. Murad, kendisine sorun çıkaran devlet yönetimindeki kişileri, sipahi ve yeniçerileri de etkisiz hale getirdi.
Kadızade Mehmed Efendi, 2 Eylül 1633'te Cibali Kapısı dışında başlayan yangını bahane ederek haram saydığı tütün ve kahveye karşı padişahı teşvik etti.
Bunun üzerine Sultan 4. Murad da kahvehaneleri "yeni bir yangın çıkmaması" gerekçesiyle yıktırdı ve tütünü yasakladı.
İran seferi öncesinde 5 Ağustos 1634'te içki yasağını da ilan ettirip meyhaneleri yıktıran 4. Murad, daha sonra en yakınında bulundurduğu devle adamlarından Abaza Mehmet Paşa'yı ve ardından çok sevdiği şair Nef'i'yi öldürttü.
4. Murad, sefer güzergahında uğradığı şehirlerde görevlerini ihmal edenleri, haklarında şikayet olan kadıları, vezirleri veya tütün içenleri cezalandırdı.
Sert mizacı ile bilinen 4. Murad, Kösem Sultan'ın yanlış bilgilendirmesi sonrası Şeyhülislam Ahizade Hüseyin Efendi'yi önce Kıbrıs'a sürme kararı verdi, sonra öfkesine yenik düşerek gemiyi Çekmece kıyılarına çektirerek Şeyhülislam'ı boğdurttu.
Böylece 4. Murad, Osmanlı tarihinde daha önce görülmemiş olan ve kendisinden sonra nadir rastlanan şeyhülislam katline girişen ilk padişah olarak kayıtlara geçti.
İran sınırını belirleyen Kasr-ı Şirin Antlaşması imzalandı
Sultan 4. Murad, 8 Ağustos 1635'te kuşattığı Revan Kalesi ve şehrini 10 günlük bir karşı direnişin ardından fethetti. Revan'ın fethinden sonra annesinin kendisine karşı entrika çevirdiğini düşünerek 27 Ağustos'ta İstanbul’da bulunan kardeşleri Şehzade Bayezid ile Süleyman'ı boğdurtarak öldürttü.
İstanbul’da Revan zaferi için dört günlük şenlikler düzenletse de genç şehzadelerin öldürtülmesi büyük hüzün ve tepki doğurdu.
11 Eylül'de Tebriz'e girerken Yahya Efendi'nin müdahalesiyle Cihan Şah ve Sultan Hasan camileri dışında şehri büyük oranda tahrip ettiren 4. Murad, kışın yaklaşması ve hastalığı sebebiyle daha ileri gidemeyerek geri döndü.
Bağdat seferi öncesi 4. Murad, kendisi için tehlikeli gördüğü Şehzade Kasım'ı da öldürttü.
4. Murad, 8 Mayıs 1638'de büyük bir orduyla çıktığı seferde 6 ay sonra Bağdat önlerine vardı ve 24 Aralık 1638 Cuma günü şehri teslim aldı. Fethin ardından İmam-ı Azam'ın ve Abdülkadir Geylani'nin türbelerinin bakım ve tamirini yaptırdı.
İran savaşlarına son veren ve sonraki asırlarda da esas alınan Kasr-ı Şirin Antlaşması da 4. Murad döneminde, 17 Mayıs 1639'da imzalandı.
Revan seferinde başlayan gut hastalığı gittikçe ilerleyen Padişah 4. Murad, Bağdat seferi dönüşü şiddetli baş ağrısı ve titremeyle yatağa düştü. Bunu önce sıtmaya bağlayan hekimler, 4. Murad'a ardından felç teşhisi koydu.
Padişah 4. Murad, 1640 yılının 8 Şubat Perşembe günü hayatını kaybetti. Şehzade Kasım'ı boğdurduğu odada vefat eden 4. Murad'ın cenazesi, Sultan Ahmed Camisi yanındaki babası I. Ahmed'in türbesine defnedildi.
4. Murad'ın adı, Beytullah'ın takı üzerine yazıldı
Osmanlı padişahları arasında farklı karakteriyle öne çıkan Sultan 4. Murad, iradesi ve hafızası kuvvetli, gözü hiçbir şeyden korkmayan biri olarak bilinirdi.
Tebdili kıyafet gezerek her şeyi yakından görüp anlamaya çalışan 4. Murad, devrinde devletin iç ve dış durumunu düzeltti.
Askerin başında savaşa katılan Osmanlı padişahları arasında yer alan 4. Murad, kaynaklara göre uzun boylu, geniş omuzlu, heybetli bir kişi olarak tanınıyor. Çok kuvvetli olduğu, devrin meşhur pehlivanlarıyla güreştiği ifade edilen 4. Murad'ın 200 okkalık gürz kullandığı, kılıç, ok, harbe ve benzeri silahları kullanmakta mahir olduğu belirtiliyor.
Musul'da Babürlü Hükümdarı Şah Cihan'ın elçisi Mir Zarif'in takdim ettiği hediyeler arasında bulunan ve ok, kurşun geçirmediği söylenen gergedan derisi kaplı kalkanı harbe ve okla deldiği anlatılır.
4. Murad dönemi alim, şair, tarihçi, hattat ve mu****inas gibi muhtelif sahalarda yetişmiş fikir adamları bakımından Osmanlı Devleti'nin en dikkate değer devirlerinden oldu.
Evliya Çelebi, Katib Çelebi, Nef'i, Şeyhülislam Yahya, Veysi, Koçi Bey, Azmizade Haleti gibi önemli isimler onun döneminde yaşadı.
Arapça ve Farsça bilen 4. Murad, Muradi mahlasıyla şiirler yazdı, beste yapacak düzeyde musikiyle ilgilendi.
Çamlıca'da bir cami, Kazak saldırılarına karşı Boğaz'ın müdafaası için Anadolu Kavağı ile Rumeli Kavağı'nda müştemilatı ve camileriyle beraber kaleler yaptıran 4. Murad, Revan Seferi'nde iken verdiği emir üzerine İstanbul'un surlarını, yanan camilerini yeniden imar ettirdi.
Üsküdar tarafında İstavroz Sarayı'nı yaptıran 4. Murad, Topkapı Sarayı'nda Revan ve Bağdat fetihleri hatırasına 1636 ve 1639'da Bağdat ve Revan köşklerini inşa ettirdi. Özellikle Bağdat Köşkü, 17. yüzyıldaki en yüksek sanat eserlerinden biri olarak biliniyor.
3 Nisan 1630'da şiddetli yağmurlar neticesinde Mescid-i Haram'ı basan suların tahrip ettiği Kabe'yi tamir ettiren 4. Murad'ın adı, Beytullah'ın takı üzerine yazıldı.
Kaynak: AA