Doların yönü ne olur?

Doların yönü ne olur?

dikGAZETE-ABD'nin 3'üncü çeyrek GSYH verisinin son 11 yılın en hızlı büyümesine işaret etmesinin ardından artan dolar talebi ile küresel piyasalar dalgalanırken, Türkiye'de dolar/TL bankalararası piyasada 2.32 sınırına geldi. Dolar endeksi de yaklaşık

dikGAZETE-ABD'nin 3'üncü çeyrek GSYH verisinin son 11 yılın en hızlı büyümesine işaret etmesinin ardından artan dolar talebi ile küresel piyasalar dalgalanırken, Türkiye'de dolar/TL bankalararası piyasada 2.32 sınırına geldi. Dolar endeksi de yaklaşık 9 yılın en yüksek seviyesi olan 90,095’i gördü. ABD 10 yıl vadeli tahvil faizleri yüzde 2.15 seviyesinden yüzde 2.19 seviyesine çıktı. ABD Merkez Bankası FED'in önümüzdeki günlerde faizleri yükseltmesi ile küresel piyasalarda doların yönünü yukarı çeviriyor.  Türkiye'de ise gözler Merkez Bankası'nın faiz politikasında. Uzmanlar MB'nin seçim öncesi faizlerin artmasına müsaade etmeyeceğini, bir miktar enflasyonun göğüslenebileceğini belirtiyorlar. Peki önümüzdeki yıl kürese piyasalar nasıl olacak, dolar ve petrolün yönü piyasaları nasıl etkileyecek? Bu sorunun cevabını Shield Wealth Management'in CEO'su Buğra Bakan verdi.  Gelecek yıl da ABD'nin çekiciliğini koruyacağını, FED'in faizleri yükseltmesiyle paranın yönünün ABD'ye kayacağını belirten Buğra Bakan, küresel piyasalar ve Türkiye'nin vereceği tepkiyi değerlendirdi: ABD ÇEKİCİLİĞİNİ KORUYACAK

Öncelikle komplo teorisi meraklılarını hayal kırıklığına uğratıp, doların da petrolün de, küresel serbest piyasaların arz talep dengeleri ile (en azından bu aşamada) belirlendiğini söyleyerek başlayalım. Her mal ve hizmetin ya da yatırım aracının fiyatı, alıcı sayısın artması ile yükselir, satıcı sayısının artması ile düşer. Bu kural, hisse senedinden tutun gayrimenkule kadar tüm fiyat hareketlerinin temel nedenini oluşturur. Cevap hep çok basit ve aynıdır; alıcı sayısı artar fiyat yükselir, satıcı sayısı artar, fiyatı düşer.

Dolara talep iki ana sebepten artıyor: 1) Amerikan ekonomisi rakipleriyle karşılaştırıldığında iyi durumda. 2015 büyüme oranı %3 civarı bekleniyor ve bu,     17 trilyon dolarlık ekonominin ortalama büyüme oranına çok yakın. İşsizlik oranı düşüyor, enflasyon %2’nin altında. Rakiplere gelince, Avrupa resesyonun, yani ekonomik küçülmenin eşiğinde. Japonya keza öyle. Çin ise alıştığımız yıllık %7-9 oranında büyümeden %6-8 oranına çekiliyor. Durum böyle olunca, yatırımcı ABD’ye yöneliyor. Bunu yapması için de parasını dolara çevirmesi lazım. Yani Alman Hans, Avrupa’dan ümidini kestiyse, ABD’de değerlendirmek istediği zaman bankasını arayıp, Avro satıp dolar alması lazım, bu da doların değerini yukarı itiyor. 2) ABD, 2007-2009 da yaşanan krizden, faizleri sıfıra indirerek çıktı. Fakat artık merkez bankası FED, yavaş yavaş da olsa, 2015’de faiz arttıracağını sağır sultana dahi duyurdu. Böyle olunca, Hans’ın Deutshce Bank hazinesinde çalışan kuzeni Stefan, faizler artınca para ABD’ye kayacak düşüncesiyle, bugünden iyisi mi dolar alayım der ve Hans gibi, doların değerini arttırır. Piyasalar, aşağı yukarı 6 ay önce fiyatlandırmaya başlarlar ekonomik verileri ve Stefan gibi hazine işlemcileri, alıcı hanesine geçerler. Peki, bu 2015’te sürer mi? Büyük ihtimalle evet. Diğer merkez bankaları faiz artırımını destekleyecek bir ekonomik hareket görmüyorlar önlerinde, yani karşılaştırmalı olarak ABD çekiciliğini koruyacak.

TL DEĞER KAYBETMEYE DEVAM EDECEK Mİ?

Peki, TL ne olur? Dolar karşısında değer kaybetmeye devam eder. 2015 seçim senesi, kamu harcamaları artacaktır ve iktidar faiz artışına izin vermez, aksine düşürme eğiliminde olur ki, sandığa ekonomiyi canlandırarak girsin. Bunun tabi ki enflasyon ve ucuzlaşan TL gibi yan etkileri olur ama seçim kazanmak tahmin edeceğiniz gibi daha önemli olur iktidar partisi için. 2015 Türkiye’nin büyüme oranı %3 civarı bekleniyor, siz olsanız %3 büyüme ile ABD’yi mi seçersiniz, Türkiye’yi mi yatırım yapmak için? Büyük ihtimal ABD’yi, işte bu yüzden, gelecek seneyi şimdiden fiyatlandıran yatırımcılar TL satıp, dolar alıyor. Bütün bunlara gerginleşen siyasi ortamın arttırdığı risk primini de eklersek, para Türkiye’den çıkıyor ya da çıkmasa da girmiyor. Şu noktanın altını çizelim: batılı yatırımcı için liberal dış politikalar liberal dış ticaret demek, liberal dış ticaret liberal yasalar demek, liberal yasalar liberal bir toplum demek, liberal bir toplum da ekonomisi gelişen bir toplum demek. Bu düşünce zincirinde bir kopukluk olduğu zaman, ürker ve parasını çeker. Şu anda olup bitenin bir ayağı da bu.

PETROLE NE OLDU?

Dünyanın enerji kaynak dengeleri ve dolayısıyla siyasi dengeleri değişiyor. Bundan 5-6 sene önce petrol savaşları çıkacak gibi başlıklar atılıyordu. Bugün ise enerji piyasalarında petrol fazlası var. ABD 3-4 yıl önce geliştirip başarılı bir şekilde uygulamaya başladığı kaya kırma ve yatay sondaj metoduyla daha önce ulaşılamayan petrol kaynaklarına ulaştı ve Suudi Arabistan kadar petrol üretiyor. Evet, yanlış okumadınız, ABD Suudi Arabistan kadar petrol üretiyor. Aynı şekilde doğal gaz üretimini de arttırdı. Başta söylediğimiz gibi, bir malın alıcısı azalırsa, fiyatı düşer. ABD eskisi gibi dış piyasalardan petrol almıyor, bir de büyüme hızı  yavaşlayan Çin’in azalan talebini eklerseniz, bir yandan üretim artıyor, bir yandan talep düşüyor ve bu petrol fiyatına baskı oluşturuyor. Bu kalıcı mı? Belki şu anki 60 dolar seviyesinde değil, ama 50-80 dolar civarında hareketler beklenebilir.

Peki, bu küresel siyasi dengeleri nasıl etkiler? Petrol ihracatı sayesinde hayatta kalan ülkelerde çalkantılar olur, kamu bütçeleri yarıya iner. Üretim maliyetleri düşer ve tüketici fiyatları üzerinde baskı oluşturur. Bu Ayşe Teyze için iyi haber, fakat aynı zamanda alternatif enerjilerin çekiciliğini azaltır, bu da Ayşe Teyze’nin torunu için kötü haber, çünkü küresel ısınmaya sebep olan karbon emisyonunda arzulanan düşüklüğün yaşanmamasına sebep olur. Son olarak, ABD’yi çok avantajlı bir konuma getirir ya da “getirdi” diyebiliriz.

Özetle, ABD ekonomisinin toparlanması ve bunu takip eden faiz artırımı beklentisi doları yukarı itmeye, Türkiye’nin gergin ortamı ve ekonomisinde beklenen yavaşlama TL’yi aşağı çekmeye, ABD’nin geliştirdiği yeni teknolojiler ile üretimini arttırması ve Çin’in daralan talebi petrol fiyatlarını aşağı çekmeye 2015’te de devam edecektir. Petrol fiyatlarında sınırlı bir yukarı çıkış olsa da, önümüzdeki dönemde, 80 doların üstüne çıkmasını beklemek gerçekçi olmaz.

BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Üzgünüz ilginizi çekebilecek içerik bulunamadı...
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
...