Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Gıda Güvenliği ve Tarımsal Araştırmalar Merkezi Müdür Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Bülent Şık, 2014 yılında başta domates, salatalık patlıcan, yeşil biber olmak üzere 309 tarım ürününde yapılan analizde limit değerlerinin üzerinde pestisit tespit edildiğini söyledi. PaylaşTweetlePaylaşGönderYorum Yap
08 Temmuz 2015 16:23
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ise Antalya merkezli ürünlerde limit değerlerin çok üzerinde pestisit tespit edildiği yönündeki iddianın gerçeği yansıtmadığını bildirdi. İki farklı açıklama ise tüketicilerin kafasını karıştırdı.
Akdeniz Üniversitesi Gıda Güvenliği ve Tarımsal Araştırmalar Merkezi Müdür Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Bülent Şık, pestisitlerin (ilaç kalıntısı) tarımsal üretimde kullanılan kimyasal maddeler olduğunu belirterek, amaçları ize ürünlere zarar veren haşere ve hastalık etmenlerine karşı mücadelede kullanılan etmenlerden biri olduğunu söyledi.
Şık, pestisitlerin kullanımının tüm dünyada yasalarla belirlendiğine dikkati çekerek az veya çok zehirli etkisi olan kimyasal maddeler olduğunu ifade etti.
5 kişilik ekiple bir Akdeniz Üniversitesi Gıda Güvenliği ve Tarımsal Araştırmalar Merkezi olarak 2013 ve 2014 Ocak ve Nisan ayları arasındaki gıda ürünlerini pestisit açısından analiz ettiklerini kaydetti.
Gıda örneklerini semt pazarlarından tesadüfî olarak topladıklarını aktaran Şık, aynı gün laboratuvarda uluslararası kabul gören analiz metoduyla 335 pestisit kalıntısı araştırdıklarını belirtti.
ANALİZLERDE ARANAN CEVAPLAR
Şık, çalışmalarında, gıdalarda kalıntı limitini aşan örneklerin oranı, gıdalarda çoklu pestisit kalıntısı açısından durum, endokrin sistem bozucu olmasından şüphelenilen pestisitlerin kalıntısı açısından durumu, arılara zarar verdiğinden şüphelenilen pestisitlerin kalıntılarına yanıt aradıklarını kaydetti.
2014’DE MAKSİMUM KALINTI DEĞERİNİ AŞAN ÜRÜN ORANI YÜZDE 24
2014 yılında pestisit sayısının 400’e ulaştığını aktaran Şık, “2013'te domates, biber, salatalık, kabak ve çilekten oluşan yaklaşık 400 örneğin yüzde 21'inde, maksimum değerin üzerinde pestisit kalıntılarına rastladık. 2014'te bu ürünlere patlıcan ve portakal eklenerek 309 üründe daha analiz yapıldı. 2014'te maksimum kalıntı değerini aşan ürün oranı yüzde 24'e ulaştı. Ürünlerin yüzde 85’i birden fazla pestisit kalıntısı içeriyor.Yasal mevzuatın altında bile olsa bir üründe çok sayıda pestisit varsa, bu durum sağlık riski ortaya koyar” dedi.
‘Eğer pestisit kullanımında vazgeçilemiyorsa durum onu gösteriyor’ diyen Şık, “Az sayıda pestisitin ürünlerde kalıntı bırakmasını sağlayacak bir takım önlemler alınmalı. Belli ki bu konuda zaaf var. Bu kadar çok pestisit ürünlerde çıkmamalıydı” dedi.
335 PESTİSİT TARANDI
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın düşük pestisit oranları hakkında da açıklama yapan Şık, “ 2 yıl önce ilk bulguları elde ettiğimizde bakanlık bulguların yüzde 1’in altında olduğunu açıklıyordu. Biz buna şaşırmıştık. Birkaç ay hata mı yaptık diye tekrar çalışmamızı gözden geçirdik. Herhangi bir sıkıntı bulamadık. Temeldeki fark, bakanlık bu konuda sadece kendisi denetim yapmıyor. Özel laboratuarlarla da işler yapıyor. Ama her laboratuvarın uyguladığı analiz yönteminin içerdiği pestisit sayısı aynı değil. Bazı laboratuvarlar, 150 pestisit,bazıları 200, bazıları 107 pestisit kontrol eder. Kamu adına araştırma yapıyorsak tüm laboratuvarlarda araştırılan pestisit sayısını aynı olmalıdır. Birinci fark burada. Ama biz 335 pestisit taradık. Laboratuvarlar arasındaki bir metod birlikteliği yoksa araştırılan pestisit sayısı açısından, çok doğruluklu tespitler yapmam mümkün değil. Bakanlığın bu konuda ne kadar pestisit ve nelere bakılıyor, buralarda zaafın olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.
'FARK,YAPILAN İŞİN YANLIŞ OLDUĞUNU GÖSTERMEZ'
Pestisit analizi yapmanın zor bir iş olduğunun altını çizen Şık, “ Sürekli kullanılan donanımın bakımı, kalibrasyonu, optimizasyonunu yaparak bir takım sağlıklı tespitler yapmak mümkündür. Bunların sahada ne düzeyde yapıldığını söylemek çok zor. Bizim ürünlerin neredeyse tamamında 2 ilacın az veya çok kalıntısı var. Bunların tespiti çok zordur. Temelde bir takım farkların olması yapılan işlerin yanlış olduğunu göstermez” diye konuştu.
'ÜRETİCİ VE TÜKETİCİ BİRBİRİNDEN AYRILMAMALI'
Çalışmalarının dikkate alınması gerektiğini vurgulayan Şık, “Ama meyve sebze yemekten vazgeçmemeliyiz. Meyve ve sebzeler beslenme açısından çok önemlidirler. Şimdi, ‘Kalıntı var biz nasıl sebze meyve yiyeceğiz’ diyenler olabilir. Şunu talep etmeliyiz. Bu sistem neden böyle işliyor, neden çok kalıntı çıkıyor. Bunun üzerine gitmeliyiz. Nerelerde hata var. Nerelerde işbirliği eksik. Üretici ile tüketiciyi birbirinden ayırt etmemek gerekiyor. Herkes üretici olmak zorunda. Üretimin bir parçası olursak meselelere dahil olma şansımız var. ‘Bunlarda sorun çıktı, kurum önlem alsın’ diye işten sıyrılamayız. Bugün pestisitleri yarın başka bir durumu konuşuruz” şeklinde konuştu.
HER HAL'E ANALİZ LABORATUVARI
Kamu denetimlerinin analiz metodu açısından homojen olması gerektiğini ifade ede Şık, “2012 yılında çıkarılan hal yasası var. Bu yasa her hale, kalıntı analiz laboratuvarı kurulmasını gerektiriyordu. Bu laboratuvarda inceleme yaparak önlem almaktan geçtik, durumun ne olduğuna daha doğru tespit edebilecektik.Buradaki sorun herkesi ilgilendiriyor. Sadece çiftçi yada kamu kurumlarını değil. Ne kadar çok saha hakkında bilgimiz olursa sorunları tespit edebiliriz” ifadelerine yer verdi.
“PANİĞE GEREK YOK AMA ZARARLI OLDUĞU BİLİNMELİ”
Sorunların nerden kaynaklandığının bilinmesi gerektiğini aktaran Işık, “Bunu anlayamazsak çözüm noktasında olamayız. Bunu konuşuruz,geçeriz.Paniğe gerek yok ama insanlar şunun için kaygı duymalıdır. Toksik kimyasallar sonuçta sağlığa zararlıdır. Biz bu işin çözümünü konunun muhatabından talep etmeliyiz. Bağımsız araştırmalar fazlasıyla yapılmalıdır” dedi.
BAKANLIK CEVABI: BU DEĞERLER GERÇEĞİ YANSITMIYOR
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ise Antalya merkezli ürünlerde limit değerlerin çok üzerinde pestisit tespit edildiği yönündeki gerçeği yansıtmadığını bildirdi. AÜ'nün yaptığı çalışmada kullanılan referans değerlerin (MRL) güncelliği, numune alma şekli, analiz metodunun bakanlığın verileriyle uyuşmadığı açıklandı. Antalya'da 2012 yılında 13 bin 285 numune, 2013 yılında 12 bin 583 numune ve 2014 yılında 11 bin 893 numune alınmış ve kalıntı oranları sırasıyla yüzde 2.69, yüzde 2.01 ve yüzde 2.50 olarak belirlendiği kaydedildi.