Hipodromların safkan Arap atları atalarından aldıkları gen mirasıyla şampiyonluklara koşuyor

Hipodromların safkan Arap atları atalarından aldıkları gen mirasıyla şampiyonluklara koşuyor

Türkiye'ye 1930'lı yıllarda Arap ülkelerinden getirilen atların genetik özelliklerinin özel yetiştiricilikle aktarıldığı yeni kuşak safkanlar, atalarından aldıkları bu mirasla hipodromlarda dört nala koşuyor.

İstanbul

Tarım ve Orman Bakanlığı'na bağlı Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) bünyesinde faaliyet gösteren Karacabey Tarım İşletmesi Müdürlüğü'nde, Türkiye'de gen kaynaklarının korunması ve yaşatılması adına 1930'lı yıllardan beri safkan Arap atı yetiştiriciliği yapılıyor.

İşletmede yetiştirilen taylar belirli dönemlerde açık artırma ihale yöntemiyle satışa sunulurken, satış sırasında atların soy ağaçları büyük önem taşıyor.

Satış kataloglarında, atların fiziksel özelliklerinin yanı sıra anne, baba ve kardeşlerinin kim olduğundan kardeşlerinin hangi gruptaki yarışları hangi sıralamayla bitirdiklerine kadar birçok bilgi yer alıyor.

Satın alınan taylar, alıcısı tarafından eğitildikten sonra Türkiye Jokey Kulübü'ne (TJK) bağlı hipodromlarda atalarından aldıkları gen mirasıyla şampiyonluklara koşuyor.

Karacabey Tarım İşletmesinin Müdür Yardımcısı Ali Yağlıcı, Arap atlarının soyunun korunmasının yarışlardaki önemi ile kısrak ve aygırların eşleştirilme kriterlerini AA muhabirine anlattı.

Yağlıcı, Osmanlı Devleti zamanında ordunun savaş ve binek atı ihtiyacını karşılamak için at yetiştiriciliği yapılan işletmede, 1930'lardan itibaren Arap ülkelerinden getirilen aygır ve kısraklarla yarış amaçlı safkan Arap atı yetiştiriciliğinin başladığını aktardı.

Atların soyunun korunduğunu, ihtiyaç halinde dışarıdan aygır alımı yaptıklarını belirten Yağlıcı, "Daha önce bizim işletmeler tarafından satılan, hipodromlarda koşup başarılar elde eden, ihtiyaç duyduğumuz kan hatlarına sahip aygırları, babaları ve dedelerinin yerine damızlık olarak kullanmak için sahibinden tekrar satın alırız. Bunun da belirli şartları var. Atın koşması, kendini ispatlamış olması ve aygır adayının mensubu olduğu kan hattına ihtiyacımız olması lazım. At bu şartları taşıyorsa ve damızlık vasfının yüksek olduğunu öngörürsek sahibinden satın alarak sürümüzün devamlılığını sağlıyoruz." ifadelerini kullandı.

İşletme yetiştiriyor, koşu eğitimini atın sahibi veriyor

Yağlıcı, koşularda başarılar elde ederek kendini ispatlayan atların, adeta bir futbolcu transferinde olduğu gibi sağlık muayenesinden geçirilerek alındığını, aygırın üreme organlarına ve fiziksel olarak aygırlık yapmasına engel bir durumunun olup olmadığının muayene edildiğini bakıldığını, sperma kalitesinin kısrağı gebe bırakmaya elverişli olup olmadığının kontrol edildiğini aktardı.

İşletmede taylara koşuya yönelik bir eğitim verilmediğinin altını çizen Yağlıcı, 1-2 yaşına gelene kadar bakılan atların açık artırma usulü ihaleyle satıldığını anlattı.

Yeni sahibinin gereken yarış eğitimini vererek atı hipodromda koşacak hale getirdiğini ifade eden Yağlıcı, hipodromlarda koşmaları için yetiştirilen tayların yüksek rakamlara alıcı bulduğunu, TİGEM olarak bu yıl en pahalı tayı 7 milyon 900 bin liraya sattıklarını kaydetti.

Yağlıcı, Karacabey Tarım İşletmesi'nde yılda ortalama 150-155 tay doğduğunu, doğan dişi taylardan bir kısmını damızlık sürüsünü yenilemek üzere anne adayı olarak sakladıklarını dile getirdi.

Koşuyla ilgili genin ortaya çıkarılabilmesi için doğru eşleştirme şart

Atların çiftleştirme işlemi için eşleştirilmesinde TİGEM'in At Islahı ve Yetiştiriciliği Daire Başkanlığınca kurulan ve Genel Müdürlük ile atçılık yapılan işletmelerdeki tecrübeli teknik personellerce belirli kriterlere göre karar alındığını belirten Yağlıcı, şöyle devam etti:

"Elimizde her aygır, kısrak ve tayın şecere kayıtları var. Çiftleştirmede o şecere kayıtları göz önünde bulunduruluyor. Akrabalı yetiştirme olmasın diye birbirleriyle uzak akraba olan aygır ve kısraklar belirleniyor. O aygır ile kısrağın daha önceki çiftleştirilmesinden doğan tayda morfolojik, ortopedik ve fenotipik olarak herhangi bir kusur olup olmadığına bakılıyor. 'Önceki çiftleştirmede o anne ile o baba uyumlu olmuş mu, o tay, anne ile babanın genotipik ve fenotipik özelliklerini fiziksel olarak göstermiş mi, tayın koşu performansı iyi mi, önceki eşleştirmeden doğan ağabeyi, ablası hipodromlarda koşup başarılı olmuş mu, atçılık ve yarışçılık camiasından ilgi görmüş mü?' gibi faktörler göz önünde bulundurularak genel müdürlüğümüz tarafından kurulan bir heyet atlarımızı teker teker inceliyor, hangi aygırın hangi kısrakla çiftleştirileceğine karar veriyor."

Yağlıcı, pistte koşacak atın üst soyunun çok önemli olduğunu vurgulayarak, "Arap atlarının genetiğinde koşuyla ilgili bir gen var. Bu genin ortaya çıkarılabilmesi için doğru eşleştirmenin yapılması lazım. Hangi aygırla hangi kısrak çiftleştirilirse koşu karakterinin en üst seviyeye çıkarılması amaçlanıyor ve bunun için doğru eşleştirme yapılması lazım. Eşleştirme sonucu doğan tayın en iyi seviyede bakımı ve beslemesi yapılarak genetiğinde bulunan koşu kabiliyetinin en süt seviyede ortaya çıkarılmasını bekliyoruz. Soy çok önemli." diye konuştu.

Genetik olarak kaliteli aygırların spermleri donduruluyor

Yağlıcı, genetik olarak kaliteli aygırların spermlerinin aşılama sezonu dışında dondurarak muhafaza edildiğini aktararak, böylece genetik materyali uzun yıllar saklayarak soyun devamının sağlandığını anlattı.

Hipodromlardaki arap yarışlarında koşan atların soy bilgilerinde TİGEM'in yetiştirdiği atların ön planda olduğunu belirten Yağlıcı, şunları kaydetti:

"Hipodromlarda koşan Arap atlarının büyük bir kısmı da TİGEM kökenlidir. 1930'lı yıllardan itibaren tüm atlarımızın şecereleri kayıtlarımızda var. Türkiye'de şu anda koşan mevcut Arap atlarının büyük bir kısmı 1930'lı yıllarda Türkiye'ye getirilen atlardan köken almıştır. Mevcut atların büyük bir kısmı o büyük büyük büyük dede ve ninelerin torunlarıdır."

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
...