La Linterna Kolombiya'nın Cali kentindeki son geleneksel matbaa atölyesi

La Linterna Kolombiya'nın Cali kentindeki son geleneksel matbaa atölyesi

Kolombiya'nın üçüncü büyük kenti Cali'de geleneksel yöntemlerle baskı yapan son matbaa atölyesi "La Linterna", 19. yüzyıldan kalma baskı makineleriyle üretime devam ediyor.

Cali

Teknolojik ilerleme ve ekonomik zorlukların baskısına rağmen kendine özgü motif ve çizimlerle hayatta kalmayı başaran La Linterna tarihi matbaa atölyesi, yerli ve yabancı yüzlerce kişi tarafından her gün ziyaret ediliyor.

Ülkede 1915’te gazete baskısı için kurulan La Linterna, 1960’ların başında gazetenin kapanmasıyla canlı bir tipografi mağazasına dönüştü.

Dünyada 2000'li yılların başından itibaren dijital baskının yükselişi karşısında zor günler yaşayan matbaa, zanaat mirasını korumaya adanmış üç usta matbaacı tarafından yaşatılmaya çalışılıyor.

La Linterna'nın şefi Olmedo Franco, AA muhabirine, geleneksel yöntemlerle baskı yapan son matbaa atölyesi olduklarını belirtti.

Franco, bu matbaanın ulusal düzeydeki tek matbaa olduğunu dile getirerek, "Yaptığımız araştırmalara göre atölyede iki adet çok eski makine bulunuyor. Biri 1890’da, diğeri ise Fransa’da 1870’te üretilmiş. Bu makinelerle çarpıcı posterler ve duvar resimleri üretiyoruz." ifadesini kullandı.

"Böylece işler bu şekilde devam etti"

Atölyenin hikayesine değinen Franco, "1920’lerde şarkı kitapçıkları üretmeye ve bültenler basılmaya başlandı. 1950’li yıllarda ise sokak duvarlarına asılan afişler, yani şehre gelen çeşitli etkinlikleri duyurmak için kullanılan reklam afişleri yapmaya başladık. Ayrıca o dönemdeki farklı işletmeler için reklamlar da hazırlanıyordu. Böylece işler devam etti." dedi.

Franco, 1976’da matbaaya geldiğinde sokak reklamcılığı alanında yoğun bir talebin olduğunu ve daha sonrasında fuarlar, sanatçılar, boğa güreşleri, sendikalar ve diğer etkinlikler için çalıştıklarını söyledi.

Kolombiya’da 2016’da görsel kirliliğe ilişkin çıkarılan çevre yasalarının ve ekonomik şartların matbaanın faaliyetlerini olumsuz etkilediğini anlatan Franco, şirketin iflas ettiğini ve 3 kişiyle burayı nesilden nesile aktarmaya çalıştıklarını kaydetti.

"La Linterna'nın bir hazine olduğu fark edildi"

Franco, 2016 ve 2017 yıllarının kendileri için oldukça zor geçtiğini, atölyenin yok olmakla karşı karşıya kaldığını ifade etti.

Kendileri için bir mucize yaşandığını anımsatan Franco, "Kaderin bir cilvesi işte. Patricia Prado ve Fabian Villa adında iki tasarımcı buraya geldi. Matbaanın yaşadığı sorunlara tanık oldular. Onlar, La Linterna’nın yok olmasına izin vermeyeceklerini söylediler. İşte bu şekilde atölyenin yeni dönemi başladı. Sanat ve kültüre odaklanan bir merkez haline geldi. La Linterna’nın bir hazine olduğu fark edildi." diye konuştu.

Franco, 80’ler rock gruplarının afişleri ile film afiş koleksiyonlarını hazırladıklarını, sonrasında da Anka kuşu misali atölyenin küllerinden yeniden doğduğuna tanıklık ettiklerini vurguladı.

Eserlerinin sokakları afişlerle süslemek için değil, evleri ve daireleri dekore etmek için kullanıldığını hatırlatan Franco, insanların yaptıkları işi benzersiz bulduklarını belirtti.

Franco, yerli ve yabancılardan büyük saygı gördüklerinin altını çizerek, şöyle devam etti:

"Bu afişler, adeta bir galeri tarzında sergileniyor ve insanlar La Linterna’dan bir afişe sahip olmayı çok değerli bir şey olarak görüyor. Bu bizim için büyük bir mutluluk kaynağı. Çünkü tipografi işinde çalışan bizler, daha önce hiç böyle bir takdir ya da onurlandırma görmemiştik. Kimse bir matbaacıya böyle ilgi göstermemişti. Bu durum bizi gerçekten onurlandırıyor. Birçok ülkeden insanlar bizi buluyor; bizi kendi ülkelerine davet ediyorlar, La Linterna’nın orada da bir matbaa olarak çalışabilmesi ve bilgimizi paylaşmamız için davet ediliyoruz."

La Linterna’nın sadece bir matbaa değil, aynı zamanda sanatsal bir merkez haline geldiğini ve hem yerel hem de uluslararası alanda takdir edildiğini söyleyen Franco, geçmişe saygı duyan bir kültür mirası inşa ettiklerini kaydetti.

Tipografi mesleğinin önemine vurgu yapan Franco, sözlerini şöyle tamamladı:

"Çünkü tipografi sanatı neredeyse yok olmuş durumda ve bu mesleği sürdüren çok az kişi kaldı. La Linterna, Tanrı’ya şükür ki kurtarıldı ve şimdi bizim görevimiz, bunu koruyarak gelecek nesillere bırakmak. Örneğin, benim torunum var, adı Nicolas. İş arkadaşlarım Alvaro’nun bir oğlu var, adı David. Diğer ustamız Jaime’nin de bir oğlu var. Bu gençler, bizim bıraktığımız bu mirası devralıyor ve tipografi sanatını öğreniyorlar. Amacımız, bu zanaatın devam etmesini sağlamak ve La Linterna’nın zaman içinde yok olmasını engellemek."

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ
...