Brüksel
Avrupa Birliği'nin (AB) 27 üyesi, savunmada ABD'den özerklik kazanma hedefiyle arayışlarını sürdürürken, bu akşam Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 20 ülke ile AB'nin dönem başkanı Danimarka'nın ev sahipliğinde bir araya geliyor.
????Avrupa'da AB dışındaki ülkeleri de içeren, siyasi dayanışmayı sağlamak amacıyla özel bir istişare platformu olarak öne çıkan Avrupa Siyasi Topluluğu'nun (AST) 7'nci zirvesinde görüşmeler, Ukrayna'nın güçlendirilmesi, Avrupa genelinde güvenlik durumu ve kıtanın yeni jeopolitik gerçeklikler karşısında nasıl daha güçlü ve güvenli hale getirileceği etrafında şekillenecek.
AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, dün NATO Genel Sekreteri Mark Rutte'yi de davet ettiği Komisyon toplantısı girişinde yaptığı açıklamada, "NATO ile yakın işbirliği içinde, en önemlisi, birlikte çalışabilir yeteneklere ihtiyacımız var. Bunu başarmak için daha fazla ortak tedarike ihtiyacımız var." ifadelerini kullandı.
AB'nin savunma sanayisi hazırlığına ihtiyacı olduğunu vurgulayan von der Leyen, sanayinin hızlı ve geniş kapasitede hizmet vermesi ve son teknoloji askeri teçhizat üretmesi gerektiğinin altını çizdi.
Son dönemde savunma ve güvenlik odaklı gelişmeler, Türkiye başta olmak üzere NATO'nun önde gelen müttefiklerini bu planlamaların doğal parçası haline getirdi.
AA muhabiri, AST zirvesi öncesinde, Brüksel'de bu konuda düzenlenen özel bir etkinliğe katılımının ardından savunma analisti Arda Mevlütoğlu'nun görüşünü aldı.
Mevlütoğlu, Avrupa'nın ihtiyaç kalemleri açısından en önemli öncelikleri arasında hava savunma sistemleri, sınır koruma, gözetleme sistemleri ve insansız sistemlerin yer aldığını belirtti.
"Bunlar aslında Türk savunma sanayisinin uzun yıllardır en çok üzerinde çalıştığı alanlar." diyen Mevlütoğlu, bu alanda Türkiye'nin birçok somut ürün ortaya koyduğunu ve bunları sahada bizzat kullandığını dile getirdi.
Mevlütoğlu, "Burada Türk savunma sanayisinin ürün bazında çok ciddi anlamda biriktirdiği bir deneyim ve üretim kapasitesi var. Avrupa'da da Avrupa'nın ihtiyaçlarıyla Türkiye'ninkiler çok büyük oranda örtüştüğü için burada çok ilginç işbirliği fırsatları çıkabilir. Aslında bunun güzel bazı örneklerini gördük. Romanya'ya zırhlı araç ihracatında, çeşitli Avrupa ülkelerine insansız hava aracı sistemi ihracatında, en son İspanya'ya yapılan eğitim ürünü ihracatında da bunun örneklerini görmek mümkün." diye konuştu.
"Türk savunma sanayisi gösterdi ki çok esnek bir şekilde farklı ihtiyaçlara, farklı önceliklere hızlı çözümler sunabiliyor." şeklinde konuşan Mevlütoğlu, şöyle devam etti:
"Şu anda Avrupa, harekat ihtiyaçları ya da tehdit algıları nedeniyle savunma sanayisine ve silahlanmaya ciddi bir bütçe ayırmaya hazırlanıyor. Burada birikmekte olan büyük bir finansal kapasite var. Türk savunma sanayisinin de geçmiş son 20-25 yılda oluşturduğu bu üretim ve geliştirme altyapısı aslında kurulu bir zemberek gibi. Bu eğer doğru finansal işbirliği modelleriyle, doğru finansal kaynaklarla birleştirilirse çok hızlı bir şekilde kullanıma hazır ürünlere dönüşebilir."
Mevlütoğlu, Türkiye'nin terörle mücadele başta olmak üzere kendi ihtiyaçlarının savunma kapasitesini sürekli canlı ve aktif tuttuğuna değinerek, "Avrupa'nın ihtiyaçları da Türkiye'ninkilerle büyük ölçüde örtüştüğü için doğru işbirliği modelleriyle hızlı bir şekilde bunlar sahaya ürün olarak kanalize edilebilir." ifadelerini kullandı.
"Siyasi araç olarak kullanılmamalı"
Mevlütoğlu, Türkiye'nin ambargolar ve yaptırımlarla mücadele etmiş, bunlara rağmen kendi savunma sanayi kapasitesini oluşturmuş bir ülke olduğunu vurgulayarak, "Satışlar ve işbirliklerinin bir koşul empoze etme aracı olarak kullanılması aslında uzun vadede işbirliğinin ruhuna, karşılıklı güvene çok büyük zarar veriyor." dedi.
Bu anlamda Avrupa'nın Türkiye'den öğrenebileceği çok şey olduğunu düşündüğünü dile getiren Mevlütoğlu, şunları kaydetti:
"Karşılıklı güven ve uzun vadeli işbirliği esasına dayanan bir süreç ile savunma işbirliği geliştirilebilir ve bu gelişme kalıcı hale getirilebilir. Savunma sanayisinin bir koşul dayatma, siyasi öncelikleri, siyasi amaçları dayatma aracı olarak kullanılması kısa vadede belki bu koşulları dayatan ülkenin çıkarına olabilir. Ancak uzun vadede aslında çıkarlarına zarar verir. Bu anlamda da Türkiye-Avrupa işbirliğinin bu yönde geliştirilmesi gerektiğini düşünüyorum."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com